Türkiye’nin tekstil ve şiir başkenti olan Kahramanmaraş, enerji başkenti olmak içinde aday. Bünyesinde onlarca üretim tesisi barındıran kentte, Kurulu güç 4.264 MW olurken yıllık yaklaşık üterim ise 6.377 GWh oldu.

ENERJİ FİYATLARI

2017'de enflasyon yüzde 11,92 olurken enerji ürün ve hizmetleri enflasyonu ise yüzde 9,83'te kaldı.

12 aylık bazda fiyatı en çok artan enerji ürünü yüzde 21,3 ile tüpgaz olurken, tüpgazı yüzde 21,35 artışla kömür ücretleri, yüzde 21,01 ile LPG, yüzde 14,11 ile mazot, yüzde 12,53'le odun takip etti. Genel enflasyonun (TÜFE) altında artış gösteren benzin fiyatları yüzde 9,67, doğal gaz abonelik ücreti yüzde 7,23, doğal gaz ücreti ise yüzde 3,52 artış kaydetti. Elektrik fiyatları ise yapılan küçük düzenlemelerin etkisiyle 2017 yılında binde 1 oranında geriledi. Enerji ürün ve hizmetlerinin enflasyon sepeti içerisindeki ağırlıkları da dikkate alındığında, genel enflasyonun yüzde 11,92 olduğu 2017 yılında enerji ürün ve hizmetlerine ait enflasyon oranı ise yüzde 9,83'te kaldı. 2017 yılında elektrik tüketimi önceki yıla göre yüzde 5,1 artarak 289 teravatsaat oldu. Tüm Türkiye'de 2016 yılında 275 teravatsaat elektrik tüketilirken 2017 yılında tüketim miktarı 14 TWh artarak 289 teravatsaate ulaştı. Elektrik tüketimi 2013'te yüzde 2,5, 2014'te yüzde 3,6, 2015'te yüzde 3,5, 2016'da ise yüzde 3,4 artış göstermişti. Nature Geoscience dergisinde yayımlanan çalışmada, gelecekteki iklim değişikliğinin kuzey yarım küredeki rüzgar kaynaklarının azalmasına neden olabileceği öne sürülüyor.

KÜRESEL ISINMA RÜZGARIMIZI DA ETKİLEYEBİLİR

Kahramanmaraş’ı da ilgilendiren küresel ısınma ile ilgili muhabirimizin Nature Geoscience'den derlediği bilgi ise şöyle: “ gelecekteki iklim değişikliğinin kuzey yarım küredeki rüzgar kaynaklarının azalmasına neden olabileceği öne sürülüyor. Yani, küresel ısınma yüzünden, kuzey yarım küredeki rüzgar enerjisi üretiminde uzun vadeli değişimler olabilir. Güney yarım kürede ise, sert iklim değişikliği senaryolarında, rüzgar şiddetlerinde artmalar olabileceği öngörülüyor.

Araştırmada doğrudan rüzgar enerjisinin yenilenebilir enerjide rekabetçi bir kaynak olmadığına işaret edilmiyor. Ancak, bulgular üzerinden, yenilenebilir enerji planlamalarında gelecekteki iklimin de hesaba katılması gerektiği çıkarımı yapılabilir. Dolayısıyla, hali hazırda inşa edilmiş rüzgar enerji santrallerinin veya yapılması planlanan rüzgar enerji santrallerinin iyileştirme çalışmalarında, araştırmada elde edilen veriler faydalı olabilir. Çünkü, araştırmada da belirtildiği gibi, temel rüzgar enerji kaynaklarının sabit kalmayacağı aşikar.

İklim değişikliğinin küresel rüzgar hız dağılımlarını etkileyebileceği zaten biliniyordu. Rüzgarların var olmasının bir nedeni, gezegenin bazı bölümlerinin Güneş radyasyonunu farklı seviyelerde almasıdır. Sonuç, havanın bir yerden başka bir yere akışını etkileyen, Dünya genelinde değişen atmosferik basınç seviyeleridir.

Bilim insanları, küresel sıcaklık değişikliklerinin -özellikle kutup bölgesi gibi bazı bölgelerde daha hızlı gerçekleştiğinde- gezegendeki havanın akışını etkileyebileceğinin farkında. Bu değişikliklerin, rüzgar türbinlerinin etrafında akan havadan üretebileceği güç miktarına büyük bir etkisi olabilir.

Daha önce yapılan bazı çalışmalarda, münferit modeller kullanılarak ya da Dünya’nın belirli bölgeleri incelenerek sorun küçük ölçekte araştırılmıştı. Ancak Nature Geoscience dergisinde yayımlanan yeni çalışmada olduğu gibi konuyu farklı iklim modellerini kullanarak global ölçekte inceleyen araştırma sayısı görece daha az.

Yeni yapılan çalışma kapsamında, bilim insanları, potansiyel iklim senaryolarını araştırdı. Araştırmacılar, küresel sıcaklığın yüzyılın sonuna kadar 5 dereceden fazla artabileceği şiddetli bir iklim senaryosunun yanı sıra Paris İklim Anlaşması taahhütlerinin yerine getirilmesi ile ortaya çıkabilecek daha ılımlı bir iklim senaryosunu çalışmaya dahil etti.

Her iki senaryoda da, rüzgar enerjisi kaynaklarının kuzey yarım küre boyunca gerilediği sonucuna ulaşıldı. Gerilemeler bölgeden bölgeye de değişiklik gösteriyordu. Örneğin, ABD’de 2050 yılına kadar rüzgar gücünde yüzde 8 ila 10’luk bir azalma olabileceği önermesinde bulunuluyor. Kuzey yarım kürenin diğer kısımlarında ise, yüzyılın sonuna kadar yüzde 40 oranında bir düşüş görülebilir”

Derleyen: Mustafa Kılınç

Editör: Mahmut Beyaz