Gerek ev almak, gerek otomobil almak, gerek düğün yapmak gerekse de diğer başka ihtiyaçlarını yâda hayallerini gerçekleştirmek adına bin bir ümitle kredi için bankalara başvuran ancak gün geçtikçe artan faizlerden dolayı borcunu ödeyemeyerek, hayali kâbusa dönüşen vatandaşlar, adliyede olan icra dosyalarıyla boğuşmak zorunda kalıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde sık sık gündeme getirdiği faiz konusu vatandaşı canından bezdiriyor. Bu kapsamda ülke genelinde olduğu gibi Kahramanmaraş’ta da icra dosyaları bir hayli kabarık. Kentte şu an için bankalardaki borç nedeniyle yaklaşık 60 bin vatandaşın icra dosyası bulunuyor.

Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Avukat Mehmet Derinkuyu, bankaların yüksek kar marjı politikasından dolayı vatandaşların çok sıkıntı çektiğini söyledi. “Bankalar güçlü ekonomik kurumlar oldukları için güçlü mevduatlara sahip oldukları için güçler ve menfaatler dengesinde maalesef karlarını korumak için tüketicinin aleyhinde düzenlemeler yapabiliyorlar” diyen Derinkuyu, mutlaka ama mutlaka tüketicinin lehine bir düzenleme yapılması gerekliliğini vurguladı. Bankacılık sektöründe faiz oranlarının çok yüksek olduğuna dikkat çeken Derinkuyu, sorunun çözülmediği takdirde icra dosyalarının her geçen yıl artabileceğine işaret etti.

BANKALAR SANAYİNİN VE ÜLKE EKONOMİSİNİN CAN DAMARI”
Bankaların sanayinin ve ülke ekonomisinin can damarı olduğunu belirten Derinkuyu, faiz konusunun toplumu bütünüyle ilgilendiren bir konu olduğunu kaydetti. Derinkuyu, “Bu konu tüketicileri birebir ilgilendiren esasen can yakıcı olan da bir sorundur. Bankaların insanların finansal kriz anlarında sorunlarını çözmek için müracaat ettikleri temel kurumlardır. Yani iş yapan esnafın, sanayicinin, iş adamının, sıradan vatandaşın, konut edinmek isteyen asgari ücretlinin yâda bir taşıt almak isteyen babanın taşıtını alabilmesi için ihtiyacını giderebilmesi için müracaat ettiği yerlerden bir tanesi bankalardır. Bankalar hem sanayinin hem de ülke ekonomisinin can damarıdır. Finansal krediler amacıyla bankalara müracaat ediyoruz. Fakat ekonomik krizler sebebiyle yâda dövizin yurt dışı dalgalanmasıyla piyasa etkilenebiliyor, krediler etkilenebiliyor. Bankacılık faiz sistemi etkilenebiliyor. Bankalarda güçlü ekonomik kurumlar oldukları için güçlü mevduatlara sahip oldukları için güçler ve menfaatler dengesinde maalesef karlarını korumak için tüketicinin aleyhinde düzenlemeler yapabiliyorlar. Yâda keyfi tutum ve davranış içerisine girebiliyorlar. Varsayımsal olarak makul sözleşmeler düzenleyebiliyorlar. Standart sözleşmeler yapıyorlar ve tüketicinin bir nevi elini kolunu bağlıyorlar ve onun icralık olmasına, adliyelik olmasına neden oluyorlar. İcralık olduğunuz zaman adliyelik olduğu zaman siciliniz, ticari itibarınız, bankacılık nezdindeki kariyeriniz ve diğer bütün standartlarınız alt üst oluyor. Bu hem can yakıcı hem de hepimizi ilgilendiren bir sorun” ifadelerini kullandı.

YASAL ÇALIŞMALARIN YAPILMASI LAZIM”
Banka faiz oranları ve tüketiciyle ilgili yasal çalışmaların yapılması gerekliliğini tekrar eden Derinkuyu, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Artan icra dosya sayısı vatandaşı çoğu zaman sıkıntıya sokabiliyor. Hem ekonomik anlamda hem iş anlamında hem psikolojik anlamda kişiyi bütünüyle olumsuz etkiliyor. Kahramanmaraş İcra Dairesi’nde şu anda 80’bini aşkın icra dosyası var. Bu rakamı Kahramanmaraş’ın nüfusuna oranla kıyasladığında çok yüksek. Bu dikkat çekici bir rakam. Buradaki temel sorunun istatistiksel olarak baktığımızda 80 bini aşkın icra dosyasının yaklaşık 4’te 3’üne yakın oranı yani 60 binlik bir rakamı bankacılık sektöründen kaynaklı finansal krediler olduğunu görüyoruz. Bunlar Maraş’ımızda güncel bir sorun olduğunun göstergesidir. Bunu aşmak için ne yapabiliriz? Siyasi iradenin mutlaka istatistiksel ankete dönük vatandaşların, tüketicinin kendi siyasi amaçlarını gerçekleştirmek için yaptıkları anket var. Özellikle mevcut siyasi hükümetin genel başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konulara hassasiyetle ilgili yaklaştığını da biliyoruz. Hatta bu can yakıcı ekonomik sorunla ilgili vatandaşın hem cebini ilgilendiriyor hem ekonominin ana damarlarının sanayi üretiminin gelişimini, kalkınmasını ilgilendiriyor. Bankacılık sektörüne yönelik faiz oranını indirin yâda bankacılık sektörü olarak karlılık oranlarınız çok yüksek. Bunu düşürün şeklinde siyasi olarak söylemler var. Hem bu siyasi söylemin arkasında durmak gerekiyor hem de buna ilişkin yasal çalışmaların yapılması lazım. Yani bunların bankacılık sektörünün önde gelen kurum ve kuruluşlarıyla oturup müzakere edilmesi lazım. Vatandaşın direk cebini ilgilendiren bu sorunun ortak bir akılla çözülmüş olması gerekiyor.”

KARLARIN MAKUL DÜZEYLERE ÇEKİLMESİ GEREKİYOR”
Bankacıların karları makul düzeylere çekmesi gerektiğini ifade eden Derinkuyu, “Eğer bu sorun çözülürse ne olur? İnsanlar hem ekonomik sorunlarını çözerler hem de adliyenin bu kadar ağır iş yükü olmaz. Şu anda Kahramanmaraş’ta bir tane icra müdürlüğü var. Yeni kurulan bir icra müdürlüğünde varsayımsal olarak 15-20 tane personeli var. Bu kadar personel 80 bin tane icra dosyasıyla nasıl etkili olarak ilgilenebilecek. Bu sorunu adliyeye gelemden önce çözmek gerekiyor. Bankacılık sektöründe yüksek karlılık oranını azaltmak, tüketicinin korunması hakkındaki kanunun tüketici aleyhine olan hükümlerini tüketici lehine olabildiğince düzeltmek gerekiyor. Tüketici kredilerinde, finansal kredilerde, ihtiyaç kredilerinde faiz oranlarını düzeltmek, faiz oranlarını indirmek siyasi iradenin elinde olan bir husus ise de aynı zamanda bankacıların karlılığının da biraz makul düzeylere çekilmesi lazım” şeklinde konuştu.

ASGARİ ÜCRETLİLERİN HAKLAR VE MENFAATLER DENGESİ BANKALARDAN ÖNCELİKLİ OLMALI”
“Asgari ücretlilerin haklar ve menfaatler dengesi her zaman bankacının haklar ve menfaatler dengesinin daha üzerinde olması gerekiyor” diyen Derinkuyu, yasal düzenlemede kanunun daha açık ve net bir şekilde olması gerektiğini dile getirdi. Derinkuyu, “Bir de Tüketicinin korunması hakkında esasları düzenleyen kanunun tüketici lehine olabildiğince düzeltilmesi gerekiyor. Diyelim ki müzakerenin bir tarafında bankalar var karşı tarafında o krediye ihtiyaç duyan asgari ücretli var. Asgari ücretlilerin haklar ve menfaatler dengesi her zaman bankacının haklar ve menfaatler dengesinin daha üzerinde olması gerekiyor. Çünkü asgari ücretli daha korunaksız daha zayıf ve bir hizmete mala erişebilmek için o krediyi kullanıyor ve dolayısıyla zorlamamak gerekiyor. Tüketiciyi koruma konunun da nasıl bir düzenleme yapılabilir? Kanun düzenlemeleri açık ve net olmalı. Herhangi bir farklı yoruma müsaade etmemeli. Madde madde olarak çerçeve hükümleri içerisinde düzenlenmeli ama bu hükümler açık ve net şekilde olmalı ki banka aleyhe olan bir hususu matbu bir sözleşme ile tüketiciye dayatmasın. Tüketici hakkında 2014 yılında yürürlüğe giren kanun hükümlerini incelediğimizde yürürlük tarihi 28 Mayıs 2014 tarihli kanun Tüketicinin sağlık, ekonomik, güvenlik, çıkar zararlarını tazmin edici çevresel etkilere karşı koruyucu bir kanun ve bu amaca hizmet ettiği iddiasında. Bunun için de kanunda tüketici lehine düzenleme getirilirken hemen arkasından istisnai bir düzenleme getirilmemeli. Kanunda o uygulamayı görüyoruz. Bu da uygulamada zafiyete neden oluyor. Bankaların bu durumu tüketici aleyhine kullanmasına sebebiyet veriyor. Oysa bunun önüne geçebilmek için kanunun daha net, daha anlaşılabilir, daha açık ve kısaca cümlelerden oluşması gerekiyor” diye konuştu.

BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN TOPLAM KREDİ HACMİ
Bankacılık sektörünün toplam kredi hacmiyle ilgili istatistiki bilgiler veren Derinkuyu, şöyle devam etti: “Bankacılık sektöründe son açıklanan mevduat rakamlarına baktığınızda bankacılık sektörünün Türkiye’de son derece karlı olduğu, bankacılık sektörünün Türkiye’de son derece güçlü olduğunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından haftalık para ve banka istatistikleri yayınlanıyor. 30 Mart itibariyle Türkiye’deki bankacılık sektörünün 1 trilyon 813 milyar TL toplam mevduat gücü var. Karlılık oranları da yine buna bağlı olarak artış gösteriyor. Yine kredilerle ilgili kısmına da gelirsek; bir haftalık dönemde mevduat bankalarındaki tüketici kredileri yüzde 0,5 artmış 389 milyar 779 milyon TL olmuş. Ticari krediler 0,37 artarak 344 milyar 565 milyon TL olmuş. Yine kredi kartları bakiyesi yüzde 2.2 artarak 115 milyar 962 milyon TL olmuş. Tüketici kredilerinin 180 milyar 173 milyon TL’si konut, 6 milyar 175 milyon TL’si taşıt, 203 milyar 428 milyon TL’si de diğer kredilerden oluşuyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası dâhil bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 11 milyar 876 milyon TL artarak 2 trilyon 133 milyar 194 milyon TL’yi çıkmış.”

FAİZ LOBİSİ
Derinkuyu, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Bu rakamlar gösteriyor ki bankacılık sektörü Türkiye’de oldukça güçlü ve oldukça kar marjı yüksek olan bir sektör. Bu sektörün haliyle tüketicinin korunması yasası gibi yasalarla yâda bankacılık yasasının oluşum süreçlerinde kanun koyucu irade olan yasama organını yani hükümeti yani siyasi iktidarı etkilemek için oluşturdukları bankacılık lobileri türlü gayretlerle etkili oluyorlar. Mevcut kar marjlarını sürdürmek amacıyla siyasi iradeyi baskılıyor olabilirler. Haliyle bunlar güçlü, tüketici de zayıf olunca bu eşitsiz bir müzakere koşulu oluyor. Eğer bu sorun çözülmezse bu 80 bin icra dosyası her geçen yıl artarak devam eder.”

HABER: EMRE AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz