Geçtiğimiz haftalarda Elazığ merkezli deprem Türkiye’nin en önemli gündemi olurken, deprem bilimciler Kahramanmaraş’a dikkat çekerek önemli uyarılarda bulunmuştu. Bu açıklamalar sonrası harekete geçen Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şubesi, deprem konulu çalıştay düzenledi. 3 oturumda gerçekleştirilen çalıştayda, önemli kararlar alındı. Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Yunus Emre Kaçamaz, İnşaat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Ökkeş Buğra Dalkıran, Jeoloji Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Mehmet Kuruçay ve oda üyelerinin katılımıyla düzenlenen çalıştaya ilgi oldukça yoğun oldu. Çalıştayda, Kahramanmaraş halkının olası depreme karşı ne kadar hazırlıklı olduğu ve yapıların depremden nasıl etkileneceği değerlendirildi. Çalıştayın sonucunda ise kentteki yapıların başta deprem olmak üzere doğal felaketlere karşı, mühendislik disiplinleri açısından ciddi bir risk altında olduğu sonucuna ulaşıldı.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASININ BİRAN ÖNCE UYGULANMALI’

Kentsel dönüşüm yasasının bir an önce uygulanması gerektiğini ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Ökkeş Buğra Dalkıran, ‘‘2’inci oturumda bahsettiğimiz gibi 6306 Kentsel Dönüşüm Yasası ile ilgili etkin bir şekilde şehrimizde uygulaması sağlanması gerekmektedir. 1’inci önceliğimiz bu olması gerek. Yapılan tüm değerlendirmelerde deprem bölgesinde yıkılan binaların bir çoğunu eski yapılar olduğunu görmekteyiz. Bu da bize şehrimizdeki yapı stoğunun, eskilerden yeniye geçişinin hızlandırılması gerektiğini gösteriyor. Bu noktada riskli yapı tespit lisanslı firmalarımız mevcut. Bütün vatandaşlarımız çok rahat bir şekilde bunu çok cüzi maliyetlerle, yapı tespitlerini yapabiliyorlar bu noktada da kentsel dönüşümle yapılması gereken en önemli şeylerden bir tanesi de ana artel dışındaki binalarımızın dönüşümünün sağlanması, burada oturumda da bahsettik. Vergi muafiyeti ve SSK muafiyeti bunun önünü biraz daha açacaktır” dedi.

UNUTMAMAMIZ GEREKEN ÇOK ÖNEMLİ BİR SORUNUMUZ VAR’

Jeoloji Mühendisleri Odası Kahramanmaraş İl Temsilcisi Mehmet Kuruçay, deprem toplantılarının deprem olduktan sonra veya depremlerin yıl dönümünde aklımıza geldiğini ifade ederek, “Bizim Kahramanmaraş olarak unutmamamız gereken çok önemli bir sorunumuz var: Depremi biz unutmamalıyız. Er ya da geç Kahramanmaraş'ta deprem olacak. Olma ihtimali yüksek olan bu depremde yıkılacak olan binalarımız bizim binalarımız, Allah korusun hayatını kaybedecek olan insanlarımızda bizim insanlarımız. Kaybettiğimiz maddi hasarlarımızda, bizim birikimlerimiz olacak. Dolayısıyla bunun çok önemle ciddiye alınmasını özellikle belirtmekte fayda görüyorum. Niye derseniz; hep bir yerde deprem olsa bir araya geliyoruz, gündeme geliyoruz, anlatıyoruz, konuşuyoruz ama maalesef bizim ikazlarımız İnşaat Mühendisi Odasının, mimar arkadaşlarımızın ya da TMMOB’a bağlı tüm mühendislik disiplinlerinin ifade ettikleri, önerdikleri hiçbir şeye itibar edilmediğini görmekten çok büyük üzüntüyü duyuyorum. Maalesef Düzce depreminde 12 Kasım depreminde, 17 Ağustos depreminde yıkılan binaların nerede yıkıldığı hangi binaların yıkıldığı insanların en çok hangi zeminlerde nerelerde yapılan binalarda öldüğü bunlar hepimizin yaptığımız çalışmaların sonucunda ortaya koyduğumuz bir gerçek var. Gerçek şu ki yıkıldığı yaptığımız çalışmaların yaklaşık 15 gün önce Elazığ Sivrice ilçesinde meydana gelen depremde de yine alüvyon araziler üzerine daha doğrusu zayıf zemin üzerine kötü zeminler üzerine yapılan kötü binaların, yanlış yapılan binaların yıkılması ile insanlar ölmüştür. Dolayısıyla bizim Kahramanmaraş’ımızda her zaman belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.

HASSASİYET GÖSTERİLMELİ’

Deprem konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Kuruçay, “Maalesef bu bizim gerçeğimiz ancak yapmamız gereken şey şu: biz gerekli önlemleri aldığımız takdirde gerek inşaat kalitesi gerek zemin etütlerinde, gerekli hassasiyeti gösterdiğimiz takdirde, hiç korkmamıza gerek yok. Zemine taşıyamayacağı kadar yük yükleyemezsiniz. Yüklediğimiz takdirde yıkılır deprem esnasında. Depremin, deprem dalgaları normal şartlarda durduğu zaman ister 100 sene dursun 500 sene dursun bir şey olmaz depremlerde oluşan dalgalar binaları titreştirdiği için oradaki oturmalarla ilgili binaların davranışlarını bu şekilde kendi kendini gösteriyor ve yıkılıyor. Bizim zeminleri çok iyi talim edip zemin etütlerine, inşaat projelerine mimari projelerine, hassasiyetle eğildiğimiz takdirde hiç korkmamıza gerek yok. Deprem olduğunda o binanın altından şöyle veya böyle hasar içerisinde canımızı kurarak depremi atlatabiliriz. Ancak hata yaptığımız zaman, bunun geri dönüşü yok. Ben daha öncede söylemişimdir her platformda da söylüyorum, Allah korusun 6,8 şiddetindeki deprem Doğu Anadolu Fayı kapı çamdan geçiyor. Bu kadar yakınız deprem dalgalarının hızı saniyede 6,5 kilometre. Bakın 1 saniye deprem oluştuğu andan itibaren Kahramanmaraş’ı etkisi alına alacak yapacağınız hiçbir şey yok. Onun için biz şunu öneriyoruz: Mühendislik disiplinlikleriyle, mühendisliklik bilgileriyle, Mühendislik parametreleriyle yapılan inşaatlar, oluşturulan projeler kesinlikle zarar görmez. Çünkü mühendislik gözüyle baktığınız takdirde, hiçbir mühendis benim yaptığım bina yıkılsın, insanlar bunun altında can versin şeklinde bir düşüncesi duygusu olmaz zaten ama inanın bir bina yaparken; demirin kalitesi, çimentonun kalitesi, diğer mimari kalite, balkonlarımız büyük olsun veyahutta kolonlarımız dükkanların rahat şekilde kullanacağı gibi olsun şeklinde böyle hata yaparsanız zemin etütleriyle ilgili hata yaparsanız o bina başınıza yıkılır. Kesinlikle mimari proje, inşaat projeleri zemin etütü projelerinde bir müteahhit gidipte mühendis arkadaşıma kim olursa olsun pazarlık yapamaz yapmaması da gerekir. Benim binamı deprem olduğunda Kahramanmaraş’ta 7 şiddetinde deprem olduğunda ben binadan nasıl sağ kurtulurum bana bunun hesabını kitabını yap zemin etüdümü ona göre yap, mimari projesini ona göre yap, inşaat projelerini bu şekilde değerlendir bu binadan sağ çıkayım veya hiç çıkılmasın. Bunu söylediği takdirde bütün mühendis arkadaşlarımız kendine düşün mühendislik hizmetlerini doğru verdiği takdirde, inanın hiçbir şey olmaz. Korkmamıza da gerek yok. Şimdi ne yapıyoruz biliyor musunuz? Korkuyoruz arkadaşlar. Şu an hala evine girmeyen vatandaşlar var. bina sallandığı için 2 katlı annesinin, babasının evinde yatan insanlar biliyorum. Bakın beni en azından 10-15 kişi arıyor her gün. Hala insanlar korkuyor” açıklamalarında bulundu.

TABUTLUK ÜRETMEYECEKSİNİZ BİNA ÜRETECEKSİNİZ

1999 depreminden bu yana hala aynı şeyleri konuştuğunu ifade eden Mehmet Kuruçay, “1999 depreminde ben Kahramanmaraş’ta deprem konferansı düzenledim. Valiliğin üniversitemizin eski belediye başkanımızın himayeleriyle bir araya geldik. Marmara depreminin veya adana depreminin Türkiye’de olan depremlerin durumuyla alakalı, çok güzel açıklamalar yaptık. Şunlar yapılmalı, alüvyon zeminlerde yüksek katlı binalar yapılmamalı dedik. Alüvyon zeminler şöyle şöyle tartışılmalı, gerekli önlemler alınmalı. Binanın oturacağı yeri sağlam yaptırdığınız takdirde hiçbir şey olmaz. Kahramanmaraş büyükşehir belediye binası yapılırken çok büyük temele para harcandı. Bütün bu civarda yapılan binaların temellerinde o şekilde para harcanmalıdır. Binanın maliyetini artırır. Bir binanın maliyeti 500 lira olur demişlerdi, o zamanlarda. Olsun! Tabutluk üretmeyeceksiniz bina üreteceksiniz, insanın canını sağ kurtaracak binalar üretmek zorundasınız. Paradan kaçarsanız, fazla kar edeyim derseniz o zaman işin içerisine mühendislik hizmeti girmez. Para kazanma hırsı girir dolayısıyla insanları felakete sürekler. Bizim bilmemiz gereken şey şu: çürük zeminler üzerine kötü binalar yapıp insanlarımızı öldürmeyelim. Elazığ depreminde insanların başına gelenler, Marmara depreminde insanların başına gelenler bizimde başımıza gelebilir” dedi.

(Haber: Mustafa Bilgiç)

Editör: Mahmut Beyaz