2017 yılı en büyük 500 sanayi şirketi araştırması her yıl olduğu gibi bu sene de İstanbul Sanayii Odası tarafından açıklandı. K.Maraş, bu listeye 10 şirket girdirmiş ve bir kez daha ülkemizin büyümesinde ve kalkınmasında Anadolu’nun ne derece önemli olduğunu bizlere göstermiştir.

***

İSO500 listesinde yer alan firmalara genel olarak baktığımızda, üretimden satışlar kaleminde oldukça yüksek seviyede artışlara rastlıyoruz. 2016 yılı ile 2017 yılını kıyasladığımızda toplam satışlarda %33’lük bir artış meydana gelmiştir. Bu oran 2016 yılında %9, 2015 yılında ise %7 seviyesindeydi. Bir diğer iyi gelişme ise vergi öncesi karlılık rakamlarında. V.Öncesi karlılık, geçen yıla göre %40 seviyesinde yükselme kaydetmiş.

***

Bu iyi görünüm ilk bakışta 2017 yılında işlerin yolunda gittiğini bize gösterse de, tablonun detaylarına indiğimizde bazı endişe verici bulgulara rastlıyoruz. Tablonun genel olarak yansıttığı hal aslında hep dile getirdiğimiz Türkiye ekonomik vaziyetinin özeti şeklinde: Üretmeden tüketiyoruz, tüketmek için borçlanıyoruz. Şimdi neden bu kanıya vardığımızı açıklamaya çalışalım.

1- ISO500 şirketlerini irdelediğimizde, genel olarak muhasebede “Duran Varlıklar” olarak adlandırdığımız makine-teçhizat-arazi-arsa-taşıt grubunun toplam varlıklardaki payının %43’ten %41’e gerilediğini görüyoruz. Bu durum, bize sanayi devi firmaların genel olarak yeni yatırım yapmadığını ve mevcut kapasiteyi zorladığını bize anlatmaktadır.

2- Özellikle üretimden satışlar kalemindeki artışın nedenlerini araştırdığımızda yükselen kurlarla birlikte ihracattaki tutarsal artışın mali tablolara yansıdığını görüyoruz. Ayrıca 2017 yılındaki anayasa referandumu öncesi kamu maliyesinin sunduğu kolaylıklar ile halkımız rahat borçlanabilmiş (KGF etkisi, ÖTV indirimleri vs.) ve tüketim açısından uygun bir zemin oluşturulmuştur. Bu etkilerin uzun süre devam etmeyeceğini göz önünde bulundurursak, cirodaki artışın gelecek dönemlerde sürdürülebilir olmama riski barındırdığı açıktır.

3- Tehlike çanlarını en net duyabildiğimiz kısım ise, sanayii devlerinin kaynak yapısıdır. İSO500 listesinde yer alan firmaların 2016 yılında kaynak yapısının %62’sini borç, %38’ini özvarlık oluştururken, 2017’de bu yapı %63 borç, %37 özvarlık olarak olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca 2016 yılında bu borçların toplam %37’si kısa vadeli iken, 2017’de kısa vadeli borçların oranı %42’ye yükselmiştir. Yüksek seyreden kurlar, firmaların aşırı miktarda kur farkı zararı yazmasına neden olmuş ve firmaları zarar ettirerek özvarlıkları tahrip etmiştir. Ayrıca kur artışları, firmaların borç miktarını TL cinsinden arttırmıştır. TL’de yüksek faiz uygulanması ve yerli tasarrufların düşük olması, maalesef sanayicileri döviz borçlanmaya itmiş ve bunun faturası oldukça ağır olmuştur. 2018 yılında durum çok daha kötüye gidiyor ve ne yazık ki firmalar binbir emekle kazandıkları paraları kur farkına yedirmeye devam ediyorlar…

Bizim için gerçek anlamda büyüme, üretimin ve katma değerin yükselmesiyle ölçülür. Türk ekonomisinin önemli bir göstergesi olan en büyük 500 sanayii kuruluşunun mali tablo bilgileri bize pek iç açıcı bir tablo ortaya sunmuyor. Saydığımız risk faktörleri bu sene ve gelecek senelerde de devam ederse, üretmeden tüketmeye ve tüketmek için borçlanmaya devam edeceğiz demektir. Sonrasında ortaya çıkacak problemleri siz de biliyorsunuz: işsizlik, enflasyon, cari açık, yüksek faiz…

Herkese hayırlı kazançlar dilerim.