2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan ve 76 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan koronavirüs Türkiye’de ise 11 Mart’ta görülmüştü.11 Mart’tan bugüne kadar geçen süreçte 30 bin 200’den fazla insana bulaşan koronavirüs, 649 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı’nın, Sağlık Bakanlığı ve oluşturulan Bilim Kurulu’nun önerileriyle aldığı tedbirlerle birlikte virüsün kontrol altına alınması noktasında çalışmalar yapılırken, bazı uzmanlar aşı geliştirme bazı uzmanlar ise virüsün yayılımını azaltmak için derin bir araştırma içerisine girdi. Bu uzmanlardan birisi de Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Güvenç. Güvenç, koronavirüsün yayılımı noktasında hangi ortamların daha elverişli olduğunu, sıcaklık, nem ve güneş gibi faktörlerin virüsün etkisini kırma anlamında neler ifade ettiğini araştırdı. Araştırmasının detaylarını ortam, sıcaklık ve nem, mevsim ve bölge, yüzey, aerosol ve fomitler ile güneş gibi birkaç önemli başlıkta anlatan Güvenç, virüsün düşmanının güneş ve deterjan olduğunu belirterek, “Ülkemizde de bahar ve yaz aylarında sıcaklıkların ve güneşlenmenin artması ile virüsün gelişmesinin yavaşlaması beklenilmektedir. Veriler de şunu gösteriyor ki güneş giren yere virüs girmez” dedi.
 

HASTALIKLA MÜCADELEDE ÇOK ÖNEMLİ”

Virüsün hangi ortamlarda geliştiğinin bilinmesinin hastalıkla mücadelede önemli olduğunu anlatan Güvenç, “Bugünlerde ülke olarak koronavirüsü ile ilgili bir pandemi yani salgın yaşamaktayız. Birçok uzmanın açıklamalarını farklı iletişim kanalları vasıtası ile duymaktayız. Bu açıklamalar ile ilgili içerik analizi yapıldığında şu iki konuya yoğunlaşıldığı görülecektir: Birinci olarak hastalığın belirtileri yani semptomları, ikinci olarak da hastalıktan korunma yolları. CoV-2’nin gelişmesi için hangi ortamın elverişli olduğunun bilinmesi hastalıkla mücadelede oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.

HANGİ ORTAMLARIN UYGUN OLDUĞUNA DİKKAT ETMELİYİZ”

Araştırmasına virüsün yayıldığı ortamlardan yola çıkarak, ortam kelimesinin anlamıyla başlayan Güvenç, “T.C. Anayasa’sında ‘Devlet... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır’ (49. Madde) ifadesi vardır. Ekonomi ile ilgili vurgulanan ortamın virüs için ne olduğunun iyi anlaşılması gerekir. Ortam (Vasat/çevre) bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü olarak açıklanmaktadır (TDK). Mecaz olarak bir canlının/topluluğunun yaşayışını etkileyen faktörlerin tamamıdır. Türkçemizde ortam yaratmak, imkân sağlamak diye bir deyim var. Şimdi soralım. CoV-2’nin gelişmesi için hangi ortam daha elverişli? Hangi ortamın CoV-2’nin gelişmesine elverişli olduğunu bilmeden gelişmesini ve yayılmasını önlemek mümkün mü? ‘Sebzecilik Temel Bilgiler, Muhafaza ve Yetiştiricilik’ kitabımda ekolojinin bitki (bitki patojenleri) gelişmesine etkisini ayrı bir bölüm olarak incelemiştim. CoV-2 hakkında yazılmış bilimsel makalelerden ve dahi kitabımdaki genel bilgilerden yararlanarak hangi ortamın CoV-2’nin gelişmesine uygun ortam oluşturacağına bakalım” şeklinde konuştu.

SICAKLIK VE NEM VİRÜSÜN GELİŞMESİNDE ÖNEMLİ FAKTÖRLERDİR”

Virüsün gelişmesinde sıcaklık ve nem gibi çevresel faktörlerin de önemli olduğunun altını çizen Güvenç, “Bir organizmanın gelişmesine etkili olan çevresel faktörler önemlileri şunlardır: Sıcaklık ve nispi nem, ışık, rüzgar ve substrate (altlık/yüzey/toprak). Hong Kong üniversitesinden K.H Chan öncülüğünde bir grup bilim insanı ‘Sıcaklık ve Nispi Nemin SARS Coronavirüsünün Canlılığı Üzerine Etkileri’ başlıklı bir araştırma makalesi yayımladılar. Araştırmada virüsün farklı sıcaklıklarda örneğin 38°C, 33°C veya 28°C ile nispi nemde, oran olarak verirsek %95, % 80-89 ve % 40-50 arasında canlılığı incelenmiştir. Araştırma sonunda, virüsün canlılığını yüksek sıcaklıkta yani 38°C ve yüksek bağıl nemde o da >% 95 aralıkları oluyor, bu arada hızla kaybettiği tespit edilmiştir. Araştırmada virüsün 22-25 °C sıcaklıklarda ve %40-50 bağıl nemde yani tipik klimalı ortamlarda deney için en uzun süre olan 5 gün boyunca canlılığını koruduğu belirlenmiştir” dedi.

SICAKLIKLARIN ARTMASIYLA VİRÜSÜN GELİŞİMİ DURACAKTIR”

Mevsim ve bölge olarak bakıldığında sıcaklık ve bağıl nemin yüksek olduğu bölgelerde virüsün gelişiminin yavaş olduğunun görüldüğünü anlatan Prof. Dr. Güvenç, Kahramanmaraş ve Türkiye’de sıcaklıkların artmasıyla birlikte virüsün yayılımının azalacağını söyledi. Güvenç, sözlerine şu şekilde devam etti, “Araştırıcılar Koronavirüsünün ilkbahar ve Hong Kong gibi subtropikal alanda canlılığını daha iyi koruduğunu belirtmektedir. Araştırıcılar Malezya, Endonezya veya Tayland gibi bazı Asya ülkelerinin neden önemli SARS salgınlarına sahip olmadığını yüksek sıcaklık ve yüksek bağıl nemli ortama sahip tropik bölgede olmaları ile açıklamışlardır. Bu verileri dikkate alarak ülkemizde de bahar ve yaz aylarında sıcaklıkların artması ile virüsün gelişmesinin yavaşlaması beklenilmelidir. Türkiye’de uzun yılların ortalamasına göre Nisan ayında sonra 35-40 °C maksimum sıcaklıklar gözlemlenmeye başlanılmaktadır. Örneğin Kahramanmaraş ilinde aylık ortalama maksimum sıcaklık Mart’ta:15.9, Nisan’da: 21.2, Mayıs’ta: 26.7, Haziran’da: 31.9, Temmuz-Ağustos’ta ise 35.9°C’dir. Bu ilimizde aylık ortalama sıcaklık ise Mart’ta: 10.7, Nisan’da: 15.5, Mayıs’ta: 20.3, Haziran’da: 25.2, Temmuz-Ağustos’ta: 28.4 °C’dir. Bu durum Cov-2 pandemisinin başladığı Mart başında itibaren sıcaklığın düzenli artacağını göstermektedir. Bu durum ve Türkiye’nin yürüttüğü epidemi yönetimi dikkate alındığında milletimiz en az hasarla bu salgını inşallah atlatacaktır. Bu nokta yanlış bilgi; korku ve başarısızlık kaynağıdır. İnsanlarımız bilginin doğruluğunu veya yanlışlığını iyi okumalılar.”

BAKIRDA 4 SAAT, PLASTİKTE 72 SAAT CANLI KALIYOR”

Virüsün yayılımında yüzeylerin de önemli olduğuna değinen Güvenç, “Sıcaklık ve nemin yanı sıra altlık, yüzey ve toprak olarak bilinen substrate ile güneş ve rüzgâr gibi faktörlerin etkisi de önemlidir. ABD’li 10 bilim insanının saygın tıp dergisi The New England Journal of Medicine’de 17 Mart 2020'de Editöre mektup şeklinde bilimsel bir makaleyi yayımladılar. Araştırmanın başlığı “SARS-CoV-1 ile karşılaştırıldığında SARS-CoV-2'nin Aerosol ve Yüzey Stabilitesi” şeklinde. Araştırmada iki virüsün (SARS-CoV-2 ve SARS-CoV-1) canlılığı beş çevresel koşulda (aerosol, plastik, paslanmaz çelik, bakır ve karton) incelenmiş. Araştırmadan elde edilen sonuçlar ise özetle birinci olarak SARS-CoV-2'nin stabilitesinin test edilen deney koşulları altında SARS-CoV-1 ile benzer olduğu bulunmuş. İkinci olarak SARS-CoV-2, deneyde bakırda 4 saat; kartonda ve çelikte 24 saat; plastikte ise 72 saat canlı kalabiliyor. Son olarak da Aerosollerde 3 saat canlı kalabilmekte” dedi.

SOSYAL MESAFE VE MASKEYE DİKKAT EDİLMELİ”

Aerosol ve fomitlerin de virüsün bulaşmasında önemli bir yer teşkil ettiğin anlatan Güvenç, maske ve sosyal mesafeye dikkat edilmesi uyarısında bulunurken, “Aerosol, bir katının veya bir sıvının gaz ortamı içerisinde dağılması olarak açıklanmaktadır. Duman, sis ve spreyler örnek olarak gösterilebilir. Hong Kong üniversitesi’nden K.H Chan öncülüğünde bir grup bilim insanı araştırmalarında aerosol damlacıklar ile bulaşmaya dikkat çekmişler. Ancak bu araştırmada yüksek katlı bir apartmanda 300'den fazla sakini etkileyen hastalık salgınını, enfekteli hastalardan solunum damlacıklarının bulaşması ile açıklanamamış. Bu bulaşmada “kirli bir kanalizasyonla bulaştığı” düşünülmüş. Bulaşıcı virüsün dışkıda varlığı ve kontamine dışkıda virüsün aerosolleşmesinin bu salgının bulaşma şekli olduğu iddia edilmektedir. Dünya Sağlık Teşkilatı’na (WHO) göre aerosalla bulaşma önemli bir vasıta değil. Bu nedenle sadece hasta kişilerin maske takmasını ve sosyal mesafeye dikkat edilmesini öneriyor” şeklinde konuştu.

TEMASTAN KAÇINMA HASTALIKTAN KORUNMADA ÇOK ÖNEMLİ”

Fomitlerin ve çevresel kontaminasyonun virüs bulaşmasında önemli bir rol oynadığını da kaydeden Güvenç, “Bu bulgular, doğrudan damlacık iletiminin önemli bir bulaşma yolu olmasına rağmen, virüs bulaşmasındaki fomitlerin ve çevresel kontaminasyonun virüs bulaşmasında önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Özellikle, fomitler, damlacık yayılımını önlemek için alınan büyük dikkat ve sıkı önlemlere rağmen, devam eden bulaşıcı (nozokomiyal) ortam enfeksiyonun sürekli bulaşmasına katkıda bulunabilir. Fomit, parazit ya da mikrop gibi enfeksiyon etkenlerini taşıyabilen herhangi bir cansız objedir. Deri hücreleri, saç telleri, giysiler ve ortak kullanılan yataklar vs bulaşma kaynağı olabilir. Araştırmalar kapı kolları gibi düz yüzeylerin kâğıt para gibi gözenekli yüzeylerden daha fazla bakteri ve virüs yaydığını bildirmektedir. Bu sonuçlara göre havalandırma (hafif rüzgar) ve temastan kaçınma hastalıktan korunmada ne kadar önemli olduğuna dikkat edilmelidir” ifadelerini kullandı.

GÜNEŞ GİREN YERE VİRÜS GİRMEZ”

Güneş ışınlarının virüsü kırıcı özelliğinin de olduğu belirten Güvenç, evlerin sık sık güneşlendirilmesinin önemine dikkat çekerek, “Hong Kong’lu araştırıcılar Koronavirüsünün ilkbahar ve subtropikal alanda canlılığına da dikkat çekmişler. Benzer şekilde Sağlık Bakanlığı Koronavirüsü Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara da “virüsün düşmanları güneş ve deterjandır” açıklamasını yaptı. Türkiye’de uzun yılların ortalamasına göre Nisan ayından sonra 8-10 saat günlük güneşlenme gözlemlenmeye başlanılmaktadır. Örneğin Kahramanmaraş ilinde uzun yılların aylık ortalamasına göre güneşlenme süresi Mart’ta: 5.5, Nisan’da: 6.7, Mayıs’ta: 8.1, Haziran’da: 10.0, Temmuz’da: 10.5 ve Ağustos’ta: 9.9 saat olarak gerçekleşmektedir. Bu durum Cov-2 pandemisinin başladığı Mart başında itibaren bol ve uzun süreli güneşli günlerin düzenli artacağını göstermektedir. Ülkemizde de bahar ve yaz aylarında sıcaklıkların ve güneşlenmenin artması ile virüsün gelişmesinin yavaşlaması beklenilmelidir. Veriler şunu gösteriyor ki son söz olarak güneş giren yere virüs girmez” dedi.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz