2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni, Kahramanmaraş Adliyesi’nde gerçekleştirildi. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcısı İlker Yazıcı’nın yanı sıra Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanı Numan Öksüz, Onikişubat Belediye Başkanı Hanefi Mahçiçek, Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay ve KSÜ Rektörü Niyazi Can ve çok sayıda davetli katıldı. 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Başsavcısı İlker Yazıcı, Yeni bir adli yıl başlangıcında aradan 3 yıl geçmiş olmasına rağmen en sarsıcı etkisini adalet camiamız üzerinde bırakan 15 Temmuz darbe girişimi akabinde gelişen zorlu sürece rağmen bütün il adalet teşkilatlarımız ve topyekûn adalet camiamız büyük bir gayret ve özveri ile hak ve adaletten ayrılmadan, hain terör örgütü tarafından bozulmaya çalışılan toplum düzeninin yeniden tesisinde büyük bir rol oynamıştır. Adalet camiamız gerek darbe girişiminin hemen sonrasında, gerekse bugüne kadar gelinen süreçte gösterdiği tarafsız ve vakarlı duruş ile hukuku ve insan haklarını ayaklar altına alabilecek bir savrulmanın önüne geçmiş bilakis tüm uygulama ve kararları ile hukukun üstünlüğü ilkesinin dimdik ayakta durmasını sağlamıştır. Bugün gelinen nokta itibariyle FETÖ terör örgütü üyeliği, irtibat ve iltisakı iddialarına konu olaylara ilişkin yüzde doksan oranlarında soruşturmaları tamamlamış bulunmaktayız. İlimizdeki FETÖ yapılanmasını. En üst dereceli sorumlu imamlarından en altta sorumlu abilerine kadar yüzde yüze yakın olarak deşifre ettik. 15 Temmuz öncesinde ve hemen akabindeki bir iki günlük süreçlerde çeşitli şekillerde yurt dışına kaçan örgüt üyeleri haricinde ilimiz yapılanmasında görev alan örgütün mahrem konumundaki birçok önemli ismini yargı önüne çıkarmayı başardık” dedi.

TOPLUMSAL FARKINDALIĞIN ARTTIRILMASINDA FAYDALI OLACAKTIR”

Yazıcı kon toplumsal farkındalığın arttırılmasında faydalı olacaktır uşmasına şu şekilde devam etti, “Bu süreçte bir kişi bile olsa hata yapma lüksümüz olmadığını, delil bilgi ve belgeye dayanmayan soruşturma yapılamayacağını defaatle tüm çalışma arkadaşlarımıza altını çizerek belirttik. Bu yaklaşımımızın Kahramanmaraş ölçeğinde yürütülen yargısal faaliyetlerde ortaya çıkan kararlarda ve bu kararların kamuoyu dönüşlerine baktığımızda yüzde doksandokuzlara varan olumlu sonuçlara tekabül ettiğini müşahede etmekteyiz. Toplum olarak geldiğimiz noktada en ufak meseleler birdenbire insanların hayatını kaybettiği çok vahim şiddet olaylarına kadar gidebiliyor. Sorunlarımızı şiddete sarılarak çözme eğiliminin gün geçtikçe arttığını üzülerek izliyoruz. Basit bir özür dileme gönül alma ile daha başlamadan bitebilecek meseleler maalesef hep ben, hep bana denilerek içinden çıkılmaz sorunlara ve adliye önüne gelen yüzlerce dosyaya tekabül ediyor. Bu noktada her geçen yıl artan uyuşmazlıklarla çoğalan iş yükü, kaybettiğimiz canların, ömür boyu sakat kalacak bedenlerin, geride kalan yetimlerin, uğradığımız ekonomik zararın ve iş gücü kaybının yanında en son konuşulacak mevzu olabilir. Sorun sadece sonuç üzerinden ele alınırsa adalet camiamıza da haksızlık yapılmış olur. Önleyici hekimlik uygulamasında olduğu gibi, çatışma ve uyuşmazlıklarında daha oluşmadan önüne geçilmesi için toplumun tüm kesimlerince adalet ve hakkaniyet kavramlarında uzlaşılması gerekir. Bu açıdan en temel adalet ve hakkaniyet kavramlarının daha ilköğretimden itibaren müfredat konusu olması, sorunlara tarafsızca bakabilecek, kendi hak ve özgürlüğünün sınırlarını bilen, karşısındaki insanın haklarına saygı gösteren, yetim hakkı/ kul hakkı dediğimiz kavramlara önem veren bireylerin yetişmesini sağlayacaktır. Yine ilgili kamu kurumlarımız ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızla Adalet ve Hakkaniyet kavramları üzerine çalışmalar ortaya konulması toplumsal farkındalığın arttırılmasında faydalı olacaktır.

DÜRÜSTLÜKTEN ASLA VAZGEÇMEYEREK…”

Toplumun tüm fertleri olarak karşılaştığımız sorun ve uyuşmazlıklarda kendi öz eleştirimizi yapabilecek bir yaklaşımı karakter edinmeliyiz. müşteki, şüpheli yada tanık her kim olursak olalım her zaman mahşeri vicdanın huzurunda olduğumuzu unutmadan doğruyu söyleyerek ve bazen aleyhimize bile olsa dürüstlükten asla vazgeçmeyerek , gerçekten adil bir kararın ortaya çıkması için adalete yardımcı olmalıyız. Haksızlığın her türlüsüne kendi lehimize olsa bile karşı çıkmalıyız. Önce kendimiz toplumsal kurallara ve hakka riayet etmeli daha sonra başkalarından beklemeliyiz. Kaldı ki hak konusunda geçtiği üzüm bağından kopardığı bir salkım üzümün bedelini oraya bırakacak kadar, hakka riayet eden bu aziz milletin şanlı tarihi bunun en güzel örnekleri ile doludur.

BU ANLAMDA HIZLI VE ETKİN BİR ADALETİN YANI SIRA…”

Bu süreçte sadece tepkisel bir duruşun dışında gittikçe artan oranlarda karşımıza çıkan iş yükünün nitelikli yargı faaliyetinin önünde en büyük engel olması nedeniyle, sorunları görerek çözümleyici yaklaşımla birçok yeniliğin hayata geçirilmesini görmekten mutluluk duymaktayız. Bu anlamda yaşanan tüm sıkıntı ve zorluklara rağmen özellikle 15 Temmuz saldırısından bu güne kadar ülkemizde kurulan istinaf mahkemesi sayısı 15 i bulmuştur. İstinaf mahkemelerinin hizmete geçmesiyle ülkemizde 2 dereceli yargılama dönemi başlamıştır. Söz konusu üst dereceli mahkemelerin kurulmasıyla vatandaşlarımız nezdinde hak arama yollarının çoğaltılması , hukuki güvencenin artırılması, adaletin, daha adil ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi yolunda çok önemli bir adım atılmıştır. Modern adalet uygulamaların da uzun soluklu yargı süreçlerinin ardından sadece geçte olsa hakkı teslim eden, cezalandıran ve toplumdan tecrit eden bir adaletin çözüm olmadığı, bilimsel çalışmalar ile ortaya konulmuştur. Bu anlamda hızlı ve etkin bir adaletin yanı sıra mağdurun uğradığı maddi -manevi tüm zararı olabilecek en iyi şekilde gidermeye çalışan ve ayrıca şüpheliyi suça iten nedenleri dikkate alarak kişi esaslı ceza ve infaz sistemini öne çıkaran, onarıcı ve rehabilite edici adalet uygulamaları son yıllarda daha da önem kazanmıştır. Hızlı ve etkin bir yargılama ile onarıcı adaletin tesisi maksadıyla alternatif çözüm yolu olarak ceza uyuşmazlıklarında “Uzlaştırma” hukuk uyuşmazlıklarında ise “Arabuluculuk” yasal düzenlemeleri uygulamada Kahramanmaraş Adliyemizde hakim, savcılarımız ve uzman personellerimizin büyük özveri ve gayretleri ile çok olumlu sonuçlarla hayata geçirilmiştir. Bu çözüm yollarının daha etkin ve yoğun olarak kullanılması için Adliyemiz olarak her türlü imkanı seferber etmiş durumdayız.

MAKUL SÜRELERDE BİTİRİLMESİ HEDEFLENMEKTEDİR”

Adaletin gecikmesinin önüne geçilmesi amacıyla uygulamaya konulan yargıda hedef süreler uygulamasıyla soruşturma ve davaların daha makul sürelerde bitirilmesi hedeflenmektedir. Bu anlamda soruşturma ve yargılama süreçleri vatandaşlarımız nezdinde daha şeffaf ve izlenebilir bir hale getirilmiştir. Hükümlülerimizin olumlu sosyal etkinlikler ve meslek edinme faaliyetleri ile bir daha suça karışmayacak şekilde yeniden topluma kazandırılması şeklindeki Rehabilite edici adalet anlayışının uygulama birimi olarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğümüz Ağaçlandırmadan , Cami Temizliğine, Okulların tadilat ve onarımlarından, Kamu Kurumlarında çalışmaya, Meslek edindirme kurslarından ihtiyaç sahibi hükümlü ailelerine çeşitli sosyal yardımlara kadar bir çok güzel hizmetler ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz Temmuz ayında açılışı yapılarak hizmete alınan Adliyemiz ek binasında daha geniş imkanlarla faaliyetlerine devam etmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarımızda özellikle Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumumuz ile Türkoğlu Açık Ceza İnfaz Kurumumuz iş kolu faaliyetlerinde yapılan atölye çalışmaları ile “Fırıncılık ve Pasta ustalığından”, Kahramanmaraşımız’a özgü “Yemeni” ve “Bakırcılık” el sanatlarına, “Ahşap oymacılığından”, “Baharat ve Stor Perde” imalat atölyelerine kadar bir çok işkolunda, hükümlülerimize meslek edindirme ve üretime yönelik faaliyetler ortaya konulmasında nitelik ve nicelik olarak çok önemli ve başarılı çalışmalar yapılmaktadır. Son üç yılda adliyemizde yaşanan yer sorununa rağmen artan iş yükü karşısında daha sağlıklı ve hızlı bir yargılama sürecinin oluşturulması açısından taleplerimiz sonucunda hakim ve savcı kadro sayımız ve mahkeme sayılarımız ideal sayılara ulaşmıştır. Son dönemde artış gösteren özellikle kadına yönelik şiddet vakaları tarafımızca dikkatle takip edilmektedir.

YANLIŞ KANAATLERİN OLUŞMASINA NEDEN OLMAKTADIR”

Adliyemizde Cumhuriyet Başsavcılığımız nezdinde oluşturulan Aile İçi Şiddet ve Çocuk Büroları, ve yine bu yıl faaliyete geçirilen Adli Görüşme odaları ve Çocuk İzlem Merkezi ile mağduru kadın ve çocuk olan şiddet - istismar dosyalarında, savcı, hakimlerimizin ve ilgili uzman personellerimizin konuya hassasiyetleri en üst düzeye çıkartılmıştır. Başsavcılığımız olarak, Aile mahkemelerimiz ve emniyet birimlerimiz ile oluşturulan işbirliği ve koordinasyon sayesinde özellikle kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı vakalarına çok hızlı tepki veren bir uygulamayı hayata geçirmiş bulunmaktayız. Son yıllarda ülkemize yakışır modern bir yargı sistemi kurma yolundaki sorunlarımızı çözümlemekle uğraşırken, yargı kadrolarının yaklaşık üçte biri, Fetö terör örgütü ile irtibat ve iltisakları nedeniyle boşalmıştır. Bu gün itibariyle büyük oranda kadrolar tamamlanma aşamasına gelmiş ise de zaten var olan sorunların yanında gelişen bu durum yargı faaliyetinin etkin ve makul sürelerde yerine getirilmesini dönemsel olarak son derece güç bir hale sokmuştur. Ancak bu süreç savcı, hakim ve tüm yargı personellerimizin olağanüstü gayret ve çabaları ile sorunsuz bir şekilde atlatılmıştır. Bu zorlu süreci fırsat bilen başta FETÖ terör yapılanması olmak üzere birlikte hareket eden diğer bazı hain terör yapılarının sürekli adalet mekanizmasına yönelik özellikle sosyal medya üzerinden tezvirat üretmeleri ve toplum algısını yanlış yönlendirme çabaları vatandaşlarımızda yargı faaliyetlerine yönelik yanlış kanaatlerin oluşmasına neden olmaktadır.

ADİL BİR YARGI FAALİYETİNİN GERÇEKLEŞECEĞİNE OLAN İNANCIMIZ TAMDIR”

Adalete duyulan güven eşittir devlete duyulan güvendir. Adaletin doğru işlemediği bir yerde bireylerin önce adalete daha sonra ise devlete olan güveni sarsılır. Bu nedenle gerçek milliyetçiliğin ve vatan severliğin, her ne ise işini, vazifesini en iyi şekilde yapmak olduğuna canı gönülden inanan birisi olarak ifade etmeliyim ki; yargı mensupları olarak en başta biz hakim ve savcılar çalışmamız, gayretimiz ve toplumda her kesime hiç bir etnik köken, inanç, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce farkı gözetmeksizin mesafeli tarafsız duruşumuzla, örnek bir tutum sergilemeliyiz. Mecelleden başlayarak, “Bangolar Yargı Etiği İlkeleri” “Budapeşte İlkeleri” ile uluslararası metinlere konu olan ve yine iç hukukumuzda Anayasamızın “Mahkemelerin Bağımsızlığı” kenar başlıklı maddesi ile 2802 sayılı kanunun ilgili maddelerinde somutlaşan hakim ve savcılarda bulunması gereken nitelik, davranış ve tutumlar ile sözü edilen yargı etik kurallarına samimiyetle gösterdiğimiz bağlılıkla, yargının adil, bağımsız, tarafsız ve etkin olduğuna ve sorunsuz işlediğine dair mevcut toplumsal güveni en üst düzeye çıkarmak zorundayız. Bu hususta tüm hakim, savcı, avukat ve yargı çalışanlarımıza son derece tarihi ve büyük görevler düşmektedir. Önümüzdeki süreçte tüm bu anlatılan uygulama ve çabaların artarak devamı ile toplumun tüm kesimlerinin desteği ile topyekün yargı camiamız olarak ortaya konulacak samimi gayret ve özverili çalışmalar sonucunda ülkemiz insanının hak ettiği daha hızlı, daha etkin ve daha adil bir yargı faaliyetinin gerçekleşeceğine olan inancımız tamdır” dedi.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz