Mehmet Bağlar, Kahramanmaraş’ın tarihini, kültürünü, değerlerini, insanlarını ve bugüne kadar gelmiş geçmiş sanatçılarını anlatan arşivini sadece Manşet Gazetesi ile paylaştı.

Bağlar, 7’den 70’e Maraş ile ilgili bilgiler olan bu özel arşivini gazetemiz okuyucuları ile buluşturarak, kültür ve sanat anlamında vatandaşların gönül dünyalarını aydınlatıyor. Kahramanmaraş’ın tarihi dokusunu ve kültürünü ele aldığımız bu özel arşivde, şehrin geçmişten bu güne gelen ozanlarını, bestekârlarını ve sanatçılarını ele alıp bu özel kişilikleri tek tek sayfa sütunlarımıza taşımaya devam ediyoruz. Her hafta Pazartesi günü gazetemizde siz değerli okuyucularımız için yazılar yazan ve arşivinde ki tarih kokan notları bizimle paylaşan Bağlar, bu hafta 1968 yılında yaptığı çalışmalar, gösterdiği emekle kent müziğinin emektar isimlerinden biri olan Nevzat Kırkpınar öncülüğünde kurulan ‘Edeler Orkestrası’nın kuruluş öyküsünün devamını kaleme aldı. Başından geçen hikâyeleri, turneleri anlatan Kırkpınar, hayatına adeta kazınmış olan anılarını paylaştı.

Volkan Müzik Galerisi Yöneticisi, araştırmacı ve bağlama üstadı Mehmet Bağlar’ın kaleminden ‘Edeler Orkestrası’nın kuruluş öyküsünün devamı;

MİLLİYET LİSELERERARASI MÜZİK YARIŞMASI

1971 Yılında haftalık “Hey Müzik Dergisi” henüz çıkmış, müzisyenlerin ve müzikseverlerin

fena halde  ilgisini çeken bir dergi olmuştu kısa zamanda. Hem bizim sanatçılarımızdan

hem batılı sanatçılardan güncel haberler veriyor, aynı zamanda Türk, İngiliz, Fransız,

İtalyan ve Amerika müzik piyasasının müzik satış listelerini yayınlıyordu. Aynı yılın sonbaharında “liselerarası müzik yarışması” açtığını duyurdu. Çok heyecanlandık.

Ama nasıl girecektik. Ben Endüstri Meslek Lisesindeyim, Kemal, Maraş Lisesinde, Şemsi’nin

kaydı Elbistan Mükrimin Hali Lisesinde, Ercü ise Maraş Lisesinden tasdiknameli.

Bir ümitle Maraş Lisesine başvurduk. Akabinde Maraş Endüstri Meslek Lisesine.

İsteğimiz kabul görmedi idare tarafından. Son kapımız, son ümidimiz Elbistan idi. Yine

vardık Albay Sami beyin karşısına. “Olacağını zannetmiyorum ama bir görüşeyim” diyerek yüreğimize su serpti.  Neyse o görüşme yapıldı ve  sonuçlarına katlanmamız şartıyla onay verildi isteğimize.  Malatya’da bölge elemeleri yapıldı, biz açık arayla birincisi olup Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılacak finallerde yarışma hakkı kazandık.  Bir konunun altını kalın kalın çizmem lazım. 2000 li yıllara kadar Türk Pop Müziğinin bestecileri solistleri, enstrüman çalanları grup ve orkestraları bu yarışmadan çıkmıştır.   On günlerden,  Ank. İst. İzm. Turne ve konserlerinde yaşadığım o kadar çok anı var ki! Yazsam kitap oylumunda bir sonuç çıkar ortaya. Ama ilginç olması bakımından birini aktarayım burada.  İstanbul’dayız. Selim Sırrı Tarcan spor salonu hıncahınç dolu. Sahne sırası bize geldi.  Herkes gibi üç parça çalıp indik kulise.  Biraz sonra Erkin Koray yanımıza geldi.  İlk cümlesi şu oldu: “Evlat şu yedili akoru solak olarak nasıl basıyorsun bir göster bana”  Sonrası kaynaşma ve sohbet ve 1971 de yapılan bu ilk yarışmada kazandığımız Türkiye İkincilik ödülü…  Sonraki yıl da katıldık. Yine bölge birincisi olduk. Yine aynı heyecanı beklemeye girdik. Yine bir sonbahar günü “Hey” dergisinde şu haberi okuduk. “Elbistan Mükrimin Halil Lisesi”  finallere katılamayacaktır.  Anlaşılmıştı “hulle” ! …

CEM KARACA ve MOĞOLLAR ile TURNE  
1973 yazı.  Ali Çetin yedek subay askerliğini yapıyor Maraş’ta. Ali Çetin kim? Vasfi Uçaroğlu Orkestrasında “Samanyolu” ile dünyayı sallayan BERKANT’dan sonra ikinci solist.  Ali Çetin, askerliği süresince bizim Ordu Evi solistimiz. Resmi balo ve günlerde birlikte çalıp söyledik. Önümüzde günlerde Cem Karaca’nın Maraş konseri vardı. Biz de heyecanla bekliyoruz. Nihayet o gün geldi çattı.  Ali Çetin konserin olacağı gün bizi çağırdı ordu evine gittik. Hadi canım dedirtecek bir manzara var karşımızda. Cem Karaca Moğollaar ve Ali abi  aynı masada oturuyorlar. Masaya oturduğumuzda henüz birinci şoku atlatmamışken ikincisini yaşadık. Ali Çetin’in kurduğu cümleyi hala hatırlamıyorum. Yaklaşık şöyle  bir dedi; “Maraş’tan sonra turne boyunca Cem Karaca ile birlikte çalışacaksınız”  Milliyet Liselerarası Müzik Yarışmasında olduğu gibi Cem Karaca ile birlikteliğimizden yazabileceğim birçok anı var elbette.  Ama ben yine bu yaşanmışlıktan bana göre ilginç olan bir anıyı aktarayım. İskenderun’dayız. Kuliste bir telaş var. Cem Karaca’nın menajeri Mehmet Dalmaz yanımıza geldi.  ( Ha bu arada Cem Karaca’dan çalıp söyleyemiyoruz ) “Çocuklar, Barış Manço’dan da çalmamanız gerekiyor” dedi.  Anlamıştık sebebini. Turne kadrosunda Azra ve Feride Balkan kardeşler de vardı ve alt kadrodan sahne alıyorlardı. Azra Barış Manço ile Feride Cem Karaca ile evliliğin eşiğinde idiler. Eh, bu ilişkinin mağduru da biz Edeler olduk.

VE ASKERLİK

Bir not olarak düşmek isterim. Gerek Cem Karaca, gerek Moğollar bizi İstanbul’a davet ettiğinde,  bu davet bizi heyecanlandırdı fazlasıyla. Hatta ailelerimiz devreye girdi, Albay

Sami Bey askerlik yapmamıza karşılık ödül bile koydu. Bize bir Anadol hediye edecekti! …

İkna olduk.  Ben en küçükleriydim içlerinde. Her şey ayarlandı. Üçümüz aynı anda aynı yerde askerlik yapacaktık. Vardık Burdur Ordu Evine. Askerlik nedir ne değildir bildiğimiz için sivil hayatımızdan kime nasıl yaklaşacağımızı biliyorduk. Müzik ve sahne işleri bize teslim edildi. O yıllarda bilinen bir isimmiş Argun. Ama biz bilmiyorduk. Biraz Frank Sinatra, biraz Matt Monro  söylüyor. Sonra Edirneli Aydın Baykal,  Zonguldaklı Kemal, asıl solistlerimiz oldu.

SONRAKİ GÜNLERDE “BABA” MÜSLÜM GÜRSES VE YÖNETMEN ATIF YILMAZ LA ARKADAŞ OLDUK…


 

Editör: Mahmut Beyaz