Bugüne kadar yaptığı eşsiz besteler, yorumlar ve konserlerle Türk Sanat Müziği’ne unutulmaz bir iz bırakan, okuduğu barak türküleriyle Türk halkının gönlünde taht kuran ancak geçtiğimiz aylarda kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Ünlü Sanatçı Dilber Ay’ı eşi İbrahim Karakaş anlattı. Kahramanmaraş’ın müzik firması Deka’nın yetiştirmiş olduğu Dilber Ay’ın çok kıymetli bir insan olduğunu gazetemize anlatan Karakaş, eşinin vefatının ardından kendine gelemediğini söyledi. Dilber Ay’ın hiç kimseye eyvallah etmediğini dile getiren Karakaş, Dilber Ay’ın ömrünü Türk müziğine adamış bir kişilik olduğuna vurgu yaptı.

DİLBER HANIM İÇİN HER BAŞSAĞLIĞI DİLEDİKLERİNDE BİR KEZ DAHA KAHROLUYORUM”
“Dilber Hanım için her başsağlığı dilediklerinde ben bir kez daha kahroluyorum” diyen Karakaş, sözlerinin devamında şöyle konuştu: “Dilber Hanım ile 22 yıllık bir evliliğimiz vardı. Dilber Hanım özellikle son albümünde genellikle benim bulduğum yâda araştırdığım şarkıları seslendirmişti. Bende sanatçıyım ama Dilber Hanım varken kendimi ön plana atmak istemedim. Böyle bir saygısızlık yapmak istemedim. Dilber Hanım vefat ettikten sonra bir sağ gidiyorum, bir sola gidiyorum. Evimde duramıyorum. Bu şekilde günlerimi geçiriyorum. Dilber Hanım aslan gibi bir sanatçıydı. Dilber Hanım kıymeti bilinmeyen değerli bir sanatçıydı. Çok güzel barak türküleri okurdu. Ömrünü Türk müziğine adamış bir insan ama karşılığında hiçbir şey yok. Ne bir belediye konserlerine gittik ne açık hava konserlerine gittik. Biz kendi yağımızla kendimiz kavrulduk. Dilber Ay hiç kimseye eyvallah etmedi. Öyle bir kadındı. Çok kıymetli bir insandı.”

UÇAĞA BİNMEKTEN KORKARDI”
Birlikte oldukları sürede Dilber Ay ile yaşadığı güzel bir anıyı anlatan Karakaş, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Size Dilber Hanım ile unutamadığım yaşadığım tatlı bir anımı anlatmak istiyorum. Dilber Hanım uçağa binmekten korkuyordu. O zamanlar biz Almanya’da yaşıyorduk. Bir gün vapura bindik ve İtalya’ya geçiyorduk. Sonra bana ben kamelyada yatamam dedi. Gidelim bir koltukta yatalım dedi. Sonra vapurun içine baktık koltukların hepsi dolu. Bende dedim gel şu kırmızı halıların olduğu yerde sinemanın önünde yatalım dedim. Valizlerimizi bıraktık kafamızı yastığa koyduk. Aradan bir saat geçti. Gemi çok fazla sallanmaya başladı. Biz deprem oluyor sandık. Çok fazla telaşlandık. Kendisinin tansiyonu çıktı. Daha sonra tutuna tutuna içeri girdik ve içeride 300 kişi var, o 300 kişinin hepsi de mışıl mışıl uyuyor. Sadece biz ayaktayız. Öyle komik ve güzel bir anımız vardı.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz