Bu sene havaların çok soğuk olmadığı ve yeterince yağış almayan Kahramanmaraş’ta, kent halkının arasında efsane gibi yayılan ‘salgın var’ ve ‘soğuk havalar mikropları kırıyor’ söylemlerinin doğru olup olmadığını Hayat Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Esen Saba Öktem’e sorduk. Grip mevsiminin başladığı ve hastalıkların giderek arttığı bu sıralarda gripten korunmanın yollarını ve kimlerin grip aşısı yaptırması gerektiğini anlatan Öktem, hava değişimlerinin sık sık yaşandığı şu günlerde salgın hastalıklara yakalanma riskinin arttığını söyledi. Grip yönünde salgın denilebilecek bir hastalığın Kahramanmaraş’ta görülmediğine dikkat çeken Öktem, bir hastalığın salgın olabilmesi için yüksek seviyede bir hasta popülasyonunun olması gerektiğini belirtti. Ocak ve Şubat aylarının da birçok bulaşıcı hastalıklar için en riskli aylardan biri olduğunu dile getiren Öktem, “Hangi hastalık olursa olsun aşı şart” dedi.

BİLİMSEL BİR KARŞILIĞI YOK!”

‘Kar yağsın soğuklarla birlikte mikroplar kırılsın’ sözlerinin bilimsel bir karşılığının olmadığını belirten Dahiliye Uzmanı Dr. Esen Saba Öktem, “Havaların soğumasıyla mikropların kırılacağına dair bilimsel bir karşılık yok. Hani kar yağsın da soğuklarla birlikte mikroplar kırılsın sonra hastalık geçsin gibi düşünceler halk arasında bir inanış. Aslında tamamen benim düşüncem kişinin bağışıklık sistemiyle alakalı bir durum bu. Kişi kendine ne kadar iyi bakıyorsa, ne kadar önem gösteriyorsa o derece korunuyor. Tabi riskli hasta gruplarında yapacağımız bazı özel uygulamalar tabi ki var. Her sene Kasım aylarının ortası gibi özellikle grip aşısını öneriyorum. Özellikle biz sağlık personellerine şart ama hani riskli hastalığı olanlarda da önem teşkil ediyor. Dediğim gibi havaların mikroplarına kırdığına dair bilimsel bir zemini yok” ifadelerini kullandı.

GRİP AŞISI MUTLAKA YAPILMALI!”

Gribe önlem almanın en önemli yolunun bağışıklığı güçlendirmek olduğuna dikkat çeken Öktem, son zamanlarda bazı kesimlerce aşının sağlıklı olmadığına yönelik açıklamalara da tepki gösterdi. Aşının koruyuculuğuna inandıklarını dile getiren Öktem, “Gribe önlem almak istiyorsak bağışıklık sistemini ilk önce güçlendirmeye çabalamalıyız. Çünkü bağışıklık sistemi ne kadar güçlüyse o kişi o derece dirençli oluyor. Mesela ailede birisi enfekte ise yani hastaysa odalar sürekli havalandırılmalı. Bunun dışında uyku düzeni çok önemli. Fiziksel egzersiz birçok hastalığa karşı koruduğu gibi gribe karşı da koruyor. Fiziksel egzersizleri yapmak gerekiyor. Vitamin açısından taze meyve ve sebze çok önemli. Birde tabi riskli hasta gruplarına grip aşısı mutlaka yapılmalı. Altını çizerek söylüyorum bu aralar kamuoyunda çok fazla aşı karşıtı şeyler var, zaten bu da çok da kabul görmeyen bir hoca tarafından söyleniyor. Biz aşının koruyuculuğuna çok inanıyoruz, hem İç Hastalıkları Uzmanı Derneği olarak hem de benim şahsi görüşüm aşı yapılması lazım. Özellikle diyabetik hastalarda, kronik akciğer ve karaciğer hastalığı olanların kesinlikle aşı yapılması lazım” şeklinde konuştu.

MEVSİM GEÇİŞLERİNDE HASTALIK RİSKİ ARTIYOR”

Belli bir alanda girip salgınının olduğu söylemek için önemli sayıda hasta popülasyonunun olması gerektiği ve mevsim geçişlerinde hastalık riskinin arttığını belirten Öktem, “Grip salgını demek için tıbbi zeminde salgının epidemik olması için belli bir hasta popülasyonunun olması lazım. Bu mevsim geçişlerinde zaten hastalık riski artıyor. Bunun çok daha şiddetli olması salgın anlamına geliyor bizim literatürde karşılığı bu şekilde. Bir salgın varsa o salgının daha fazla insanı hasta etmesi gerekiyor” dedi.

ANTİBİYOTİK KULLANILMASI ÇOK SAKINCALI”

Grip hastalarına antibiyotik kullanımı noktasında uyarılarda bulunan Öktem, on yıl sonda antibiyotik olarak kullanılacak ilacın kalmayacağını söyledi. Dr. Öktem konuşmasına şu şekilde devam etti, “Grip olunduğu zaman hemen antibiyotik kullanılması sakıncalı, bu daha öncelerde defaatle söylenmiştir. Hastaların hemen antibiyotik kullanmasının zararını anlatmalıyız. Bir on yıl sonra benim düşüncem kullanılacak çok bir ilacımız kalmayacak antibiyotik olarak. Onun dışında yatak ihtiyacı bol sıvı, taze sebze ve meyve hastalık aşamasında eğer hastanın bulantı kusmaları, yüksek ateş, ciddi kas ağrısı oluyorsa zaten nezle değil de artık gribe doğru yanaşıyordur. Onun antibiyotik zemini vardır, antibiyotik ister ama hemen bir burun akmasına antibiyotik kullanılmasını sevmiyoruz. Biraz daha geçiştirmek için yatak istirahati çok önemli, hastaların kendisini yormaması gerekli. Onun dışında mutlaka aşı çok çok önemli.”

AŞILANACAK HASTA GRUPLARI NELERDİR?”

Gribe bağlı komplikasyonların görülme oranının yüksek olduğu risk grubunda her yıl grip aşılamasının önerildiğine dikkat çeken Öktem, aşılanacak hasta gruplarını da şu şekilde sıraladı, “Astım, diyabet, kalp hastalığı, nörolojik yada nöromusküler hastalıkları olan çocuklar ve bu çocuklar ile aynı evde yaşayan diğer kişiler risk grubunda olmasa bile mutlaka aşılanmalıdır. Örneğin evde astımlı bir çocuk var ise evdeki herkesin aşılanması önerilir. Bağışıklık sistemleri baskılanmış kişiler , kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar ve bu kişiler ile aynı evde yaşayanlar. Uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuk ve adolesanlar yani koma, karaciğer hasarı gibi hastalıklar. Hasta bakımı ile ilgilenene sağlık çalışanları. Özellikle 6 ay ve 5 yaş arası çocuklar, hamile kadınlar, emziren anneler, 6 aydan küçük çocukların bulunduğu evlerde yaşayanlar ve özellikle bu çocukların bakımları ile ilgilenenlerin de grip aşısı yaptırmasını öneriyoruz.”

SURİYELİ MÜLTECİLERDE BAZI HASTALIKLAR GÖRDÜK”

Özellikle Suriyeli mülteci sayısının çok olduğu Kahramanmaraş’ta, kent halkının Suriyeli mültecilerin de gelmesiyle birlikte hastalıkların arttığına yönelik ifadelerine de değinen Öktem, “Ülkelerindeki iç karışıklıklar nedeniyle ülkemize gelen Suriyeli mültecilerden kaynaklı bir salgın olduğu konuşuluyor. Birkaç hastamızda difteri gibi bazı hastalıklar yakaladık. Tabi ki oranın aşı oranı da biraz düzensiz. Çocuklarda özellikle hastalık riski çok fazla onun dışında polyo denilen çocuk felci olarak geçen bir hastalık denildi ama ciddi şekilde onun önlemi alındı. Bugün Türkiye’de neredeyse ekarte edilmiştir, ağızdan verilen aşılarla. Tabi bu ülkelerin sosyo ekonomik durumlarıyla alakalı, bu seviye düştükçe sağlık seviyesi de düşüyor otomatik olarak” ifadelerini kullandı.

(Haber: Ahmet GÜNEÇIKAN)

Editör: Mahmut Beyaz