Kahramanmaraş İl Müftüsü Celal Sürgeç, kentin düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü dolayısıyla ‘Kahramanmaraş İstiklal Mücadelesini Anlamak’ başlıklı makale kaleme aldı. Kahramanmaraş’ın özel bir şehir olduğunu belirten Müftü Sürgeç, bütün mazlum milletlere cesaret ve ümit veren muhteşem istiklal mücadelesinin meşalesinin Kahramanmaraş’ta tutuştuğunu belirtti.

Müftü Sürgeç, yazısında şu ifadeleri kullandı;

“Şehirler vardır, ülkelerinin atardamarları gibidir. Tarihin kırılma noktalarında millet hayatının sürekliliğini sağlayacak dinamiği açığa çıkaracak gücü içinde barındırırlar. Artık her şey bitti denilen yerde, ben varsam hiçbir şey bitmemiştir diyerek her şeyin yeniden başladığı duygusunu gönüllerde uyandırırlar. Maraş, işte bu özellikli şehirlerden birisidir. Kahramanmaraş, İslam'ın henüz şafağında iken Müslüman mücahitlerin akınlarıyla tanışır. Hz. Peygamberin vefatından beş yıl gibi kısa bir zaman sonra şehir önlerine gelen Halit bin velid komutasındaki İslam ordusu Maraş'ı fetheder ve surlarında ilk ezanı okutur. 15 asırdır İslamiyet'le ve ezan sesiyle müşerref olan Maraş’ta tüten ruh güzelliğinin kaynağı, işte bu dini ve tarihî derinlikten kaynaklanmaktadır. Bu derinlik sebebiyledir ki; ecdadından aldığı emanete can pahasına sahip çıkan Maraşlı, ezanının asla dindirilemeyeceği, bayrağın indirilemeyeceği gerçeğini bütün dünyaya gösterir. Bütün mazlum milletlere cesaret ve ümit veren muhteşem istiklal mücadelesinin meşalesini bu şehirde tutuşturur.

Bu derinlik sebebiyledir ki Milli Mücadele’de ilk kurşunu atarak, içinde saklayıp büyüttüğü kahramanlık duygusuyla, tarihin koptuğu yerde yeniden millet olma coşkusunun kazanılmasını ve “Milli Mücadeleye katılmayan tek bir fert bile yoktur” dedirten ölçüyle de kahramanlığın kurumsallaşmasını sağlar.

Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya şehrin bu meziyetini ne güzel ifade eder:

Maraş Türkiyenin köşe taşıdır

Maraş Türkiyenin kalem kaşıdır

Maraş tarihleri inşaa ettiren

Koca sinanların usta başıdır.

Tüm milletimizde olduğu gibi, Maraş ahalisini bu dünyaya bağlayan üç şey tespit edilmiştir. Bunlar: Allah’ı, Devleti ve Ocağı’dır.

İşte kurduğu bu kutsal bağ sebebiyledir ki, Maraş Kurtuluş Mücadelesini tetikleyen iki temel sebep vardır. Birisi Kale’den Bayrağı’nın indirilmesi; diğeri ise kadının örtüsünün açılmasıdır.

Bu öyle bir bağdır ki bu bağ sayesinde Maraş, muhtaç olmasına rağmen kendisine sunulan altınları elinin tersiyle iten babayiğitler yetiştiren bir merkezdir.

Maraş, İşgalcinin önünde asla kıyam etmeyen kahramanlar çıkaran bir otağdır.

Maraş, Zalim işgalcilere karşı “Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz’’ diyen koç yiğitler çıkaran bir mekteptir.

Maraş, Trablusşamda görev yapmakta iken, Birinci Dünya Savaş’ı sebebiyle doğduğu kentin işgal edilmesi üzerine “vatanım işgal altındayken buralarda rahat edemem” diyen, Aslan beyler doğuran bir anadır.

Maraş, Hürriyeti olmayan bir milletin Cuma Namazı da yoktur diye gürleyen hatiplerin sesisdir.

Maraş, “Ey milleti necibe-i Osmaniye, vaktine hazır ol. Bin üç yüz küsur seneden beri Hazreti Allah'ı ve Peygamber-i zişanı hizmetinle razı ettiğin bir din elden gidiyor” diye yazan kalemlerin gücüdür.

Maraş, örtüye ve namusa uzanan elleri kıran babayiğitlerin öcüdür.

Maraş, kendi eliyle kendi evini yaktıran anaların yürek titreten şahsiyeti, kocasının silahını kuşanan ve “bu mücadelede ben de varım” diyen bacıların haysiyetidir.

Maraş, cephenin gerisinde “Allahümme Ya Vedud, düşmanın gözünü bağla elini tut” diye niyaz eden masum Kur’an talebelerinin hissiyatıdır.

Maraşlı şairimiz ne güzel anlatır:

Bir hamaset destanı nakşedildi bağrına

Yurdumun aslanları öldü iman uğruna

Ruhlarda bayraklaşan Allah için savaştır

Bu şehitler diyarı, işte bu yer Maraştır.

Yüce Rabbim sahabe üzerinden bu yüce ideali bakın nasıl övüyor:

Müminlerden öyle yiğitler vardır ki kimi şehit oldu, kimi de şehit olmayı beklemektedir. Onlar Allah’a verdiği sözü asla bozmadılar (Ahzab suresi.23)

Bundan 100 yıl önce kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle, şehirlisi ve köylüsü ile büyük bir mücadele sonucu bu cennet vatanı bize emanet eden ecdadımızın emanetine topyekûn sahip çıkmalıyız. Bu emanete sahip çıkacak ruha sahip nesiller yetiştirmek için çok çaba sarf etmeliyiz.

Bu duygular içerisinde bu muhteşem mücadelenin ve peşinden gelen zaferin 100. Yıldönümü vesilesiyle tüm şehitlerimize, gazilerimize ve ecdadımıza merhameti engin Mevla’mdan Rahmet niyaz ediyorum.”

Editör: Mahmut Beyaz