Son günlerde başta meyve-sebzeler olmak üzere tarımsal ürün fiyatlarının yüksek olması tartışılmaktadır. Geçen yıl soğan ve patates, daha önceki yıl sarımsak fiyatlarının yüksek olması kadar yüksek sesle tartışılmıştı. Bu tartışmalarda konunun tarafları olayın bir tarafından baktıklarından kendilerini haklı görmekteler. Bunları yazının sonuna bırakarak değerlendirmemize fiyat değişimi ile başlayalım.

Reel fiyat

Bilimsel bir çalışma için 2003-2018 döneminde soğan fiyatlarındaki nominal ve reel fiyat değişimini inceledik. Elde ettiğimiz sonuç aşağıdaki grafikte gösterildiği gibidir.

Grafikte soğanın nominal fiyatının (kesik çizgiler) arttığı reel fiyatının ise azaldığı gözükmektedir. Birisi yukarı doğru diğeri aşağı doğru bir eğilim göstermektedir. Yani görünüşte fiyatlar artmakla birlikte gerçekte ise azalmaktadır.

Konunun daha iyi anlaşılması için 100 TL ile 2003’de 285 kg soğan alırken 2018’de 105 kg soğan alınabileceğini söylemek yeterli olacaktır. Başka bir ifade ile reel fiyata göre 100 kg soğan 2003’de 35 TL iken 2018’de 94 TL’dir. Olaya tüketiciler açısından bakıldığında grafiğe göre Devlet tüketiciyi belli ölçüde korumuştur. Bu verilere göre özellikle reel fiyatların tüketici lehine olduğunu söylemek mümkündür. Tüketiciler asıl gelirlerinin reel artıp artmadığını sorgulamalılar

Üreticiler açısında da nominal artışın reel artışla örtüşmemesi maliyet ve gelir açısından sorundur. Üretici gelirleri de nominal yani güncel fiyatlar ile artmakta ama gerçek değildir.

Neden artıyor?

Başta meyve-sebze olmak üzere gıda fiyatları neden artmaktadır?

Birinci faktör mevsimselliktir: Meyve ve sebze fiyatları üzerine korona virüsünün çok etkili olması beklenilmemelidir. Meyve ve sebzede turfanda veya sera ürünleri nedeniyle mevsimsel fiyat dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Bundan sonraki aylarda bahar ve yaz mevsimi ile başta meyve ve sebzelerin bollaşması ve fiyatların ucuzlaması beklenilmelidir.

İkinci faktör maliyetlerdir: Fiyat artışlarında maliyetler önemli faktördür. Yem, gübre, enerji vd. girdi maliyetleri perakende fiyatların artmasına neden olmaktadır.

Üçüncü faktör spekülatiftir: Bazı kişiler gerek ekonomik gerek siyasi amaçlı davranışlara yönelebilir. Bu amaçla depolama, az üretme vd. uygulamalara yönelebilir.

Ürün çeşidi

Ülkemizde kültürü yapılan 150 kadar bitki türünden elde edilen üretim bitkisel üretimimizi oluşturmaktadır. Yani tarla bitkileri grubunda 55-60; meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar türün üretimi söz konusudur. Tahıl üretimi (yeterlilik 2018’de % 92.4) beslenme bakımında stratejik öneme sahiptir. Diğer yandan pandemi nedeniyle kullanımı artan malzemeler nedeniyle pamuk üretimi de önemlidir.

Bu çok sayıda bitki türünde ihtiyaç, üretim ve yeterlilik aynı değildir. Tür bazında değerlendirme yapmak en doğrusudur. Bu noktada Türkiye’de üretilen ürünlerden yeterlilik seviyesi oldukça yüksek olanlarda sorun beklenilmese de düşük olan ve fiyatları farklı nedenlerle yükselenler ile ilgili önlem alınmalıdır.

Ucuz ve düzenli arz

Üniversite eğitimimin ilk yıllarında, “Genel Ekonomi” ve “Tarım Ekonomisi” derslerini aldım. Bu dersler en sevdiğim dersler arasındaydı. Derse gelen profesör hocamız derste tarımsal ürün fiyatları ile talep arasındaki ilişkiyi uzun uzun anlattıktan sonra “Talep kanunu” olarak şu kuralı aktardı: “Bir malın fiyatı düştükçe o mala olan talep artar, fiyat yükseldikçe o mala olan talep azalır.” Anlayacağız fiyatlar üretim ve tüketim miktarınca belirlenmektedir.

Temel tarımsal ürünlerin iç piyasada ucuz ve düzenli olarak bulunması gerekir. Gıda güvenliği ulusal güvenliktir. Belki de bu nedenle Osmanlı Devleti’nden beri temel gıda olarak başta ekmeğin ham maddesi olan buğday ve et gibi bazı ürünler ile sebzeler piyasada düzenli olarak ucuz bir şekilde bulundurulmaya çalışılmaktadır. Bu durum fiyatalar da inişler çıkışlar olsa da büyük ölçüde başarılmaktadır.

Son söz: Doğru tedavi için doğru teşhis gerekir.