Osmanlı Devleti, daha I. Dünya Savaşı devam ederken 1916'da yapılan ve Sykes-Picot adı verilen gizli bir anlaşma ile İtilaf Devletleri arasında paylaşılmıştı. Bu antlaşmaya göre Musul Fransızlara bırakılmıştı. İngilizler çok eskiden beri devam ettirdikleri araştırmalar sonucunda ekonomik tespitler yaptırmışlardı. Böylece Musul'da zengin petrol yataklarının varlığını ve önemini çok iyi biliyorlardı. İngilizlerin amacı Irak petrolleri ile Basra Körfezi'ne hâkim olmaktı. Çünkü Hindistan yolunun güvencesi ancak böyle sağlanacaktı. 15 Eylül 1919'da kararlaştırılan İngilizlerle Fransızlar arasındaki Suriye İtilafnamesi'ne göre; Musul ve çevresini, bu bölgedeki petrol alanlarını İngiltere 'ye devreden Fransa, buna karşılık onlardan boşalacak olan Maraş, Antep ve Urfa Sancaklarını işgal edecekti. Maraş halkı arasında 15 Ekim 1919 tarihinden itibaren İngilizleri gideceği, yerlerine Fransızların geleceği söylentileri dolaşmaya başlandı. Hal' geçen gün bu haber daha da netleşti. İngilizlerden yakınlık göremeyen Ermeniler Fransızları dört gözle beklemeye başladılar. Çukurova bölgesinde halka karşı sert ve kinci bir tutum sergileyen Fransızların Maraş'ı işgal edeceklerini duyduklarında halk endişeye kapıldı. Rus-Ermeni işbirliğinde yapılanı işgal sırasında doğuda yapılan zulüm, Maraş halkının dehşete düşmesine ve aşırı derecede tedirgin olmasına neden oldu. Bu nedenle halk, Fransızların Maraş'a girmelerini önlemek için çareler düşündü ve mitingler yaptı. Ayrıca İngiliz ve Amerikan makamlarına çekilen telgraflarla olayı protesto etti. Fakat Maraş halkının bu gayret ve istekleri netice vermedi. 29 Ekim 1919 Çarşamba günü Fransız öncü kuvvetleri Yüzbaşı Julie komutasında Maraş'a geldi. 30 Ekim Perşembe günü de De Fontzine komutasında 1000 Fransız ve 500 Cezayir asıllı asker ile Fransız askeri elbisesi giymiş 400 Ermeni eşkıyası Maraş'ı işgal etmeye başladılar. Maraş'ta bulunan Ermeniler Fransız işgal ordusunu coşkun gösterilerle karşıladılar. İşgalci Fransızlara çiçek buketleri sunularak "Yaşasın Fransızlar ve Ermeniler. Kahrolsun Türkler” diye bağıran Ermeniler taşkınlık ve çılgınlıklar gösterdiler. Türklerin milli ve dini değerlerine saldırdılar. Bu sırada Kahramanmaraş halkı Sütçü İmam ile ilk kurşunu atarak direnişe geçmişlerdi. Sadece Kahramanmaraş değil, tüm ilçeleri özellikle de Türkoğlu ilçesi direnişe kahramanca bir mücadele göstererek destan yazmıştı.

TÜRKOĞLU’NUN DİRENİŞİ
Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşından yenik çıkmasının akabinde Mondros Ateştek Antaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma doğrultusunda ülkenin muhtelif yerleri işgal edilmiştir. Özellikle antlaşmanın 24. Maddesine binaen Doğu Anadolu’da harekete geçen Ermeniler, bölgede zulme uğradıklarını öne sürerek işgallere haklılık kazandırmaya çalışmışlardır. Aynı dönemde Kilikya Ermeni Devletini kurma düşüncesinde olan Ermeniler, Maraş, Antep, Urfa Ve Çukurova’da taşkınlıklar yapmaya başlamışlardır. Bir süre sonra Maraş ve çevresi İngilizler tarafından işgal edilmiştir. Suriye mukavelesi doğrultusunda İngiltere bölgeden çekilmiş ve Fransa aynı yerleri işgal etmiştir. Maraş’ın işgali sırasında ve daha sonraki milli mücadelesinde Türkoğlu halkı düşmana karşı kahramanca mücadele etmiştir. Bahçe ve İslahiye bölgesinden Maraş’a hareket eden Fransız birlikleri Türkoğlu üzerinden geçmek üzereyeken Kuvay-ı Milliye birlikleriyle karşılaşmış ve ağır kayıplar vermişlerdir. Maraş’ın şehre girişteki güney kapısı durumunda olan Türkoğlu’nun korunması ve düşman birliklerine pusu kurulması amacıyla köylüler ve Kuvay-ı Milliye birlikleri büyük çaba sarf etmişleridr. Özellikle Ceceli, Sarılar ve Karalar köyleri ikle Orçan Banısı’nda hazırlık yapan Türkler, Ermeniler ve Fransızlara karşı saldırıda bulunmışlardır. Bababurnu kalesi ve Kılılı köyü sınırları içersinde olan Danışman Tepesi’nde Fransız birliklerine baskınlar yapılmıştır. Müdafaa-i Hukuk cemiyeti tarafından görevlendirilen Beyazıtlı Zafer ve Muharrem Beyler, Türkoğlu-Maraş yolunu kesmeye çalışmışlardır. Bababurnu bölgesinden gelen aşiret reisi Yakup Hamdi Bey ile Muallim Hayrullah Bey Danışman Tepesi’nde Fransızlarla silahlı çatışmaya girdiler ve Muallim Hayrullah bu çatışmada yaralandı. Orçan köylüleri, çakallı halkı ve yine Kümperli Köyü’nden Mustafa Kaye ( Muhtar Mustafa Işık ) ve çetesi, Danışman Tepe’sinde Muallim Hayrullah komutasındaki Bertizli gönüllülere katılmış ve Fransızlarla mücadele etmişlerdir. Fransızlar, Türkoğlu’nda daha fazla barınamayacaklarını anlayarak Aksu üzerinden geçip Şerefoğlu köyü tarafından Maraş’a geçmşlerdir. Bu çatışmalarda Fransızlar 7 ölü 21 yaralı vermişleridir.
Maraş’ın işgali için gelen Fransız ordusu Ceceli, Sarılar, Karalar, Kılılı köylerinde ve Türkoğlu’nda çok sayıda ev yakmış, hayvanları öldürmüşlerdir. İnsanların daha önceden aldıkları haberler doğrultusunda köyleri boşaltması nedeniyle fazla can kaybı olmamışır. Fransız işgalinin Maraş’ta sürdüğü dönemde Ermeni çeteler, Hopurlu, Ceceli, İmalı, Kümperli, Karabıyıklı ve Dedeler gibi köylerde halka zulmetmişlerdir. Bu köyde suçsuz müslümanları öldürmüşlerdir. Maraş’ın 22 Ocak 1920’de başlayıp 12 Şubat 1920’de zaferle sonuçlanan 22 günlük kurtuluş mücadelesi sırasında Türkoğlu halkı ve köylüleri şehrin kurtuluşu için destek olmuştur. Fransızlar şehre girerken yaşadıkları sorunlarla tekrar karşılaşmamak için anlaşma yolunu tutmuşlardır. Fransız birliklerinin bir kısmı Narlı istikametinden Antep’e doğru giderken bir kısmı İslahiye’ye çekilmişlerdir. Türkoğlu tarih öncesi dönemlerden başlayarak günümüze kadar önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Hititler, Romalılar, İslam Devleti, Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı Devleti döneminde Maraş’ın güney kapısı olması hasebiyle göç ve ticaret yollarının uğradığı bir yer olmuştur. Türkoğlu ve köylerinde yaşayan Türklerin Maraş’ın düşman işgalinden kurtulmasında büyük faydaları olmuştur.

Türkoğlu’nun İlçe Olması
Cumhuriyetin ilanından sonra Maraş’a ve yakınlığından dolayı göç almaya başlayan İloğlu(Eloğlu), Gavur Gölü’nün 1950’den itibaren ıslahı nedeniyel cazibe merkezine dönmüştür. Verimli arazilerin DSİ tarafından sulama kanallarıyla desteklenmesi neticesinde göç almaya başlayan Eloğlu’nda nüfus artmaya başlamıştır. Son olarak Tecirli ve Bozdoğan aşiretlerinin yerleşmesiyle Eloğlu ve çevresi canlılık kazanır. Dağ köylerinden gelenler, Suriye ve Bulgaristan’dan göç edenler ile birlikte Eloğlu’nun nüfusu 1960’da 2468’e ulaşır. Şehrin kurtuluşunu kutlamak için yapılan proğrama katılmak üzere trenle Kahramanmaraş’a gelen Başbakan Adnan Menderes Eloğlu İstasyonu’nda halk ile bir araya gelir. Bölgenin gelişime müsait olması ve çevre illerden gelen yolların kesişim noktasında olması nedeniyle Eloğlu’nun ilçe olması gerektiğini düşünmüştür. Kahramanmaraş dönüşünde düşüncesini fiiliyata döken Başbakan Adnan Menderes 20 Nisan 1960’ta TBMM’ne sunulan bir önergeyle Eloğlu’nun ilçe olmasını sağlamıştır. Aynı dönemde ilçenin adının Türkoğlu olarak değiştirilmesini önermiş ve Başbakan Adnan Menderes’in teklifi uygun görülerek ilçenin adı Türkoğlu olarak kabul edilmiştir.

Haber: Hakan Aydın

Editör: Mahmut Beyaz