"Kahramanmaraşlı Robinson" olarak da bilenen Mustafa Uludağ (56), görevdeyken kazandığı "hayatta alma" deneyimini emekli olduktan sonra da sürdürüyor. Ahir Dağı’ndaki dağ evinde tek başına yaşamını sürdüren Uludağ, dağdan topladığı şifalı bitki ve meyvelerle hastalara deva olmaya çalışıyor. Ayrıca Uludağ, sipariş verenlere takas yöntemiyle şifalı bitki temin ediyor. Ahir Dağı’ndaki evinde vişne, mahlep, acı kiraz, erik gibi meyveleri kurutmalık olarak kullanan ve reçel yapan Uludağ, dağ evine kendi imkanlarıyla su temin ediyor elektriğini de üretiyor.

Para ile işinin olmadığını, doğal ve organik ürünlerle yaşamaya çalıştığını söyleyen Uludağ, karla kaplı Ahir Dağı’na da yem bırakarak yabani hayvanların hayatlarını sürdürmelerini sağlıyor.

"Her şey doğal, kimyasal bir şey yok"

İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Mustafa Uludağ, "Burada benim yaşadığım yerde her şey doğal, hiç kimyasal bir şey yok. Suyum dahi doğal. Bu ürettiğim hiçbir şeyi ben satmıyorum. Buraya gelen hastalara istediğini ücretsiz veriyorum. Ben de kendisinden başka bir şey alıyorum. Sadece kendi hayatımın değil bütün canlıların hayatını da düşünüyorum. Doğanın bana verdiği ne varsa, yaz mevsiminde örneğin kirazı biriktirip kurutup kış mevsiminde tüketiyorum" ifadelerini kullandı.

Yabani hayvanların da yaşamlarına katkıda bulunduğunu kaydeden Uludağ, "Bulgur değirmenlerini gezip oradan buğday kırıklarını toplayıp yaban hayvanlara bıraktım. Yemleri karlı yerlere değil de çamların diplerine bıraktım. Çünkü çam dibindeki kar çabuk erir ve hayvanlar tüketir. Özelikle kış mevsiminde göç eden kuşlar var, bura konaklama yerleri var ve bu yemleri tüketiyorlar. Sadece kuşlar değil yaban domuzu, kurt, çakal ve diğer yabani hayvanlar çetin kış günlerinde yemeğe ihtiyaçları var. Çevremdeki insanlara söylüyorum özellikle bayat ekmekleri çöpe atmayın bana verin ya da kendileri versin. Ben bir doğa insanıyım, bu işi parayla pulla yapmıyorum gönül verdim bu işe" diye konuştu.

İHA

Editör: Mahmut Beyaz