2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan ve 76 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan koronavirüs Türkiye’de ise 11 Mart’ta görülmüştü. Geçen süreçte dünyada 4 milyon 350 binden fazla kişiye bulaşmasının yanı sıra 300 bine yakın kişinin de ölümüne sebep olan yeni tip koronavirüs (COVİD-19) salgını, Türkiye’de ise 3 bin 952 kişinin hayatına mal oldu. Sağlıktan ekonomiye, siyasetten eğitime, sosyal hayattan birçok alana dünyanın dengesini alt üst eden koronavirüs, gıdaların güvenliğinin de sorgulanmasına sebep oldu. Gıdalardan virüsün bulaşıp bulaşamayacağını araştıran insanlar, yaşamsal gıdaları almakta bile çekinceye düşüyor. Yaptığı araştırma çalışmalarıyla dikkat çeken, alanının önde gelen isimlerden biri olan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Güvenç, koronavirüsün gıda ürünlerine etkisini ve gıdaların güvenliğinin önemini anlattı. Gıda güvenliğinin, ulusal güvenliğin bir unsuru olduğunu belirten Güvenç, “Salgın nedeniyle zor şartlarda üretim yapan tarım emekçilerine ilave destek ve teşvikler getirilmesi gerekir. Üretim aşamasında bir sorun olmaz ise gıda tedarik zincirinin diğer aşamalarında gerekenler daha kolay yapılabilir. Tarım sektöründe küresel beklentilerin aksine Türkiye koronavirüsten en az etkilenerek atlatabilir. Karakışta evin kiler ve ocağına daha iyi bakmalı” dedi.

ULUSAL GÜVENLİĞİN ÖNEMLİ BİR UNSURUDUR...”

Gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Güvenç, “Sık sık ulusal güvenliğin önemli bir unsurunun da gıda güvenliği olduğuna dikkat çekmiştim. Şu günlerde ulusal ve uluslararası ölçekte cevabı aranan sorulardan biri de bu yazının başlığında kullandığım soru(n)dur. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Koronavirüs salgını ile gıda güvenliğinin nasıl etkileneceği konusunda bazı sorulara cevap aramakta. Bunlardan birisi de, “Koronavirüsün küresel gıda güvenliği üzerinde olumsuz etkileri olacak mı?” sorusu. FAO bu soruyu şu şekilde cevaplamış: “Hastalık hızla yayılıyor. Bu artık bölgesel bir mesele değil küresel bir tepki gerektiren küresel bir sorundur. Salgın, gıda sistemi üzerindeki etkilerini hafifletmediği sürece, yaklaşmakta olan bir gıda krizi riskiyle karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.

HERKES İÇİN YETERLİ YİYECEK VAR MI?

Gıda ve tarım üzerine en üst kuruluş olan FAO’nun, “Küresel olarak, herkes için yeterli yiyecek var” ifadelerinin ardından şu bilgileri paylaştığını belirten Güvenç, “Yüksek düzeyde gıda güvensizliğinden etkilenen ülkelerde, yeterli/çeşitli ve besleyici gıda kaynaklarına erişim kısıtlanabilir. En çok etkilenenler nüfusun en yoksul ve en savunmasız kesimleri olması beklenilmektedir. Gıdaların A noktasından B noktasına taşıma konusunda zorluklar görülmektedir. Büyük olasılıkla, piyasaya yüksek değerli malların yani meyve ve sebzelerin getirilmesi azalabilir. Gıda tedarik zincirlerinde bozulmalar beklenilmelidir: Hareket kısıtlamaları, işçilerin kaçınma davranışı ve gıda işleyicilerinin kapasite azaltmaları söz konusudur. Gübre, veteriner ilaçları ve diğer girdilerin yetersizliği tarımsal üretimi etkileyebilir. Restoranların kapanması, turizmin azalması, kafe ve okul yemeklerinin askıya alınması gibi nedenler gıdaya talebi azaltarak üreticileri ve tedarikçileri etkileyebilir” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’DE GIDA GÜVENLİĞİ SORUNU YOK”

Küresel durumu anlattıktan sonra Türkiye’nin durumuna değinen Güvenç, Türkiye’de gıda güvenliği konusunda bir sorun yaşanmayacağını en yetkili isimlerin dile getirdiğini belirterek, “Tarım ve Orman Bakanlığı salgının başlamasından beri bazı önlemleri aldı. En yetkili ağızlardan gıda güvenliği konusunda bir sorun yaşanmayacağını ifade edilmiştir. Bakanlığın internet sitesinde Covıd-19 Tedbirleri, Çiftçilerimiz İçin Koronavirüs Tedbirleri, Tarlalarda Alınacak Koronavirüs Tedbirleri, Hayvancılık İşletmelerinde Alınacak Koronavirüs Tedbirleri, Gıda İşletmelerinde Alınacak Koronavirüs Tedbirleri, Kümeslerde Uygulanacak Koronavirüs Tedbirleri, Seralarda Alınacak Koronavirüs Tedbirleri, Mezbaha Ve Kesim Yerlerinde Alınacak Koronavirüs Tedbirleri, Fırın Ve Unlu Mamül Üretim Tesislerinde Alınacak Koronavirüs Tedbirleri ve Veteriner Hekimlerimizin Alması Gereken Koronavirüs Tedbirleri gibi çeşitli ana başlıklarla ifade edilmiştir” dedi.

TÜRKİYE KORONAVİRÜSTEN EN AZ ETKİLENEREK ATLATABİLİR”

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu gıda ürünlerini kendi tarımsal üretimi ile karşıladığını ifade eden Güvenç, “Bu tedbirler içerik olarak Sağlık Bakanlığı’nın uzun bir süredir açıkladığı tedbirlerin tarım sektörüne uygulaması niteliğindedir. Elbette bunlar da önemlidir. Fakat salgın nedeniyle zor şartlarda üretim yapan tarım emekçilerine ilave destek ve teşvikler getirilmesi gerekir. Türkiye, tüketicilerin ihtiyaç duyduğu gıdayı büyük ölçüde kendi tarımsal üretim ile karşılamaktadır. Bu yeterliliğin tüm zorluklara rağmen sürdürüleceği düşüncesindeyim. Uzmanlar ve üreticilik yapan dostlarla konuştuğumuzda işlerin bazı zorluklarla karşılaşılsa da yolunda gittiğini duydum. Üretimde bir azalma olur mu diye sorduğumda “hayır olmaz” cevabını aldım. Stratejik bir ürün olan buğday üretimi ile ilgili tahmini -tahıl üzerine çalışan bir bilim insanına-sorduğumda “buğday üretimi önceki yıllara göre fazla bile olabilir, mısırdan para kazanamayan üretici buğdaya yöneldi” dedi. Üretim aşamasında bir sorun olmaz ise gıda tedarik zincirinin diğer aşamalarında gerekenler daha kolay yapılabilir. Tarım sektöründe küresel beklentilerin aksine Türkiye koronavirüsten en az etkilenerek atlatabilir. Karakışta evin kiler ve ocağına daha iyi bakmalı” açıklamalarında bulundu.

GIDA GÜVENLİĞİ ULUSAL GÜVENLİKTİR”

Ulusal güvenliğin çok boyutluğu olduğunu, gıda güvenliğinin de ulusal güvenlik noktasında önem arz ettiğini dile getiren Güvenç, “Tarımın önemli bir alt sektörü olan “Sebzecilik” üzerine yazdığım kitabımın önsözünde “Gıda güvenliği ulusal güvenliktir” cümlesini kullandım. Aslında bu kitapta yer verdiğim düşüncemin temelinde ulusal güvenliğin çok boyutlu olduğu ve bunun bir boyutunun da gıda (tarım) güvenliği olduğuna dikkat çekmekti. Bu düşüncemi aşağıda kaynağını verdiğim bir makalede de “Türkiye’nin ulusal güvenliği sadece silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir konu değildir” şeklinde yer verilen ifadeler de teyit etmektedir” şeklinde konuştu.

KOVİD-19 ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ TEHDİT EDEN AKUT BİR SALGINDIR”

Ulusların güvenliğinde gıdanın düzenli arzının her yurttaşın erişimine sunulmasında önemli bir mesele olduğunu belirten Güvenç, sözlerine şu şekilde devam etti, “Güvenlik kavramı sözlük anlamı olarak en genel biçimde; tehditlerden, korkulardan ve tehlikelerden uzak olmak anlamına gelmektedir. “Ulusal Güvenlik” kavramı İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD Başkanı Herry S. Truman döneminde kongre tarafından çıkartılan Ulusal Güvenlik Yasası ile üne kavuşmuştur. Basit anlamda ulusal güvenlik bir ulusun tehditlerden, korkulardan ve tehlikelerden uzak olması şeklinde açıklayabiliriz. Şu günlerde Kovid-19 ulusal güvenliğimiz tehdit eden akut bir salgındır. Bu örnekler çoğaltılabilir ama konumuz gıda/tarım ile sınırlayarak yazımıza devam edelim. Türkiye’nin Ulusal Güvenlik önceliğinin ne olması gerektiği sorusuna cevap verilmeye çalışılan bir çalışmada ana başlıklar arasında “Gıda güvenliğinin uzun vadeli şekilde oluşturulmasına ve üretim ekonomisine geçilmesine” yer verilmiştir. Bir ulusun güvenliğinde gıdanın düzenli arzının her yurttaşın erişimine imkân vermesi önemli bir meseledir. Tarihte uygarlıkların yok olmasına kadar giden, kutsal kitaplarda da bahis edilen gıda yetersizliklerine rastlamak mümkündür.”

TANRININ TARLALARINI SÜREN ÇİFTÇİLER ÖLDÜ”

Pek çok uygarlığın sonunun gıda güvenliğini sağlayamaması üzerine yıkıldığının altını çizen Güvenç, “Pek çok kaynak uygarlıkların yıkılmasını yaşanan depremler, salgınlar, kuraklık, kitlesel göçler ve yönetim sistemleri ile ilişkilendirilir. Bu uygarlıklardan biri de Sümerler’dir. Bazı araştırmalarda Sümerlilerin zayıflamasında Sümer topraklarındaki tuzlanma ve buna bağlı tarımsal üretimin düşmesi gibi ekolojik nedenlere bağlanmaktadır. Diğer bir örnekte Hititlilerdir. Dindar bir Hitit kralı olan II. Mursili veba salgınında Güneş Tanrıcasına, “Ey Tanrım nedir bu yaptığın? Hatti ülkesine indirdiğin bu veba her şeyi öldürüyor. Tanrının tarlalarını süren çiftçiler öldü. Bütün bilgimiz kayboldu ve doğru yaptığımız her şey hiçbir şey oldu” diye yakarmıştır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Özetle bir ulusun güvenliği için düzenli gıda arzı gerekir. Bu bir süreçtir. Gıda tedarik zinciri özellikle Kovid-19 pandemisinin neden olduğu salgın/kriz dönemlerinde en önemli ve hassas konularından birisidir” dedi.

ÜRETİM AŞAMASINDA BİR SORUN OLMAZ İSE”

Türkiye’de bazı ürünlerin ekim, bazılarıınn da hasatının başladığını dile getiren Güvenç, “Gıda tedarik zinciri; tarımsal girdiler, üretim/üreticiler, nakliyeciler, gıda işleyicileri, gıda ambalaj ve etiketleme üreticileri, dağıtım sistemleri ve perakendeciler ile birlikte kompleks bir bütündür. Bu bütünlük içerisinde üretim ana omurgadır. Türkiye tüketicilerin ihtiyaç duyduğu gıdayı büyük ölçüde kendi tarımsal üretim ile karşılamaktadır. Şu günlerde Türkiye’de bazı ürünlerin ekim bazılarında hasadının başlama dönemidir. Üreticilik yapan dostlarla konuştuğumuzda işlerin bazı zorluklarla karşılaşılsa da yolunda gittiğini duydum. Üretimde bir azalma olur mu sorduğumda “hayır olmaz” cevabını aldım. Üretim aşamasında bir sorun olmaz ise gıda tedarik zincirinin diğer aşamalarında gerekenler daha kolay yapılabilir. Bu arada konuştuğum üreticilerin ortak şikâyeti girdi fiyatlarındaki artışlar ve tarım işçisi teminindeki zorluklar oldu. Parçalar sağlam olursa bütün sağlam olur” açıklamalarında bulundu.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz