Geçen haftalarda sosyal medyada yayınlanan bir videoda çilek içinden çıkan böcek(ler) tartışma konusu oldu. Basında (bk. 26 Mayıs 2020 tarihli gazeteler) evlerimize giren “tehlike” şeklinde açıklamalar birçok insan tarafından tedirginlikle karşılandı.

Meyve ve sebzelerde zaman zaman rastlanan böcekler ne kadar tehlikeli? Veya Meyve ve sebzeler ile çatala kadar gelen en büyük tehlike nedir? Bu soruları bu yazı çerçevesinde irdeleyeceğim.

Böcekler

Uzmanlar, dünyada 1 milyon 750 bin kadar tanımlanmış hayvan türünün olduğunu ve bunun % 75’inin böceklerin oluşturduğunu belirtmekteler. Dünya'da böcekler 1.25 milyon kadar türü ile en kalabalık canlı grubudur.

Günümüzde böcek bilimi entomoloji adı ile bilinmektedir. Öğrencilik yıllarımda çok sayıda Entomoloji dersi aldık. Genel Entomoloji dersi Hocamız Prof. Dr. Hasan Yüksel idi. Hasan Hoca “Böcek Hasan” lakabı ile öğrenciler arasında çetin hoca olarak ünlenmişti. Hocanın meşhur Osman Yüksel Serdengeçti’nin kardeşi olduğu sıkça konuşulurdu. Hoca ile ilgili bazı hatıraları geriye bırakarak böcek konusuna dönelim.

Fayda-zarar

Entomoloji uzmanı değerli dostum Prof. Dr. Hasan Tunaz böceklerin % 99’unun zararsız veya nötr olduğunu söylüyor. Hatta Tarım Bakanlığı’nın yayımladığı (2005) Zirai Mücadele kitabında bitkilerde 245 kadar ekonomik zararlı (böcek, kırmızı örümcek vs) olduğu bilgisi var. Yani sizin anlayacağız milyonlarca böcek olmasına rağmen zarar yapan epeyce az sayıda.

Genel anlamda böceklerin faydaları ise çok fazla: Arı ve ipek böceği gibi türlerin ürünlerinden insanoğlu yararlanmaktadır. 

İkincisi, bitkilerde tozlaşma büyük ölçüde (% 95) böcekler vasıtası ile yapılmaktadır. Böceklerden yararlanılan diğer bir alan da adli tıp olup adlî entomoloji (medikokriminal)  adlı bilim dalı gelişmiştir.

Bir başka yönüyle böcekler -500 kadar böcek tür-  bazı ülkelerde gıda olarak tüketilmektedir.  Böcekler büyük bir protein kaynağı olup yağ ve diğer besin öğelerince zengindir. Anlayacağınız böceği yiyen insanlara bir şey olmadığına göre kurtlu bir çilek, kiraz vs yemekle de –kültürümüz gereği yüreğiniz bulanmazsa- fazla bir şey olmaz.

Bir şey olmazsa o zaman “en büyük tehlike nedir” sorusuna cevap ararsak cevabım tarımsal ilaçlar şeklindedir.

Tarımsal ilaçlar

Türkiye’de TUİK’e göre tarımsal ilaç kullanımı 2006’da  45 bin ton (45.376) kadarken % 30-35 oranında artarak 2018’de 60 bin tona (60.020) yükselmiş (bk. http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1001). Genel olarak pestisit olarak adlandırılan bu ilaçlar insektisitler, fungusitler, herbisitle, akarisitler, rodentisitler ve mollussisitler ile diğerleri (bitki aktivatörü, bitki gelişim düzenleyici, böcek cezbedici, fumigant ve nematisitler) şeklinde ayrılmaktadır. 2018’de kullanılan 60 bin ton tarımsal ilacın dağılımı şu şekildedir: Böcek öldürücü (insektisit) 13.583; fungusitler: 23.047; herbisitler: 14.794; akarisitler: 2.486; rodentisitler ve mollussisitler: 309 ve diğer:  5.801 tondur.           

Ülkemizde kültürü yapılan 150 kadar bitki türünden elde edilen üretim bitkisel üretimimizi oluşturmaktadır. Yani tarla bitkileri grubunda 55-60; meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar türün üretimi söz konusudur. Ülkemizde 2018 yılı verilerine göre 64.4 milyon ton tarla bitkileri (Buğday, şeker pancarı vd) 55 milyon ton kadardı meyve-sebze üretimi vardır. Yani 2018’de 140-145 milyon ton üretim için 60 bin ton tarımsal ilaç kullanılmıştır.

Siz siz olun meyveden çıkan böcekleri çokta dert etmeyin. Gerekli mücadele yapılmaz hatta ihtiyaç halinde ilaç kullanılmazsa bu kadar büyük olmasa da küçük kurtları görmek mümkün. Asıl büyük sorun tarımsal ürünlerde ilaç kalıntısının olup olmamasıdır.

Son söz: Senin derdin der midir benim derdim yanında.