Ramazan ayı içerisinde olduğumuz şu günlerde insanlar ibadetinin yerine getirmek için oruç tutmaktalar. Oruç tutarak her zaman alışık olmadıkları yemeği (iftar saatini) bekleyen insanlar, yaklaşık 17 saat aç ve susuz kalmakta. Aç ve susuz kalan insanların ise psikolojisinde değişiklik olmakta. Bu durumda insanlar nelere dikkat etmeli, psikolojisini nasıl kontrol etmeli, hangi davranışlardan kaçınmalı, sigara tiryakisi olanlar nelere dikkat etmeli gibi birçok soruya cevap vererek, vatandaşların ramazan ayında nelere dikkat etmesi gerektiğini açıklayan Psikiyatri Uzmanı Ömer Faruk Uygur, önemli ifadelere yer verdi. İnsanların oruçluyken yaptıkları olaylarda sinirli olmadığını belirten Dr. Ömer Faruk Uygur, “İnsanları psikolojisi olaylara bakış açısına göre değişiyor” dedi.

İşte Uzm. Dr. Uygur’un konuşmasından satır başları;

RAMAZAN AYININ PSİKOLOJİSİ/ RAMAZAN AYININ İNSAN ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİLERİ
Ramazan ayının psikolojimiz üzerine etkileri nelerdir? Ramazan ayının psikolojimiz üzerine olumlu birçok etkisi bulunmaktadır. Bu olumlu etkilere kısaca değinecek olursak;
1) Kendini denetleyebilme mekanizması gelişir, kişi kendi iradesiyle hiçbir dayatma olmadan saatlerce özellikle bu yaz aylarında susuz ve aç kalmayı kabul eder. İstediği an orucunu bozabilecekken bozmayıp, kendini frenleyip iftar vaktine kadar bekler. Bu kişinin duygu yönetimini, yani arzusunu bastırma ve erteleme konusunda eğitimini sağlar.
2) Empati kurabilme becerisini geliştirir, insanlar ramazan da başkalarının çektiği sıkıntıları, zorlukları, açlıkları fark edebilmeyle ilgili bir deneyim yaşarlar. Böylelikle insanların ben merkezci, bencillik duyguları eğitilmiş olur.
3) Sosyal iletişim güçlenir, ramazan aylarında aileler daha çok bir araya gelir, birlikte yemek yeme, zaman geçirme daha fazla olur ve böylelikle sosyal bağlar artar, bu durumu yaşayan çocuklarda güven duygusunda artış ve bulunduğu topluma ve dine ait köklerini kavramış olur.
4) Şükür duygusu daha çok oluşur, elimizde olmayanlara odaklanma yerine sahip olduklarımızın değerini bilme duygusunu daha yoğun yaşarız. Karamsar ruh hali olanlarda bu duygunun artması kendini daha iyi daha mutlu hissedebilmeye yol açar.
5) toplumda eşitlik ve hoşgorü duygusu güçlenir; özellikle beraber açılan iftarlarda, iftar çadırlarında zengin-yoksul, patron-işçi, memur-yönetici, Kürt-Türk, Alevi-Sünni, oruç tutan-oruç tutmayan ayrımının olmadığı güzel bir ortam oluşabilir, bu ortam insanlar arasındaki sosyal bağı güçlendirip eşitlik duygusunu geliştirir.

RAMAZAN AYINDA BAZI KİŞİLERDE SİNİRLİLİK, TAHAMMÜLSÜZLÜK, ÖFKELİLİK OLDUĞUNU GÖZLEMLİYORUZ BU KONUDA NELER SÖYLEYEBİLİRSİNİZ?
Ramazan ayının son yıllarda yaz aylarına denk gelmesiyle birlikte özellikle hava sıcaklığının artması ve tutulan oruç süresinin uzaması ile beraber orucun tutulmasında zorluklar yaşanabilmektedir. Bu ay boyunca özellikle tahammülsüzlük, sinirlilik ve öfkenin şiddete dönüşmesi yaşanan olumsuz durumlardır.
Bu zorlukları aşmanın birinci adımı ramazan ayının yani orucun manasını anlamaktır. Büyük mutasavvıf Hz. Mevlana der ki; sen düşünceden ibaretsin, geriye kalan et ve kemiksin; gül düşünür gülistan olursun, diken düşünür dikenlik olursun. Bu sözden yola çıkarak aslında bizleri sinirlendiren, öfkelendiren yaşadığımız olaylar değil bu olaylar karşısında yaptığımız yorumlar yani olaylara bakış açımızdır. Ramazan ayı boyunca açlık tecrübesi ile birlikte dünyanın fani, bitişli bir yer olduğu, sadece hayatın zevk almadan ibaret bir yer olmadığı, eksiklerimize değil ne kadar çok şeye sahip olduğumuza şükür etmemiz gerektiğini, ramazanın aynı zamanda kötü söz, kötü davranış ve öfke orucu olduğunu düşünmemiz ve her an bu düşünceleri kendimize telkin etmemiz yani en başta dediğimiz gibi ‘’ orucun manası’’ nı anlamamız bizi tahammülsüzlük, sinirlilik ve öfkeden uzak tutmadaki ilk ve en önemli adımdır.
RAMAZAN AYINDA SİNİRLİ, TAHAMMÜLSÜZ, ÖFKELİ OLAN KİŞİLER İÇİN ÖNEREBİLECEĞİNİZ NELER VARDIR?
Ramazan ayının yaz mevsiminde tutulması sebebiyle oluşan sıvı kaybı, uzun açlık süresi insanlarda tahammülsüzlüğe yol açabilir. Ramazan ayında oluşabilecek agresif ruh halini azaltmak için kişinin yeme-içme ve uyku düzenine özen göstermesi gerekiyor. • Sahur ve iftarın düzenli bir şekilde yapılması • Bol sıvı tüketilmesi • Gündüz şekerleme yapmak • Akşam erken yatma • Günlük yapılacak işlerin gün içerisine eşit miktarda dağıtılması yani işlerin zamana yayılması veya yardımlaşarak işlerin yapılması

RAMAZAN AYINDA ÖZELLİKLE ÇAY, KAHVE VE SİGARA TİRYAKİLERİNİN ZORLANDIĞINI GÖZLEMLİYORUZ BU KONUDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR?
Ramazan ayında sorun yaşayan önemli bir grupta çay, kahve ve sigara tiryakileridir; çay ve kahve tiryakilerinde kafein eksikliğine bağlı olarak sinirlilik, gerginlik, gün boyu süren baş ağrısı olabilir. Bu durum genellikle 2-3 gün içerisinde düzelir. Oruç açıldıktan sonra içilen çay ve kahve bu belirtileri kısa süreliğine azaltmış olsa da akşam alındığı için uykuyu bozacaktır. Bu nedenle akşam fazla kafein alınmaması, sıvı ihtiyacını su, ayran ve meyve suyu gibi içeceklerle gidermek kafeinden arınmak için iyi bir yöntemdir. Diğer bir yöntem ise oruç tutmaya başlamadan birkaç önce çay ve kahveyi azaltmak olabilir. Sigara ve bulunduğumuz bölgede Maraş otu kullanan kişilerde ramazan ayında nikotin yoksunluğuna bağlı sinirlilik, ellerde titreme ve karamsarlık gibi depresif ruh hali olabilir. Bu belirtilerin daha az hissedilmesi için ramazan ayından önce bu duruma kişinin kendini hazırlaması gerekir öncesinde içtiği sigara sayısını azaltabilir. Bu ayda kişinin iradesinin çok güçlü olması yani uzun süre sigara içmemeye dayanabilmesi aslında sigara bırakmak için büyük bir fırsattır, eğer iftar sonrası art arta günün acısını çıkartırcasına sigara tüketmek yerine birkaç saat kendini kontrol edebildiği takdirde kişi sigarayı bırakabilir. Bu ayda sigara kullanmamaya dayanan bir kişinin sigarayı bırakma düşüncesi sonrası için mutlaka oluşmalıdır.

Haber: Hakan Aydın

Editör: Mahmut Beyaz