Kahramanmaraş'ta asırlardır, hem kadınların hem de çiftlerin düğünleri öncesinde kırkılan koyunlardan elde edilen yünler, kadınlar tarafından dere kenarlarında yıkanarak kullanıma hazır hale getiriliyordu. Havaların ısınıp düğün sezonunun da başlamasının ardından yatak, yorgan, yastık yapmak için yün alan vatandaşlar, özellikle akarsu ve dere kenarlarında yünlerini yıkıyorlardı. Kadınların ve çocukların yanı sıra erkeklerin de katıldığı yün yıkama işlemi dolayısıyla su kenarlarında serinlemeye gelen vatandaşların yanı sıra çok sayıda yün yıkayan vatandaşları da görmek mümkün. Her evin ihtiyacına göre çuvallara doldurulan yünler, su kenarına getirildikten sonra ilk olarak ayrılarak sepetlere dolduruluyordu. Ardından birkaç defa sudan geçirilen yünler, sert bir zemin üzerinde tokmakla dövülerek kir ve tozundan arındırılıyordu. Yünün ayrılması ve serip kurutma işlemi daha çok kadınlar tarafından yapılırken, yün dövme işlemi genelde erkekler tarafından yapılıyordu. Büyük bir güç isteyen tokmakla dövme işlemini üstlenen erkekler, bu şekilde yün yıkamada kadınlara büyük destek veriyorlardı. Tokmakla uzun bir süre dövülen ve içine kef atılan yünler, iyice temizlendikten sonra kurumaya bırakılıyordu. Tam olarak kurumadan çuvallara doldurulan yünlerin kokmaması nedeniyle yünler güneş altında birkaç saat kurutuluyordu. Ardından tekrar çuvallara doldurulan yünler, evlerin balkon ve bahçelerinde değnek yardımıyla ayrıştırılarak yatak, yorgan ve yastık yapımı için hazır hale getiriliyordu.

BİR KÜLTÜR TARİH OLUYOR”

Her aileden yaklaşık 8-10 kişinin katıldığı yün yıkama işleminde ise en çok eğlenenler çocuklar oluyordu. Sıcak hava nedeniyle bunalan vatandaşların çokça tercih ettiği dere ve akarsulara giren çocuklar, aileleri yün yıkarken suda eğlenmenin tadını çıkarıyorlardı. Sabah erkenden su kenarına gelen vatandaşlar, yanlarında semaverlerini de getirerek aynı zamanda piknik de yapıyorlardı. Bir yandan yünler yıkanırken bir yandan ağaç gölgesinde dinlenen vatandaşlar, akşam saatlerinde işlerini tamamladıktan sonra evlerine dönüyorlardı. Eskiden beri ise yün yıkamanın adresi ise Kahramanmaraş’ın Onikişubat İlçesine bağlı Üngüt Mahallesi Yün Yıkama İşletmesi oluyordu. Asırlardır süren bu gelenek ise hem teknolojiye bağlı gelişmeler hem de kentin büyümesi sonucu şu günlerde son zamanlarını yaşıyor. Geçmiş dönemlerde kışın sıcak yazın ise serin tuttuğu için yorgan, döşek ve yastıklarda tercih edilen yünlerin temizlenmesinin zorluğu da bu değerin kaybolmasını kolaylaştırıyor. Temizlenmesi oldukça meşakkatli olan yünlerin, yataklardan çıkartılması, yıkanması, temizlenip kurtulması ve yataklara yeniden doldurulması en az 4 günü buluyor. Böylelikle yün yıkama geleneği tarihin tozlu raflarında yer alan kitaplardan ve belgesellerden öğrenilecek.

MODERN BİR YER HALİNE GETİRMİŞDİK”

Kahramanmaraş’ın Onikişubat İlçesine bağlı Üngüt Mahallesi Yün Yıkama işletmecisi Halil Yücel, konu hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu. Evlenecek çiftlerin aileleriyle birlikte gelip yün yıkadıklarını belirten Yücel, “Kahramanmaraş’ın eskiden Üngüt köyü olarak geçen Üngüt Mahallesi’nde suyun aktığı bir yer vardı. Burayı muhtarla beraber park yeri olarak düzenlemiş ve havuzlar yapmıştık. Daha önceden aileler buraya gelip yün yıkıyorlardı. Biz bunu biraz daha modern haline getirmiştik. Bu gelenek asırlardır sürüyordu, bu nedenle Kahramanmaraş halkının böyle bir yere ihtiyacını olduğunu düşünmüştük. Daha öncesi de sıklıkla kullanılıyordu, bizim işletmeye başladığımız 1998 yılından bu yana da yıkama işlemleri devam ediyor. Fakat son yıllarda çok büyük düşüşler var” dedi.

KÜLTÜRÜMÜZÜ UNUTMAYAN İNSANLAR HALA YÜN YIKIYOR”

Yün yıkamanın kış sezonunda durağın geçtiğini ve düğün sezonlarının açılmasıyla birlikte az da olsa yoğunluğun başladığını dile getiren Yücel, şunları kaydetti: “Kimse kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde herkesin ayrı ayrı havuzları var, bizim en son düzenlememizden sonra. Aileler genellikle yaz sezonları geliyor. 2 ay Ramazandan önce, 2 ay da Ramazandan sonra olmak suretiyle 4 aylık yün işi oluyor. Ama eski yün işi kalmadı. Şuan modernleşen bir ülkemizde vatandaşlar yünü çok talep etmiyor. İnsanlar hazır yataklara gidiyor. Ama eski kültürümüzü unutmayan insanlar hala yün yıkıyorlar. Memnunda kalıyorlar. Biz bir hizmet yaparken insanlara güven veriyoruz. Aileleri düşünüyoruz. İnsanlar biz burada olduğumuz sürece güveniyorlar.”

KAHRAMANMARAŞ’TA SİMGE OLMUŞTU”

Parka düzenlemeler yaptıklarını, vatandaşların gönül rahatlığıyla gelip oturmalarını sağladıklarını ifade eden Yücel, “Biz parkımızı belediyeden kiralıyoruz. Vergimizi veriyoruz. Kışın bir gelirimiz yok ama yazın az da olsa gelirimizi buradan sağlıyorduk. Buradan aldığımız paralarla kiraları, vergileri ancak ödüyoruz. Kendimize bir şeyler kalırsa da onla mutlu oluyoruz. Burası eskiden köy merasıydı. Köy merasını muhtarlıkla bir park alanına çevirdik. Kahramanmaraş Belediyesi tarafından mahalle olunca mecburen belediyeden kiralamamız söz konusu. Kahramanmaraş Büyükşehir olduktan sonra burası Onikişubat Belediyesi’ne bağlandı. Biz parkı hem koruyoruz, hem kiralıyoruz, hem de burayı sahipleniyoruz. Böyle güzel bir parkın daha da güzelleştirip, korunması lazım. Bu park yıllardan beri var” şeklinde konuştu.

BU DEĞER BİTTİ, ARTIK TARİH OLDU”

Geçmişte hem yaz aylarından önce hem de düğünlerden önce yatak, yastık ve yorgan yünlerinin yıkandığını dile getiren Yücel, “Biz çocukken önceden ailemizde yada kendimizde bir düğün gibi önemli şeyler ya da yaz ayı geldiğinde annemiz temizlik için evdeki bütün yünleri buraya getirirdi. Özellikle de bunları düğünlerde yaşardık, evlenecek çiftlerin yatak, yastık ve yorganları için alınan yünler ilk olarak buraya getirilir yıkanırdı. Yıkanan yünler burada kurutulurdu gün için kuruyabildiği kadar, kurumazsa da evlerine götürüp balkonlara asılırdı. En sonda yatak, yastık ve yorganları içlenirdi. Böylelikle yün yıkama işlemi yapılırdı. Biz tabi küçükken bundan çok zevk alırdık, çocukken. Zaten çocuklar bilindiği üzere suyla oynamayı çok severler. Burada suyla oynuyorduk daha çok, yün yıkamak bahaneydi. Ama son zamanlarda bu değer bitti, artık tarih oldu. Son günlerimizi yaşıyoruz, insanlar daha kolay olan ama bence daha sağlıksız olan ürünlere yöneldi. Yün doğaldır, kullanıldığı yorgan ya da yastık, kışın sıcak tutar yazın ise serin tutar. Gelenekleri yaşatmaya çalışan çok nadir ailelerimiz var, sadece onlar gelip yün yıkıyorlar” ifadelerini kullandı.

KIZ BULMADAN YÜNÜ ALINIRDI”

Yüncü Cahit Kıraç ise geçmişte insanların kendilerinden yünleri alır almaz yıkamaya gittiklerini söyledi. Kıraç, “Bundan 20-25 sene önce boş zamanımız yoktu yün satmaktan, şimdi ise oturarak vakit geçiriyoruz ancak, boş oturmaktan. İnsanlar gelir bizden yünü alırlar, daha kız bulmadan yününü alırlardı eskilerimiz o dönemlerde. Bizden yünleri aldıktan sonra tabi hemen kız da bulunurdu, bir düğün telaşı başlardı. Kız tarafı erkek tarafı hep beraber Üngüt’te ki yün yıkamaya elverişli yerlerde şen şakrak yün yıkama kültürümüz vardı. Şimdi ise hem yün satışları bitti hem de yün yıkama kültürü bitti. Başka mesleğimiz de olmadığı için yapacak bir şeyimiz yok, bilmediğimiz bir işi de yapmak istemiyorum. Meslekle beraber biz de emekli olup çıkacağız galiba” şeklinde konuştu.

Haber: Ahmet Güneçıkan

Editör: Mahmut Beyaz