Anadolu Sigorta, yaptığı özel bir çalışmayla dolu, sel ve su baskınları, yıldırımlar, deprem ve orman yangınları üzerine Türkiye’nin Katastrofik Risk Haritası’nı çıkarttı. Katastrofik Risk Haritası’nı değerlendiren, Anadolu Sigorta Genel Müdürü İlhami Koç, Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı olarak doğal afet sayısında ciddi artış olduğunu ve biran önce önlem alınması gerektiğini söylemişti. İlhami Koç, afetlerin en fazla etkilediği sektörlerin başında sigortacılığın geldiğini vurgulayarak, geçen sene dünyada afetler nedeniyle ödenen toplam hasarın 138 milyar doları bulduğunu kaydetti. Koç, “Bizde daha bu rakamlara ulaşmadı ama ilk defa geçen sene sadece dolu ve sel hasarlarında sektör olarak toplam 700 milyon lira ödedik. Bizim hasarlarımızın yüzde 90’ı sel ve fırtına olarak geliyor. Artık bizi de etkilemeye başladı. Türkiye’de böyle bir çalışma yoktu. Şimdi hangi bölgelerin sele daha açık olduğunu görebiliyoruz. Sel bölgesine yapılmış o kadar organize sanayi bölgesi var ki, ama sel haritası olmadığı için yaparken bilmiyorlardı. Bize 10 yılda burada sel olmadı diyorlar, ama 10 yıl önceki koşullarla şimdi koşullar bir değil ki” ifadelerini kullandı. Anadolu Sigorta’nın çıkarttığı Katastrofik Risk Haritası’nı Kahramanmaraş Anadolu Sigorta Mefsar Acenteleri Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Furkan Sarıkatipoğlu, gazetemize değerlendirdi. Sarıkatipoğlu, Anadolu Sigorta’nın Katastrofik Risk Haritası’na göre Kahramanmaraş’ın sel ve su baskınları anlamda riskli olmadığını fakat deprem noktasında en riskli bölge olduğunu söyledi.

“TÜRKİYE’NİN KATASTROFİK RİSK HARİTASI ÇIKARILDI”

Katastrofik Risk Haritası’nın detaylarını anlatan Sarıkatipoğlu, “Doğa olayları artık herkesi olduğu gibi biz sigorta acentelerini de etkilemeye başladı. Bundan dolayı sigorta yaptırma oranları arttı mı derseniz, evet, ama çok yavaş. Türkiye, bu konudaki bilinçlenmede başka ülkelere göre biraz daha geriden geliyor. Bu kapsamda herkes tedbir alıyor ama Anadolu Sigorta’da önlem alma noktasında çalışma yaptı. Anadolu Sigorta böylelikle, Türkiye’nin Katastrofik Risk Haritası’nı çıkarttı. Bunu da beş birim olarak ayrı ayrı konularda araştırmalar sonucunda meydana getirdi. Örneğin dolu, sel ve su baskınları, yıldırımlar, deprem ve orman yangınları üzerine bir risk haritası çıkarttırdı. Bunu tamamen alanında uzman üniversitelerle, çok ciddi çalışmaların sonucunda oluşturdu. Her bir birimin risk haritasını çıkarttığı gibi, bunları da 6 dereceyle adlandırdı. Yani birinci, ikinci, üçüncü gibi altı risk grubuna ayırdı” ifadelerini kullandı.

“EN CAN ALICI NOKTAMIZ DEPREM”

Katastrofik Risk Haritası’na göre Kahramanmaraş’ın durumunu anlatan Sarıkatipoğlu, “Türkiye’de Kahramanmaraş’ın konumu itibariyle dolu noktasında dördüncü derecede bulunuyor ve bu da biraz riskli anlamına geliyor. Sel ve su baskınlarında ise Kahramanmaraş üçüncü dilimde bulunuyor, yani tam ortada diyebiliriz, hatta ortanın da altında. Yıldırımda da Kahramanmaraş’ımız üçüncü dilimde bulunuyor. Ama bizim en can alıcı noktamız olan depreme gelince durum çok farklılaşıyor. Deprem noktasında kentimiz altıncı derecede gözüküyor yani çok riskli. En yüksek birinci riskli olduğumuz alan deprem konusu. Orman yangınlarındaysa keza ikinci dilimdeyiz. Kahramanmaraş’ta orman yangınları çok fazla görülmez, o nedenle risk noktasında ikinci sırada. Verilerini paylaştığımız bu Türkiye’nin Katastrofik Risk Haritası’nı Anadolu Sigorta yayımladı. Bu bilgiler kesinlikle alanında uzman kurumlarca çıkartıldı ve AFAD tarafından da tescil edildiğini görebiliyoruz” açıklamalarında bulundu.

“SEL VE SU BASKININDA RİSK YOK”

Sel ve su baskınları noktasında Kahramanmaraş’ın riskli bölge olmadığına dikkat çeken Sarıkatipoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti, “Sel ve su baskınları noktasında Kahramanmaraş çok riskli değil ama geçtiğimiz bir sel felaketi maalesef yaşamıştık. Bunu da şöyle düşünelim örneğin Ankara, İzmir ve İstanbul’da senede bir iki defa gördüğümüz sel ve su baskınları, bu noktayı riskli hale getirmiştir. Orada bir afet oluşmuştur, ama Kahramanmaraş’ta son 50 yıl içerisinde olağanüstü bir sel vakası görülmedi.  O yüzden Anadolu Sigorta’nın da Katastrofik Risk Haritası’nda riskli bölge olarak görülmüyor. İnsanların doğal afetler konusunda bana göre hiçbir şekilde önlem alması mümkün değil. Ne önlem alırsanız alın, Allah korusun doğa kötüsünü, afetini getirdi mi, kimse bir şey yapamaz. Sel ve su baskınlarında sanayi tesislerimizde risk oranının Kahramanmaraş merkezden daha düşük olduğunu düşünüyorum. Çünkü Organize Sanayi Bölgesi olsun, diğer yerlerde olsun ya da geçtiğimiz yılki afette bile herhangi bir hasar meydana gelmedi.”

“KAHRAMANMARAŞ’TA DEPREME DİKKAT ETMELİYİZ”

Sel ve su baskınlarından önce Kahramanmaraş’ta depreme öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizen Sarıkatipoğlu, “Biz sel ve su baskınlarından ziyade depreme öncelik vermeliyiz ve bu yönde kendimizi geliştirmeliyiz. Kahramanmaraş’taki özellikle kamu kurumları ve belediyelerimizin yapması gerekenler tabi ki vardır, inanıyorum ki bunlar da yapılıyordur. Burada yapılması gereken en önemli konu binaların sağlam inşa edilmesi. Zaten belli bir dönemden sonra belediyeler bazı standartlarda inşaatlarını yapıyorlar, artık önemli bir kaliteye ulaştık, depreme dayanıklılık konusunda. Ama eski binalarda ölçümler yapılmalı, aynı zamanda hükümetimizin çok doğru yaptığına inandığım kentsel dönüşüm çalışmaları var. Kentsel dönüşümü bazı bölgelerde daha hızlı yapabiliriz. Bizim şehrimizde biraz yavaş gidiyor ama günümüzün ekonomik koşullarında da kentsel dönüşümün ne kadar zor olduğu ve yapılabilir olabildiği de tartışılır. Ama şu bir gerçek ki birinci derecede en riskli bölgelerden birisindeyiz maalesef” şeklinde konuştu.

“KONUT SİGORTASIYLA DASK’I KARIŞTIRMAYIN”

Doğal Afet Sigortası olarak bilinen DASK hakkında da bilgiler veren Sarıkatipoğlu, insanların konut sigortasıyla DASK’ı birbiriyle karıştırdığını söyledi. Sarıkatipoğlu, “Deprem noktasında halkımızın özellikle DASK’ı önemsemesi gerekir. Bizim esas sıkıntımız bilinçlenme olayı. İnsanlar, konut sigortasını ve DASK’ı birbirine karıştırıyor. Konut sigortası ile DASK çok farklı iki şeydir, bunu insanlarımıza doğru anlatmak gerekir. DASK, esasında Doğal Afet Sigortası Kurumu tarafından acenteler vasıtasıyla tüm Türkiye’de aynı şekilde uygulanan sigorta. Yani depreme ve doğal afete karşı sigortalanma durumudur. Bu DASK’ta en büyük sıkıntı maalesef bazı acenteci arkadaşlarımız bunu yapıyor, düşük metrekareyle ucuz DASK poliçesi kestiriyorlar, bu poliçenin hiç kesilmemesi daha iyi bence. Biz Anadolu Sigorta iddialıyız bu konuda, tek bir adet dahi kesmedik. Doğru beyan, doğru metrekare zaten tek fiyat. Hiçbir acentede doğru fiyat ve doğru birimleri girdiğiniz zaman bir kuruş dahi farklı çıkma şansı yok. Çünkü merkezi tek birim, herkese tek bir fiyattır DASK. DASK’tan hariç de lüks konutlarda veyahut ta apartmanlarda DASK’ın artan teminatlarına ev eşyalarıyla artan işlemlerde de konut poliçelerinin esasında kasko fiyatlarında mukayese edildiği zaman çok çok düşük bir fiyat olduğuna bakıldığında, bir trafik sigortası fiyatına konut sigortalarının çok daha fazla kesilebileceğini görebiliyoruz. Hem konutun bir trafik sigortası primi tutacağını görebilirler. Ama halkımız DASK ve konut poliçelerini hiç yoktan yaptırmasalar bize giderek doğru düzgün fiyat almalarını öneririm” dedi.

Sarıkatipoğlu son olarak, sigorta yaptırmanın önemine değinerek, “Bu tür olaylar artık hayatımızın parçası haline gelmeye başladı. Maddi hasarları en aza indirmek için gerek araç gerekse konut ve işyerleri için bu riskleri de kapsayan sigortaları satın almak büyük önem taşıyor” açıklamalarında bulundu.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz