2016 yılının ılık bir ilkbahar ayında Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde terör örgütü PKK’ya yönelik devam eden Güneydoğu operasyonları sırasında vatanı, bayrağı, ezanı, namusu ve şerefi için eşinden çocuğundan vazgeçerek eli kanlı leş sürüleriyle göğüs göğse çarpışan, bu uğurda da ay yıldızlı Türk Bayrağı’nın ilelebet dalgalanabilmesi için şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Hakan Duyğal’ın eşi Sibel Duyğal, Afrin’de devam eden Zeytin Dalı Harekâtına destek verdi. Duygularını, yaşadıklarını Manşet Gazetesi’nden Emre Akkış’a anlatan ve eşinin şehadetiyle, Zeytin Dalı Harekâtı’ndan bahsettiği her bir cümlede duygulanan 3 çocuk annesi Duyğal, asil, milliyetçi bir Türk kadını olduğunu, “Her zaman devletimizin ve askerimizin arkasındayız. Benim 2 tane çocuğum var ve ben o çocuklarımı devletime ve şehidimize layık bir şekilde yetiştirip gerekirse onlarla beraber Afrin’e savaşmaya giderim” sözleriyle gösterdi. Eşinin şu anda arkadaşlarıyla beraber Afrin’de savaştığına inandığını söyleyen Duyğal, her ne pahasına olursa olsun şehit eşinin kanının yerde kalmayacağını vurguladı.

BELLİYDİ BİR ÇABASI VARDI
Eşinin şehadet süreciyle ilgili detayları aktaran Duyğal, eşiyle şehit olmadan önceki son konuşmasını anlattı. Eşinin o gün hiç olmadığı kadar bir çaba içerisinde olduğunu dile getiren Duyğal, şöyle devam etti: “Eşim Tunceli’de görev yapıyordu. Geçici görevle Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ne gönderdiler. Daha sonra Güneydoğu operasyonları sırasında Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne göreve gitti. 1 Mayıs 2016 tarihinde de Nusaybin’de şehit oldu. 30 Nisan 2016’da ben kayınvalidemlerdeydim. Eşim operasyonlarda iken benimle ve çocuklarımla görüntülü görüşmek istiyordu ancak kayınvalidemlerde internet tam olarak çekmiyordu. O gün hiç olmadığı kadar bizimle görüşmek istiyordu. Belliydi bir çabası vardı. Zaten o zamanlarda operasyona gittiği zaman yalnızca görüntülü görüşme imkânımız oluyordu. Toplulukta olduğu için pek fazla telefonda konuşamıyorduk. Az öncede söylediğim gibi kayınvalidemlerde internet çekmediği için eşim bizi bir çabayla eve geçmemizi istedi. Ben de acaba Hakan bize sürpriz mi yapıyor, eve mi geldi acaba diye düşünüyordum. Daha sonra çocuklarımla beraber eve geldim. İnterneti açtık, görüştük kendisiyle. Eşim çocuklarımızla konuştu. O zamanlar 10 aylık kızım Meyra’yı gördü. Zaten 2 defa görmek nasip oldu.”

KIZIMIN ÇIĞLIK ATTIĞI SAATTE EŞİM…
Eşinin şehit olduğu günde aynı saatlerde o zamanlar 10 aylık şimdi 2,5 yaşında olan kızının sabaha karşı çığlıklar içinde uyandığını ve ağlamaya başladığını ifade eden Duyğal, daha sonraları eşinin kızının çığlık attığı dakikalarda şehit olduğunu öğrendiğini kaydetti. Duyğal, “Hakan ile telefonda görüşürken ben farklı bir çabasının olduğunu çok net bir şekilde görebiliyordum. Eşimle bizimle görüşürken sürekli telefonda uyukluyordu. Bunun üzerine ben Hakan orada uyumaya zamanın var. Bizimle konuşurken neden uyuyorsun dedim. Hakan bunun üzerine bana “Ben sizde huzur buluyorum. Huzur bulduğum için uyukluyorum. Siz benim huzurumsunuz. O çocuklar benim huzurum” dedi ve bu kendisiyle son konuşmamız oldu. Meğerse o konuşması bize aslında bir vedaymış. Telefonu kapattıktan sonra çocuklarımı banyo yaptırdım ve onların fotoğrafını istedi benden. Daha sonra akşam saat 9’u çeyrek geçe ben kendisine Hakan ne yapıyorsun, nasılsın diye mesaj çektim. O da bana, “Göreve hazırlık yapıyorum” dedi. Bize operasyona hazırlandığı esnada son bir kez fotoğraf gönderdi. Sonra da benim ısrarlarıma dayanamayaraktan gece “Görev yerindeyim beni merak etmeyin” diye mesaj attı. Ben o mesajı sabah gördüm ama kendisini riske atmak istemediğim için mesajına cevap vermedim. O gecenin sabahına benim hiç uyanmayan, ağlamayan o zaman 10 aylık şimdi 2,5 yaşındaki kızım sabah saat 5’de bir çığlıkla ağlamaya başladı. Ben o zaman adeta bir şok geçirdim. Uyanan kızımı sakinleştirdim, tekrar uyuttum ve arkasından namazımı kıldım. Daha sonraları çocuğum uyandığı zaman eşimin şehit olduğunu öğrendim” şeklinde konuştu.

O SABAH ÖYLE BİR ŞEY OLDU Kİ…
“Ben her sabah uyandığımda ya evimin balkonuna çıkarım ya da penceremi açardım. O sabah öyle bir şey oldu ki ne evimin balkonuna çıktım ne evimin balkonunun kapısını açtım ne cama çıktım” diyen Duyğal, eşinin şehadet haberini aldığında kendini çok kötü hissettiğini söyledi. Duyğal, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “O gün evin içerisinde bir çaba içerisindeydim ve ben bile bu çabama anlam veremedim. Sürekli bir çaba içerisindeyim. O arada dışarı baktığımda bayraklar asılmıştı, dışarı çok kalabalıktı. Dışarıya çıkmayan bir biz vardık. Sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda herkes karşımdaydı ve bana eşimin şehit olduğunu söylediler. Eşimin şehadet haberini aldığımda bana eşimin yaralı olduğunu söyleyin diye bağırdım. Bana şehit olduğunu söylemeyin diye askerlere yalvardım. Sonra bir şekilde beni içeriye oturtturdular ve sakinleştirdiler. Yani öyle bir an oldu ki ben oradakilere benim eşim şehit olmuş. Beni eşimin her şeyine şahit edin dedim. Ben eşime son görevimi layıkıyla yapmak istiyorum dedim.”

MANEVİ OLARAK ÇOK BÜYÜK BİR EKSİKLİĞİMİZ VAR
Manevi yönden çok büyük eksikliklerinin olduğunu ve eşini özlediğini dile getiren Duyğal, “Hakan 1 Mayıs 2016’da şehit oldu ve 2 Mayıs’ta toprağa verildi. 2 Mayıs’ta nasıl o kara topraklar eşimin üstüne geldiyse benim de o dakikadan itibaren hayatım bitti. Yani 1 Mayıs’tan itibaren benim yaşamım bitti, hayatım bitti, hayata bakış açım çok farklılaştı. Ancak benim 3 tane emanetim var. Ben onlar için yaşamak zorundayım. Günler çok zor geçiyor. Manevi olarak çok büyük bir eksikliğimiz var. Eşim şehit olduktan sonra mesajlarına bakmıştım. O mesajlara baktığımda zaten eşim tamamen bu dünyayla ilişiğini kesmiş ve şehadet yoluna baş koyduğunu gördüm” ifadelerini kullandı.

GEREKİRSE ÇOCUKLARIMLA BERABER AFRİN’E GİDERİM
“Ben bir şehit eşi olarak Afrin operasyonunu sonuna kadar destekliyorum” diyen Duyğal, son olarak sözlerine şunları ekledi: “İnşallah teröristlerin kökü kazınır. Devletimize ve ordumuza sonuna kadar güveniyorum. Hakan’ımın kanı yerde kalmayacağına inanıyorum. Zaten ben şu anda Hakan’ın Afrin’de arkadaşlarıyla beraber savaştığına inanıyorum. Gerekirse bende 2 tane aslan gibi çocuğumu alırım ve çocuklarımla beraber Afrin’e savaşmaya giderim. Her zaman devletimizin ve askerimizin arkasındayız. Benim 2 tane çocuğum var ve ben o çocuklarımı devletime ve şehidimize layık bir şekilde yetiştirip gerekirse onlarla beraber Afrin’e savaşmaya giderim.”

Haber: Emre AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz