Beğeniyle takip ettiğim Ressamlardan Kadir Şişkinoğlu hocamla ilk  olarak SANKO Sanat Galerisindeki sergisinde bir araya gelmiştik.Atölyeme davet edip kendisiyle resimlerim hakkında bir kritik yaptık.Feyiz aldığım dost ressamlardan.Akabinde sanat öğrencilerimizle güzel bir söyleşi yapılmıştı.Yılda birde olsa Ankara’da BRHD sergilerinde merhabalaştığım dost ressamlarımızdan...

 

Her dilde,dinde ve gözde sevgiyle anılan özgürlüğün sembollü olan Güvercileriyle sanat dünyasında tanınan Ressam Kadir Şişginoğlu’na merhaba diyoruz.

döneminde resim bende  bir tutku  değildi. Çok  güzel  resim yaptığımı  da düşünmüyordum.Gördüğüm şeyleri bakarak  çok iyi  benzetip  çizdiğimi  hatırlıyorum.Bu  nedenle biyoloji  dersinde iskelet,  hücre  yapısı vb.  şeyleri, sosyal  bilgiler  dersinde  haritaları  bana  çizdirirlerdi.Ortaokul 3.sınıfta resim  öğretmenim Hayati Severoğlu’nun yaptıklarımı  beğenmesi,  yüreklendirmesi  sonucu resme  ilgim  arttı. Hayal  gücünün  resme  girmesi  gerektiğini  o zaman  öğrendim. Lisede sözel ve sosyal  alanlarda  daha  başarılı olan  bir  Fen bölümü öğrencisi  idim.Üç  puanla  ilk  tercihlerim  olan  Siyasal  Bilgiler Fakültesi ve  Hukuk Fakültesini  kaçırdım.Sonra  tamamen tesadüfle GÜ Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümüne  girdim. 12 Eylül öncesi ve 12 Eylül darbesini yaşadığım ilk  iki  yılda sanatı  tanımak  anlamak, sanat  adına  hedefler  belirlemek gibi  bir  durum  içinde  olamadık. Ancak 3.sınıfa  geldiğimizde  sanatın  bir  yaşam  biçimi olduğunu, sanatın yaşama  karşı bir  tavır olduğunu  kavrayabildim. İşte  o zaman  tutkuya  dönüştü. Şimdi  kırk  kez  dünyaya yeniden  gelecek  olsam yine  sanat eğitimi alır, yine  resim  yapardım.

M.A.O - Resimlerinizde bir güvercin tutkusu var.Sizi besleyen bu kaynağın içeriğini okuyucularımız için anlatır mısınız ?
1 yıldan beri çalışmayı sürdürdüğüm "Güvercin Düşleri" benim içsel yolculuğum. Güvercinler özgürleşme yolculuğumda yol arkadaşım oldular. Ben de onları daha iyi tanıdım. Güvercin, insan ile olan ilişkisi nedeniyle sözel ve görsel kültürün en çok kullanılan imgelerinden biri olmuştur.Şehirlerimizin, meydanlarımızın, yapılarımızın simgesi olmuş güvercinler insana yakın yaşamayı sever.  İnanç dünyası içinde güvercin önemli yer tutar.Tevrat'ta Nuh Tufanı dolayısıyla yer alan güvercin, Hıristiyanlıkta insanlara kardeşçe ve bir arada yaşama duygusunu getiren kuştur. Barış, cennet ve sevgiye ait özellikleri üzerinde barındırır ve insana bu duyguları yaşatır. İslamiyet'e göre saflığın ve günahsızlığın simgesidir. Suçsuz insanların ruhu güvercin kılığına girerek dünyada kalır bir süre. Orta Asya'da Şaman inancında ölen iyi insanın ruhunun güvercine dönüştüğünü düşünülür. Bu nedenle bizler bunca zamandır ölen iyi insanın ardından "kuş gibi uçup gitti" deriz. Anadolu birliğinin simgesi Hacı Bektaş-i Veli'nin Horasan'dan Anadolu'ya "güvercin donunda (kılığında)" gelerek erenlerine hizmet ettiğine inanılır. Bu kendi deyişlerine "Güvercin donunda pervaz eyledi" şeklinde yansımıştır. Yunus Emre güvercinle alçak gönüllü, iyi insanı işaret eder. Tasavvufta ise manevi olarak gönül ve sır taşıyıcısıdır.Işıktır.  Bu ışık Mevlana'da "insan-ı kamil'i" (kamil-olgun insan) yaratmış ve güvercine dönüştürmüştür. Güvercin dokunuşuyla birbirine kenetlenen Anadolu; havralarını, kiliselerini ve camilerini güvercin imgeleri ile donattı. Güvercin imgesinin etrafında şimdilerde bozulmaya çalışılan bin yıllık kardeşlik yaratılmıştır. Güvercin yaşayan Anadolu birliğinin ortak imgesidir. Bu nedenle güvercin Anadolu'dur. Güvercin birliği, bereketi, umudu, inancı, sevgiyi temsil eder. Güvercin güzelliği, aşkı, sanatı temsil eder. Karacaoğlan sevdiğini "güvercin duruşlu, keklik sekişli" diye tanımlamış, "güvercinliktir bu dünya / konan göçer demedim mi" diyerek yaşamın geçiciliğini anlatmıştır. Günümüzde ise; hızla büyüyen kentlerimizin kalabalık yalnızlığında sıcak bir can dostu gibi karşılar bizi. Ayaklarımızın dibinde sessizce yürürken mazlum bakışıyla, yok ettiğimiz yaşam alanının sitemini bile etmez. Hesapsız dostluğu ile hep ilk adımı atan odur. Ürkütmezseniz kaçmaz. Yanınızda size yarenlik eder. Attığınız üç beş yemle karnını doyurur. Arsızlaştırmazsanız fazlasını istemez. İnançlı ve sabırlıdır, ekmeğini taştan çıkarır. Aç gözlü de değildir, kuru bir ağacın dalında, bir çatı aralığında, kuytuda, bir kayanın kovuğunda yaşar.  Ama ille de insan ister. İnsansız ortamlarda yaşayamayan nadir canlılardandır. Bu nedenle en çok onlar kentlere ruh verirler. Kentleri ruhsuzlaştırmaya çalışılanlara en çok direnen de onlardır.  Güvercin Düşleri adını verdiğim görsel yolculuğumda göğe yükselen Şaman'ı, Hacı Bektaş-i Veli'yi, Yunus Emre'yi, Mevlanın "insan-ı kamil'ini" gördüm. Karacaoğlan'ın "güvercin duruşlu" sevgilisini, Pir Sultan'ı, Nazım Hikmet'i, Nihat Behram'ı gördüm. Rüzgarına güvercin kanadı değmiş, yüreğine güvercin sıcağı sinmiş merhametli, yoksul Anadolu'yu gördüm. "Yurtta sulh, dünyada sulh" diyen Mustafa Kemal'i gördüm. Ve zaman içinde fark ettim ki; imge olarak ben onları değiştirirken onlar da beni değiştirdi. Güvercinler özgürlüğe kanat açarken beni de özgürleştirdi. 

M.A.O - Dünden bugüne Kadir Şişginoğlu’nun resimlerinde  değişen bir  üslup var mıdır? Olmalı mıdır ? veya resimde bir üslup tutarlığı söz konusu mudur?

Her  sanatçının yaşamında farklı dönemleri olur. Bazen  bu  dönemler  arasında  keskin  ayrımlar olduğu gibi bazen yumuşak geçişlerle birbirini  izleyen  dönemler yaşanır.Sanatta  üslup “çalışmayı sen  yapan unsurlardır”. Bunlar yoksa henüz  anlatım  diliniz  gelişmemiştir, zaten  üsluptan  söz  edilemez. Benim  resimlerimde de farklı  dönemler var.”Figüratif  soyutlama  dönemi”, “geometrik soyutlama  dönemi” ve  “güvercin düşleri dönemi”.

M.A.O – Ressam kimliğinizin yanı sıra şair   ve yazar  kimliğiniz de  var. Hayatınızın  belli  dönemlerinde  bir  dalın  daha  ağır  bastığı  old mu?Yoksa  sizin  için   bir  eşitlik  söz   konusu mudur?

Dil yetmeyebilir. O  zaman    bildiğiniz  diğer dilleri  kullanırsınız. Ben de  bir  ara şiiri  anlatım  dili  olarak tercih ettim. Şimdi  şiirim zulada, resim ile flörtüz.Bir  taraftan da  güncel sanat yazıları, eleştiriler, gezi  yazıları yazıyor ve kendi blogumda  yayınlıyorum.

Bir sanatçının sanat dünyasında taşıyacağı imajı, kimliği,eseri ve evrenselliği ve duruşu arasındaki paralellik var mıdır? Olmalı mıdır.? Bu süreci nasıl değerlendirilmelidir.

Eserini sanatçısından  dolayı  tanıyoruz.Sanat eserinin  ortaya  çıkışı yoğun  mücadelelerin  yaşandığı  bir  süreçtir.Bu süreçte sanatçı, öz benliğini tutsak eden düşünce ve korkuları ile yüzleşerek hesaplaşmalı, düşünce ve davranış kalıplarını sorgulamalı, hayatın yetersizliklerini, çelişkileri ve içinde taşıdığı korkularının farkında olmalıdır. Kendi içinde değişimi ve dönüşümü başlatabilmelidir. Bunu başarabilenler özgürleşirler. Sadece özgürleşmiş bireyler toplumu değiştirebilir.  Özgür insan kendini tutsak edebilecek etkilerden uzak durur. İçsel özgürlüğünü her şeyin üzerinde tutar. Dışsal özgürlüğü kısıtlanmış bile olsa içsel özgürlüğünden asla vazgeçmez. Zihnini bağımlılıklardan ve sabitliklerden arındırmayı başardığı için zihinsel enerjisi boldur. Kolay kabullenici ve uyumlu değildir. Zihinsel tembelliğe asla düşmez, araştırıcıdır, sorgulayıcıdır, yaratıcı ve üretkendir. Güzellikleri fark eder. Başkalarının da fark etmesi için paylaşır. Resim sanatı da bu mücadelenin yoğun yaşandığı savaş alanlarından biridir. Bir konuda derinleşmek, bir imge yaratabilmek kendi ıssızlığınızda yol almak gibidir. Bu yolculukta kuytular tuzaklar, tehlikelerle doludur. Bu derin içsel yolculuk bilgi evreninizi zenginleştirir. Yeni keşiflerle özgürlük alanlarınız genişler. Özgürleştikçe söyleyecek sözünüz artar. Bu birikim sizi yeni ben'e dönüştürürken, sizi çevreleyen dünyayı değiştirme ve dönüştürme için enerji odakları yaratır. Bu yolculukta "bir bilincin öte yarısında /şahlanan bir ordunun askerleri ile savaşmaktan"(K.Şişginoğlu) yorulursunuz ama bu savaştan özgürleşmiş olarak çıkarsınız.

Gerçekleştirmek istediğiniz araştırma kitabı,şiir , sergi veya başka ne gibi projeleriniz var ?

K.Ş - Görsel belleğimiz kadar yazılı belleğimiz zengin değil. Genelde düşünce üretmeyen bir toplumuz. Sanatçılarımızın çoğunluğu da ne yazık ki sistematik olarak düşünce üretmiyor, sadece işin uygulama kısmına zaman ayırıyorlar. Oysa her sanat eseri yüksek bir bilincin, arıtılmış  bir  düşüncenin  ürünü. Bu nedenle yazmak çok önemli. Yazdıklarımız daha çok  kitleye  ulaşacaklar. Bu bilinçle ben de yazıyorum. İlk kitabım Müze Kültürü ve Eğitimi. Tarihi eserlerimize,  kültür varlıklarımıza, müzelerimize dikkat çekmek, eğitimde onlardan yararlanma yollarını  öğretmek hedeflendi. Bu alan ilgili çalışmalarım sürüyor. Yurt  içi yurt dışı  gezilerim incelemelerim, araştırmalarım mutlaka  yeni  yazılara kitaplara  dönüşecek. Bu arada resim  ve  sergiler  de  sürecek.

Yaşamı  kendimizin ürettiği düşlerimiz  olarak  görüyorum.Bu  düşleri daha güzel  yaşamak için  bildiğim  bütün  dilleri  kullanıyorum. Bu zengin düşlerde henüz daha anlatılamayanların ağırlığı var üzerimde. Yine de bir gün bu ışık ve renk denizinde kendimi yıkanmış arınmış olarak öyle hafif hissedeceğim ki.

Kadir Şişkinoğlu Özgeçmiş

1962 yılında Çorum Sungurlu'da doğdu. 1983 yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü Grafik ana sanat dalından mezun oldu. Zonguldak ve Malatya'da 12 yıl resim-iş öğretmeni olarak görev yaptı.1995 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümüne Öğretim Görevlisi olarak atandı.2000 yılında KTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı.Halen aynı üniversitede görevine devam etmektedir. Ankara, Çorum, Zonguldak, Trabzon, Ordu, Gaziantep, Eskişehir , Bursa ve İstanbul'da toplam 20 kişisel sergi açtı. 100 den fazla karma, grup ve yarışmalı sergilere katıldı. Ulusal düzeyde katıldığı yarışmalardan beş ödül kazandı. Görsel Sanat Eğitimcileri Derneği (GÖRSED) tarafından 2012 yılında sanat eğitiminin yaygınlaşması ve sanat eğitimcisi yetiştirmede gösterdiği üstün başarı nedeni ile "yılın sanat eğitimcisi" ödülü verildi. Yurt dışında özel koleksiyonlarda, yurt içinde Kültür Bakanlığı, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, Çorum Kent Müzesi, Çorum Valiliği, KTÜ (Karadeniz Teknik Üniversitesi) ile bazı resmi ve özel koleksiyonlarda eserleri yer aldı.İkisi uluslararası olmak üzere altı sanatçı çalıştayına davet edildi.Ulusal sanat projelerinde yer aldı. Sempozyum, kurumsal eğitim seminerleri, konferans ve panellere, radyo ve televizyonlarda mesleki programlara katıldı.Yayınlanmış şiir,öykü,deneme ve sanat yazıları ile "Müze Kültürü ve Eğitimi" isimli bir kitabı bulunmaktadır. BRHD(Birleşmiş Ressamlar ve heykeltıraşlar Derneği),GÖRSED (Görsel Sanat Eğitimcileri Derneği) , ANKÜSAD (Uluslar arası Anadolu Kültür Sanat Derneği) üyesidir.
Haber Merkezi

Editör: Mahmut Beyaz