Şaka yapmıyorum, valla!

Ay’dan sonra şimdi de Mars yolculuğu için kapımı çalan çalana! Hatırlayın, geçenlerde Ay’a yolculuk için sayın Cumhurbaşkanı aramış, benden Ay’a gidecek adaylar istemiş, özellikle bir bayan adayın ismini vermemi rica etmişti.

Tam da evde oturmuş, ‘Ay doğar aşar gider, kızlar Maraş’a gider’ türküsünü dinlerken geldi ricası. Bu kadar tevafuk olmaz yani.

Emir demiri keser dedik, yazımızdan sonra arayış içine girdik, birkaç isim üzerinde mutabık kalsak da, Ay’a gidecek kesin ismi birkaç güne kadar sayın Recep Tayyip Erdoğan’a vereceğim! Millet ne kadar da meraklıymış Ay’a gitmeye meğerse, kapımı çalan çalana, telefon eden edene, araya aracılar koyan koyana, sosyal medyadan yalvaran yalvarana!

*

Allah’ım ne zor görev vermiş meğerse sayın Erdoğan. O da biliyor benim zor işlerin adamı olduğumu, görevin alanı ve zamanı ne olursa olsun altından kalkabileceğimi, kendisini mahcup edemeyeceğimi, ondan olsa gerek. Olsun, zamanım, imkanlarım, Kimlik Gazetem bile sayın Erdoğan’a feda olsun.

Olsun da, isim üzerinde bir türlü karar veremez hale geldim. Sıraya giren o kadar çok kişi var ki, isimlerini yazsam dudaklarınız uçuklar, sokağa çıkamazsınız.

Rüşvet teklif edenler bile oldu! Aman Allah’ım ne günlere kaldık! İnsan bu kadar mı meraklı, bu kadar mı hevesli olur, anladıysam Arap olayım!

Araştırıyorum, sonuca varmak üzereyim de, bakalım bu şanslı, bu imtiyazlı aday kim olacak?

*

Bu kez yolculuk Mars’a…

Yaşadığımız dünyada her türlü ahlaksızlıklar, pislikler, terbiyesizlikler, yüzsüzlükler yaşanınca, çekilmez hal aldı. Oysa bu dünyayı bu hale biz getirdik. Uzaydan gelenler çirkefleştirmedi siyasetimizi, ticaretimizi…

Sosyal yaşantımızı, aile hayatımızı. Biz kendi elimizle yaptık ne yaptıysak! Şimdi umudu, geleceği, yaşanabilir ortamı Ay’da, Mars’ta arıyoruz. Bakın, Amerika bizden önce gitti bile…

Terbiyesizler haber bile etmediler!

Etmese etmesinler de, biz ruhumuzu yitirdik, benliğimizi kaybettik, geleneklerimizden uzaklaştık, büyüklerden saygıyı, küçüklerden sevgiyi esirgedik!

Terazide hile yaptık, ayıplı ve helal olmayan kazançları çocuklarımıza yedirdik. Gayrimeşru yaşamı normalleştirmek adına ne geliyorsa elimizden, fazlasıyla yerine getirdik!

Kaşla göz arasında birbirimizi aldattık, kandırdık, yalan söyledik, düzenbazlık içinde olduk! Sahtekarlığı, üçkağıtçılığı, riyakarlığı meslek edindik!

*

Kardeş kardeşi sevmiyor.

Ortak ortakla geçim sağlayamıyor!

Baba evlada küs, evlat anaya!

Dallas’ı, Şahin Tepesi’ni aratamayacak televizyon dizileri hayatımızı alt üst edince, kimin eli kimin cebinde belli olmaz oldu.

Öğrenci öğretmenine karşı, isyankâr!

Kutsal bildiğimiz aile hayatı sizlere ömür. Baba ayrı telde, ana farklı havada, çocuklar başka alemde!

Komşu komşunun külüne muhtaç derlerdi büyükler, şimdi komşu komşuya selam vermiyor!

*

Gazeteciyiz.

Bu mesleğe 51 senemi verdim. Yarım asır geride kalırken, bir fotoğraf çekmekle, ondan bundan haber aşırmakla, kopyala yapıştırla kendini gazeteci yerine koyan çömezler, dünkü sümüklü oğlanlar, özel haber peşinde olmadıkları gibi, yapıcı, uyarıcı yorumlar döşenmedikleri gibi, köşe yazısı yazma yeteneğinden bile uzaklar.

Herkes kendini bir Mehmet Fiskeci, bir Mehmet Taş, bir Mustafa Şirin, bir Neşe Yıldızhan yerine koyuyor!

Ne siyasette, ne ticarette ahlakı ara ki bulasın!

Saygı kalmadı hepsinden öte! Ne emeğe, ne büyüğe…

*

Hal böyle olunca, akşam olduğunda, karanlık çöktüğünde Aydede’yi ve Mars’ı görmesek de, gitmesek de o Mars bizim Mars’ımız. Ama önce ahlakımız, törelerimiz, geleneklerimiz, ahlak düzeyimiz mars olunca, Ay veya Mars’a gitmek bizi kurtarır mı, onu bilmiyorum işte.

Gitsek, görsek ne yazar, gitmesek, görmesek Gönül Yazar!

*

O bakımdan…                                                      

Yaşadığımız dünyada haşat kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanım, rica ediyorum, mümkün ise önce ben gideyim Mars’a!

Emir ver çocuklara, “Fiskeci abiniz, büyüğünüz gidecek, marş marş!” talimatını ver, yeter! Gurban olurum sana!

Ama tavla da bilmem ki, ‘mars’ nasıl bir şey!

*

Aslında gitmesi gereken biri var kafamda amma, şimdi adını yazsam maraza çıkacak! Rahat durun ve üstüme üstüme gelmeyin!

Hele biraz vakit geçsin, düşünürüz! Bakarız icabına!

Sabır! Tahammül…