15 Temmuz 2016’da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) içerisine yuvalanmış bir grup FETÖ’cü üniformalı terörist tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişiminin birinci yıl dönümünde Kahramanmaraş’tan demokrasi sesleri yükselmeye devam ediyor. Halk kendi iradesine, vatanına, bayrağına sahip çıkıyor. O kara gece de şehit düşen 249 vatan evladının ruhları şad ediliyor. Kahramanmaraş bakanıyla, milletvekiliyle, STK’sıyla, vatandaşıyla dört bir yandan alçak ve kanlı darbe girişiminin yıl dönümünde bu ülkeyi bölmek isteyen cuntacılara tepkisini sürdürüyor. İşte o karanlık gecede parti binasına gelerek, vatandaşla bütünleşen ve teşkilatlarının başında darbecilerin silahlarına karşı “Demokrasi” diye haykıran AK Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir, ihanetin birinci yıl dönümünde Manşet Gazetesi muhabiri Emre Akkış’a özel açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz’da, sabahı aydınlık ancak kendisi karanlık olan o gecede başından geçen olayları birer birer anlatan Özdemir, en büyük temennisinin 15 Temmuz ruhunun hiçbir zaman kaybolmaması olduğunu vurguladı.

İşte AK Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir ile yaptığımız röportajın detayları…

“MİLLETE KARŞI DURULMAZ”

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bir yıl geçti. Millet olarak o gün çok kötü bir gün yaşadık. Siz o gün Kahramanmaraş’taydınız ve teşkilatlarınızın başındaydınız. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bütün herkesin o geceyle ilgili bir hikâyesi vardır ve bütün bu hikâyelerde kahramanlık üzerinedir. Ben onu söyleyemeyeceğim. Çünkü o gün o darbeye karşı koyan bu milletin her bir ferdi benim gözümde kahramandır. Ama asıl kahraman kim? Asıl kahraman 249 şehidimizdir. Her şeyden önce şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Allah onların mekânını cennet etsin. Onları bizlere de şefaatçi etsin. Şuna kesinlikle inanıyordum; Cumhurbaşkanımızı bu kadar büyük bir lider, dünya lideri yapan şey onun bu millete olan sevgisiydi. Bu milletin de ona olan sevgisiydi. Bu işlerimizi çok kolaylaştırdı. Cumhurbaşkanımız, “Sokağa dökülün” dedi. Millet sokağa döküldü ve karşı koydu. Bunu yaptığınız zaman artık karşınızdaki düşman ne kadar organize olursa olsun, ne kadar iyi silahlara sahip olursa olsun onun bir önemi kalmaz. Çünkü millete karşı durulmaz. Biz o gece onu gösterdik ve o günden bugüne kadar da artık biz de milli birlik duygusu, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkma duygusu artarak, büyüyerek devam etti. Her kötü işten bazı hayırlı neticeler çıkabilir. Bu darbe girişiminin biz Allah’ın izniyle başarılı bir şekilde altından kalktık ve daha bilinçli bir neslin başlangıcıyla ilgili de bir adım atmış oldu. Bizde bu konuda daha iyi çalıştık. İnşallah bu hayırlı netice üzerine gideceğiz. Tabii ki yeni temennimiz de devletin içerisinde artık böyle küçük mikrobik yapıların hücrelenip, bünyeyi ele geçirmesini engellemektir. Bu milletin bir devleti var o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Milletimiz hem cumhuriyetine hem demokrasisine hem imanına hem de milli iradesine, kendi seçtiği kişilerin kendisini yönetmesine sahip çıktı ve bunu başka ellere bırakmayacağını çok keskin bir şekilde gösterdi. Bu sadece Türkiye’de yapılmış bir operasyon değildi. Bu bir dünya operasyonuydu. Bu anlamda milletimiz bu dik duruşunu dünyaya da göstermiş oldu.

“ASIL KAHRAMAN O GECE VATANI İÇİN CANINI ORTAYA KOYAN ŞEHİTLERİMİZDİR”

 Darbe girişimini ilk duyduğunuzda tepkiniz ne oldu?
O gün ben evde otururken Ankara’da doktorluk yapan bir yakınım bana, “Çok sayıda ambulans geldi. Çok gürültü var. Patlama sesleri var. Burada bir şeyler oluyor” dedi. Yakınım bunu bana söylediğinde saat 21.00 sularıydı. Daha sonra haberleri açtım ancak tüm haber kanallarında hiçbir haber yoktu. Saat 21.00’dan sonra İstanbul’da köprü de askerlerin kümelendiğini söylediler. Bunun akabinde İstanbul’da köprü de birilerinin olmasıyla Ankara’da patlama ve çok sayıda ambulansın olmasına çok da anlam veremedim. Sonra İstanbul’dan bir arkadaşım bana, “Bir darbe teşebbüsü var” dedi. Tabii ihtimal vermedim. Şöyle düşündüm; köprü de bir terör tehdidi var, bu yüzden köprüyü kapattılar. Ama saat 22.00’a doğru bizim bölge koordinatörümüz ve Konya milletvekilimiz Ömer Ünal beni aradı. Milletvekilimiz bana, “Başkanım darbe girişimi var. Bütün teşkilatlarını organize et ve il başkanlığımızda topla” dedi. Bu konuşmadan hemen sonra Genel Başkan Yardımcımızın, “Başkanlarım, bu darbe girişimine karşı mücadele edeceğiz” şeklinde talimatı geldi. Tabii ben o güne kadar darbe yaşamamıştım. 12 Eylül 1980 darbesinde henüz 3 yaşındaydım. Dolayısıyla 80 darbesinin vahametini bilmiyorum. Ancak babamdan, annemden, ailemden bildiğim kadarıyla kendi aldığım eğitimden, okuduğum kadarıyla darbenin ne olduğunu ve sürecinin nasıl geliştiğini belgesellerini defalarca izlediğim için biliyorum. Ardından aklıma eğer bu darbe başarılı olacaksa ilk bizi alacaklardır düşüncesi geldi. Dolayısıyla bunun düşünerek, eşime, “Sen annenin evine git ve hakkını helal et” dedim. Daha sonra partiye geldiğimde çok sayıda insan vardı. Aslında asıl kahraman oradaki insanlardı. Yani hiç kimseden bir talimat almadan, sorumluluk hissedip partiye gelmiş belki 150-200 kişi vardı. Bundan sonraki süreçte 16 bin teşkilat mensubumuza, “Hemen toparlanın” diye mesaj attım. Tabii mesajı gören şehir merkezindeki teşkilat mensupları hemen partiye geldi. Bu sırada partinin önündeki 150-200 vatandaş, 3 bin kişi oldu. Arkasından binlerce insan gelmeye başladı. İşte o manzara insana cesaret verdi. Bu sırada aklıma genel başkan yardımcımızın, “Adamlık, dünyayı karşına alıp Anadolu’ya meydan okumak değil, Anadolu’yu yanına alıp, dünyaya meydan okumaktır” sözü geldi ve bu söz benim çok hoşuma gidiyor. Yani Anadolu yanında olduğu zaman insanın gücünün yetmeyeceği bir şey yok. O süreçten sonra bizim insanımız “Artık buraya gelseler de bu darbe başarılı olmaz” gücünü verdi ve o kara gece aydınlık bir sabahla sonuçlandı. Ben her zaman, “Allah bize bir daha 15 Temmuz’u yaşatmasın ama 15 Temmuz’un ruhunu da kalbimizden hiç eksik etmesin” diye dua ediyorum.

“HER ŞEYE HAZIRLIKLIYDIM”

15 Temmuz gecesi sizin bir ‘Beyaz gömlek’ anınız var. Bundan biraz bahsedebilir misiniz?
Tabii ben o gece üzerimdeki kıyafetin hiç farkına varamadım. Bir yeşil gömlek ile evden çıkmıştım. Sonra, “Biz burada ölür müyüz, kalır mıyız” diye düşündüm. Arkadaşlardan birine evime gidin bana beyaz bir gömlek getirin, ölürsek öyle ölürüz dedim. O çocuk bana, “Başkanım üzeriniz de beyaz gömlek var” diyerek bana beyaz gömlek verdi ve ben o beyaz gömleği giydim. Atık her şeye hazırdım. Ama Allah’a hamt olsun Kahramanmaraş’ta hiçbir kalkışma olmadı. Yani “Biz şöyle kahramanlık yaptık, böyle kahramanlık yaptık” diyemem. Bu kahramanlık bu milletin kahramanlığıydı ve Ankara’da, İstanbul’da asıl darbeye karşı koyarak, o silahların altına yatan, şehit olan kişilerdi kahraman olanlar. 15 Temmuz günü şehitlerimizi yâd etmek için, onların anısına o gün yaşadıklarımızın anısına saygı olarak ve nezaketle edep ölçüsünü kaçırmadan, hiçbir siyasi faaliyette bulunmadan bir AK Partili olarak değil, bir Kahramanmaraşlı olarak bu nöbeti tutacağız. Vatandaşlarımızın da nöbete bu bilinçle gelmesini temenni ediyorum.

HABER: EMRE AKKIŞ
 

Editör: Mahmut Beyaz