Geçtiğimiz aylarda Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremde 41 kişinin yaşamını yitirmesi tüm Türkiye’yi yasa boğarken, hem enkaz altında kalanları kurtarmak hem de evlerinin tehlikeli olması sebebiyle dışarıda kalmak zorunda kalan vatandaşlara destek olma noktasında büyük bir birlik ve beraberlik örneği de sergilenmişti. Malatya başta olmak üzere Kahramanmaraş, Adana, Hatay, Osmaniye, Tunceli, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Samsun, Tokat, Çorum, Mardin, Kayseri ile Suriye'nin kuzeyinde de hissedilen depremin ardından tüm Türkiye’de olduğu gibi Kahramanmaraş’ta da vatandaşları sokağa dökmüştü. Elazığ depreminin ardından fay hatlarıyla çevreli Türkiye’nin depremselliği ve binaların güvenliği noktasında hem vatandaşlar hem de yetkililer derin bir arayış içerisine girdi.

KAHRAMANMARAŞ’IN RİSKLİ BÖLGELERİNE BULDOZER GİRMEYECEK Mİ?

Uzmanlar, Doğu Anadolu Fay Hattı üzerindeki Türkoğlu-Gölbaşı arasındaki segmentin 500 yılı aşkın süredir kırılmadığını belirterek, Kahramanmaraş’a dikkat çekmişti. Kahramanmaraş gibi olması tahmin edilen bir büyük deprem noktası ise İstanbul. Depremle ilgili konular sık sık gündeme gelirken, son olarak  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Belediyeler Birliği'nin düzenlediği 'Afet Riskini Azaltma ve Deprem Toplantısı'nda konuştu. Bakan Soylu’nun, “Kentsel dönüşümü tamamlamak lazım; kusura bakmayın doğru yapalım; ama vatandaşın tepkisini çekelim, riskli bölgelere buldozerle girmekten başka çare yoktur” sözleri, Kahramanmaraşlı vatandaşlar tarafından da paylaşılırken, kentin riskli bölgelerine de buldozerle girilmesi gerektiğini belirten paylaşımlar yapıldı. Bu noktada Manşet Gazetesi olarak soruyoruz, deprem gibi büyük bir gerçeğimiz var, kentsel dönüşüm noktasında neler yapılıyor, Bakan Soylu’nun korktuğu gibi bu kentin yöneticileri de korkuyor mu? Kahramanmaraş’ın riskli bölgelerine buldozerle girilecek mi?

İşte Bakan Soylu’nun yaptığı açıklamaların tamamı;

Bakan Soylu, Türkiye Belediyeler Birliği'nin düzenlediği 'Afet Riskini Azaltma ve Deprem Toplantısı'nda konuştu. Bakan Soylu depremle karşılaşma, depremi yaşama gerçeği olduğunu belirterek, Türkiye'nin deprem miladının sonuçları itibarıyla 1999'daki Marmara depremi olduğunu söyledi. 1999'dan bu yana büyük dönüşüm gerçekleştirdiklerini vurgulayan Bakan Soylu, "Afet yönetiminde kurumsallık sorununu aşmaya çalıştık. Ülkemizde deprem gözlem noktası bin 100 adettir. 'Afet öncesi', 'afet anı' ve 'afet sonrası' hayatın normalleşmesi olarak üç başlık altında bu süreci yürütüyoruz. Afet öncesini konu alan afet riskini azaltma planı, Türkiye afet müdahale planı olan iyileştirme planımız da mevcuttur. Gerek Elazığ, gerek Malatya, gerek Van Başkale'de çok önemli tecrübeler elde ettik. Çatı olarak değerlendirdiğim Türkiye Afet Müdahale Planı'nda önemli değişiklikler yapmaya gayret göstereceğimi söylemek isterim. Müdahale süresinin kısaltılması, daha çok canın kurtulmasını sağlamaktadır. Türkiye Afet Müdahale Planı konusunda güncellemeler yapacağız. Zihnimizde hep büyük İstanbul depreminin antrenmanını jimnastiğini yapıyoruz" diye konuştu.

'BULDOZERLE GİRMEKTEN BAŞKA ÇARE YOK'

Bakan Soylu, beklenen İstanbul depremine vurgu yaparak, "Benim korkum şu; bizim zamanımızda olur da sorumluluğunu taşıyan biri olarak tarihe kara bir adam olarak geçmekten Allah'a sığınırım. İsmi kötü anılan insan sıfatı vermesin. Afet meselesi, deprem meselesi öncesini, anını, sonrasını iyi bir şekilde zihnimizde ve kurumlarda tasarlamak zorundayız. Siyasi popülizmle deprem konusunda alınacak tedbirler ters orantılıdır. Kentsel dönüşümü tamamlamak lazım; kusura bakmayın doğru yapalım; ama vatandaşın tepkisini çekelim, riskli bölgelere buldozerle girmekten başka çare yoktur. Enkazların altında kalan insanların 'akrabalarımı bulun, ne olursunuz evladımı kurtarın' diyenleri duyan birisi olarak söylüyorum, imkanımız var güçlü bir devletiz" dedi.

'DEPREMDE İLETİŞİM VE TAŞIMA ÇOK ÖNEMLİ'

Bakan Soylu, kerpiç evlerin depreme en dayanıksız yapılar olduğuna dikkat çekerek, "Bunları süratle yenilemek zorundayız. Çelik konstrüksiyonlu evler olacak. Betoncular üzülecek; ama varsınlar üzülsünler. Elazığ'da deprem oldu, insanları taşıyacağız, bir anda piyasa yükseldi. Türkiye Afet Planı'nda bu yazmıyor. Diyelim ki İstanbul’da binlerce ev yıkıldı, insanlar eşyalarını nasıl taşıyacak, hangi şirketler taşıyacak? Deprem anında iki önemli konu var. Biri iletişim, diğeri trafiktir. İletişim üzerinde hummalı bir çalışma yapıyoruz, bu konuyu umarım çözeceğiz. Ortak bir deprem hattı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ambulanslar binalara ulaşamaz, aldığı hastaları hastaneye götüremez depremde. Buna ait tedbirleri de çalışıyoruz. Çok ciddi tedbirler alacağız. Kapasitemizi arttırmamız gerekiyor. Tüm televizyonlara yönelik eğitime başlıyoruz. Muhabirlere de depremde ne söylemek lazım nasıl haber yapılması eğitimini vereceğiz" ifadelerini kullandı.

'KENTSEL DÖNÜŞÜM ZOR BİR İŞTİR'

Bakan Soylu, belediye başkanlarına kentsel dönüşüm çağrısında bulunarak, şöyle dedi: "Belediyelerimiz daha fazla taşın altına elini sokmalı. 'Şu kadar oy', 'şu kesim bana böyle kızar' 'bunu tatmin edemem' anlayışında olduğumuz zaman biliniz ki daha farklı sonuçlarla karşılaşırız, bilanço daha ağır olur. Kentsel dönüşüm devrimsel bir dönüşümdür, kolay bir iş değildir, zor bir iştir. Hiç bir maliyet depremin maliyetinden daha büyük olmayacaktır. Göz ardı edemeyeceğimiz noktada deprem hareketliliği var, beşik gibi sallanıyoruz. Bir binanın yıkılması gerekiyorsa bunu depremin yapmasını beklememek lazım. Eğer bütün binalarımız sıfır risk barındırsa herhalde bu tür organizasyona ihtiyaç duymazdık. Deprem için harcanan bir birim para, deprem sonrası 7 birimlik hasarı önlemektedir. 7-8 milyar TL'lik maliyetle karşı karşıyayız, sadece Elazığ, Malatya depremi için. Göç meselesine dalıp, Suriye meselelerine dalıp, koronavirüse dalıp depremi es geçemeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz