Fransa'da başta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmak üzere Fransız yetkililerin Hazreti Muhammed'i hedef alan karikatürleri savunmaları ve İslam karşıtı açıklamaları, Müslüman ülkelerin sert tepkisine neden olurken Fransız ürünlerine karşı başlatılan boykot kampanyaları tepkinin ne derece büyük olduğunun anlaşılmasını sağladı.

DAHA ÖNCEKİ AÇIKLAMALARINDA YİNE İSLAM’I HEDEF ALMIŞTI!
Önceki yıllarda da İslam karşıtı eylemlerin merkezi konumundaki Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron'un, 2 Ekim’de, "İslam'ın yapılandırılması gerektiğine" dair açıklamaları tüm dünyadaki Müslümanların tepkisini çekmişti. İslam'ı "bugün dünyanın her yerinde krizde olan bir din" şeklinde niteleyen Macron, "Fransa'daki Müslümanlar'ın ayrılıkçı fikirleri savunan bir ideolojilerinin olduğunu" ileri sürerek İslam dinini hedef göstermişti.

FRANSIZ İÇİŞLERİ BAKANIDA OLAYA DÂHİL OLMUŞTU!
İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ise 13 Ekim'de yaptığı açıklamada, "Radikal İslamcılık ile mücadele" iddiasıyla yılın başından itibaren 73 cami, özel okul ve iş yerlerinin kapatıldığını belirtti. Bununla da kalmayan Fransız bakanın marketlerdeki helal gıda reyonlarından rahatsız olduğunu açıklaması hükümet yetkililerinin inanç özgürlüğüne bakışını ortaya koydu.

MACRON, “İSLAMİ TERÖR" DEMİŞTİ!
Fransa'da 16 Ekim'de Hz. Muhammed'e hakaret içerikli karikatürleri derste öğrencilerine gösteren bir öğretmenin öldürülmesinin ardından, Fransız hükümeti İslam'ı ve Müslümanları hedef alan açıklamalarda bulundu. Macron ise cinayeti, "İslami terör" olarak niteledi.

İSLAM'I HEDEF ALAN AÇIKLAMALAR YAPILMAYA DEVAM EDİLİYOR
Buna rağmen Fransız yetkililer "ifade özgürlüğü" kisvesi altında Hz. Muhammed'e yönelik Charlie Hebdo dergisi tarafından çizilen hakaret içerikli karikatürlerin yayımlanmasını teşvik etmeye ve İslam'ı hedef alan açıklamalar yapmaya devam etti. Macron'un Hazreti Muhammed'e yönelik karikatürleri yayınlamaktan geri durmayacaklarını açıklamasının ardından ülkedeki bazı kamu binalarına İslam Peygamberi'ne hakaret içeren karikatürler yansıtıldı.

FRANSIZ ÜRÜNLERİNE KARŞI BOYKOT KAMPANYASI
Türkiye ile birlikte birçok İslam ülkesi tek ses halinde Fransa'nın İslam'a karşı eylemlerini kınarken sosyal medyada Fransız mallarına karşı boykot kampanyaları başlatıldı. Bazı ülkelerde Fransız ürünleri market raflarından indirildi.  

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, ‘HADSİZLİK VE EDEPSİZLİK’ ŞEKLİNDE NİTELEDİ!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ekim'de yaptığı bir konuşmasında, Macron’un “İslam krizde” açıklamasının saygısızlıktan öte açık bir provokasyon olduğunu belirterek, “İslam’ın yapılandırılmasından” bahsetmesini ise “hadsizlik ve edepsizlik” olarak niteledi.

MACRON TARİHTEN DERS ÇIKARMIYOR MU?
Tüm bu gelişmelerin ardından ise akıllara Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un geçmiş tarihte o dönem soydaşları tarafından işgal altında olan topraklarımız Maraş’ta Antep’de ve Urfa’da verilen ders niteliğindeki mücadeleyi ne çabuk unuttuğunu getirdi.

MARAŞ FRANSIZ İŞGALİNDEN NASIL KURTULMUŞTU!
27 Kasım 1919'da Agop Hırlakyan'ın evinde Fransız komutanı için bir dans tertiplenir. Komutanın dansa davet ettiği Ermeni kızı "Sizinle dans etmekten mazurum. Çünkü kendimi esarette hissediyorum. Kalede Türk Bayrağı dalgalandığı sürece, sizinle dans edemem" diyerek teklifini kabul etmez. Bunun üzerine kaledeki Türk Bayrağı indirilir. Fransızların şehrin kalesindeki Türk Bayrağı'nı indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, Maraş ileri gelenlerini tutuklamaları tepkileri artırdı. Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca'nın "Kalesinde bayrağı dalgalanmayan ülkede cuma namazı kılınmaz!" sözü, halkı Fransızlara karşı harekete geçirdi. Kaleye saldıran Maraş halkı, içerideki Fransız askerlerini etkisiz hâle getirip yeniden Türk bayrağını dikti. Bunun üzerine 72 gün boyunca şehrin her yanında çatışma çıktı. Muharebe sırasında yaşanan en büyük çarpışma Türkoğlu Savunması idi. Ayrıca Pazarcık'ta da bir savunma yapıldı. Afşin ve Elbistan çevresinden de önemli derecede yardım gönderilmiştir. Daha sonra Fransızlar şehri 11 Şubat 1920'de boşalttı. Fransızlar İslahiye yolunda Kuvâ-yi Milliye saldırılarına uğradı. Böylece 200 kayıp verdi.

ANTEP’İN KURTULUŞU!
17 Aralık 1918´de İngilizler Antep´e girmiştir. Bir yıl süren bu işgale Fransızlar tepki göstermiş, 1918 Eylül´ünde yapılan İngilizlerin Musul üzerindeki “Nezaret Hakkı” n dan vazgeçmeleri ile önce Suriye daha sonra Antep, Urfa ve Maraş boşaltılmıştır. Bunun ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5 Kasım 1919´da Antep´i işgal ettiler. 1920 yılının başında ise ünlü Antep Savunması başlamış oldu. 1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona ermiştir. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 6.317 Antepli şehit olmuştur. Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e "Gazi" unvanını vermiştir. 15 Mart 1921 tarihinde Londra´da Türk Dışişleri Bakanı ve Fransız delegasyonu Antep, Adana ve çevrelerinin Türklere geri verilmesi hususunda mutabakat sağlamıştır. Nitekim bu antlaşma Ankara Antlaşması ile son şeklini almış ve 25 Aralık 1921´de son Fransız askeri Antep´ten ayrılmıştır. Her yıl 25 Aralık Antep’in kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

URFA’NIN ŞANLI DİRENİŞİ!
Ekim 1919'da İngilizlerden sonra Urfa'ya giren Fransızlar burada da Maraş'takine benzer uygulamalarda bulunmuşlardır. Bununla yetinmeyerek, Haçlı Seferleri sırasında kurulan Urfa Haçlı Kontluğu'na kadar geriye giden birtakım haklar ileri sürmüşlerdir. Ali Saip Bey'in jandarma komutanı olarak atanmasından sonra yapılan çalışmalarla 3 bin kişilik bir kuvvet meydana getirildi. Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu başkanlığında oluşturulan Kuva-i Milliye ordusu 7 Şubat 1920'de şehirdeki Fransız komutana bir ültimatom vererek 24 saat içinde Urfa'yı boşaltmalarını istedi. Fransız komutanın zaman kazanmaya yönelik cevabı ve devreye İngilizleri sokarak Osmanlı Hükümetine baskı yapmaya kalkışmaları üzerine 8-9 Şubat gecesi Fransızlara karşı taarruza geçildi. Çarpışmalar 10 Nisan'a kadar devam etti. Bu tarihte Fransızlar, birliklerinin yarısını kaybetmiş olarak Urfa'yı terk ettiler.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz