15 Temmuz 2016 gecesi saat 22:00’ı gösterdiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasına giren Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, güvenlik güçlerini, çoluk çocuk demeden binlerce vatansever Türk milletinin üzerine kurşunlar ve bombalar yağdırarak başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı daha sonra ise ülkeyi ele geçirmeye çalışmışlardı. Bundan tam 3 yıl önce asil Türk milleti ve vatansever Türk evlatları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Milletimizi meydanlara davet ediyorum” demesi üzerine kurşunların, bombaların, tankların üzerine atlayarak vatanın bütünlüğünü, ülkenin bağımsızlığını, milletin egemenliğini korumak için canı pahasına vücudunu siper etti. O gece 249 kişi şehadet şerbeti içerek şehitlik makamına ulaşırken, 3 bine yakın kişi ise yaralandı. Hain darbenin ilk anında darbeye tepkisini gösteren ve her fırsatta halkı sokaklara çağıran AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, 15 Temmuz kahramanlık destanının üçüncü yılına özel gazetemize açıklamalarda bulundu.

BAĞIMSIZLIĞIMIZ OLMAYACAKTI”
Ünal, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “16 yılda güçlü bir demokrasi kültürü, güçlü bir siyasi kültür oluştu. 16 yılda bu millet özgüvenine kavuştu. Milletimiz, kendi iradesine sahip çıkması gerektiği konusunda direndi. Adnan Menderes’ten sonra 1960 ile 2002 arasında 42 yılda 36 tane hükümet değişti. Kimisini darbeyle devirdiler, kimisini yargı darbesiyle devirdiler, kimisini gazete ilanı ile devirdiler, kimisini 28 Şubat’ta devirdiler ve artık millet kendi iradesine sahip çıkması gerektiği konusunda yüksek bir demokrasi bilincine sahipti ve gezi olayları ile birlikte millet ciddi anlamda bilinçlendi, ne yapmak istendiğini gördü. 17-25 Aralık’ta oynanan oyunu, yargı darbesi girişimini gördü. 6-7-8 Ekim olaylarıyla ne yapılmak istendiğini gördü ve 15 Temmuz’da millet hem iradesini temsil eden liderine, cumhurbaşkanına hem meclisine hem demokrasisine hem devletine, ne varsa hepsine sahip çıktı. Bu aziz millet irfanıyla, ferasetiyle bir şeyi gördü; o gece eğer FETÖ’cüler ve onların işbirlikçileri başarıya ulaşsaydı ortada bir devletimiz kalmayacaktı, bir ülkemiz olmayacaktı, bağımsızlığımız olmayacaktı. Milletimiz bunu çok net gördü ve canı pahasına ülkesini, bağımsızlığını, demokrasisini, iradesini korudu. 15 Temmuz’da büyük bir millet bilinci oluştu, birlik ve beraberlik oluştu. Millet, bayrak, vatan, devlet bu konularda yüksek bir şuur ve toplumsal mutabakat oluştu. Oluşan bu toplumsal mutabakat 7 Ağustos’ta Yenikapı ruhuna dönüştü.

DARBELER TARİHE GÖMÜLDÜ”
Meclisi de, külliyeyi de, devleti de seçilmişlere yönetmesi için veren milletin kendisidir. Bundan sonra millet verir, millet alır. Milletin dışında bundan sonra bir gücün var olması Türkiye’de artık mümkün değil. Recep Tayyip Erdoğan’ı kıymetli yapan nedir? Recep Tayyip Erdoğan’ı kıymetli yapan bu millet tarafından seçilmiş olmasıdır. Bu millet darbecileri o gece tarihe gömdü. O gece bu millet kendisine kurşun sıkan, kendisine helikopterlerle, uçaklarla ateş yağdıran bu hainlerin silahlarını ellerinden alıp hepsini infaz edebilirdi. Bu aziz millet bunu yapmadı ama bir daha böyle bir şeye kalkışılırsa bu millet darbecileri bu defa kesinlikle affetmez. O gece millet “devlet benim devletim” dedi. Devletine sahip çıktı ve 16 Nisan referandumunda da “bu eski sistem darbe üretiyor, muhtıra üretiyor, bunu değiştiriyorum” dedi. 24 Haziran’da da değiştirdiği sistemin başına kendi adamı Recep Tayyip Erdoğan’ı getirdi.

15 TEMMUZ BİZE TEK VÜCUT BİR MİLLET OLMANIN NE DEMEK OLDUĞUNU ASLA UNUTULMAYACAK BİR ŞEKİLDE GÖSTERMİŞTİR
Bugün artık üstümüze düşen, 15 Temmuz’dan sonra ortaya çıkan o milli bilinçten, milletin iradesini her şeyin üstünde tutan o yüksek ruhtan, şehitlerimizin aziz hatıralarından ilham alarak ülkemizi en ileri taşımak, bağımsızlığımızı bütün iç ve dış çabalara rağmen sarsılmaz bir birlik ve beraberlik içinde korumaktır. 15 Temmuz bize tekvücut bir millet olmanın ne demek olduğunu asla unutulmayacak bir şekilde göstermiştir.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz