Son yıllarda İstanbul’da meydana gelen depremin ardından Türkiye’nin çeşitli illerinde yaşanan sarsıntılar, Türkiye’nin deprem gerçeğine dikkat çekmeyi zorunlu hale getiriyor. Deprem denildiğinde Kahramanmaraş’ta akla gelen ilk isimlerden biri olan ve ‘Kahramanmaraş’ın Deprem Dedesi’ olarak bilinen Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Kuruçay, fay hatlarında yaşanan hareketliliği ve Kahramanmaraş’ın depremselliğini gazetemize değerlendirdi. Kahramanmaraş’ın Doğu Anadolu Fay hattına yakın olduğunu ve dolayısıyla depremsellik açısından riskli bir bölgede yer aldığını belirten Kuruçay, sözlerinde sıklıkla binaların sağlam zeminlere yapılması gerektiğini söyledi. Türkoğlu ile Gölbaşı arasında 400 yıldan bu yana kırılmayan ve sismik boşluk diye adlandırılan bir fayın olduğunu anlatan Kuruçay, buna karşın önlem alınmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.

İşte Kuruçay’ın yaptığı açıklamaların satır başları;

“KAHRAMANMARAŞ’IN BULUNDUĞU NOKTA GERÇEK BİR DEPREM BÖLGESİ”

“Kahramanmaraş öyle bir yerde ki, Arap levhası ile Anadolu levhasının tam birleşme noktasında. Bizim Doğu Anadolu Fayı dediğimiz fay, Kahramanmaraş’ın güneyinden yaklaşık 10 kilometre mesafeden geçmektedir. Arap levhası, Anadolu levhasını sürekli sıkıştırmaktadır. Dolayısıyla bu sıkışma enasında bir enerji birikmektedir. Yani iki levha birbirini sıkıştırdığında bir gerilme meydana gelmektedir. Bu gerilmeler yer yüzünde sabittir. Yıllık 25 metre civarında, 2,5 santimetrelik bir hızla Anadolu levhasını Arap levhası batıya doğru itmektedir. Bundan dolayı Kahramanmaraş’ın bulunduğu nokta gerçek bir deprem bölgesi, gerçek bir deprem noktasıdır. Kahramanmaraş çok kritik bir noktadadır.

“DEPREMİN OLACAĞINI HİÇ KİMSE BİLEMEZ”

Yeryüzünde bütün gelişmiş ülkelerde teknolojinin en üst sınırda olduğu bu zamanda, dünyanın en büyük deprem kuşağında olan ve en büyük tehlikeye maruz kalan alan Japonya’nın bulunduğu alandır. Teknoloji noktasında depremle ilgili o kadar tedbir alınmış ki, fakat her türlü çalışmaya rağmen depremin şu saatte şurada olacağıyla ilgili hiç kimsenin bilgisi olamaz. Şu gün deprem olacak diyen yalan söyler. Bu konuda çok basit ama ciddi bir örnek vereyim. 17 Ağustos’ta Gölcük Depremi meydana geldi. 17 binden fazla kişi öldü resmi kayıtlara göre. Arkasından bütün dünyadaki bilim adamları deprem olduktan sonra, bütün ülkelerden bilim adamları gelirler ve depremin oluşuyla ilgili, yaptığı hasarla ilgili meydana gelen değişimleri incelerler. 17 Ağustos depreminin oluşumuyla ilgili bilimsel araştırmalar yapılırken, her türlü en üst teknolojiyi kullanarak çalışma yaparlar. 17 Ağustos Düzce depremi oldu, bir gün önce ya da bir saat önce Düzce’de şu saatte deprem olacak kaçın dışarı diyemedi.

“400-500 YILLIK AKTİF FAY VAR”

Yaklaşık 400-500 yıldan bu yana belki de bir rivayete göre daha fazla sürede Kahramanmaraş’ın güneyinden geçen Doğu Anadolu fay hattında Gölbaşı ile Türkoğlu arasında yüzyıllardan beri kırılmayan, sürekli deprem üretebilecek gerilen nokta var. Biz buna sismik boşluk diyoruz. Bu segmentte yaklaşık 100 kilometrelik bir bölümde bir gerginlik var. Bunun bütün bilim adamları söylüyor, hem yerli hem de bütün bilim adamları bir gerilme olduğunu belirtiyor ve bir noktada mutlaka enerji üreteceğini söylüyor.

“DOĞU ANADOLU FAYI YIKICI DEPREMİN OLUŞTUĞU FAY”

Önemli olan deprem olduğu esnada depreme olan uzaklık önemli, Doğu Anadolu Fayı yıkıcı depremin oluştuğu diri bir fay. Bu faya yakın olan bütün yerler, örnek veriyorum Türkoğlu, Pazarcık, daha güneyimizdeki Gaziantep’in Nurdağı ilçesi, Hatay’ın Hassa ve Kırıkhan ilçeleri, doğuda Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi kırılmayan bu Doğu Anadolu Fay Hattı’na yakın olan yerlerdir. Tabi depremin üreteceği şiddet de önemli. Gölcük’deki depremde yaklaşık 30 kilometrelik bir fay kırıldı, 7,5’luk bir deprem üretti.

“ALÜVYON ZEMİN ÜZERİNE İNŞA EDİLEN BİNALAR YIKILMAYA MAHKUMDUR”

Biz depremin nerede olacağını biliyoruz. Bu zamana kadar olan bütün depremlerde hangi zeminlere, hangi bölgelere yapılan binaların yıkıldığı açık ve net ortada. En son Marmara, Gölcük’de, Adapazarı’nda, Sakarya’da, Düzce’de yaşanan depremlerinde hangi ve nereye yapılan binaların yıkıldığı belli. Kahramanmaraş’ın eski Maraş dediğimiz yani 1975’li yıllardan sonra oluşan Bahçelievler dediğimiz bölge, daha doğrusu alüvyon zemin üzerine inşa edilen binalar yıkılmaya mahkumdur. Siz bunu ne kadar sağlam yaparsanız yapın. Ancak bizim şunu bilmemiz lazım, bir zeminin belli bir insanı taşıma gücü var. Siz kaç kilogram yük götürebilirsiniz önemli olan bu. Zemin de ne kadar yük götürür, deprem sarsıntısı esnasında hasar görmeden bu bina nasıl ayakta kalır biz bunun hesabını yaptırmak zorundayız. Biz yer bilimcileri olarak deriz ki, kardeşim bu zemin zayıf zemin, siz buraya bina yaparken şu taşıma gücüne göre hesaplayın, bu taşıma gücünü baz alarak binaya o yükü yükleyin. Aksi takdirde sarsıntı esnasında bina üstündeki yükü taşıyorsa yıkılmayacaktır.

“SAĞLAM ZEMİNLERE, SAĞLAM BİNALAR”

Bizim yapmamız gereken şey bu sağlam zeminlere, sağlam binalar inşa etmek. Japonya’da 80-100 katlı binalar yapılıyor, niye zemin taşıdığı için. Biz önemli olan sağlam zemini bulup, sağlam zemine oturtmak zorundayız. Maalesef bizde çok büyük bir hata var, inşaat mühendislerimiz veya müteahhitlerimiz ya da binalardan para kazanmak isteyen müteahhitlerimizin büyük bir kısmı biz Jeoloji mühendislerine geliyor, diyor ki bu binanın zemin etüdünü ne kadara yaparsınız diyor. Bir mühendise böyle bir soru sorulmaz. Arkadaş benim bu binam deprem olduğu esnada 7,5-8 şiddetinde bir deprem olursa nasıl ayakta kalır, sen bana bunun bütün zemin parametrelerini bul, ben ona göre binamı dizayn ederim demesi lazım. İnşaatı herkes yapıyor, olabilir parası olan yapsın ama hangi zeminde, nasıl bir bina yapacağını bir mimarın ya da inşaat mühendisinin ortak kararıyla yapsın. Desin ki buraya 8 katlı bir bina yapacağınıza 5 katlı yaparsanız bu bina yıkılmayacak. Ama 10 ya da 8 katlı yaptığınız zaman 3 kat kazanıyorsunuz ama yıkılmasına sebep oluyorsunuz.

“DEPREM OLDUĞU ZAMAN HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSINIZ”

Kapıçam’da olacak bir deprem ya da Doğu Anadolu Fay hattında olacak bir depremin saniyedeki hızı 6,5-7 kilometre civarındadır. Orada deprem olduğu zaman 1,5 ya da 2 saniyede burada olur. Ne yapabilirsiniz 1,5 saniyede. Hiç birşey yapamazsınız, evinizin içerisinde olduğu kadar bulunduğunuz yerde merdiven boşluklarına, balkonlara gitmeyeceksiniz, asansörlere hiç girmeyeceksiniz. Asansörler ve balkonlar en tehlikeli yerlerdir. AFAD’ın ya da resmi kurumların açıkladığı bir sürü önlemler var. İnsanoğlunun yapacağı en güzel şey deprem olduğu esnada dayanıklı masa, sandalyenin altına girmeden, dayanıklı tüketim denilen beyaz eşyaların yanına başımızı koruyacak şekilde vaziyet alıp öyle beklemek lazım. Ne balkona çıkıp atlamamız ne de paniğe kapılmamız lazım. Depremlerin çoğunda insanlar pencereden atlıyor, kurtulacağını zannediyor. Ama paniğe kapılmadan insanlar kendilerini muhafaza altına almalıdır. Bunu biz çocuklarımıza, öğrencilerimize görsel yayınlarla her türlü ortamda anlatmak zorundayız.”

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz