Geçen gün bir baharat üretici dostumla karşılaştım. “Korona virüsü nedeniyle bazı tarımsal ürün fiyatları etkilenir” dedi. Konu üzerinde değil de bu yıl sarımsak fiyatlarının yüksek olması konusunda yazmak istiyordum. Tarım ürünlerinin dış ticarette yaşanan sorunlar, iç piyasada başta meyve ve sebzeler olmak üzere bu grup ürünlerin perakende fiyatlarını olumlu/olumsuz yönde etkileyebilir.

Bu yıl sarımsak fiyatlarının yüksek olması geçen yıl soğan ve patates fiyatlarının yüksek olması kadar yüksek sesle tartışılmadı.

Ucuz ve düzenli arz

Temel tarımsal ürünlerin iç piyasada ucuz ve düzenli olarak bulunması gerekir. Gıda güvenliği ulusal güvenliktir. Belki de bu nedenle Osmanlı Devleti’nden beri temel gıda olarak başta ekmeğin ham maddesi olan buğday ve et gibi bazı ürünler ile sebzeler piyasada düzenli olarak ucuz bir şekilde bulundurulmaya çalışılmaktadır. Ancak, bu yaklaşımda da ekonominin temel kuralları işlemektedir.

Üniversite eğitimimin ilk yıllarında, “Genel Ekonomi” ve “Tarım Ekonomisi” derslerini aldım. Bu dersler en sevdiğim dersler arasındaydı. Derse gelen profesör hocamız derste tarımsal ürün fiyatları ile talep arasındaki ilişkiyi uzun uzun anlattıktan sonra “Talep kanunu” olarak şu kuralı aktardı: “Bir malın fiyatı düştükçe o mala olan talep artar, fiyat yükseldikçe o mala olan talep azalır.”

İnelastik

Ancak bu kural birçok tarımsal ürün ve tuz gibi bazı mallar için birebir geçerli değildi. Yani tarımsal ürünler için bu kural tam işlemiyordu. Hoca ısrarla şunu söylüyordu: “Tarımsal ürünlerin arzı ve talebi inelastiktir. Kısa dönemde arz elastikiyeti sıfırdır. Bu durumda piyasada ürün fiyatını belirleyecek tek unsur taleptir.”

Örneğin sarımsak fiyatları yükseldiğinde, üreticiler daha fazla kar elde etmek isteseler de sarımsak üretim mevsimi geçmişse gelecek yıla kadar üretme (arz) imkânı yoktur. Tersinde de sarımsak fiyatları düştüğünde de bir tüketici olarak Osman Amcanın günde 10 gram sarımsak tüketirken 1.000 gram tüketmesi söz konusu değildi. Kısaca tarımsal üretim ve tüketim fabrikalarda olduğu gibi işleyen bir girdi-çıktı, arz-talep ilişkisine sahip değildir.

Gelecek yıl fazla sarımsak üretimi nedeniyle fiyatlar düşerse şaşırmamak gerekir. Devlet, tarımsal ürün üreticilerinin sorunlarını dikkate alarak tüketiciler için aşırı fiyat yükselmesini önleyecek politikalar sürdürmeye devam etmelidir. Şöyle ki yaygın kanaatin aksine birçok tarımsal ürün fiyatı nominal olarak artsa da reel olarak çok fazla artmamaktadır. Bu iddiamızı soğan fiyatlarını ayrıntılı inceleyerek ortaya koyabiliriz.

Reel fiyat

2003-2018 döneminde soğan fiyatlarındaki nominal ve reel fiyatlar aşağıdaki grafikte gösterildiği gibi değişmiştir.

Grafikte soğanın nominal fiyatının (kesik çizgiler) arttığı reel fiyatının ise azaldığı gözükmektedir. Birisi yukarı doğru diğeri aşağı doğru bir eğilim göstermektedir. Yani görünüşte fiyatlar artmakla birlikte gerçekte ise (bazılarının iddia ettiği gibi artış değil) azalmaktadır. Devlet tüketiciyi belli ölçüde korumuştur. Konunun daha iyi anlaşılması için 100 TL ile 2003’de 285 kg soğan alırken 2018’de 105 kg soğan alınabileceğini söylemek yeterli olacaktır. Başka bir ifade ile reel fiyata göre 100 kg soğan 2003’de 35 TL iken 2018’de 94 TL’dir.

Yazının başında bahsettiğim meyve ve sebze fiyatları üzerine korona virüsünün çok etkili olması beklenilmemelidir. Meyve ve sebzede turfanda veya sera ürünleri nedeniyle mevsimsel fiyat dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Bundan sonraki aylarda bahar ve yaz mevsimi ile başta meyve ve sebzelerin bollaşması ve fiyatların ucuzlaması beklenilmelidir.

Son söz: Mevsiminde ürün bol ve ucuzdur.