Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kurdukları kirli ve büyük bir organizasyonla, 15 Temmuz 2016 gecesi darbe ve işgal girişiminde bulunan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu teröristler, karşılarında milleti buldu. Cuntacıların silah sıktığı vatan evlatları, darbecilerin ele geçirmek istedikleri kritik yerlerde yaptıkları savunma ile tarihi değiştiren bir destan yazdı. Bu tarihten sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Devleti ele geçirmeye çalışan teröristlerle mücadele hız kesmeden devam ederken, yaşanan bu hainlik 15 Temmuz Milli Birlik ve Demokrasi Günü ile gelecek nesillere anlatılıyor. Biz de Manşet Gazetesi olarak o kara gecede Sütçü İmam’ın torunları olarak liderinin yanında duran siyasetçilerimizin yaşadıklarını siz okuyucularımızla buluşturmaya devam ediyoruz. FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimini ailesiyle birlikte olduğu düğünde haber aldıktan sonra gözünü kırpmadan TBMM’ye gelerek, meclisin açılması noktasında önerilerde bulunan TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. Hainliğin zirve yaptığı gecede yaşadıklarını anlatan Güvenç, “O gece açık bir şekilde söylersek Cumhurbaşkanımızın hemen Yunan adalarına gitmek varken kaçmaması, ‘Ben ülkemdeyim, başka yerde esaret altında yaşayacağıma, ülkemde ölürüm’ demesi, meydan okuması, insanları meydana çağırması en belirleyici faktör oldu” dedi.

İşte Güvenç’in o kara geceye ve sonrasına dair görüşleri;

TARİHİN EN BÜYÜK İHANETİNİ SAVUŞTURDUK”

“Hain darbe girişiminin üzerinden tam üç yıl geçti ve şuan da Gazi Meclisimizde bombalanan alandayız. Biz o gece erken saatlerde Meclise geldik, millet olarak tarihin gördüğü en büyük ihanetlerden birisini savuşturduk. millet olarak bunu savuşturmayı başardık. inşallah bu millet bir daha böyle hain girişimlere, böyle saldırılara maruz kalmaz diyorum. Bir inançla, bir kararlılıkla dünyaya bağımsızlığımız için, haklarımız için tankın altına yatabileceğimizi, tankın üstüne çıkabileceğimizi, havadan ölüm yağdıran uçaklara karşı direnebileceğimizi millet olarak dünyaya gösterdik. Başta Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız ve millet olarak dünyaya örnek bir direniş gösterdik. Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. O gün iradesine sahip çıkan, meşru yönetimine sahip çıkan, cumhurbaşkanına sahip çıkan bu Aziz milletin her ferdini bugün burada şükranla selamlıyorum.

MECLİSİN AÇILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM”

Bir düğündeydik, darbe olduğu anlaşılınca saat 22:30 sıralarıydı, Meclise gelelim dedik. O an çocuklarım yanımdaydı, oğlum illa, ‘bende geleceğim’ dedi. Gelme dedim, tuttu kravatımı çıkarttı. Ne oluyor dedim, ‘Baba yolda tanıyabilirler, milletvekili olduğunu anlayabilirler’ dedi. Kimliğimi aldı benim, ‘yolda kimlikten de tespit edebilirler’ dedi. Yola çıktık, Genelkurmay Başkanlığı’nın orada yolu kestiler, oradan geçemedik ama dolandık Emniyet Müdürlüğü’ne girmek zorunda kaldık. Emniyet’te oluşturulan kriz masasında ne oluyor diye bakalım dedik. Sonrasında TBMM’ye geldik, Meclis Başkanımız İsmail Kahraman’ı aradım, ‘Başkanım meclisin açılması iyi olur’ dedim. Ve meclisin açılması çok stratejik bir hamle oldu. Ben Whatsapp grubuna da zaten o an yazmıştım, meclisi açmamızın stratejik bir önemi olur dedim. Darbecilerin psikolojisinin kırılması adına önemli olacaktı, ben çok katkı sağladığını düşünüyorum. Zor anlardı, yani bu meclis bombalandı, Genel Kuruldaki avizelerin başımıza düşme riski bile vardı.

CUMHURBAŞKANIMIZIN MEYDAN OKUMASI ÇOK ÖNEMLİYDİ”

O gün meclisin açılması çok stratejik bir hamle. O gece açık bir şekilde söylersek Cumhurbaşkanımızın hemen Yunan adalarına gitmek varken kaçmaması, ‘Ben ülkemdeyim, başka yerde esaret altında yaşayacağıma, ülkemde ölürüm’ demesi, meydan okuması, insanları meydana çağırması en belirleyici faktör oldu. Başbakanımızın o gün için teslim olmayıp, talimatlar verip takip etmesi ve bu aziz milletin zenginiyle-fakiriyle, kadınıyla-erkeğiyle, genciyle-yaşlısıyla, cahiliyle-okumuşuyla tüm ülkemizin meydanlarına yürümesi, tankları yürümez hale getirmesi ifade ettiğim gibi bir destandır. 15 Temmuz gecesi tarihin en ağır hain girişim gecesinden biri olduğu gibi aynı zamanda bir milletin ne kadar büyük bir meydan okuma ve büyük bir cesaret sahibi olduğunun da gecesidir. Sonuçta millet inancı, millet iradesi, millet cesareti galebe gelmiştir. İnanıyorum ki bir daha ebediyen bu topraklar seçilmiş hükümetlere böyle hain girişimler yapılmayacaktır. Yönetimler sandıkla gelecek, sandıkla gidecektir. Biz halk iradesinin peşindeyiz, bu topraklarda milletin kendi kendini yönetmesinin peşindeyiz. Halkın değerlerine devletin saygı duymasının peşindeyiz. Bu anlamda da önemli mesafeler aldığımızı düşünüyorum.

FETÖ’NÜN OPERASYONEL GÜCÜ KIRILDI”

Ülkenin ana muhalefet partisi ve muhalefet partileri maalesef savruluyor. Marjinal gruplarla ilişki içerisindeler. Sırf iktidarı yıpratmak adına, iktidarı devirme adına FETÖ’yü araç olarak kullanıyor muhalefet bana göre. Dikkat edin FETÖ hain darbe girişimini tenkit edersen aslında iktidarı yıpratmaya çalışıyor. Tüm terör örgütlerine karşı sivil siyasiyle demokrasiye inanan herkesin aynı safta saf tutması lazım. Amasız, ancaksız, lakinsiz bu işlere karşı çıkmamız lazım. Bunu sağlarsak ülkemiz kazanır, demokrasi kazanır, milletimiz kazanır diye düşünüyorum. FETÖ, operasyonel gücü bakımından minimize edildi. Yani emniyette olsun, askeriyede olsun, yargıda olsun, devlet kademelerinde olsun FETÖ’nün operasyonel gücü kırıldı. Onun dışındaki mücadele de devam ediyor. Şuna da inanıyorum, bundan sonra hiçbir zaman FETÖ ya da FETÖ gibi örgütlerin kamu vicdanında yer bulması mümkün değil. FETÖ’nün de bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden birisi de odur diye düşünüyorum.”

(Röportaj: Ahmet Güneçıkan-Tuğçe Kayar)

Editör: Mahmut Beyaz