Ramazan Ayı ile birlikte yaz sıcaklarının da kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde, dengeli ve sağlıklı beslenmek te bir hayli önem kazandı. Bu anlamda oruç tutarken sıcak ve susuzlukla baş etmek isteyen kişilerin yedikleri kadar yemedikleri de önemli. Ramazan ayında besin tüketim saatlerinin kısıtlı oluşu nedeniyle beslenme alışkanlıklarının da değiştiğini ve bu nedenle insanların dengeli beslenmeye özen göstermeleri gerektiğini anlatan Prof. Dr. Kenan Sinan Dayısoylu, “Ramazanda mevsim itibarıyla 16-17 saat uzun süren açlık ve öğün sayısının ikiye düşmesi vücudun beslenme ritmini değiştirmektedir. Açlık durumunun uzun süre devam etmesi, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil ve sindirememe gibi kimi sorunlara neden olur, iş verimi düşer. İftarda büyük porsiyonlar halinde tüketim sindirim problemlerine neden olabilmektedir. Özellikle düşük posa tüketimi ve hareketsizlik kabızlığa neden olabilir. Bu gibi sorunların yaşanmaması için günlük su ihtiyacını iftar sahur arasında karşılamalı, sebze ağırlıklı beslenmeli ve doğru, dengeli besin tercihinde bulunmalıdır” şeklinde konuştu.

PİŞMİŞ VEYA KIZARMIŞ BESİNLERDEN KAÇININ”

“Makro besin öğeleri bakımından dengeli bir kahvaltı doğru bir tercih olacaktır” diyen Dayısoylu, şöyle konuştu: “Protein grubu besinlerden; az tuzlu peynir çeşitleri ve haşlanmış yumurta tercih edilmelidir. Yağ grubu besinlerden zeytin tuzlu olduğu, susamayı artıracağı için tercih edilmemeli, onun yerine kavrulmamış ceviz, badem veya fındık tüketilebilir. Yağda pişmiş veya kızarmış besinlerden kaçınılmalıdır. İçecek olarak tokluk sağlaması ve mükemmel bir besin içeriğine sahip olması bakımından süt tercih edilebilir, yoğurt da sindirimi daha kolay ve sütten gelen son derece yarayışlı besin öğelerini taşıması ve probiyotik mikroorganizmaları barındırması bakımından oldukça iyi bir tüketim tercihi olacaktır. Tahıl grubu olarak, vitamin ve mineral içeriği daha yüksek olması ve bünyesinde bulundurduğu elyaf materyal nedeniyle sindirimi kolaylaştırması bakımından tam tahıllı ekmekler veya gün içinde kan şekerinin dengeli kalmasına destek olması açısından yulaf ezmesi tercih edilmelidir.”

SAHURDA EN AZ 2 SU BARDAĞI SU TÜKETİMİ”

Sahurda en az 2 su bardağı su tüketimini öneren Dayısoylu, “Bu tür besinlerin aynı zamanda glisemik indeksi yüksektir ki, glisemik indeksi yüksek olan besin tüketiminin acıkmayı önceleme ve hızlandırma bakımından da etkilerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Yine sindirime yarar sağlaması bakımından bol yeşillik ve salata tüketimi tercih edilmelidir. Sahurda en az 2 su bardağı su tüketimi önerilmektedir. Özellikle sıcak iklim koşullarında terlemenin de etkisiyle vücudun tuz dengesinin korunmasına destek olmak üzere, sahuru nihayetlendirirken maden suyu tüketimi de iyi bir tercih olacaktır. Bu, aynı zamanda asidik yangı dolayısıyla mide sıkıntısı çeken kimi bireylerde tamponlama yaparak halk diliyle mide ekşimesinin önüne de geçebilecektir” ifadelerini kullandı.

İFTARDA ÇORBAYLA BAŞLAMAK ÖNEMLİ”

Dayısoylu, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Çorbayı içtikten sonra 5-10 dakika beklemek, mideyi dinlendirmek iftar sonrası şişkinliği önleyecektir. Menü olarak ızgara tavuk, et veya balık, zeytinyağlı bir sebze yemeği, küçük bir porsiyon pilav ve bol salata, içecek olarak örneğin etten gelecek demirin emilimini artırması bakımından c vitamini öne çıkan turunçgillerden portakal ya da limonata gibi meyve suları tercih edilmeli, şalgam ve ayran gibi bileşim açısından son derece yararlı fermente milli içeceklerimiz de sofralarımızdan eksik edilmemelidir. İftar sofralarının vazgeçilmezi tatlılar konusunda da doğru tercih yapmak kilo kontrolünü sağlamak adına önemlidir. Hamur işi, yağda kızarmış ve şerbetli tatlılardan kaçınılmalıdır. Onun yerine haftanın 2-3 günü yapılacak sütlü tatlı veya dondurma daha iyi bir tercih olabilecektir. İftar sahur arasında yeterli fiziksel aktivite (teravih namazının bir sportif faaliyet olmamakla birlikte, vücudun tüm eklemlerinde hareketlilik sağlayan önemli de fiziksel bir aktiviteyi yerine getirdiği göz ardı edilmemelidir) ve en az 8-10 bardak su tüketimi konusunda daha duyarlı davranılmalıdır. Her yıl ramazan ayında toplumsal bir kaynaşma ve hayırlı işlerde ciddi bir hareketlilik gözlenmesine vesile olan oruç ve teravih gibi ibadetler, hem bireysel olarak vücudumuzda hem de toplumsal yaşantımızda bir rektifiye vazifesi görmesi ve en güzeli de insanlarda empati ve yardımlaşma duygusunun gelişimine katkıda bulunması bakımından ayrıcalıklı kazanımlarımızdandır.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz