“İnsanların evcil hayvanlara olan ilgisi  ve hayvan severlerin sayısı her geçen gün artıyor” diyen Göçer, “İnsan, doğa ve hayvan bir bütündür. Onlar yaşamın ayrılmaz parçalarıdır. Hayvan seven, İnsanda sever, doğayı da sever. Ben hayatını yardımlara, hayvanlara ve insanlığa adamış değerli insanlar tanıdım. Her sabah uyanıp ilk işi aç hayvanları doyurmak olan değerli insanları iyi ki tanımışım” ifadelerini kullandı.

ONLARLA VAKİT GEÇİREYİM DİYE İŞ YERİNE ERKEN GİDİYORUM”

Yaşam boyunca ve gözünü kapatıncaya kadar hep aynı şeyi iddia edeceğini söyleyen Göçer, “İnsanlar özellikle stres atmaya ya da hobi olarak evcil hayvanları alıp beslemeye başladı. Eskiden daha çok kedi ve köpek beslenirken, şimdilerde ise kuş ve balık beslenilmeye başlandı. Genelde işin meraklıları bizleri tercih ediyor. Kanarya, papağan, keklik, bıldırcın, hamster gibi hayvanların besleyip satışını yapıyoruz. Dışarıdan özel olarak getirttirdiğimiz hayvanlar da var. Burada kendi yetiştirdiğimiz hayvanlarda var. Ben bu işe ticaret amaçlı girdim ve burada amacım sadece para kazanmaktı. Hayvanlara beslemeye hiçbir şekilde merakım yoktu. Ama daha sonra onlarla vakit geçirdikçe o küçük dostlara alışıyorsunuz. Onlardan ayrılmak istemiyorsunuz. Hatta o kadar çok seviyorsunuz ki gelen müşterilere bile satmak istemiyorsunuz. Ama o kadar çok beğeniyorlar ki müşterileri kırmamak için ayrılmak zor gelse de onları satmak zorunda kalıyorum. Kıramadığım birçok müşteriye bu şekilde satmak zorunda kaldığım olmuştur. Çok alıştığım hayvanı evime götürüyorum bazen çocuklarımın da sevmesi için. Çok mutlu oluyorlar. O gün birlikte çok güzel vakit geçiriyorlar. Onlarla daha çok vakit geçireyim diye, sabahları iş yerine çok erken geliyorum” şeklinde konuştu.

BURADA ÇALIŞMAK EMEK İSTER, VAKİT İSTER, İLGİ İSTER”

Göçer, “Bura da çalışmanın sorumluluğu çok fazla. Burada çalışmak emek ister, vakit ister, ilgi ister. Diğer işler gibi daha sonra yaparım daha sonra ilgilenirim gibi olmuyor. Bakımları çok zor olsa da her gün bakımlarını yapmak gerekir. Her gün düzenli olarak temizliğini yapıyoruz. Hasta olduklarında ilgilenmek lazım. Her gün kontrol edilmesi lazım. Hepsi çocuk gibi ve ilgi istiyorlar. Eğer ilgi göstermesen ya da düzenli olarak bakımlarını yapmazsan mikrop kapıp hasta oluyorlar. Seher vakitlerinde yem yemeği sevdikleri için akşamdan yemlerini önlerine koyuyoruz. Geldiğimde yemlerini yemiş oluyorlar ve aç kalmalarını bu şekilde önlüyoruz. Buraya geldiğimde huzur buluyorum. Onlarla ilgilenmek, vakit geçirmek benim için bambaşka bir şey. Onlarla konuşuyorum. Konuştukça huzur buluyorum. Zaten benim arkadaşlarım gibiler. Onları çağırdığımda karşılık veriyorlar. Yemleri kalmadığı zaman onlarda beni çağırıyor. Bir ihtiyaçları olduğu zaman sesleri hemen değişiyor. Farklı farklı sesler çıkarmaya çalışıyorlar. Bakıyorum ki önlerinde ya yemleri kalmıyor ya da suları bitmiş. Bu şekilde anlaşıyoruz onlarla. Ama bu işi sevmeyen biri hayvanların çıkarmış olduğu seslerden bir şey anlamaz yani onlar için bir şey ifade etmez. Bu işi bilmekte çok önemli. Bilmeden onları besleyemezsin” diye konuştu.

SEVGİ GÖSTEREREK BUNALIMA GİRMELERİNİ ÖNLEMELİSİNİZ”

“Öncelikle sevmek lazım” diyen Göçer, “Sağlıklı bir hamster ile arkadaş olmak isteyen, onlara çok fazla ilgi göstermesi gerekir. Ancak sevimliliklerine dayanamayıp bu minik dostları evlerine alan pek çok insan, bir süre sonra eski ilgisini kaybediyor. Duygusal anlamda çok hassas olan hamsterlar, bu ilgisizliğe dayanamayarak üzüntüden vücudunda yara çıkarmaya başlıyor. Eğer sağlıklı bir hamster arkadaş istiyorsanız fazlasıyla sevgi göstermeniz gerekir. Aynı zamanda da kınalı keklik beslemek isteyenler beslenmesini çok iyi bilmesi gerekir. Kınalı kekliklerin üretilmesi de çok önemli. Ancak günümüzde geçmişte olduğu kadar kınalı kekliklerin sayısı fazla değildir. Bunun en önemli sebebi ise bilinçsiz bir şekilde yapılan avlanmalardır. Bunlardan dolayı ülkemizde kınalı keklik sayısı son derece azaldı. Bazı dernekler, av- yaban hayatı müdürlükleri ve milli parklar çiftliklerden veya keklik yetiştiren kişilerden alınarak azalan bu keklik sayılarını dengelemeye çalışıyorlar. Kınalı keklikleri evde kafeste ya da kafes olmadan ev içerisinde salarak beslenebilir. Ancak keklik beslenirken dikkat edilmesi gereken en önemli husus kafeste beslenecek kınalı keklik için,   kafesin üç tarafının da kapalı olması gerekir. Kafesin rüzgârda ve direk güneş ışınlarına maruz kalmaması gerekir. Güneş ışığından, aşırı sıcaktan ve soğuktan onu korumalı, düzenli olarak en azından iki günde bir yiyeceğini ve suyunu tazelemelisiniz. Sevgi göstererek bunalıma girmesini de önlemelisiniz” dedi.

SÖZÜM SADECE VİCDANINI ÇÖPE ATMIŞ İNSANLARA”

Göçer, “Kış günleri sokak hayvanları için açlıkla mücadele demek. Dışarıdaki yem ve yiyecek bulamayan sokak hayvanları ölüm tehlikesi yaşıyor. Tüm duyarlı vatandaşlarımızı havaların soğuması ve kış şartlarının kendisini göstermesinden dolayı sokak hayvanlarına sahip çıkmalarını istiyorum. Dükkânımın dışarı kısmına her gün yem koyuyorum ki dışarıdaki hayvanlar o yemden nasiplerini alsınlar diye. Onların aç kalarak ölmeleri vicdanları sızlatıyor. Çok üzülüyorum” ifadelerine yer verdi.

Haber: Fazilet Çomruk


 

Editör: Mahmut Beyaz