Türk milletlerinin tarihinde birçok dönüm noktaları ve emsali görülmemiş tarihi olaylar vardır. İşte bu tarihi olaylardan birinin destanı ise Kahramanmaraş’ta yazılmıştır. Olağanüstü bir direniş örneği sergileyen Kahramanmaraş, emsalsiz kahramanlığı ile sonsuza kadar bayrağı, inancı ve kültürü ile bu ruhu tüm dünyaya ispatlamıştır. Maraş’ın ‘kahraman’ unvanı aldığı Kurtuluş Savaşı’nda verdiği bağımsızlık mücadelesinin arkasındaki manevi ruh günümüze de taşınmıştır. Bu kahramanlığın destansı mücadelesi ise her yıl 12 Şubat’ta kutlanan etkinliklerle gelecek nesillere aktarılıyor. Fransızlara karşı başlattığı milli mücadele hareketiyle “İstiklal Madalyası” ve “Kahraman” unvanı alan Kahramanmaraş’ın kurtuluşu, 98 yıldır aynı gurur ve coşkuyla kutlanıyor. Her yıl Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünde farklı bir akademisyenden Kahramanmaraş’ın şanlı direnişini gazete sütunlarına taşıyan Manşet Gazetesi olarak bu yıl Tarihçi-Yazar Yalçın Özalp’i ziyaret ettik. Kahramanmaraş’ın kurtuluşunu sorduğumuz aykırı görüşleriyle bilinen Yalçın Hoca ise adeta bir dokun bin ah işit. İlk olarak Kahramanmaraş’ın Kurtuluşu’nu anlatan Özalp, bu bölgenin stratejik önemi dolayısıyla birçok devletin yer altı ve yer üstü zenginliklerinden faydalanma düşüncelerinin olduğunu söyledi. Özalp, konuşmasının devamında ise yazdığı kitabının kendi öğrencileri tarafından kaynak gösterilmeden kullanıldığından dert yakındı. Kitap ve Kültür Fuarlarına da davet edilmediğini belirten Özalp, belki bir daha 12 Şubat Kurtuluş Bayramı göremeyeceğini ifade ederek, “9 aydır Öğretmen Evi’nde kalıyorum. Bilgisayarımı koyacak masam yok, yazı yazmam lazım benden gidiyor bu kültür. 80 yaşındayım geldim ve gidiyorum, belki bir dahaki 12 Şubat’a ya çıkarım ya çıkmam. Bu kültür benden gitmesin, şu vesikaların aslı bende hediye edecek Kahramanmaraş’ta resmi makam bulamıyorum” dedi.

BÖLGENİN ALTI ÜSTÜNE GETİRİLMEYE ÇALIŞILDI”

Kahramanmaraş ve çevresinde bilhassa bölgede bulunan Ermenilerin harekete geçirildiğini belirten Özalp, “Bizim Milli Mücadele tarihimizden evvel, bölgenin stratejik önemi dolayısıyla birçok devletlerin yer altı ve yer üstü zenginliklerimizden faydalanabilme düşünceleri ile bölgenin altı üstüne getirilmeye çalışılmıştı. Bilhassa bölgede Ermenileri harekete geçirmiş bulunan ki, biz bölgeyi fethettiğimiz zamanlarda bölgede Bizanslılara bağlı Ermeniler bulunmaktaydı. Biz İslam fetihleri esnasında buraları hücaata başladık. Daha sonra Selçuklular tarafından fethedildi ilk defa Afşin bölgesinin ele geçirilmesi ile bölge bizim elimize geçtikten sonra bölgede bilhassa Fransızların bazı iddiaları dolayısıyla ki bu konuda Millet-i Sadıka Patırtısı ve Maraş isimli bir eserim var benim, 1975’te neşredilmişti. Ben o eserimde bölgede 135 tane Ermeni isyanı tespit ettim. Bu Ermeni isyanlarının bize bir zararı yoktu, bizdeki isyanlar gibi efendim tarla, su, kız meselesi gibi isyanlardı. Bölgede en önemli isyan istiklal isyanıydı, milliyetçilik adına 1895 yılında yapılmıştı. Arkasında Hristiyan devletlerinin bulunduğu ve bilhassa İngilizlerin, Fransızların ve Rusların desteklediği bir isyandı. O isyan çok kanlı oldu, daha sonra o harekatları anlatan başka eserlerimde var. Bu isyanı çıkartan Agasi isimli bir zatın hatıraları var, Fransızca yazılmış bu hatıralarında, “1895 isyanını çıkarttığımızda 13 bini asker olmak üzere 22 bin Müslüman Türk katlettik, bizim zayiatımız yalnızca 127 kişidir” demesi büyük bir rakamı, büyük bir faciayı anlatan bir rakam. Bu Fırnız yolundaki şehitliğimizin yapımı da o konuyla ilgili 1895 yılında Bölge Jandarma Komutanı Hacı Mehmet Efendi’nin merkadi ve biraz üst tarafında da askerlerinin mezarları var. Ve benim düşünceme göre ki bunların içlerine girilmesi gerekir, Maraş olayları da değişik bir Ermeni isyanıdır. 127 rakamı üstüne 128 dememiz gerekir” şeklinde konuştu.

İNGİLİZLER FRANSIZLARA BIRAKMAK ZORUNDA KALDI”

Bölgede bulunan İngiliz ve Fransızların çıkarlarının çatıştığını ve sonrasında ise İngilizlerin bölgeden çekilmek zorunda kaldığını dile getiren Özalp, “Evladı vatana, kişilere, insanlara, hassaten ümidimiz olan gençlerimize bunların tarih olarak öğretilmesi ve yenilerinin de yapılmasına engel olunması düşüncesindeyim. Bölgedeki İngiliz, Fransız çıkarları çatışmış bölgeyi Sykes Picot antlaşmasına göre 1917 yılında İngilizlerle Fransızlar arasında yapılan antlaşmaya göre bölge Fransızlara bırakılmış olmasına rağmen Musul petrollerinin İngilizler tarafından 30 ekim 1918’de ellerine geçirilmesi üzerine Musul petrollerinin İskenderun Limanı’na akıtılması düşünülmüş boru hattıyla, boru hattı ki bizim Kahramanmaraş’ın Narlı’sından geçen bir yer. İngilizler Fransazlara Sykes Picot antlaşmasıyla bıraktıkları bölgeyi işgal etmek zorunluluğu duymuşlar ve şehrimiz önce İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Onun üzerinde durulması gerekir. İngilizler, bölgeyi Fransızlara terk etmek mecburiyetinde kalmış, İngilizler çekilmiş bölgede Fransızlara kalmıştır. İngilizlerin çekilmesi sırasındaki tutumları, Fransızların bölgeyi işgali sırasındaki tutumlarının teferruatlarına kadar derinlemesine incelenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

BU SEMPOZYUMLARA AKLIM BİR TÜRLÜ YETMİYOR”

Kahramanmaraş’ın milli mücadelesini anlatan 7 tane eserinin olduğunu söyleyen Özalp, Kahramanmaraş’ın Milli Mücadelesi’nin aydınlığa çıkarılması amacıyla düzenlenen sempozyumlara da eleştirilerde bulundu. Yalçın Özalp konuşmasına şu şekilde devam etti; “Benim şahsen bu konularda yazılmış 7 tane Milli Mücadele’yi anlatan eserim var. Birçokları benim öğrencim olmasına rağmen tarih dalında çalışanlar kaynak göstermeden yazıyorlar. Kaynak göstermeden yazılmasına aklım yetmiyor neden kaynak göstermiyoruz. Kaynak göstererek bazı konuların güncelleştirilmesi gerekiyor. Mesela ben Kahramanmaraş’ta belediyelerin yaptığı sempozyumları ilk gerçekleştiren ve Turan Yazgan, Faruk Sümer, Zeki Velidi, Mustafa Kafalı, Refet Yinanç gibi elit bir tarihçi grubunu Kahramanmaraş’ta sempozyumlar yaptırmaya başlayan, Allah ondan razı olsun Hacı Ali Özal Belediye Başkanı iken yapıldı. Benim ana düşüncem bu sempozyumlara Fransızları, İngilizleri, bizim müttefikimiz olan Almanları çağırıp, gelin bakalım Kahramanmaraş’ta ne işiniz vardı? Kahramanmaraş’a neden geldiniz? Kahramanmaraş’a gelmekteki kavga neydi diye sormalıyız. O sempozyumları o günkü belediyenin maddi durumları olmadığı için Belediye Başkanımız yapamadı. Şimdi bu düşünceden hareketle bugün sempozyum yapıyorlar fakat Pakistan’dan, Afganistan’tan akademisyen getiriyorlar. E güzel hoşta Pakistan’dan, Afganistan’dan gelen adamın Maraş Milli Mücadelesi ile Maraş işgaliyle ilgisi ne? Nasıl milletlerarası bir sempozyum yapılıyor, benim aklım bir türlü yetmiyor. Bu işi şuurlu olarak, bilinç olarak Kültür Bakanlığı mı yapar, Valilik mi yapar, belediye mi yapar, kim yapıyorsa bizler ayakta iken yapmalı. Ben 80 yaşındayım, bizler ayakta iken bu konuyu araştıran bilen kimler varsa oturup bu işi Maraşçaca mısmıl bir şekilde halletmemiz lazım.”

İKİNCİ BİR KİTAP VARSA KALEMİMİ YUTARIM, ELİME ALMAM”

Eserlerin özellikle kendi öğrencileri tarafından kaynak gösterilmeden kullanıldığını iddia eden Özalp, Kahramanmaraşlı olmakla iftihar ettiğini söyledi. Özalp, “Buyurun benim Mustafa Kemal ve Milli Mücadele’nin İlk Zaferi adlı kitabım, üstüne ikinci bir kitap varsa kalemimi yutarım, bir daha da elime almam. Bu kitabımdan faydalanan arkadaşlar kitabı kaynak göstermemekle karları ne anlamıyorum. Niye bu kitabı kaynak göstermiyoruz, en büyük sıkıntım bu. Tüm samimiyetimle söyleyeyim, ben Maraşlıyım, Maraşlı olmakla iftihar ediyorum. Şu kitabı yazmakla da Kahramanmaraş’ta görevimi yaptığımı düşünüyorum ama ne olur gelin bitirelim. Komisyon mu kuruyorlar, Vali bey mi ilgileniyor, belediye başkanımız mı ilgileniyor, siyasi düşünceleri bir tarafa bırakıp Allah rızası için şu konunun üzerine dinelelim. Bana soruyorlarsa Milli Mücadele’mizin ilk zaferi, çok çok orjinal. Bir şikayetimi arz etmiş olayım böylelikle. Mesela kitabımdaki bu resimleri ben çizdirdim, aylığım 350 lira iken 50 liraya çizdirdim bu resimleri. Şimdi bu resimleri çizen arkadaşım bu resimleri belediyeye satıyor, benden niye almıyorsunuz yavrum bu benim kitabımdaki resim. Maraş Milli Mücadelesi, Kahramanmaraş kendi kendini kurtardı diyorlar, kendi kendini kurtardı, ama kitabımdaki bu adam işte adı Yörükselim, bu adam yüzbaşı ve bir de mahallenizin adı. Mustafa Kemal Sivas’tan gönderdi bu adamı. Yüzbaşı elini kolunu sallaya sallaya mı geliyor. Yolda gelirken yüzbaşının 50 askeri öldü, kaldı 50 asker. Pazarcık Kuvayı Milliye komutanı Asaf bey de yüzbaşı. Şimdi ilimde başka bir oyun oynanıyor, oynanan başka bir oyun da o resimleri çizenle bu adamları çizen aynı, hani imzası burada yok ama diğerinde var. Ben bunları paramla çizdirdim, kayda geçsin diye demiyorum ben dert yanıyorum” dedi.

VESİKALARI HEDİYE EDECEK KURUM BULAMIYORUM, BU KÜLTÜR BENDEN GİTMESİN”

80 yaşına geldiğini ve belki bir daha 12 Şubat bayramını göremeyeceğini sözlerine ekleyen Özalp, kendisinde bulunan ve Kahramanmaraş’ın kurtuluşunu anlatan orijinal vesikaları hediye edecek bir kurum bulamadığını söyledi. Özalp, “80 yaşındayım geldim ve gidiyorum, belki bir dahaki 12 Şubat’a ya çıkarım ya çıkmam. Bu kültür benden gitmesin, şu vesikaların aslı bende hediye edecek Kahramanmaraş’ta resmi makam bulamıyorum. Niye? Birkaç sene sonra Kahramanmaraş’ta Milli Mücadele olmadı diyecekler bu sözümü unutmayın. İşte bu kitaptaki vesikaların aslı bende, mesela şu resim annemin halasının kocasının kardeşi Zeki Karakız. Zeki Karakız’ın resminin aslı bende ama kaynak ben gösterilmiyorum. Ne yapacağımızı da bilmiyorum. Sizler buraya geldiğiniz için konuşuyorum yoksa ben Maraş defterini kapattım. Sıkıntının ne olduğunu, ne diye olduğunu, şuanda Kahramanmaraş Milli Mücadelesi Maraşlı bazı gruplar tarafından tahrip ediliyor. Maraş harbi esnasında Urfa’daki balıklı gölden balıklar gelmiş onlar kurtarmış Maraş’ı, etmeyin eylemeyin bunu üniversite kariyeri bulunan bir adam anlatırsa zaten perişanız. İşin manevi yönüne dediğim yok, benim Maraş evliyalarının Milli Mücadelesi diye sempozyum bildirim var. Üzüldüğüm için söylüyorum bu memlekete yazık, bu memlekete günah biz bir mücadele vermişiz, bu mücadeleyi tahrif etmek hiç kimsenin haddi olmaması lazım. Ben şahsen ne yapacağımı bilmiyorum. En iyi Kahramanmaraş defterini kapatmak başka çare yok bulamıyorum. Üniversitemizde de farklı bir oyun oynanıyor, dipnot göstermek adet değil mi onların? Üniversitede bunu mu öğretiyorlar? Belediye bir takvim hazırlamış takvimin yüzde 70’i benim ama kaynak yok. Kahramanmaraş’ımın kahraman tarihçilerinin neden karnı ağrıyor? Sıkıntıyı soruyorum, arşiv vesikalarına istinaden yazmışım ben. Benim Kahramanmaraş’ta 23 bin 400 küsur öğrencim var, biz Maraş’ta 53 tarihçiyiz. Birer makale yazdığımızı düşün 53 makale ederdi, bir kitap yapardık. Nerede? Beni neden mücadele içine attınız, niye benden faydalanmıyorsunuz? Kahramanmaraş’ta başka bir rahatsızlık var, ben şöyle düşünüyorum Maraşlının bazıları Milli Mücadeleye karşı. Onun için tedbirli olmak mecburiyetindesiniz. Bu kitaptaki vesikaların aslı bende para pul istemiyorum, ben hediye edecek resmi bir makam istiyorum” açıklamalarında bulundu.

ÖĞRENCİLERİM BENİ KİTAP FUARINA ÇAĞIRMIYOR”

Kahramanmaraş’ta düzenlenen Kitap ve Kültür Fuarlarına davet edilmediğini de iddia eden Özalp, “Şimdi benim Kahramanmaraş hakkında 7 tane kitap yazmışım, basılacak üç kitabım daha var, bine yakın makalem var, 500’ü geçkin sempozyum bildirim var. Kitap Fuarı açmışsın beni çağırır mısın çağırmaz mısın? Soruyorum yavrum beni Kitap Fuarı’na çağırır mısın çağırmaz mısın? Birincide unuttun, ikincide, üçüncüde, dördüncüde yok olmaz Maraşlım, öğrencim dediğim kişiler beni çağırmıyor. Ne olur Allah rızası için etmeyin. Şimdi hocam vesikaları bana ver, diyorlar sana verdim güzel ama sende benim gibi fanisin. Şuanda evim kentsel dönüşüme gitti, Öğretmen Evi’nde kalıyorum 9 aydır. Bilgisayarımı koyacak masam yok, yazı yazmam lazım benden gidiyor bu kültür. Hanımı kanser ettim, üç oğlanı perişan ettim ben kalp hastasıyım bu kültür benden gidiyor. Bu vesikaların Kahramanmaraş’tan çıkmasına razı değilim. Nerede bu kurumlar onlar alsınlar demirbaş numarasıyla, benim suçum demirbaş numarası istemek” şeklinde konuştu.

(Haber: Ahmet GÜNEÇIKAN)

Editör: Mahmut Beyaz