Özellikle 2016 yılından başlayarak teröre karşı çok önemli operasyonlar gerçekleştiren ve dış politikada ciddi adımlar atan Türkiye, bunların yanında savunma sanayinde yaptığı atılımlarla adından sıkça söz ettiriyor. Yalnızca teröre ve teröristlere karşı değil dünya devletleriyle olan dengesini de koruyan Türkiye, günümüz dünyasının her alanında ‘Artık bende varım’ diyor.

DÜNYA DÜZENİ DEĞİŞİYOR”
Türkiye’nin son 4 yıldan bu yana izlediği politikaları ve teröre karşı başlattığı operasyonları gazetemize değerlendiren KSÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Tunç, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “20. yüzyılda kapitalist ve komünist olarak bölünen dünyayı yönetmek veya yönlendirmek aslında o kadar kolaydı ki, taraflar yani bloklara bölünen dünya ülkelerinin çoğu birbirleriyle soğuk ve çok düşük yoğunluklu savaşlarla mücadele ediyorlardı. Bir bloğun yıkılmasıyla ortaya çıkan ve 21. yüzyıla geçiş ile birlikte iyice karmaşıklaşmaya başlayan dünya düzeni, özellikle günümüzde kapitalist ekonominin yeni ve uzun bir bunalımıyla birlikte yeni bir seyir almaya başlamıştır.

TÜRKİYE’YE KARŞI ATILAN ADIMLARIN İRDELENMESİ GEREKMEKTEDİR”
Küresel ölçekte yaşanan iktisadi, bilişim, istihbarat savaşları bir yanda, diğer yanda ise yeniden kurulan veya yıkılan bölgesel ve küresel güç merkezleri, bütün kartların yeniden karılmasına, dengesiz ve düzensiz bir şekilde ilerleyen dünya siyasetinin oturacak bir zemin arayışı süredururken, geçmişten günümüze sorunların yaşandığı veya yaşatıldığı Ortadoğu’da ise kargaşa ve huzursuzluk devam ettirilmektedir. Böyle bir süreçte veya ortamda Ortadoğu’nun kalbinde yer alan ve hem bölgesel ve hem de küresel bir güç olmada önemli adımlar atan Türkiye’nin attığı veya Türkiye’ye karşı atılan adımların irdelenmesi gerekmektedir. Bu açıdan NATO üyesi ve batı bloğunda yer alan bir ülke iken son dönemde Rusya Federasyonuyla yakın ilişkiler sürdüren Türkiye’nin bu pozisyonunun iç ve dış politika açısından neler doğurabileceğine yönelik çeşitli öngörüler bulunmaktadır.

SURİYE POLİTİKASINDA ABD İLE TAMAMEN ZIT POLİTİKALAR İZLENMEYE BAŞLANMIŞTIR”
Küresel siyaset açısından bakıldığında; Türkiye 2. Dünya savaşının bitimiyle birlikte kurulan yeni dünya düzeninde pozisyonunu batıdan yana alarak iç ve dış politikasını buna göre şekillendirmiştir. Ama özellikle 2. Körfez savaşından sonra Türkiye’nin ABD ile gerilmeye başlayan ilişkileri Arap baharıyla ve özelde Suriye politikasında had safhaya ulaşmıştır. Hatta ABD’nin öncülüğünde başlatılan 5. Nesil uçak projesi olan F-35 savaş uçaklarının yapım sürecinde olmasına rağmen bugün bu projeden çıkarılmayla karşı karşıya kalmıştır. Suriye politikasında ABD ile tamamen zıt politikalar izlenmeye başlanmıştır. ABD tarafından bir terör koridoru desteklenmekte, binlerce tır konteyner savaş malzemesi buradaki SDG/YPG güçlerine verilmiş ve verilmeye devam edilmektedir. Güncel olarak ABD-Türkiye ilişkilerinin kırılma noktası tamda buradadır. ABD’nin 15 Temmuz darbe girişimini desteklemesi, papaz olayı gibi durumlarda ilişkilerin iyice gerginleşme yolunda gitmesine neden olmuştur.

TÜRKİYE DENGELEME POLİTİKASI İZLİYOR”
Türkiye’nin bu durum karşısında son dönemde izlediği politika tamamen bir “dengeleme politikasıdır.” Buna baktığımızda ABD’nin bu tutumuna karşı öncelikle Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alınmış ve teslimatı yapılmaya başlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanının bu hafta içinde Rusya’yı ziyareti ve Rusya’nın 5. Nesil savaş uçağı olarak tanıtmış olduğu SU-57’leri Sayın Putin ile incelemesi ABD’ye çok önemli bir mesaj olmuş ve tek alternatifin F-35 olmadığı ilan edilmiştir. Türkiye’nin uzun yıllardır batı yanlısı “Geleneksel Türk Dış Politikası” görünen o ki gelecek yıllarda da daha çok “dengeleme politikası” üzerine oturtulmaya çalışılacaktır.

DOĞU FIRAT OPERASYONU İÇİN GÜÇ KAZANILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Küresel siyaseti ve dış politikayı iç politikalardan ayırt etmek günümüzde oldukça zordur, bu açıdan Türkiye’nin başta Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoruna karşı hamleleri gündemde ve uygulama aşamasındadır. Bu açıdan pençe ve kıran operasyonları önemli birer adımdır. Mevcutta şimdi Pençe-3 ve Kıran-2 operasyonlarıyla sınırlarımızın içerisinde yuvalanan teröristler etkisiz hale getirilmeye çalışırken aslında Doğu Fırat’a yapılması muhtemel operasyon için güç kazanılmaya ve kararlılık gösterilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin bölgesinde önemli bir güç olması ve bu kararlığı göstermesi bundan sonra küresel güçler tarafından atılması muhtemel adımlarda ve Suriye’nin şekillenmesinde önemli bir aşama olacaktır.”

Haber: Emre Akkış


 


 


 

Editör: Mahmut Beyaz