Deprem gerçeği, çevre illerde meydana kırılmalarla sıklıkla kendini bize hatırlatıyor. Yüksek riskli bölgeler arasında yer alan ve Doğu Anadolu Fay Hattı’na kuş uçuşu 11 kilometre uzaklıkta olan Kahramanmaraş’ta çarpık kentleşme ile risk artıyor. Kentte yetkisi olan olmayan herkesin depremi ciddiye almadığını ve buna önlem amaçlı çalışmalar yürütülmediğini söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Mehmet Kuruçay, deprem gerçeği ve olası depremde yaşanılabilecek etkileri bir kez daha hatırlattı.

“KAHRAMANMARAŞ’TA 7’DEN AŞAĞI DEPREM OLMAZ”

Kahramanmaraş’ta yaşanacak olası bir depremde ortaya çıkacak şiddetle alakalı konuşan Mehmet Kuruçay, “Şu şiddette bir deprem bekliyoruz demekte doğru olmaz. Depremlerin şiddeti faylarda biriken stresin miktarına bağlı. Türkoğlu-Gölbaşı segmenti yaklaşık 100 kilometre eğer kırılırsa diyoruzki büyük bir deprem üretir. Hem resmi kurumların hem Kahramanmaraşlı vatandaşların bilmesi gereken biz 100 kilometre uzunluğunda yüzyıllardan beri kırılmayan bir fayın üzerindeyiz. 10 sene sonra mı kırılır 100 sene sonramı kırılır 50 sene sonra mı kırılır onu bilmiyoruz. Jeoloji öyle bir şeyki yer kabuğunun kıtaları sürekli birbirini sıkıştırır bir kısmı birbirinden uzaklaşır. Bu hareketler sonucu oluşan streslerde depremleri meydana getirir. Bilimsel olmayan hiçbir şeye inanmamamız lazım. Bilimsel araştırma yapmadan ben şurada şu kadar deprem bekliyorum demek yanlış bir şey ama Kahramanmaraş’ta bir deprem olursa sismik boşluktan dolayı 7’den aşağı olmaz” şekilinde konuştu.

“ANLATTIĞIMIZ ŞEYLER HER ZAMAN AYNI ŞEYLER”

Kahramanmaraş’ta deprem gerçeği olduğunu söyleye söyleye papağan gibi ezberlediklerini söyleyen Kuruçay, “Anlattığımız şeyler her zaman aynı şeyler, aynı şeyleri söyleyip duruyoruz ancak insanlarımız, vatandaşlarımız, yetkisi olanlar ve yetkisi olmayanlar bu işi çok fazla ciddiye almadıkları belli. Neden derseniz bir gerçek var Kahramanmaraş, Doğu Anadolu Fay Hattına kuş uçuşu 11 kilometre mesafede. Kapıçamın olduğu yerden Kuzey Doğu Güney Batı istikametinde Doğu Anadolu Fayı’nın en tehlikeli segmenti olan Gölbaşı-Türkoğlu arasında yüzyıllardan beri kırılmayan Doğu Anadolu Fayı’nın bir bölümü var. Bütün bilim insanlarının ortak görüşü Gölbaşı-Türkoğlu sismik boşluğu var diyoruz, tehlikeli parçasından bahsediyoruz” diye konuştu.

“DEPREM OLDUĞU ZAMAN NE YAPARSANIZ BOŞ”

Deprem olduğu zaman ne yaparsanız, nasıl bir tedbir alırsanız alın boş olduğunu kaydeden Mehmet Kuruçay, ”Ağlarsınız, sızlarsınız, insanların haykırışlarını duyarsınız ama hepsi boş. Deprem olmadan insanları nasıl öldürmeyiz, nasıl binaların yıkılmamasını önleriz bunların yollarını araştırmak zorundayız. Bu hem bir bilimsel görev, hem de bir insanlık görevi. Bu herkesin görevi bir insanın ölümüne dolaylı olarak sebep olduğunuz takdirde sizde vebal altındasınız hatta katilsiniz. Deprem olma olasılığı yüzde 100 olan bir yere, bir bina yapıp ta insanların ölümüne neden olursanız katilsiniz. Bunları ben yıllarca televizyonlardan, görsel basında vesaire anlatmadığım ortam kalmadı.

“BİZ DEPREMİN NEREDE OLACAĞINI YÜZDE 99 DEĞİL, YÜZDE 100 BİLİYORUZ”

Jeoloji Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Mehmet Kuruçay, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Biz depremin nerede olacağını yüzde 99 değil, yüzde 100 biliyoruz. Depremlerin olacağı yerler bellidir, deprem olduğu zaman nelerelerde yapılan binaların yıkıldıkları da bellidir, hangi zeminlere yapılan binalar yıkılıyor, hangileri yıkılmıyor, hangileri hasarla atlatılıyor hangileri tamamen yıkılıyor bunların hepsini biz bilimsel olarak tespit ediyoruz ama depremin ne zaman hangi saatte, hangi saniyede olacağını kesinlikle biliyoruz. Dünyada yeryüzünde şu anda şu tarihte deprem olacak diye bir ölçü alacak ne bir alet var, ne bir teknoloji var bilimsel hiçbir buluş yok. Amerika dünyanın en tehlikeli deprem bölgelerinden bir tanesi bakın orada fay yasası var. San Francisco eyaletinde San Andreas Fayı dediğimiz bir fay var ve burada fay kanunu çıkmış. Adamlar oradaki yapılacak yapılarla ilgili kanunen ortaya koymuşlar. Japonya dünyaya en depreme tabi yerlerinden bir tanesi. İtalya, Fransa aklınıza ne kadar gelişmiş ülke geliyorsa hepsinde deprem tehlikesi olan yerler var ama bu kadar bilginin, teknolojinin, bilimsel kavramların gelişmesine rağmen insanoğlu depremin ne zaman olacağına dair bir bulguya rastlayamadı. Biz sismik aletlerimizle jeolojik olarak kuyular açıyoruz, aletler kuruyoruz ama bu aletlerin hiçbir tanesi deprem oluyor demiyor.

“1 DERECE GÖREV RESMİ YETKİLİLERE, MAHALLİ YÖNETİCİLERE DÜŞÜYOR”

Deprem dalgalarını kaydeden istasyonlar kuruyoruz, kuyular açıyoruz, sondajlar vuruyoruz, sismik aktivitelerini, yer ivmelerini ölçüyoruz, deprem haritaları hazırlıyoruz ancak bu aletlerin hiçbir tanesi bize şu tarihte deprem olacak diyemiyor. Yok böyle bir teknoloji, böyle bir teknoloji olmadığına göre insanoğlu bu kadar aciz olduğuna göre depremin zamanı ve şiddeti konusunda veya da aletsel büyüklüğü konusunda yapılması gereken tek şey deprem olduğunda yıkılmayacak, insanların ölmeyeceği binaları yapmak. Bunun içinde 1 derece görev resmi yetkililere, mahalli yöneticilere düşüyor.

“BU VATANDAŞA VERİLEN MÜTESİB BİR HAKMIŞ GİBİ ALGILANIYOR”

Vatandaş olarak siz depremin ne zaman olacağını, nasıl olacağını, nerelerin yıkılacağını bilmezsiniz, mühendis değilsiniz bu işi bilimsel olarak gerçekleri ortaya koyan insanlara soracaksınız. Ben buraya nasıl bina yapmalıyım. Bizim en büyük eksikliğimiz imar planları hazırlanırken biz oraya şu kadar katlı bina yapılabilir diyoruz. Bu vatandaşa verilen mütesib bir hakmış gibi algılanıyor. Vatandaş gidiyor belediyeye ben diyor buraya imar planı yapmışınız 15 katlı bina ruhsatı vermişsiniz ben buraya 15 katlı bina yapacağım diyor. Belediyeler de maalesef buralara verilmiş imar planında 15 katlı olduğu için 15 katlık ruhsatı veriyor. Bu zemin 15 katlı binayı taşır taşımaz mı bunun hesabını yapmıyoruz. Aslında yapılıyor imar planları hazırlanırken açılan sondajlar parsel bazında açılmaz. Zaten parsel bazında etütü istememizin amacı o. Parsel bazında etütün amacı nedir? inşaat yapılmadan önce zeminin tüm özelliklerini ortaya koyacaksınız. Eğer bu zemin 15 katlı binayı taşımıyorsa mahalli yetkililer olarak diyeceksiniz ki vatandaş zatan 15 katı 10 kata düşürür mü? Düşürmez, para kazanması lazım. Müteahhitlerin de bu bilmeleri lazım, fedakarlık yapmaları lazım. Kardeşim bu zemin 15 katı götürmez ben burada ne yaparım? Zemin güçlendirmesi yapabilirim. Kazık çakarım, maliyeti artırırım binanın maliyeti 100 lira ise 150 lira olsun yeterki yıkılmasın. Binada yapılacak iyileştirmelerde çok önemli. Adama imar planında 15 katı veriyorsunuz 3 katta kottan kazanıyor oldu 18 kat. O zemin 18 katı taşır mı, taşımaz mı kimsenin bunu hesapladığı bildiği yok. Maalesef müteahhitlerimizde kusura bakmasın onlarda karda geziyorlar. Bu bina yıkılır mı yıkılmaz mı? Ben bu binayı yaptığım zaman burada risk var mı yok mu bunun hesabını yapması lazım. Yüksek bina yapılmaz değil ancak gerekli önlem aldıktan sonra yaparsınız. Kahramanmaraş’taki müteahhitlerin çoğunluğu ne kadar çok para kazanırım onun hesabında. Ben bu binayı yapıyorum bu binada insanlar ölürse bende vicdanen sorumlu olurum diye İnşaat müteahhitlerinin vicdani muhasebeyi yapması lazım.

“BÖYLE BİR ŞEY YOK!”

Kentsel dönüşüm diye bir yönetmelik çıktı. Kentsen dönüşüm esasında depreminde yıkılacak binalar tespit edilipi onlar yıkılacaktı onların yerine daha düşük katlı daha sağlam binalar yapılacaktı, böyle bir şey olmadı. Kayseri yolundan haller bölgesine giden kavşaktan yukarı doğru çıkın mevlana mahallesini yıktık oraya Millet Parkı yaptık. Orada heyelan vardı evler çatlıyordu kentsel dönüşümle o binaları kaldırdık onun 50 metre aşağısına 10 katlı bina ruhsatı verdik yaptık şu anda insanlar orada oturuyor. Böyle bir şey yok! Bunu insanların gözünün içine baka baka yaparsanız diğer tarafta kimse işi ciddiye almaz. Jeoloji Mühendisler Odası olarak biz her zaman bunu dile getiriyoruz; bakın Kahramanmaraş’taki bütün mimarlar, inşaat mühendisleri bütün mühendislik disiplinleri herkes aynı şeyi söylüyor, fakat işin ciddiye alındığı yok. Bunları insanları ürkütmek için anlatmıyoruz.

“BUNLARI İNSANOĞLU YAPTIĞI TAKDİRDE HER TÜRLÜ FELAKET GELİR BAŞIMIZA”

Deprem basit bir doğa olayıdır binalar olmazsa deprem hiçbir şey yapmaz. Ben çok fotoğraf göstermiştim televizyonlarda da basında da bir ağacı ikiye bölüyor deprem parça parça edip yıkmıyor. Düz bir arazide bir traktörün sürdüğü iz gibi iz yapıyor. Orada eğer bina olsaydı yerle bir olacaktı. Deprem masum bir doğa olayıdır. Nasılki yağmur damla damla rahmet bereket getiriyor, ağaçlarımızı suluyor, ormanlarımızı suluyor ve bizi serinletiyor o damlalar birikiyor birikiyor sel felaketini ortaya çıkarıyor. Sel felaketini geçtiğimiz Giresun’da yaşadık siz derenin içerisine bina yaparsanız o su toplanır orada o binalar zarar verir. O binaları sel olmadan önce yapmasalardı insanlar ölmezdi. Oradaki o binalar helikopterle havadan gelip oraya oturtulmadı, en az 2 sene sürdü hiçbir sorumlu gidipte bu derenin ağzına bina yapıyorsunuz, burada sel felaketi beklenen bir yer diye belirtmedi. Bakın devletin resmi kurumları boşa yoktu, resmi kurumlar bu işler için vardır. Devlet Su İşleri, Köy Hizmetleri Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Bayındırlık Müdürlüğü bütün resmi kurumların ölçüleri vardı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü nereye ne kadar yağmur yağacak, nereye ne kadar sel gelecek, neden dolayı sel felaketi olur devlet onu bilir, dere yataklarının üstü kapatılmaz der. Bu dere yataklarına ev yapılmaz der ama maalesef siyasi rant elde etmek için veya da maddi rant elde dere yatakları kapatılır üzerine ev yapılır. Bunları insanoğlu yaptığı takdirde her türlü felaket gelir başımıza.

“BUNLARDA DEPREMİN MEYDANA GETİRDİĞİ NİMETLERİ”

Doğada kış gelecek yağmur yağacak, kışın çok şiddetli yağan yağmur için siz gerekli önlemleri alırsanız bir zarar vermez ama siz hata yaparsanız doğa felaket sebebi olarak algılanır. Halbuki o yağmur yağacak insanoğluna  yağmurda lazım. Depremler olur depremlerden dolayı yer altından sıcak sular fışkırır depremler faydalıdır bir noktada faydaları da vardır depremin. Faylar hareketlenecek ki o fay noktalarından yer altına gidip ısınan sular yer yüzüne kaplıcalardaki insanlara faydası olan sıcak su kaynakları olarak ortaya çıkacak. Bunlarda depremin meydana getirdiği nimetleri.

O HASTANENİN ANA KAYAYA OTURTULMASI GEREKİRDİ

2007’li yıllarda Necip Fazıl Şehir Hastanesi yapılırken buranın yerine itiraz ettik. Jeoloji Mühendisleri Odası olarak biz bu hastanenin buraya yapılması doğru değil diye beyanımız var. Hatta bizim hastanenin bulunduğu yerin zemin etüt raporunda bizim şerhimiz vardır. Hastanenin olduğu yerde fay yok, hastanenin olduğu yerin zemini sağlam zemin değil. O hastanenin ana kayaya oturtulması gerekirdi. Ana kayaya oturttuk dediler, öyle yapıldıysa bir şey yok.

“BİZ O ZAMANLARDA AYIN ŞEYİ SÖYLEDİK”

Hastaneler depremlerde yıkılmaması gereken hatta hasar dahi görmemesi gereken binalar olmalıdır. Depremlerde hastaneler, hükümet binaları ve resmi kurumlar yani depremle idare edecek yetkililerin bulunacağı yerlerdeki binaları telefonları, aletleri hasar görmemesi lazım. Hastanelerdeki o elektronik cihazlar, tomografi cihazları, röntgen cihazlar kimyasal laboratuvar cihazlarının hiçbirinin hasar dahi görmemesi lazım. Niye? deprem olduğunda hasta olan, yaralı olan insanların orada tedavi edeceksiniz, onların ölmemesi için orada çare üreteceksiniz. Biz o zamanlarda ayın şeyi söyledik. Doğu Anadolu Fayında bir deprem olursa depremler en çok tesiri en yakınında gösterir. Biz oraya yapılmamasını istedik illa yapılacaksa ana kaya üzerine oturtulmalı depremde yıkılmaması için gerekli tüm önlemler alınması gerekli şeklinde o hastanenin yerinde şerhimiz vardır. Orası görsel olarak 6 katlı o kadar yüksek katlı bina yapılmamalıydı. Depremde görülecektir. Biz de deprem olursa inşallah hasar görmez diyoruz. Doğu Anadolu Fay hattına yakın olduğu için hasarı daha çok olacaktır. 11 kilometrediki hasarla 1 kilometredeki hasar arasında fark vardır.

“EN GELİŞMİŞ ÜLKELERİNDE DAHİ BÖYLE BİR BİLGİYİ VEREN BİR ALET YOKTUR”

Biz depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz ve deprem şu zamanda olacak diyen bilim insanı da yalan söyler. En gelişmiş ülkelerinde dahi böyle bir bilgiyi veren bir alet yoktur. Bilimsel çalışmalar bu kadar ilerlemesine rağmen depremin ne zaman olacağı ile ilgili haber verenecek ne alet var ne cihaz var ne de bilimsel bir veri var. Doğru söyleyen bilim adamı derki; ben depremin ne zaman olacağını bilmiyorum ama depremin nerede olacağını kesinlikle bilmiyoruz ama ben depremin nerede olacağını, deprem olduğu zaman nerelere yapılan binaların yıkılacağını yüzde 100 biliyoruz.. Buraya bina yapma, yapacaksanda buraya 2 katlı yap, sağlam yap gerekli önlemleri al. Kensel dönüşümde istediğin kadar kenar mahallelerdeki binaları yık esas neresi tehlikeli yıkacaksın. Deprem olup oradaki insanların ölmesini beklemeyeceksin, yıkılması gerekiyorsa yakacaksın. Yaptırmayacaksın riskliyse ruhsat verdiysen iptal edeceksin.

(Haber: Abdulsamet İspir)

Editör: Mahmut Beyaz