Kahramanmaraş'ta çiçekçilik sektörünün şuan ki durumu ve sektörün akıbeti hakkında muhabirlerimize konuşan Mimoza Çiçek yönetiminden Ali Hopur sektörün çok zor bir dar boğazdan geçtiğini ve durumun aşılması için üretim yapılması gerektiğini söyledi. Hopur sözlerine şu şekilde devam etti; "Bu sektörün 30 yıldır içerisindeyim. Ekonomik kriz bizim sektörü çok etkiledi. Vatandaşımız 2 bin lira maaş alıyor bu yüzden mecburen harcamalarını kısmak zorunda kalıyor. Adam normal bir şekilde ailesini mi geçindirsin, yoksa çocuklarına birer tane gül veya karanfil alıp öğretmenlerine mi göndersin. Ekonomik krizin bizi etkilememesine imkan yok. Şöyle baktığında zaten bizim sektör lüksün lüksü olarak geçiyor. Bir insan önce barınmasını, beslenmesini ve giyinme ihtiyaçlarını karşılayacak ondan sonra sevdiklerine bir gül alacak. Şuanda bu ihtiyaçlar dahi karşılanamadığı için çiçek meselesi lüksmüş gibi algılanıyor. Aynı fikirde değilim böyle düşünen insanlarla lüks tüketim kesinlikle değil.

" YÜZDE 1'NDE PROFESYONEL TARIMCILAR VAR."

Birçok şey çok daha pahalı, mesela tekstilin baş şehirlerinden biri olmamıza rağmen tekstil dahi daha pahalıdır. Bu konuda da halkımıza kızıyorum gidip kapalı çarşımızdan almıyorlar, alışveriş merkezinden alıyorlar, daha pahalı olmasına rağmen. Büyük firmalar zaten başka insanlardan başka şekilde para kazanıyor. Memleketimizin yararı için gerçekten küçük esnafımızı kalkındırmamız lazım, çünkü bizim vergilerimiz ile bu devlet dönüyor. Şöyle baktığında memurdan cumhurbaşkanına kadar bizim vergilerimiz ile maaş alıyor. Büyük firmaların ise zaten vergi afları oluyor. Önemli noktalardan bir tanesi de seyyar satıcılar. Kahramanmaraş Belediyesinin seyyar satıcılara mutlaka bir pazar yeri kurması lazım, sürekli bu insanlar orada olsun çünkü birçok açıdan bu durumun kötü etkileri var. Halkın da yararına o küçük pazar yerleri birçok açıdan yarar sağlar Kahramanmaraşlılara. Sektör açısından şu çok önemli, devletin yapacağı ilk iş tarım bakanlığını değiştirmek. Bu işlerin başında işi bilmeyen insanlar var. Türkiye'nin yüzde 80 tarım arazisi var. Bunların ise yüzde 20'sinde tarım yapılıyor. Bunların ise sadece yüzde 1'nde profesyonel tarımcılar var.

" TÜRKİYE'DE Kİ EN GÜZEL 5 İLDEN BİR TANESİDİR"

 Bizim kendi memleketimizdeki mesela gül, domates ve salatalık üç beş insana kalırsa rant oluyor. Bu insanlar 1 liralık ürünü 5 liraya verebiliyorlar. Bizde toptan gül alıyoruz. 2-3 liradan geliyor, nakliye ekleniyor, KDV ekleniyor, masrafların hepsi eklenince maliyeti 5 lirayı buluyor. Konuşsan kötü gül dersin. Ama bizim memleketimiz de olursa maliyet düşecek. Isıtmayı mesela, Kahramanmaraş'ın her yerinde sıcak su var. Bu suları çıkartıp bunlardan yararlanarak seralar kurulduğu zaman ekonomimiz canlanır. İnsanlara iş kapısı açılır. Baktığımızda şehirde herkes dileniyor. Hz. Ömer ne diyor, Devlet başkanları yedikleri zaman halk fakirleşir. Bizim Kahramanmaraş'ımız Türkiye'de ki en güzel 5 ilden bir tanesidir. Her türlü tarım faaliyeti olabilir. Şehrin bir yerinde sıcak ve kuraklık varken, başka bir yerinde serin bir hava var. Bir yerde çok güzel lahana yetişirken başka bir yerde pirinç ve pamuk yetişiyor. Türkiye'de toplasan böyle bir kaç tane il var.

"KAHRAMANMARAŞ ÇİÇEKÇİLİK SEKTÖRÜ İÇİN ÇOK UYGUN BİR İL"

Bizim küçük bir seramız var. Sulama ve ilaçlama yaptığımız zaman, ürün alıyoruz. Yoksa ürün alamıyoruz. Kahramanmaraş çiçekçilik sektörü için çok uygun bir il. Seraların kurulabileceği bir il. Doğuda ki birçok şehir tarımı buradan öğrenmiş olmalarına rağmen buradan ileriye gittiler. Kahramanmaraş olarak potansiyelimizi kullanamayışımızın sebebi ise atanan siyasetçilerimizin olmasıdır. Tarım için bu memlekete hiç bir şey yapmadılar. KİPAŞ'ın, MADO'nun birer holding olması benim için çok gurur verici bir şey ve bizim bu firmaları çoğaltmamız lazım. Seracılıkta Kahramanmaraş'a bu günkü Arap ülkeleri tarafından büyük bir depo kuruluyor. Mesela biz burada bu ürünlerin hepsini üretip her ülkeye satabilirdik. Ama biz sadece bina yapacağız. Oysaki mesela nohut buralarda çok güzel yetişir ve daha nicesi olabilir.

" İLLAKİ ÇINAR PALMİYE DİKECEKSİN DİYE BİR ŞEY YOK"

Bu sektörün gelişmesi için tarım alanında uzmanların görevlendirilmesi ve profesyonel olarak konuyu ele almaları lazım. 20 çeşit gül var. Bizim bölgemize en uygun, hem esans ve lokum işinde kullanılır. Hem de perakente satıştı kullanılır. İllaki çınar palmiye dikeceksin diye bir şey yok. Meyve ağacı dik çeşitli çiçekler dik. Sırf ziraat da üretim geliştiği zaman birçok şeyde onla beraber gelişecek. Onca şey yapıyoruz diyoruz ama hiç bir şey yapmıyoruz.  Kahramanmaraş maden yönünde dünyada en değerli iki bölgeden bir tanesidir. Yaklaşık 80 mineralin ve 120'ye yakın madenin olduğu bir bölgedir. Fosfat var, magnezyum var, çinko var, altın var. Sadece seracılık olarak da değil her alanda gelişebiliriz.

"NEDEN BİZ ÜRETMEYELİM Kİ"

Şehrimizin altının komple su olduğunu görüyoruz. Mesela bu suyu borular ile verdiğimiz zaman, kışın hiç doğalgaz kömür kullanmaya gerek kalmaz. O borular il seraları ısıtabiliriz. Mesela doğalgaz ve elektrik çok geliyor. Ama sıcak suyu kullandığımız zaman maliyet sıfıra düşer. Bütün köylerde hep sıcak su çıkıyor. Ben özellikle gezdim ve gördüm. Bu şehir de çok yerde sıcak su var. Bu suyu kullanmak lazımdır. Belediye ve devlet halkla iç içe olup bu seraları kurmalıdır.  Dükkanımızda sattığımız güllerimiz ve orkidelerimiz Hollanda'dan tırlar ile geliyor. Neden biz üretmeyelim ki. Adamlar Afrika ülkelerinde insanları ucuz maliyet ile çalıştırıp ürün elde ediyorlar. Bizde yapabiliriz. Bizim iklimimiz oradan daha güzel. Şuan sattığımız ürünlerin yüzde 65-70'i ithal. Bu kadar elverişle bir ortamda olmamıza rağmen bu oran bu kadar yüksektir.

" BEN BALIK TUTMAYI ÖĞRETİN DİYORUM"

Şuan ki hükümet tarımı bitirdi. Sadece kendi adamlarına rant sağlıyor. Bu yüzden tarımımız bitti. Açık ve net ifade ediyorum, samimi değil bazı insanlar bir yere gelsin diye tarım bitti. Rusya'ya çok büyük ithalat ve ihracat ağımız var. Kömür ve doğalgaz alıp yerine meyve gönderiyoruz. Bizim kimseye bağlı kalmadan kendi ayaklarımız üzerinde durmamız lazım. Para kazanmanın yollarını bulmamız lazım. İnsanlara maaş bağlamak en büyük hatadır. Bir atasözünün de dediği gibi balık verme balık tutmayı öğret. İnsanların karnını doyurmak bir işe yaramaz. Ben balık tutmayı öğretin diyorum. Bunu kurslar açarak, insanlara dağ ve orman köylerinde eğitim vererek yapabilirler. Tohumun mesela nasıl alınabileceği öğretilebilir. Bildiğiniz gibi şuan tohumların genetiği değiştirilmiş ve bunu biz öğrenerek kalitesini arttırabiliriz. Bunlara önem verirsek ekonomide ki büyümeyi de sağlayabiliriz.

"BU BİTKİLER BİRÇOK SEKTÖRDE KULLANILIYOR"

Gülden krem ve şampuan yapılabiliyor. Papatyadan ilaç sektöründe yararlanabiliyor. Birçok hastalığın tedavisinde papatya sapı kullanılıyor. Buradan yola çıkarak birçok sektörü etkiliyor. Misal ilaç sanayinde bir ton yabancı sektörün ilacı var. Bunlar arasında işe yaramayanlar kaldırılıp yerine bizler üretebiliriz. Bunları söyleyene hain derler. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Şuan ki sistem halkımızı köleleştiriyor. Özellikle belediyecilik konusunda gerideler. Hırsızlık yapana kimsenin bir şey demediği bir devirde yaşıyoruz. Çünkü hırsızlığı yapan da hakim de savcı da aynı yerden. Nerede bu hukuk devleti? Üretim yaparsan paranın değeri de yükselir. Ekonomi kitabı yazıyorum bu yüzden çok araştırdım. Dünyanın hiç bir yerinde doların karşılığı yok ve olması gereken değer ise sadece 80 kuruştur. Kendimiz üretip sattığımız da ekonomimiz büyümeye müsait ama sistem elverişli değil.

" İKİ BAYRAM ARASINDA DÜĞÜN YAPMIYORLAR"

Kahramanmaraş'ta genelde düğünler bahar ve yaz aylarında yapılıyor. Sonbahardan sonra kış ayında düğün yapılmıyor. Üstüne bir de insanlarımızda cahilce bir düşünce var iki bayram arasında düğün yapmıyorlar. Bunlar ister istemez ekonomiye sekte vuruyor. Hepsi bir araya gelince kış ayları çiçekçilik sektöründe kötü geçiyor. Kışın maliyet de yükseliyor. Yazın mesela bir gülün 30-40 kuruşa maliyeti olurken, kış aylarında bu maliyet yaklaşık on katına çıkıyor. Az önceki sıcak su ile anlattığım yöntem ile bunu üretirsek ucuz üretip ucuz satar ve sürümden kazanırız ama şuan bundan çok uzağız. İnsan sevdiğine bir buket çiçek verdiği zaman bunun pek önemli değildir. Ona gönül olarak sevdalandığın için onun maliyeti göze batmaz ama mecbur durum böyle pahalı satıyoruz. Geçtiğimiz son yıla göre kıyasladığımız da fiyatları 10'a katladık. Bu şekilde devam ederse daha da sektör geriye gidecektir. İlerleyen yıllar da ise büyük firmaların ve büyük marketlerin eline geçecek. Zamanla küçük esnaf yok olacak. Oysaki o küçük esnaf samimiyetken büyük marketler insanın cenazesine bile gelmez. Üretim yapmak güzel, büyük firma olmak da güzel ama yabancı firmalara bu kadar özgürlük tanımak yanlıştır. Halkını fakir bırakırsan iş tersine gider.

" ÇÜNKÜ KAHRAMANMARAŞ'TA FUARA GİRECEK ÇAPTA PROFESYONEL ESNAF YOK"

EXPO 23'ün benim işimi olumlu etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü Kahramanmaraş'ta fuara girecek çapta profesyonel esnaf yok. Hiç bir şey üretmiyoruz ki! Şehrin imkanları gerçekten iyi olmasına rağmen kullanmıyoruz. Kahramanmaraş'ta hiç bir firmanın o fuarda ürün satamayacağını düşünüyorum. Kahramanmaraş'ta ki ziraat mühendisleri bile bir çiçek nasıl yetiştirilir bilmiyorlar. Bu konuda üniversitelerdeki eğitim seviyesi çok kötü. Fuarın işe yaraması için bizim bilinçlenmemiz lazım. Mesela bu fuar için Kahramanmaraş'a kaç tane profesyonel sera kuracağız. Bu detaylar çok önemlidir. Yüzde 1'lik tarım arazisinde profesyonel tarımın yapıldığı bir bölgede nasıl fuar yapılacak. Çok büyük eksiklerimiz ve açıklarımız var. Bu açığın beş yıla kadar kapatılabileceğini düşünmüyorum.

" BU İŞLEMİ YAPAN TEK ÇİÇEKÇİYİZ"

Kahramanmaraş'ta derelerde yetişen panpas adlı bir çiçek var. Biz bu çiçeği boyuyoruz. Farklı alanlarda güzellik katması amacı ile kullanılıyor. Bu işlemi yapan tek çiçekçiyiz. O kadar tembeliz ki dağdaki ürünleri toplamaktan bile aciziz. Mesela şuan da telaryum sahte dünya bir nevi şuanda yurt dışında ki bazı firmalar bunu yapıyor. Bizde bunu kendi sektörümüze indirgedik ve çok güzel ürünler ortaya koyduk. Bu ürünlerin son zamanlarda çok taleplisi var ve bu şekilde de devam etmeliyiz.

" NEREDEYSE ARTIK GÜLÜN DAHİ İNGİLİZCE ADINI KULLANACAĞIZ"

En çok rahatsız olduğum şey ise, çiçeklerin yerel adlarını kullanmamamız. Neredeyse artık gülün dahi İngilizce adını kullanacağız. Kasımpatı şuanda ismi bizde papatya oldu yurt dışında daha farklı isimlerde kullanılıyor. 4-5 tane isimle algılanıyor ama kendi adını unutmak üzereyiz. Bu çok rahatsız edici bir durum. Kendi memleketimiz de yetişen kendi bitkimizin ismini bile yabancı kitaplardan alıyoruz. Türkiye'nin gerçekten ziraat ve tarıma çok önem vermesi lazım. Bu durumların önüne geçmeliyiz. Bu sorunun kaynağı ise, Türkiye'de ki eğitim öğretim sistemidir. Üniversiteler de donanımlı adamlar yetiştirmemiz lazımdır. Kendi isimlerimizi kullanmalıyız.

HABER: ALİHAN KÜRŞAT

Editör: Mahmut Beyaz