Tarihçi ve Yazar Şevki Karabekiroğlu, Afrin Harekâtına yönelik, bundan sonra sınırda neler olacağı, Rusya ve İran’ın üzerimizde hangi politikalar izlediğini ve batılı devletlerin hangi amaçlarda olduğuna dair önemli açıklamalarda bulundu.


20 Ocak’ta TSK tarafından başlatılan Afrin operasyonunda 61. gün geride kaldı. PKK ve PYD’ye yönelik başlatılan harekâtta geçtiğimiz gün Afrin’in merkezine girildi ve Afrin’in merkezine Türk Bayrağı dikildi. Terör unsurlarından arındırılan Afrin’de bundan sonra neler olacak? Türk Silahlı Kuvvetleri bu harekâtın devamını getirecek mi? Sınırlarımızdaki ittifakçı görünen devletlerin asıl amacı ne? Batılı devletlerin yapmak istedikleri ve akıldaki kalan soru işaretlerine bir bir açıklık getiren Tarihçi ve Yazar Şevki Karabekiroğlu, Manşet Gazetesi Muhabiri Hakan Aydın’a önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle ABD’nin İngiltere rolü üstlendiğini ve Yunanlıların PKK ile PYD’nin yerini aldığını söyleyen Karabekiroğlu, geçmişten örneklerle batılı devletlerin hiçbir ırk gözetimi yapmadan vahşice öldürdüğünü vurguladı. Türk ordusunun bundan sonraki hedefinde Münbiç, Halep ve Sincar olduğunu belirten Karabekiroğlu, son olarak finalde Kandil olacağını vurguladı.


 

ABD İNGİLTERE’NİN YERİNİ, YUNANLILAR İSE PKK VE PYD’NİN YERİNİ ALMIŞ DURUMDA”
Afrin harekâtıyla ilgili geçmişten günümüze kadar yaşanan asimetrik olayları bugüne kadar getirip Afrin’e bağlayan Şevki Karabekiroğlu, şuan sadece aktörlerin ve faktörlerin değiştiğini söyledi. Karabekiroğlu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Afrin harekâtının asıl özelliği şu; Yüzyıllardan beri maruz kaldığımız Haçlı Seferleri oldu ve Haçlı seferlerinin en sonuncusu Çanakkale Savaşında çıktı karşımıza. Daha sonra onu da biz savuşturduk ve arkasından kurtuluş savaşı verdik, batıdan Yunanlıları tutup getirdiler. İngilizler bize olmadıkları bir haritayı kabul ettirmek istiyorlardı. Bu olmadık haritanın adı da Sevr Antlaşmasıydı. Ve belliydi ki Osmanlı’da bu anlaşmayı kabul etmeyecekti, direnecekti. Osmanlı’nın direncini kırmak için Osmanlı’ya bir korku ve bir baskı unsuru üretmek gerekiyordu. Ya kendileriyle savaşıp bizi kabul ettireceklerdi ya da kendilerinin adına savaşıp birini bulup üzerimize salacaklardı. İngilizler öyle yaptılar, tarihte de buna asimetrik savaşlar deniyor. Yunanlıları kullanarak İngilizler o zaman harekete geçiyorlar ve hani sizin büyük Yunanistan hayliniz vardı, hazır Osmanlı battı ve çöktü gelin bunu değerlendirin ve Büyük Bizans’ı kurmak için harekete geçin, bizde size para verelim silah verelim, ihtiyacınız neyse karşılayalım, bu davanıza sizi kavuşturalım diyor İngilizler. Yunanlılarda bu yalana kanıyorlar ve İzmir’den çıkarma yapıp Anadolu’nun içlerine doğru yürüyorlar. Yunanlılar yürürken İngilizler onlara yaklaşık 2 bin kamyon dolusu cephanelik veriyorlar. Yani bu bizim Batı Anadolu’da yaptığımız 1. İnönü, 2. İnönü, Eskişehir-Kütahya ve Sakarya savaşları olunca, İngilizler Yunanlılara 2 bin kamyon dolusu cephanelik veriyorlar. Bütün bu cephaneleri de Yunanlıları sevdikleri için değil tamamen savaşı kızıştırıp Türkleri baskı altına alıp, önümüze koyacakları anlaşmayı veya çizdikleri haritaya bizi ikna etmek için kullanıyorlardı. Tarih ne kadar tekerrür ediyor ki bugün aynı şeyler birebir karşımıza çıkıyor ve sadece aktörler ile faktörler değişiyor. Amerika şuan İngiltere’nin yerini almış durumda, Yunanlıların yerini YPG ve PKK almış durumda. O zamanki iki kamyon cephanelik bugün 5 bin kamyona çıktı. Bu silahları Türkiye’yi güneyden korkutup, ya bak haritalar siliniyor sende fazla direnme başını büyük belaya sokarsın o yüzden isteklerimize rıza göster diyerek, Türkiye’yi baskı altına almaya çalıştılar. Fakat bu adamların tarihten gerekli dersi almadıkları ortadaki, biz bundan 100 sene evvel kurtuluş savaşında Yunanlıların kurduğu düzeni bozduysak, bugünde Afrin’de aynı şekilde YPG ve PKK üzerinden ürettikleri hesabı bozduk. Ve bunlarda hiç böyle bir şey beklemiyorlardı. Neden beklemiyorlardı? O zaman Yunanlılara Osmanlı bitti, savaşacak mecali kalmadı, size karşı savaşamaz, ordusu yok, silahı yok dediler. Bugün de 15 Temmuz Darbesinden dolayı ordu mahvoldu, içinden 20-30 bin tanesi atıldı, subay kadrosu yarı yarıya düştü, silah üretmez hale geldi, Türkiye’yi tam bir boşluk içinde yakaladınız hadi bunları vurun diyerek YPG’lileri üstümüze saldılar. Fakat şunu hesaba katamadılar ki, içinde çürüğü olan büyük bir ağaçtan, çürüğü olmayan küçük bir ağaç daha dayanıklıdır. Biz darbeden sonra 20-30 bin FETÖCÜ’yü içimizden orduyu atarak zayıflamadık, tam tersine daha da güçlendirdik. Bu güçlü ordunun bugün Afrin’de neler başardığını da gördük.”

ORDUMUZ ARTIK MİLLETİMİZE TATTIRDIĞI ZAFERLE ANILIYOR”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin geçmişten günümüze kadar bazı olayları atlattığını o yüzden halkın eskiden orduya çok pozitif bakmadığını, bu olayın 15 Temmuz’dan sonra tersine döndüğünü belirten Karabekiroğlu, “Artık milletimiz ordusuna çok güveniyor. Milletimiz her zaman ordumuzun yanında. Ordumuzun boşluğunu yine tek dolduracak olan milletimizdir” dedi. Karabekiroğlu, “Düne kadar bizim milletimiz Türk Silahlı Kuvvetlerine mesafeli bakardı. Çünkü ordu bu zamana kadar 10 yılda bir yaptığı darbelerle hafızasında yer tutmuştu. Şuanda ise ordu, milletimize tattırdığı zaferlerle anılıyor ve bu da milletin gönlünde çok yerin bir yer tuttu. Bir milletin en büyük gücü budur. Yani bir ordu eğer kendi milletinden güç almıyorsa, bir ordu kendi milletinin adına hareket etmiyorsa, o zaman büyük bir felaket demektir. Ama kendi milletinden güç alıyorsa, o zaman o ordu hiç kimsenin sırtını yere getiremez. Şu gerçeği net olarak bilmek gerekiyor, biz Afrin’deki savaşan askerlerimizin tamamı şehit olsaydı, milletimize de buradaki boşluğu kim dolduracak deseydi, kendiler de biliyor ki bu millet gönüllü olarak oradaki o boşluğu doldurmak için cepheye koşacaktı ve elinden geleni yapacaktı. Çünkü askerler komutanına güveniyor şuan. Bu güven ortamı şuan tam anlamıyla oluştu. Bundan sonra Türk ordusu kendi milletine darbe yapan bir ordu olarak anılmıyor, kendi milletine zafer tattıran bir ordu olarak anılıyor. Ve bu zaferlerin biz artarak devam edeceğini inanıyoruz. Milletimizde de şöyle bir beklenti var, mademki Çanakkale zaferini Afrin zaferini denk getirmeye başladık, önümüzde 23 Nisan var, 19 Mayıs var, 15 Temmuz var, 30 Ağustos var, bunların her birine Münbiç’i, Halep’i, Sincar’ı katarak finali de Kandil’de yaparak bitirme düşüncemiz var. Tarih öyle bir tecelli edecek ki, herkes buna şaşırıp kalacak çünkü onlar burada birilerini büyük Kürdistan umuduyla birlilerini yollara düşürdüler ama şu gerçeği biz gördük ki, Kürt kardeşlerimizin çoğu bu tuzağa düşmedi ve bizimle beraber hareket etti. Çünkü buradaki halkanın temelinde din olduğunu net bir şekilde gördüler. Bunları arkasındaki Yahudi ve Siyonist ittifakını gördüler. Buradaki zafer zaten Türk ya da Kürt kavgası değil. Buradaki kazanılan zafer Türklere karşı kazanılan bir zafer değil, tam tersine Müslüman Kürtlerin ve Müslüman Türklerin, hatta Anadolu’da yaşayan bütün Müslümanların bu Türkiye halkının topyekûn bir vatan savunması layıkıyla, dışarıdan gelen işgal dalgasına karşı göğüs germesi germesini, karşı koymasını dayalıdır” şeklinde konuştu.

NELER BAŞARDIĞIMIZI HERKES GÖRDÜ”
Türkiye üzerinde oynanan oyunların neler olduğunu herkesin bildiğini ve bu oyunlarında üstesinden gelindiğini söyleyen Karabekiroğlu, birlik ve beraberliğin önemine yer verdi. Karabekiroğlu, “Oynanan oyunlarla bugüne kadar düştüğümüz tuzaklardan ders alıp, bundan sonra artık düşmeyeceğiz. Yani birisi bizi din üzerinden artık aldatamayacak veya da ırk üzerinden gelip aldatamayacak. Bizim en büyük gücümüz bu topraklarda yaşayan herkesin birliği ve beraberliğidir. Aramızdaki farklılıklar düşmanlarımız sebebimiz olsun istiyor. Bizde istiyoruz ki aramızdaki farklılıklar bir süs olsun, bir çeşit olsun, bir zenginlik olsun ama kardeşliğimizi bozmasın 80 milyon kenetlensin. Çünkü bu 80 milyon ne kadar kenetlenirse dışarıdan gelen dalgaları o kadar sağlam öreriz. Ve bunu da yapmak zorundayız çünkü dünya giderek şekilleniyor. Bu dalgalara karşı biz Türk varlığı olarak koruyacağız ya da Allah korusun Afganistan’ın, Suriye’nin, Mısır’ın düştüğü duruma düşeceğiz. İnşallah o durumlar biz düşmeyeceğiz. Çünkü çok kısa bir süre içerisinde neler başardığımızı herkes gördü” dedi.

GÖRÜNEN İTTİFAKLARIN HİÇBİR ZAMAN KALICI SONUÇLARI OLMAZ”
Sınırlarımızdaki savaşta bize dostane görünüş yapan İran ve Rusya’ya yönelik açıklamaları geçmişten örneklerle anlatan Karabekiroğlu, ittifakların kalıcı sonuçlar olamayacağını vurgulayarak şunları söyledi: “Rusya ve İran bize muhalif gibi görünüyor ama bu ittifakların hiçbir zaman kalıcı sonuçları olmaz. Mesela biz kurtuluş savaşında da Ruslarla beraberdik. Ruslar bize var gücüyle yardım ettiler ama Lozan Anlaşmasından sonra yollarımızı ayırmıştık. Bugünün Rusya’sı hele Putin’in Rusya’sı çekirdekten yetme bir istihbaratçı. Yani tam manasında bir siyaset kurdu. Kendi çıkarının dışında hiçbir çıkar düşünmez. bu ülkeye yakın duruyorsa, aynı bundan 100 sene evvelki gibi o zaman Türkiye’nin bütünlüğünü savunuyordu çünkü biliyordu ki eğer ülke parçalanırsa büyük devletler gelip burada söz sahibi olacak kendilerinin sıcak denizlere ve güneyine inme imkanı kalmayacak. O yüzden de Türkiye’nin bütünlüğünü savunan bir siyaset izlemişlerdi. Bugünde Rusya’nın siyasetinin temelinde bu var. Yani buraya ABD ve İngiltere yerleşirse kendilerinin sıcak denizlere, Suriye’ye, Türkiye’ye yerleşme imkânı yok. Türkiye ile o yüzden ittifak yapmak zorunda fakat onlar için en büyük korku ülkemizde yaşayan yabancılarının çoğunun Rus vatandaşının oluşturuyor olmasıdır. Yani Rusya’nın bize karlı politikası ne oldur ne öldür politikasıdır. Ne Türkiye’nin genişlemesini ya da güçlenmesini ister ne de tamamen yok olmasını ister. Çünkü dediğim gibi bu coğrafya bu defa da büyük devletlerin egemenliğine başlayacak ve İran’da bu konuda daha sinsi. İran’da diğer büyük devletlere karşı Türkiye ile omuz omuza vermek zorunda olduğunun farkında ama her fırsatta da bize omuzumuzdan çakıp elinden geldiğince düşürmenin hesabında. Mesela Pakistan gerektiği yerde Türkiye’nin yanında olacağına hazırız dedi. aynı zamanda Azerbaycan’da aynı şekilde dedi. Bunlarda bize hem İslam dünyasının hem de Türk dünyasının sıkıştığımız zaman bize yardım edeceğini gösteriyor ve bunlardan gelecek yardımda hiçbir zaman pazarlık barındırmaz içinde, kardeşlik hesabına dayanır.”

BATILILAR HİÇBİR IRK MENSUBUNA BAKMADAN ÖLDÜRÜYORLAR”
Batılı devletlerin zalim bir devlet olduğunu ve hiçbir ırk mensubuna bakmadan öldürdüklerini söyleyen Karabekiroğlu, “Bizim aramızda dini veya etnik her mana da farklılık varsa, bu farklılıkların ayrılık sebebi oluşturmaması gerekiyor. Herkes kendi görüşünü savunsun ama kim neyi savunursa savunsun sadece vatanını savunsun. Çünkü bu çatı çökerse bu çatının altındaki herkes bunun altında kalır. Batılılar çok zalim ve vahşi olduğu için yem bombası üzerinde çalışıyorlar. Yani bunun da amacı şu; ırkların genetik kodlarını teslim edecekler, oraya da bir bomba attıkları zaman sadece o ırka mensup insanlar ölecek. Bunun kimyasal ve biyolojik destekleyici şeyler arıyorlar. Fakat bu formülleri henüz bulamadılar. Eğer Türkiye’yi bunlar bombalarsa kim layıktır kim değildir kim Müslümandır kim Alevi’dir kim Sünni’dir kim Türk’tür kim Kürt’tür hiç birini ayırmaz, hepsini birden öldürür, aynı Suriye gibi, aynı Irak gibi. Bu yüzden aramızda hangi kavga sebebi varsa bunları bir kenara koyacağız ve bir birimizi koruyacağız” ifadelerini kullandı.

Haber: Hakan Aydın

Editör: Mahmut Beyaz