Bir dondurmanın olduğu kadar, kültür ve sanatın, özellikle edebiyatın da başkentinin Kahramanmaraş olduğunu artık herkes öğrenmişken, Göksun yolu üzerindeki tünellere 7 güzel adamın, yani bu şehrin edebiyatına yön veren kimselerin isimlerinin verilmesi o kadar anlamlıydı.

Yalnız tünellere (ki en uzun tünele o büyük ozanın adı verilmişti. 4.034 metre) ismi verilen dünyanın tanıdığı ozan adı Mahsuni mi, Mahzuni mi? Daha bunu bile idrak edememişken, anlayamamışken, tünele ismini veriyor, adına gece tertip ediyorsunuz!  

Korona, yani adına pandemii dediğimiz salgın hepimizi tehdit ediyor. Alarm zilleri çalıyor. Tüm dünyada, tüm Türkiye’de olduğu gibi, şehrimizde de korona tehlikesi artmaya devam ediyor. Haritaya baksanız, şehrin dört bir yanı kıpkırmızı. Kızıl renge büründük yani.

Yani risk altındayız! Her gün gerek İçişleri Bakanlığı, gerekse Sağlık Bakanlığınca uyarılar yapılıyor, alınması gereken önlemler Valilikler ve Kaymakamlıklarca vatandaşlara duyuruluyor, son olarak da 81 il’de sigara içme yasağı getiriliyor, buna rağmen tüm suç vatandaşa yüklenerek, kurumların etkinlikleri, icraatları sınır tanımıyor.

*

Hal böyle olunca…

Hükümet önlemler üzerine önlem almaya devam ederken, kahvehaneler,  lokantalar, pastaneler, cafeler vs. gibi insanların toplu olarak gittikleri yerler için sınırlama (saat 22’den sonra kapatılırken) getirilirken, Büyükşehir Belediyesinin Uluslararası Şiir ve Edebiyat günlerine bir anlam veremedi kimse. Bakın, bu satırları yazdığım saatlerde bile haberi 4 kez okunan ve 5 gün sürecek etkinlikle ilgili insanların kaygıları var.

10 ülkeden şair ve yazarın gelmesi bekleniyor. Hoş geldiler, buyursunlar!

Ve bu etkinlik kapsamında edebiyat ödülleri de sahiplerini bulacak.

Şehrimizin şiir ve edebiyatın merkezi, başkenti olduğunu bilmeyen yok. Bunu herkes öğrendi artık!

*

Tamam da… Şu pandeminin en yaygın olduğu günlerde, bu etkinlikler neyin nesi?

Diyeceksiniz ki, “Be kardeşim, yapsa yapıyor diyorsunuz, yapmasa yapmıyor diye eleştiriyorsunuz!” Yapılan güzel icraatlara, başarılı projelere itiraz ettiğimiz yok. Haddimiz de değil. Alkışlarız da! Derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil.

Ancak Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör bile pandemiden dolayı evinde dinlenir, (Bu satırlar geçen Cuma akşamı yazıldı) vatandaşlardan dua beklerken, muhtemelen kendisinin de katılamayacağı şair ve yazarların bir araya geleceği gecede (Ki Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezinde gerçekleşecek) siz salgına davetiye çıkartmıyor musunuz?

Yoksa siz pandemiyi ciddiye almıyor musunuz? Hastanelerde yatacak yer kalmaz, vaka sayısı her geçen gün artarken, neyin hesabındasınız, neyin peşindesiniz?

Valimiz sayın Ömer Faruk Coşkun bu tehlikeyi daha yeni atlattı, bazı belediye başkanlarımız ve sivil toplum kuruluş kanaat önderleri tedbirlerini alır, tedavi için dahi başka şehirlere giderken,  evinden dışarı çıkmayıp, kendilerini izole etmeye çalışırken, şarkılı türkülü, şiirli gecenin sırası mıydı?

*

Ses yarışması ile şarkılar-türküler söylenecek o gece. Şiirler okunacak, törenle ödüller verilecek, konserlerle salonu dolduranların kulaklarının pası silinecek belki de, lakin akıbetini hiç mi merak etmiyorsunuz?

Birileri uyarmıyor mu, ‘Başkanım, şu sıralar bu tür etkinlikler, çoklu vatandaşın katılımı ile tehlikeyi, vaka sayısını artırır, isterseniz vaz geçseniz!’ diye uyaran çıkmıyor mu?

*

Ben bunları yazıyorum ama kuşkusuz salondaki oturum düzenine dikkat edilecek, gerekli tedbirler alınacak, belki bazıları çıkıp, bu yazım üzerine, “Be Fiskeci sen ne diyorsun birader, bizim de elimiz armut toplamıyor, biz de riskin, tehlikenin farkındayız elbette, o sebeple gerekli tedbirleri alıyoruz!” denileceğini bildiğim için, her şeye rağmen benimkisi bir uyarı.

Testi kırılmadan…

Bize de davetiyeler geldi Büyükşehir’den. Hatta gazetelere ve internet sitelerine reklam bile verildi bu etkinlikler için.

Yoksa biz de isteriz merhum Aşık Mahzuni’nin türkülerini dinlemeyi, biz de isteriz bir Sevcan Orhan konserini çay olmasa da keyifle izlemeyi.

Keşke, kış gelmeden, havalar soğumadan, bir açık alanda gerçekleşseydi de, izleyenlerin, davetlilerin sayısı fazla olsaydı, insanlar doya doya şiire, sanata, edebiyata ve şarkılara-türkülere gark olsaydı.

*

Ha, bu saatten sonra geri dönüşü olur mu?

İptal edilir mi?

Zor… Çünkü tüm hazırlıklar tamamlanmış, 10 farklı ülkeden şair ve yazarların katılımı sağlanmış, 40’ın üzerinde etkinlik 5 gün sürecekken, ‘pardon!’ deme şansları var mı, zor dostum zor.

Ve de bu gece, saat 20’de yarışma ödülleri ve Dilek Türkan’ın açılış konseri ile Uluslararası Şiir ve Edebiyat Günleri başlamış, start almış olacak!

Başkan Sayın Güngör belki fırsata bulur, her şeye rağmen ev sahibi sıfatıyla bir saatlik de olsa salona gelir ama bizim başkanımızın canı, sağlığı bir değil, 5 geceden daha kıymetli.

Kıyamam ona!