Çok sayın okuyucularım, geçen haftaki yazımda “Kasaveti atalım, toplum olarak biraz rahatlayalım” önerisinde bulunmuş ve çevremizde yaşanan komik olduğu kadar “ders alınacak nitelikte olan (ibretlik)” bazı olayları sizlerle paylaşmıştım. Bu haftaki yazımda da benzer olayların birkaçını daha nakledeceğim…


 

Uzaya niçin gitmediniz?

Çocuklara küçük iken motivasyon olsun diye eskiden çok çalıştığımızı anlatıp durdum. Anlayacağınız zaman zaman çok spor yaptığımızı, çok iyi beslendiğimizi, derslerimize çok çalıştığımızı vs vs anlatıp duruyordum…

O arada bizim çocuklar ilkokula başladılar… Derken ikinci sınıfa başladılar… Onlarında hayatın gerçeklerini yavaş yavaş anlamaya başladıklarını ben de hissediyordum…

Ama yine de durmadan anlatıyordum…

Yine bir gün çok çalışıyoruz diye anlatmaya başlayınca şu tepkiyi aldım: “Ama baba, bir sorum var…”

-Nedir? Buyur sor bakalım…

-Peki, “Siz bu kadar çalışkan iseniz uzaya niçin gitmediniz?”

Şaşırıp kaldım. Tarihimiz hep şanlı zaferlerle dolu ama “Niçin bu durumdayız” sorusunu cevaplanmaktan zorlanıyoruz…

Bu olaydan sonra anlatmaktan vazgeçtim...

Eski/yeni yöneticiler, öğretmenler, vaizler vs vs anlatıp anlatıp duruyorlar.

Peki, etkili oluyor mu?

Hal (durum) kalden (Söz/pişmemiş/çiğ) daha etkilidir… Laf ile peynir gemisi yürümez…

İbretlik: Geçmişi abartılı anlatmakla başarı elde edilemez… Hamasete sadece bebekler (bebek akıllılar) inanır…


 

Özel bir ampul mü bu?

Bir vesile ile doktora gitmiştim. Muayene ve tahlil sonucunda D vitamini eksikliği belirlendi… Doktor özellikle kış aylarında ayda bir Devit-3 ampul kullanmamı önerdi… Eczaneden alıp kullandım. Bir keresinde –o yıllarda yöneticisi olarak çalışıyordum- sekreter arkadaş çarşıya gideceğini söyledi. Bende gelirken Devit-3 ampul alabilir misin diyerek söylediklerimi bir kağıda yazıp verdim…

Bir iki saat sonra telefonum çaldı, arayan arkadaşımızdı: “Sayın hocam, gezmediğim elektrikçi kalmadı. Şimdi bir elektrikçideyim ve ustamız sizinle konuşmak istiyor!”

Hayırdır demeye kalmadan telefonun diğer tarafında elektrikçi konuşmaya başladı…

-Bu Devit-3 ampulü özel bir ampul mü? Tüm dükkâna ve listelere baktım bunu bulamadım…

-Kardeşim bir yanlışlık var herhalde…

-İsterseniz biz bunu merkeze sorup getirtelim…

-Kardeşim bir yanlışlık var herhalde…

-İsterseniz biz bunu merkeze sorup yurtdışında varsa getirtebiliriz…

-Kardeşim bu ampul…

-Yeni çıkmış olabilir…

-Kardeşim…

İbretlik: Amacı doğru belirlemeyenler enerjisini boşuna harcar…

Biraz Doktorumda

Etrafımı tanımaya olayları anlamaya başladıktan sonra bademciklerimle ilgili sorunlar yaşamaya başladım… Liseyi bitirdiğim yıl ameliyatla bademciklerime veda ettim…

Üniversite eğitimi için Atatürk Üniversitesi’ne (Erzurum) gittim… Şehir 2000 metre rakımdaydı ve çok soğuktu… Boğaz ağrılarım nüksetti, başladı boğazım ağrımaya…

Bir kitap almam gerekiyordu bu nedenle kütüphaneye gittim. Ödünç kitap servisinde kuyruk vardı. Kuyrukta beklerken sessizce boğazımı çekmeye çalışıyordum. Arkamdaki beyefendi ile şu şekilde bir diyalog yaşadım:

-Galiba tonsilleriniz şişmiş!

-Tonsil, bademcik!

-Evet, tonsilit bademcik iltihabı demek, sizin de bademcikleriniz iltihaplanmış…

-Bilmem, ama nasıl anladınız?

-Biraz doktorum da, ben anlarım!

-İyi hoş da benim tonsillerim yok, ameliyatla aldılar…

Çok geçmeden beyefendi sıradan ayrılarak oradan uzaklaştı…

İbretlik: Önyargılarımız çoğu zaman doğru çıkmaz, yanlış teşhis ve tedavi ile sonuçlanır…