Her yaz mevsiminde gerek sıcaklardan gerekse de bilinçsiz vatandaşların dikkatsizce davranmasından dolayı binlerce ormanlık alan kül oluyor. Özellikle bölgesinde bulunan ormanların hassaslığı nedeniyle diğer bölgelere oranla yangına daha müsait bir orman varlığına sahip olan Kahramanmaraş, yanan her bir ağaç dalında ciğerlerini de yakıyor. Yangınla mücadele kapsamında büyük bir özveri ve kararlılıkla son teknoloji ürünleriyle mesai farkı gözetmeksizin Kahramanmaraş’ın ciğerleri yanmaması için mücadele veren Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Cahit Küçükönder ise orman yangınlarıyla ilgili Manşet Gazetesi’ne açıklamalarda bulundu. Vatandaşların ormanlık alanda kesinlikle ateş yakmamalarını isteyen Küçükönder, orman yangınlarının artık vatandaşlar tarafından bir farkındalık haline dönüşmesi gerektiğini söyledi. “Yangına ulaşma süremiz 3,5 dakikaya inmiş durumda. Bu Türkiye ortalamasında çok iyi bir rakam” diyen Küçükönder, en büyük amaçlarının orman yangınlarını olabildiğince en aza indirgemek olduğunu belirtti.

BUNUN BİR FARKINDALIK HALİNE GELMESİ GEREKİYOR”
Küçükönder, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığımız şu anda il genelinde 29 noktada 7/24 esasına göre hizmet veriyor. Şu an 70 tane aracımız her an göreve hazır bir vaziyette. Tabii Akdeniz bölgesi ormanlarının çok riskli ormanlar. Antalya, Hatay, Kahramanmaraş’ta bulunan ormanların yaprakları yere dökülüyor. Yerde bir tabaka oluşturuyor. Bu tabakalar artık bugünler itibariyle kurumaya başladı. Vatandaşlarımızın kesinlikle ormanlık alanda ateş yakmamaları, hatta ormanda piknik yapmamaları lazım. Bizim önerimiz şu; bunu billboardlarla, el ilanları ile duyurduk ve duyurmaya da devam ediyoruz. Bizim tedbir almamız yetmiyor. Bunun bir farkındalık haline gelmesi gerekiyor. Büyükşehir Belediyemizin AKMOD ve gönüllü itfaiyecilik biriminin şu anda 4 bini aşkın üyesi var. Biz bu üyelerimiz kanlıyla da farkındalık arttırıcı çalışmalar yapıyoruz. Mesela Ahır Dağı’na baktığımız zaman yemyeşil bir örtü görüyoruz. Evlerin birçoğu ormanın içerisinde kaldı. Bizim çocukluğumuz zamanlarında bu ormanlar yoktu. Yani bu ormanlar 40-50 yıllık ormanlar. Her yıl bu yamaçta 5 tane 10 tane orman yangını meydana geliyor.”

ORMAN MİLLİ SERVETİMİZ VE OKSİJEN KAYNAĞIMIZDIR”
İl genelinde onlarca Türkiye genelinde yüzlerce hatta binlerce orman yangını meydana geliyor. Yani 40-50 yılda yetişmiş binlerce ağaç bir saat içinde küle dönebiliyor. Özellikle de rüzgâr varsa yangın kontrolden çıkıyor. Müdahale süresi günleri alabiliyor. Şöyle düşünün biz bir orman yangınına müdahale ettiğimizde şehri de riske sokuyoruz. Araçlarımızın büyük bölümü orman itfaiyesi ekiplerine destek amaçlı gidiyor. Normalde orman itfaiyeleri farklıdır. Fakat biz Büyükşehir İtfaiyesi olarak bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. Çünkü ormanlar bizim milli servetimiz ve oksijen kaynağımızdır. Doğal güzelliğimizdir. Vatandaşlarımızın cam kırıklıkları atmaması hele ormanlık alandan giderken kesinlikle sigarayı dışarıya atmamasını istiyoruz. Bizim Kahramanmaraş ilimizde Gaziantep, Şanlıurfa gibi yörelerimizde piknikte mangal alışkanlığımız var. Tamam, mangal yapsınlar ama ormanın içerisinde asla ateş yakmasınlar. Bunun yerine Büyükşehir Belediyemizin yüzlerce parkı ve mesire alanları var. Vatandaşlarımız buralarda bu ihtiyaçlarını gidersinler. Yoksa Allah korusun basit bir dikkatsizlikle o güzelim ormanlar küle dönebilir.

YANGINA ULAŞMA SÜREMİZ 3,5 DAKİKAYA İNDİ”
Bizim Kahramanmaraş merkezde 10 tane şubemiz var. Şu anda bizim yangına ulaşma süremiz 3,5 dakikaya inmiş durumda. Bu Türkiye ortalamasında çok iyi bir rakam. Belki de ilk 3’ün içerisindeyiz. Fakat bizim yangına hızlı ulaşmamız bazen yeterli olmuyor. Vatandaşlarımızın dikkatli olması gerekiyor. Yangın tedbirlerle önlenebilir bir afettir. Mesela her evde bir yangın söndürme tüpü olsa yangının başlangıç aşamasında ilk müdahaleyi yapsa belki bize hiç gerek bile kalmayacak. Mesela bin tonluk depolar var. Bunun içerisinde rulo halinde kumaşlar var. Bu çok büyük bir risk. 2 tane yangın duvarları yapsalar olabilecek herhangi bir yangına ön müdahale olur. Bizim yangın önleme birimimiz sürekli sahada. Hastanelerimizi, okullarımızı, yurtlarımızı devamlı denetim altında tutuyoruz. Sürekli kontrol ediyoruz. Alınması gereken önlemler konusunda yetkililerimizi uyarıyoruz. Yine AKMOD birimimiz vasıtasıyla kamplarda gönüllü itfaiyecilerimize yangın farkındalığı eğitimleri veriyoruz. Böylece biz Kahramanmaraş’ta yangınları başlamadan bitirmek istiyoruz.

ANIZ YANGINLARINI AZALTTIK”
Anız yangınlarıyla ilgili olarak 2017 yılında biz anız yangınlarını bir önceki yıla göre yüzde 24 oranında azalttık. Yani 2016 yılında anız yangını 3 bin 400’ler civarındayken 2 bin 400’lere çektik. Bu 800’e yangın anız yangınını bir yıl içerisinde azalttık. Bu şu demek; 800 tane tarlada milyonlarca canlının hayatını kurtardık. Şimdi şöyle düşünün; bir tarla var. Mahsul üzerindeyken anız yangını yok. Başaklar kuruyor. Hala yangın yok. Yangının olması milyonda bir ihtimal. Çünkü bir dikkatsizlik sonucu yâda kasten mahsul üzerindeyken kasten yakılırsa yangın çıkıyor. Ne hikmetse ekinler biçildikten sonra birden bire günde 80, 90, 100 anız yangını oluyor. Biz anız yangının gidip söndürüyoruz. Ekiplerimiz dönerken yangın tekrar başlıyor.

CANLILARIMIZI YAKMAYALIM”
Tarlalarımızda doğal tarım istiyoruz. Şimdi anız yakıldığı zaman toprakta 5 santimetre derinliğinde simsiyah bir tabaka oluşuyor. O bildiğimiz kahverengi toprak anız yangını sonrasında simsiyah un kıvamında bir çöl toprağına dönüşüyor. Peki, böyle olunca ne oluyor? Yangın sonrası o tarlanın yüzeyindeki bütün canlılarını yok ediyor. Yani toprağı havalandıran ne kadar canlı varsa nesli tükeniyor. Yani şimdi şöyle düşünün; solucanları öldürüyoruz. Ondan sonra solucan gübresi alıyoruz. En pahalı gübre şu anda solucan gübresi. Neredeyse solucanların nesli tükenecek. Toprağa kimyasal bir bomba atmakla o anızı yakmak arasında hiçbir fark yok. Lütfen bu canlıları yakmayalım. Bu çok büyük bir günah. Biz il müftülüğümüzle geçen sene çok güzel bir çalışmanın içerisine girdik. İl müftümüz bütün il genelinde camilerde hutbelere eklettirdi; anız yakmanın büyük bir günah olduğunu. Yani anız yakma günah değil ama o anızla canlılar yakıldığı için çok büyük bir günah işlendiğini yakarak öldürmenin dinimizce haram olduğunu, çünkü eliniz eğer dayanabilirse yanan bir mumun üzerine 1dakika tutun, dayanabiliyorsanız o anızdaki canlıları da yakın. Dayanamazsınız hiç. Kimse dayanamaz. En büyük acı, o hayvanlara acı çektirerek yavrularıyla, dişisiyle erkeğiyle yok ediyoruz. Biz bunun önüne geçmek için Büyükşehir Belediyemi lokomotif görevi yapıyor iki yıldan beri. Her birimizin bir lokomotif görevi var aslında ama şuan Büyükşehir Belediyemiz, 20 bin çiftçimiz var Kahramanmaraş’ta, bu 20 bin çiftçinin tamamına el ilanı, mektup ve broşür içeren zarfa koyduk, geçen yılda gönderdik, bu yılda gönderdik.

20 BİN ÇİFTÇİYE MEKTUP GÖNDERİLDİ”
Şuan da tarım il müdürlüğümüz, ilçe müdürlüklerimiz, çevre şehircilik il müdürlüğümüz, Jandarma ve Büyükşehir Belediyemizin tarımsal hizmetler müdürlüğü, itfaiye daire başkanlığımız öncülüğünde geçtiğimiz gün toplantımızı yaptık. Bütün ilçelerde sahada şuan da 4 tane ekibimiz 2-3 ay boyunca sahada çalışacaklar. İl milli eğitim müdürlüğümüzle de görüşmelerimizi yaptık, 4 ayrı farklı ekip araçlarla gidiyorlar, köy, kahvede, okulda veya camide çiftçilerimizi toplayarak anız yakmanın zararlarını anlatıyorlar. O anızların neslinin tüketilmemesi gerektiğini anlatıyorlar. Bu aslında bir örnek çalışma. Umarım bu ülkemize güzel bir mesaj olur. Bu sayede diğer illerde ki yangınları da belki önlemiş oluruz. Tabi ki burada bütün çiftçilerimiz duyarlı çiftçilerimiz. 20 bin tane çiftçi var ama 2017’de ne kadar bağ, bahçe ve anız yangını olmuş, toplamda iki bin küsur olmuş. Biz diyoruz ki, çiftçilerimizin yüzde 80’i ve 90’ı zaten duyarlı. Sadece yüzde 10 civarında bu anız yakanlar var. Yan 20 bin çiftçiden 2 bin tanesi anız yakıyor. Diğerleri yakmıyorlar. Anıza yakmayınca ne oluyor, o saplar tarla sürülürken toprağa karşı doğal gübre oluyor. Hem o canlılar ölmüyor hem de o doğal gübreyi vermiş cenabı Allah, o da öyle gidiyor.

Haber: Emre AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz