Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO), bünyesindeki sektörleri, alanında uzman kişilerle bir araya getirmeye devam ediyor. KMTSO’nın ‘Sektörel Eşleşmeler’ adlı projesi kapsamında bu kez ise metal mutfak eşya sektörü buluştu. Kahramanmaraş sanayisinin en büyük sektörlerinden biri olan metal mutfak eşyaları sektörü, 78 firmayla 3 bin 500’den fazla kişiyi istihdam etmesinin yanında ihracatıyla da hem Kahramanmaraş hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Kahramanmaraş metal mutfak eşyaları üretiminde lider konuma gelerek tek başına Türkiye’nin metal mutfak eşyalarının yüzde 65’ini üretiyor. Türkiye’de metal mutfak eşya sektörünün en önemli firmalarından biri olan ve Kahramanmaraş’ı bir üretim merkezi olarak gören  Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karaca ile dünyaca ünlü Şef ve Mutfak Araştırmacısı Ömür Akkor’un katılımıyla metal mutfak eşya sektörü masaya yatırıldı. KMTSO’da düzenlenen programa Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, KMTSO Başkanı Serdar Zabun, KMSTO üyeleri ve sektör temsilcileri katıldı.

“KAHRAMANMARAŞ, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEMEL TAŞLARINDAN BİRİSİDİR”

Programın açılış konuşmasını yapan KMTSO Başkanı Serdar Zabun, Kahramanmaraş’ın Türkiye ekonomisinin temel taşlarından biri olduğunu belirterek, “Doğasıyla, kültürüyle, toprağının bereketiyle, uygarlıklar beşiği Anadolu’muzun cennet köşesi Kahramanmaraş’ta kıymetli konuklarımızı ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti özellikle ifade ederek, sayın Fatih Karaca ve sayın Ömür Akkor’a şehrimize hoş geldiniz diyorum. Kahramanmaraş, bugün Türkiye ekonomisinin temel taşlarından birisidir. Yeni organize sanayi bölgelerimizle, yeni yatırımlarla, lojistik merkezimizle daha çok üretim, daha çok ihracatla Türkiye’nin gücüne güç katarak yolumuza devam ediyoruz. Geçmişte Kurtuluş Savaşı’nın kahramanı olan şehrimiz, bugün 125 ülkeye ihracat yapan, 300’den fazla ihracatçı şirketi ile ekonomide de kahraman olmuştur” dedi.

“KAHRAMANMARAŞ KÜRESEL AKTÖR”

Kahramanmaraş’ın tekstil ve metal mutfak eşyaları gibi birçok sektörde önemli bir küresel aktör olduğunu belirten Zabun, “Tekstil ve metal mutfak eşyaları gibi birçok sektörde önemli bir küresel aktör olarak piyasa düzenleyici rol üstlenmiştir. Türk mutfak eşyaları sektörü, metal pişirme eşyalarının yeni dönem müşteri eğilimlerini takip eden, küresel inovasyonları yakalayan, yerli ve yabancı pazarları izleyerek gelişen bir sektörümüz. Kahramanmaraş da bugün Türk mutfak eşyaları sektörünün en önemli üretim merkezidir. Ülkemizin metal mutfak eşyaları üretiminin büyük bir bölümünü tek başına sağlamaktadır. Eminim ki, sayın Fatih Karaca, sektörün duayeni olarak bu konuda bizlere daha farklı bir vizyon çizecektir. Kahramanmaraşlılar olarak, tarihte, her dönem stratejik konumuyla ve eşsiz doğasıyla çok değerli bir hazineye sahibiz. Mirasçısı olduğumuz bu büyük hazine, henüz yeterince dünya ile paylaşılmamış olsa da, artık ülkemizin iddialı turizm merkezleri arasındaki yerimizi almaya başladık” ifadelerini kullandı.

“MARKALARIMIZIN GÜÇLENDİRİLMESİNE ÖNEM VERİYORUZ”

Kahramanmaraş’taki firmaların markalaşması noktasında desteklerine devam edeceklerini belirten Zabun, sözlerini şu şekilde tamamladı, “13 bin yıllık medeniyet şehri Kahramanmaraş, Hititler’den Asurlular’a; Urartular’dan Romalılar’a kadar bu bölgede yaşamış tüm uygarlıklar bugün en büyük tarihi ve kültürel mirasçıdır. İpek yolu ve baharat yolu üzerinde kurulmuştur. Tarihe ışık tutan bu özelliği ile Mezopotamya’yı Anadolu’ya bağlayan stratejik bir kavşakta yer alır. Şehir merkezinde bulunan tarihi çarşıları, dokusunu hiç kaybetmeden günümüze ulaşmış antik Germanicia mozaikleri, sanat ve edebiyatla yoğrulmuş tarihi sokakları ile Kahramanmaraş, Anadolu’nun bilinen en eski yaşam merkezlerinden birisi olarak anılmaktadır. Tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan ‘Maraş evleri’, ve ‘Maraş sokakları’ adeta bir açık hava müzesi gibidir. Edebiyatımızı, yerel ürünlerimizi, dondurmamızı, biberimizi, sim sırmamızı, gastronomi kültürümüzü bugünün çağdaş trendleri ile harmanlayarak insanlığın beğenisine sunuyoruz. Bu topraklarda hüküm süren uygarlıkların bir mirası olarak sunulan Maraş yemekleri 300’ün üzerinde çeşide sahiptir. Değerli konuklarımızla gerçekleştireceğimiz programlarımızda bu zenginlikleri yaşayarak anlatmaya, tanıtmaya çalışacağız. Ceyhan nehri üzerinde kurulan Menzelet Baraj gölünde turkuaz bir tekne turu eşliğinde Ali Kayaları’nın heybeti ziyaretçilerinin hafızalarına kazınacaktır. Bu düşüncelerle, sektörel eşleşmeşler programımızın, markalarımızın güçlendirilmesi ve şehrimizin saklı kalmış değerlerinin tanıtılması adına hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu organizasyonda emeği geçen arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Tekrar tüm konuklarımıza teşriflerinden dolayı şükranlarımı sunuyor, sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum.”

“BİZ KADİMDEN GELEN ZENGİN BİR MUTFAĞA SAHİBİZ”

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör de konuşmasında Kahramanmaraş’ın zengin bir mutfağa sahip olduğuna dikkat çekerek, “Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Serdar Zabun, konuşmalarında Kahramanmaraş’ın gastronomisi, ticareti ile ilgili bilgiler verdi. Bu şehir kadim bir şehir, 7 bin yıldan fazla tarihi olan bir şehir ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Bu kadim şehrin kültüründen doğan çok zengin bir mutfağı, el sanatı, sanayi ve ihracatta önemli bir yeri var. Coğrafyamız son derece güzel. Toprağın, suyun ve güneşin buluştuğu ve sadece Türkiye’de değil dünyada da birçok şeye ev sahipliği yapan bir şehir. Coğrafyamız 300’den 3 bine kadar olan bir farklılığı bize son derece doğal ve güzel bir mirastır. Kadim tarihimiz de bize son derece tarihi ve kültürel bir miras sunuyor. Bu bizim için büyük bir zenginlik. Zaman zaman hemşehrilerimiz şunu diyor, ben her ortamda söylüyorum. Bölgemizdeki, civarımızdaki bazı illerle kıyaslayıp şehrimizin şöyle eksiklikleri, böyle sıkıntıları olduğu şeklinde yakınmalar oluyor. Ben bunları doğru bulmuyorum. Biz şuna inanıyoruz, yerel kalkınma, bölge kalkınması ve ülke kalkınmasına inanıyoruz. Bunlar arasında uygun bir koordinasyon oluşturduğumuzda bunun herkes katkı sağlayacağını düşünüyorum. Kahramanmaraş’ın gelişmesi Antep’in gelişmesi demektir, Antep’in gelişmesi Kahramanmaraş’ın gelişmesi demektir. Adana’nın gelişmesi Kahramanmaraş’ın gelişmesi, Hatay’ın, Şanlıurfa’nın gelişmesi demektir. Yani bütün bölgenin ve ülkenin gelişmesi demektir. Biz kadimden gelen ve zengin bir mutfağa sahibiz.” dedi.

“ÇALIŞMALARIMIZI SARAYDAKİ MARAŞ MUTFAĞI SLOGANI İLE YÜRÜTELİM’

Kahramanmaraş’ın Osmanlı saraylarına aşçı gönderdiğini dile getiren Güngör, gastronomi noktasında çalışma yaptıklarını ifade etti. Güngör, “Her bir şehrimizin kendine özgü bir mutfağı vardır. Gaziantep gastronomi ile çıktı bunu ben sık sık söylüyorum ama söylemeye de devam edeceğim belki şehrimiz de buna katılacaktır. Tarihte bu şehir saraya aşçı göndermiştir ve bu verimli topraklardan hem aşçı göndermiş hem de tarım ürünleri göndermiştir. Diyorum ki, bu bizim için çok önemli bir referanstır. Biz artık gastronomimizi saraydaki Maraş mutfağı sloganı ile yürütelim. Antep gastronomi dedi ama biz bu sloganla yürütürsek bizim için çok değerli bir referans olacağını düşünüyorum. 300 civarında yemekten bahsetti sayın Başkanımız, Bakanımız ve aynı zamanda eski patronum Fatma Şahin Hanımefendiye de şunu söylüyorum, Antep’de çok çeşitli yani binlerceyle ifade ediyor. Bir yemeğe pul biber yerine toz biber attığınızda ismi değişmez. Böyle bir farklılık var. ben dünyada birçok yeri gezdim önemli olan sayı değil niteliktir ve bunu tanıtımını gerçekten önemlidir.   Takdir edersiniz ki sumak ekşisini bu kadar iyi kullanan başka  bir şehir dünyada yoktur. Bir de bize özgün dünyanın hiçbir yerinde olmayan tatlar var. Mesela tirşik çorbasını dünyanın hiçbir yerinde görmedim ve duymadım. Biz bunu sadece mevsimsel değil 12 aya yaymak ve buna ticari bir değer kazandırmak, buna göre bir paketleme yapmak ve piyasaya sürmek üzereyiz” ifadelerini kullandı.

“TARHANANIN YANINA CEVİZ TÜKETELİM”

Tarhananın tarihini anlatan Güngör, tarhananın yanında ithal badem yerine ceviz yenilmesi gerektiğini belirterek, “Bizim tarhanamız, tarhana çorbamız yine bunların tarihte çok önemli bir yeri var. Yavuz Sultan Selim burada Mısır seferine giderken bunu askeri erzak olarak götürüyor ve son derece değerli buluyor. Çünkü sıcakta bozulmuyor, soğukta bozulmuyor, ister ıslayıp ye ister kuru kuru ye her şekilde tüketilebiliyor. Kahramanmaraş’ta tarhanamızı her yerde ikram olarak sunuyoruz ama bakıyorum ikram ederken yanına badem geliyor. Hadi burada Karadeniz’imizin fındığına bir laf etmeyelim fakat tarhanamızın yanında ithal bademin ne gereği var. Belediye de başladım mesela dedim ki, bundan sonra tarhanın yanına badem yerine ceviz ikram edelim. Çocukluğumuzdan bu yana tarhananın yanına yediğimiz şey cevizdir. Yemek kültüründe anam, Allah uzun ömür versin  hiçbir zaman ölçülü bir şey yapmadı. İki bardak su, bir bardak pirinç falan yok. Anamın göz kararı vardır ve hakikaten yemekleri de bir başka oluyor. Kahramanmaraşlı yemeğe gönlünü veriyor. Analarımızdan, atalarımızdan öğrendiğimiz aşçılarımız, paçacılarımız, köftecilerimiz onlara gönüllerini veriyorlar. Yemeğe gönlünüzü verirseniz lezzet alıyorsunuz” dedi.

“KAHRAMANMARAŞLI GİRİŞİMCİLERİMİZLE GURUR DUYUYORUZ”

Kahramanmaraş’ın metal mutfak eşyalarında Türkiye’de en önemli ve öncü şehirlerinden birisi olduğuna dikkat çeken Başkan Güngör, “Burada tabi, yemek yapmak için yöresel malzemeye ihtiyaç var, tencereye ihtiyaç var tabi sonuçta yemek nerede pişecek değil mi. tam da bu noktada Kahramanmaraş metal mutfak eşyalarında Türkiye’de en önemli ve öncü sektörlerden bir tanesidir. Bundan dolayı Kahramanmaraşlı girişimcilerimizle gurur duyuyoruz. Gerçekten çok zor şartlar içerisinde aldıkları teşvikleri ve kredileri yüzde yüz amacına uygun kullanan şehirlerin başında geliyoruz. Bu girişimcilerimizle, iş adamlarımızla, sanayicilerimizle gurur duyuyoruz ve destekliyoruz. Her bir sektörümüzün organize sanayi bölge, site gibi ihtiyaçları olanlar ve geliştirilmesi gerekenler var. Mesela tekstil konusunda sayın başkanımız gidiyor ve yatırım alanı istiyor. Ne mutlu, böyle bir şehrin belediye başkanı olmaktan ne mutlu. Yatırımcımız bizden alan istiyor başka şehirler yatırımcı bulamıyor ama bizim yatırımcımız bizden alan istiyor. Bu büyük bir imkan ve değerdir. Bunun için de tebrik ediyor ve destekliyoruz. Aynı şekilde mutfak eşyalarında da belki daha derli toplu bir site, daha fazla katma değer, markalaşma bunun için de bu ziyareti çok anlamlı buluyorum ve Karaca Grup Fatih beye çok teşekkür ediyorum” açıklamalarında bulundu. 

“DAHA FAZLA KATMA DEĞER VERECEĞİZ, ÜRETECEĞİZ”

Kahramanmaraş’ın mutfakta olduğu kadar yemeklerin piştiği tencere ve tava gibi ürünlerde de söz sahibi olduğunu belirten Güngör, konuşmasını şu şekilde sürdürdü, “Hakeza bir konuya daha değinecek olursak kadın ayakkabısı. Kahramanmaraş’ta kadın ayakkabı üzerine bir sektör var bunu çok kişim bilmez. Bu konuda da katma değeri daha da yükseltmek için bizim elimizden ne geliyorsa, ne gücümüz varsa destek olmak bizim görevimizdir. Dünyanın en önemli mutfağı neresi ise bizim Türkiye’de ki, bu alandaki sektörümüzde Maraş’ımız o mutfağın tenceresini, tavasını, kaşığını, çatalını bizim üretmemiz lazım. Hedefimizin büyük olması lazım. Lisede bir hocamız şöyle derdi, “eğer Başbakan olmak istiyorsanız Cumhurbaşkanı olmayı hayal edin. Hedefiniz büyük olsun” derdi. Malzememiz var bu coğrafyaya uygun, vitamin değerleri yüksek ürünlerimiz var bunlardan yemek yapıyoruz. Tava var, tencere var bir de usta lazım ve Maraş’ta da bu var. Bugün sağolsun Ömür beyin  de bize bu yönde çok katkısı olacaktır. Ürettiklerimizi dünyanın konuştuğu dilden üretmemiz lazım. Eskiyi unutmadan ama dünya nasıl pazarlıyor, nasıl tanıtıyor sorusunu sorarak. Bu şehir şiir ve edebiyatın başkenti, sarayda Maraş mutfağının başkenti ve dondurmanın başkenti bununla birlikte birçok şeyin başkenti. Bunları bizim, dünyanın konuştuğu ve pazarladığı dilden pazarlamamız lazım.  Şehrimizin gerçekten potansiyeli yüksek ve sahip olduğumuz değerler çok yüksek. Biz şu şehirden gerideyiz, eksiğimiz gibi bir psikoloji yanlış bir psikolojidir. Maraş, bütün değerleri ile varlığı ile gastronomisi ile doğal mirası ile önemli bir şehirdir. Çok fazla tanınmamış olmanın kendine özgü fırsatları vardır. Bazı şehirler çok sağlıksız ve düzensiz göç almış. Maraş’ta doğan insanların çoğunluğu hala Maraş’ta yaşıyor ve birçok güzelliği tahrip edilmemiş. Bu bir fırsattır. İnşallah biz de planlar dahilinde şehrimizi daha fazla tanıtacağız, daha fazla katma değer vereceğiz, üreteceğiz.”

“ÇELİK MUTFAK EŞYASININ YÜZDE 65’İ KAHRAMANMARAŞ’TA ÜRETİLİYOR”

Protokol konuşmalarının ardından panel bölümüne geçildi. Paneli, KMTSO Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Dinçer yönetti. Kahramanmaraş’ın  metal mutfak eşyaları sektöründeki konumunu anlatan Dinçer, “Biz Kahramanmaraş’ta metal mutfak eşyaları olarak 78 firma ile faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de üretilen toplam çelik mutfak eşyasının yüzde 65’i Kahramanmaraş’ta üretiliyor. Toplam 3 bin 500 kişiye istihdam sağlıyoruz, 105 ülkeye ihracat yapıyoruz ve 2018 verileri itibariyle 126 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Son 4 yıldaki verilerimizle birlikte 2015 yılında sektörün ihracatının yüzde 28’ini biz yapmışız. 2018 yılında da sektörün toplam ihracatının yüzde 40’ını Kahramanmaraş olarak biz gerçekleştirmişiz. Son dört yıldaki grafiğe baktığınız zaman Türkiye, metal mutfak eşyalarında ihracatını yüzde 20 artırmış ama biz Kahramanmaraş olarak ihracatımızı yüzde 64 artırmışız. Bu başarı tabi ki tüm meslektaşlarımız olarak sizin başarınız. Ancak birim kilogram fiyatlarına baktığınız zaman tabi çok çok aşağılardayız, bunu çok daha yukarıya çıkarabilme şansımız var” dedi.

“KAHRAMANMARAŞ ÖNEMLİ BİR ÜRETİM MERKEZİ”

Panele konuşmacı olarak katılan  Karaca Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karaca ise Kahramanmaraş’ın kendileri için önemli bir üretim merkezlerinden birisi olduğunu belirterek sözlerine başladı. Karaca, “Kahramanmaraş bizim için öncelikli üretim merkezlerimizden bir tanesi. Satın almadan sorumlu arkadaşımız her ay buraya geliyor, üreticilerimizle görüşüyorlar. Biz Karaca’nın ürünlerinin önemli bir kısmını Kahramanmaraş’ta yaptırıyoruz. Burada çalışmalarımız devam edecek. Karaca olarak bayii ağıyla çalışmaktan ziyade perakende olarak çalışmak istedim. 2007 yılında perakende departmanını kurduk, AVM’lerde mağazalar açtık ve bu şekilde tüketiciyle diyaloğa geçmeye başladık. Eskiden ürünlerimizi yapıyorduk, bayilerimize veriyorduk, bayilerimiz brifing bekliyordu ama geri dönüşümü artık tüketiciden almaya başladık. Bu bizim için çok büyük bir avantajdı. Bir de pazarlamayı kurarak biraz daha tüketiciye kendimizi gösterme imkanımız oldu. O dönemde hatırlarsanız sabah programları çok seviliyordu, editoryal çalışmalarla uluslararası dergilerde tanıtımlar yaptık. O dönemde diziler çok popülerdi, Yaprak Dökümü gibi dizilerin sponsorluğunu aldık ve çok sevildik. Bütün bu çalışmalar tüketicinin gözünde marka bilincini kazandırdı bizim açımızdan” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN KÜÇÜLDÜĞÜ DÖNEMDE, YÜZDE 46 BÜYÜDÜK”

Karaca’nın Türkiye’nin önemli firmalarından biri olma yolunda yaptıkları çalışmaları anlatan Karaca, “AVM’lerde mağazalar açıyoruz, bu da iletişimimizi güçlendirdi ama bizim için oyunun değiştiği yıl 2008 yılıydı. Çünkü 2008 yılında bütün dünya olduğu gibi Türkiye’de bir krizle karşılaştı. Aslında Türkiye çok etkilenmedi ama dünyada çok ciddi bir etkisi oldu bu krizin. İspanya’da işsizlik oranları yüzde 25’lere dayandı, Türkiye’de o yıl yüzde 4,3’dü. Böyle durumlarda bütün firmaların en başta pazarlama giderlerini kesiyorlar, biz o dönemde pazarlama giderlerine ve reklamlara ağırlık verdik. Reklam fiyatları düştü, daha uygun fiyatlara daha iyi çalışmalar yaptık. Buna ayrıca yaptığımız kampanyaları ekledik. Porselen deyince akla bir marka geliyordu, çatal-bıçak deyince akla bir marka deniliyordu, tencere denilince de akla başka bir marka geliyordu. Biz Karaca olarak bütün ürün gruplarında vardık. Hepsini birleştirdik, tüketiciyi ayrı ayrı noktalara göndermek yerine tek bir noktadan satın alma imkanı sağladık. Bir televizyon reklamıyla yüzde 46 büyüdük. Türkiye’nin küçüldüğü dönemde, yüzde 46 büyüdük ve o yıl oyun bizim için değişti. İşler çok iyi gitmeye başladı” açıklamalarında bulundu.

“REKLAM VE İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİ”

Reklamın önemine dikkat çeken Karaca, “Bizim yaptığımız iş kopyalanabilir bir işti, bütün rakiplerimiz bütün ürün gruplarına girdiler, onlar da televizyon reklamı yaptılar ve bizim satışlarımız etkilenmeye başladı. Benim bilgilerim buraya kadar yetti ama 2010 yılında iki tane danışmanlık firmasıyla çalışmaya başladık. Şirketin alt yapısını düzenledik, bütün departmanlarda değişiklikler yapıldı. Reklam ve iletişim tarafını da devrettik. İlk defa bizim için bir marka araştırması yaptılar, orada eksikliklerimizi gördük. Reklamlar yapmışız ama tükecinin aklında bir porselen markası olarak kalmışız fakat duygusal bir bağ kuramamışız. Duygusal bağ kuramadığımızdan dolayı da müşteri bizim hakkımızda çok fazla bir şey söyleyemez oldu. Bir de sektör diğer sektörler kadar gelişmemişti” dedi.

“BENİM HAYATIM YEMEK ÜZERİNE KURULU”

Panelin bir diğer katılımcısı dünyaca ünlü Şef ve Mutfak Araştırmacısı Ömür Akkor ise hayatının yemek üzerine kurulu olduğunu belirterek, “Benim hayatım yemek üzerine kurulu, yaptığım bütün işlerin tek bir sebebi var yemek. Bütün dünya piyasasında hikayenin önemli olduğunu hissettim. Yani satacağın bir malın hikayesi varsa tüketici bu malı alıyor. Çünkü artık 5’inci duyuyla değil, 6’ınca duyuyla bakıyor insanlar. Eğer malına bir hikaye yükleyebiliyorsan bu malı dünyaya satabiliyorsun. Kahramanmaraş’ta bir evde yemek yapılma oranıyla İsveçli bir ailede yemek yapılma arasında inanılmaz bir fark var ama bu teknik ve deneyimi bizim yerimize onlar kullanıp bize rakip olabiliyor. Bu topraklarda yemek yapılırken dünyanın diğer tarafında hayat yoktu. Eskiden tapınaklar var, etrafında yemekler pişiriliyor, bir vadi var ve bu vadinin etrafı tamamen ceylan avlamak için tuzaklarla dolu. Avladıkları ceylanları kurban kesiyorlar, orada yeme-içme ritüelleri yapılıyor. Burada bunlar yapılırken dünyanın diğer ucunda yemek bilinmiyordu. Yemek kültürü ile ilgili bir şey konulacaksa bütün bu ARGE’ye ihtiyacımız var. Eğer bir şeyi satmak istiyorsanız bunun hikayesini de yazmalısınız” ifadelerini kullandı.

“KAHRAMANMARAŞ’TA YEDİĞİM HERŞEYİ ÇOK BEĞENDİM”

Kahramanmaraş mutfağına da değinen Akkor, Kahramanmaraş mutfağının bozulmadığını ve kendisini koruduğunu söyledi. Akkor, “Kahramanmaraş gastronomi noktasında çok geleneksel, kendisini korumuş. Bence bu yüzyıldaki en önemli sorun yemeklerin bir önceki yüzyıla göre tamamen değişmesidir ama Kahramanmaraş’ın başarılı olması belki de bu kadar kapalı kalmasından kaynaklanıyor. Kahramanmaraş hala orijinal tarifle, daha da ilginç orijinal malzemeyle yapıyor. Bizim marketten aldığımız pirinçle herhangi bir çeşit pilavı yaparken, Kahramanmaraş’ta eğer Acem Pilavı yiyecekseniz mutlaka Kahramanmaraş’ın havucunu ve pirincini şart koşuyorsunuz. Bu mutfağı inanılmaz derecede korumuş. Benim için bulunmaz bir nimet Kahramanmaraş. Mutfağınız çok etkileyici. Kahramanmaraş’ta yediğim herşeyi çok beğendim çünkü tamamıyla orijinal malzeme ve orijinal pişirme tekniğinin kullanılması. Çünkü artık bir yemek örneğin sumak eşkisi çok önemli. Ama başka bir içerikle yemeğin tadı değişebiliyor. Gerçek bir sumak ekşisiyle ekşili çorba içtiğiniz zaman Kahramanmaraş mutfağının farkını anlıyorsunuz. Kahramanmaraş’ta yediğiniz her şeyi istisnasız çok beğenerek yiyorsunuz ama Acem Pilavı’nı ben daha üste koyuyorum” dedi.

Panel soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

(Haber: Ahmet Güneçıkan-Tuğçe Kayar)

Editör: Mahmut Beyaz