Dolar/TL, makro ekonomik verilerde bir değişim olmadığı halde ABD ile devam eden gergin ilişkiler sonucunda yukarı yönlü atağına devam ederken, Türk ekonomisine adeta darbe girişiminde bulunuluyor. Yeni haftanın ilk işlem gününe 6.7625 seviyesinden başlayan dolar/TL kurunun son durumu, vatandaşlar tarafından en çok merak edilen konular arasında yer alıyor. Dolar kuru geçen hafta başlayan hareketliliğe paralel olarak gece Asya başta olmak üzere illikit piyasalarda 7.24 TL'yi test ettikten sonra Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklama, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın mesajları, BDDK’nın swap hamlesi ve Merkez Bankası’ndan peş peşe gelen ‘finansal piyasalara destek’ açıklamalarıyla düşüşe geçti. Dolar, sığ piyasada önce 6.80 TL’ye ardından da 6.60 TL’li seviyelere dek inerken, 8 TL’yi geçen euro ise önlemlerin ardından 7.50’lere kadar gevşedi. Dün, 13:00 sularında ise kurda tekrar yukarı yönlü bir hareket yaşanırken, dolar 6.85 TL, euro ise 7.85 TL seviyesine geldi. (Haberin yazıldığı esnada)

CUMHURBAŞKANLIĞI: EKONOMİK SAVAŞIN BİR PARÇASI

Bu gelişmeler öncesinde Türk Lirası’na saldırı olduğu belirten Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, gece geç saatlerde “Bankalarımız ve BDDK ile beraber gereken önlemleri hızlı bir şekilde alacağız” açıklamasında bulunmuş ve yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatlarının TL'ye döndürülmeyeceğini vurgulamıştı. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise, “Bu algı operasyonu ülkemizin karşı karşıya kaldığı ekonomik savaşın bir parçasıdır. Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamanın hiçbir yerinde mevduat hesaplarına el konulması gibi bir durum söz konusu değildir. Piyasa aktörlerini tedirgin etme çabası kabul edilemez. Türkiye, bir ekonomik savaş vermektedir” ifadeleri kullanıldı. Yaşanan tüm bu gelişmelerin üzerine ekonomi üzerine gazetemizde yazdığı köşe yazılarıyla okuyucularını bilgilendiren Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, gazetemize dolar/TL’deki kur dalgalanmalarını değerlendirdi. Dövizdeki artışın sebeplerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını ve Merkez Bankası’nın finansal piyasaya TL ve döviz için likidite atağını değerlendiren Prof. Dr. Ulusoy, vatandaşlara ve sanayicilere uyarılarda bulundu.

İşte Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile yaptığımız röportaj;

BORCU BORÇ OLARAK KAPATIYORUZ”

Dövizdeki sert dalgalanma devam ediyor, dolardaki bu artışın sebebi nedir, dolar ne olursa yükselir yada azalır?

Dövizdeki sert dalgalanmalarının sebebini makroekonomik dengelerdeki bozulmaya ve borç alma yeteneğimizin kaybolmasına bağlıyorum. Her piyasada olduğu gibi ürünün fiyatını arz ve talep belirler. Döviz fiyatını da genel olarak dövize olan talep yönlendirir. Bu doğal olarak uluslararası ticaret açığı, cari açık ve dış yardımlardan kaynaklanan aksamalarla şekillenir. Ülkemizde cari açık 57 milyar ABD doları, cari açık ise 80 milyar ABD doları civarındadır. İşte bu açık, turizm gelirleri ve dış alem gelirlerimizle beslenmedikçe, borçlarımızın ödenmesinde zorluklar çıktığı gibi borcu borç alarak kapatmamamıza neden olmaktadır. Bu uzun dönemli hastalıklı kısır döngü bugün yaşadığımızın net fotoğrafıdır. Yaklaşık 15-20 yıldan beri getiri arayan bol miktardaki küresel paradan biz de pay alamaya çalıştık. Önce düşük maliyet ve doğrudan yatırımlarla geldi kaynaklar. Sonrasında bir alışkanlık yaratarak devam eden finans piyasasına akan paranın sıcaklığını hissettik. Öyle hissettik ki, yüksek binaların ihtişamı, yeni yollar ve harcamayı teşvik eden AVM’ler aklımızı başımızdan aldı. Kendi öz varlığımız ya da üretim gücümüzle ve gücümüze göre yapılsalardı övgü dolu kelimeler sarf etmek için zorlardık kendimizi ama “el” parası ile olunca ve üstüne de verimlilik doğuramayan üretim gücümüzün geri ödemelerde yetersizliği sorunu doğunca, kaçınılmaz sonuç ortaya çıktı, Spekülatif atak ve sonucunda döviz krizi.

EKONOMİMİZİN KIRILGAN OLMASININ SEBEBİ...”

24 Haziran seçimlerinin olduğu dönemde döviz yine artış göstermişti, şimdi de ABD ile yaşanan krizler nedeniyle ekonomik bir saldırı altındayız, ekonomimiz neden bu kadar kırılgan?

Finansal piyasalarda, özellikle gelişen piyasalara karşı her zaman spekülatif atak olur. Gazetemizdeki bugünkü köşe yazımızda da bunu ayrıntılı olarak irdeledik. Bu virüs yapısını vücuda sokmamak için sizin makroekonomik dengelerin yani cari denge, enflasyon, ticaret dengesi ve diğerlerinin en iyi düzeyde olması gerekir. Kısacası parayı size veren hem dövizin fiyatını belirler hem de o fiyatı daha yukarılara çıkarmak için bu tür saldırılar yapar. Bunları bir ekonomik savaş olarak yorumlamak gereksiz zira sürecin böyle olduğunu biz de biliyoruz. Esas olan vücudu sağlam tutmaktır. Ekonomimizin kırılgan olmasının sebeplerinin başında özel sektör dış borçlarının yüksek seviyede ve yönetilemez durumda olması geliyor. Bir de, tüm bu dış borçlanmanın hem verimsiz, üretken olmayan yatırımlara, hem de boyumuzdan büyük yatırımlara kanalize edilmesi büyük rol oynuyor.

SANAYİCİLER DEVLETLE UYUMLU DAVRANMALI”

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz gün sanayicilere döviz alma yoluna gitmeyin uyarısında bulundu, “Milleti ayakta tutmak sanayicilerin de görevi. Aksi takdirde B ve C planlarımızı devreye sokarız” dedi. Sanayiciler ne yapmalı?

Sayın Erdoğan’ın döviz talebi konusunda konuşmasında belirtiği (A), B ve C planlarının uygulama vurgusu kanımca bir yönlendirme ve sakinleştirme olması gerekirken vurgunun özü, yeri ve zamanı kapsamında telaş yarattı. Bu telaş dinleyici niteliğindeki sanayicilerde olduğu gibi hane halkında da ortaya çıktı. Sanayicilerin devlet ekonomik programı ve modelleri kapsamında uyumlu davranması ülke yararına olacaktır. Bu hem hayatta kalma hem de büyüme için düşünülmesi gereken en önemli konudur.

MERKEZ BANKASI GEÇ KALDI AMA GELİŞMELER OLUMLU”

Merkez Bankası bugün TL ve döviz için likidite atağı sağladı. (12 Milyar dolarlık döviz likiditesi) Bunun üzerine piyasada sert bir düşüş görüldü şuan da 6,66’ya indi. (Haberin yazıldığı esnada 6,66’ydı) Merkez Bankası size göre ilerleyen süreçte neler yapmalı, nasıl adımlar atmalı?

Merkez Bankasının bugünkü piyasa yapıcılığı rolünü olumlu bulmakla beraber öncekilerle beraber düşünüldüğünde geç kalındığı fikrindeyim. Ama yine de Cuma gününden beri gelişmeleri gözlemlediğimizde olumlu buluyorum. Öte yandan bunun yine de ateşi düşürmeyeceği aşikardır, nedeni ise belirttiğimiz makro dengelerdeki bozukluklardır.

DÖVİZDEKİ YÜKSELİŞ DURDURULABİLİR AMA...”

Dövizin yükselişini nasıl engelleyeceğiz?

Dövizdeki yükseliş öncelikle kısa dönem para politikalarıyla durdurulabilir ama bunların hep maliyeti yüksektir. Örneğin faiz oranlarını yükseltmek ve yüksek enflasyona razı olmak bir yöntem olabilir ama öncelikle ticaret ortaklarımıza merkez bankalarından dış kaynak getirmek zorundayız. Bu kısa dönemli oluşumlardan sonra da uzun dönemde o ünlü deyimle yapısal reformlara başlamak gerekir.

TÜRK LİRASI ÜRETEREK DEĞER KAZANIR”

Türk Lirasını nasıl değerlendireceğiz?

Türk Lirasının değerlendirilmesi ticaret açığını fazlaya, cari açığı cari fazlaya çevirerek kısaca üreterek mümkün olacaktır. Tarıma verilecek önemle olacaktır, teknoloji seviyesi yüksek ürünler üreterek ve ihraç ederek mümkün olacaktır. Bu faktörleri değişik şekillerde sıralayabiliriz, bu noktada en önemli adım insan sermayesini yükselterek atılmalıdır.

YATIRIM ARACI OLARAK DÜŞÜNMESİNLER”

Gündem olması nedeniyle halkın arasında en çok konuşulan konu doların yükselmesi, ister istemez bir karamsarlık var, vatandaşlar ne yapmalı, nasıl önerilerde bulunursunuz?

Vatandaşların bu çok oynak yapıdaki dövizi bir yatırım aracı olarak düşünmemelerini öneririm. Ama bir gerçek var ki tüm toplum olarak alım gücümüzde düşüşler oldu. Bunu telafi edecek yapıyı da devlet politikaları oluşturacaktır, örneğin maaş artışları ve teşvikler gibi.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz