Son zamanlarda yaşanan olaylarla sık sık gündeme gelen ve toplumda derin bir rahatsızlık oluşturan cinsel istismara karşı hükümet harekete geçti. Bunun üzerine ise geçtiğimiz günlerde yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Halk arasında hadım olarak bilinen konu yasal dayanağa kavuşturulmaktadır. Cinsel istismara eğilimi olan kişilerin bazı mesleklerde çalışması tamamen yasaklanacak” açıklamalarında bulundu. Bir ay içerisinde yaşanan tüm bu gelişmeler sonrası kentte uzun yıllar avukatlık mesleğini icra eden ve deneyimi ile tanınan Avukat Ahmet Babaoğlu, cinsel istismar suçunu ve yasallaştırılacak olan hadım cezasını gazetemize değerlendirdi. Olaylara günlük bakmanın doğru olmadığını ifade eden Babaoğlu, şu anda istismara karşı cezaların geçmiş yıllardakinden daha caydırıcı olduğunu vurguladı. “Bu cezaları biz bir türlü topluma anlatamadık yâda anlaşılmadı” diyen Babaoğlu, suçun topluma iyi öğretilmesini ve dolayısıyla bunun da eğitim ile çözülmesi gerektiğini söyledi. Hadım cezasının kişinin bedensel bütünlüğüne yönelik olmasından ötürü doğru bir ceza tarzı olmadığını savunan Babaoğlu, sözlerinin devamında bir kez daha eğitimin önemine vurgu yaptı. Cezaların çeşitlendirilmesinin doğru olmadığını dile getiren Babaoğlu, “Cezaların yasaların konjektör olarak yapılması yanlıştır. Ceza devamlı, sistemli, genel ve eşit kurallara göre yapılmalı. Konjektör daimi kitleleri daha öç almaya yönelik daha intikamcı daha sert hak edilmeyen cezalara doğru yönlendirir. Diğer toplumsal kurumlarda da bu böyledir” ifadelerini kullandı.

DEPRESYONLARLA İZAH ETMEK MÜMKÜN
Babaoğlu, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Cinsel istismar rızaya dayanmayan suçu oluşturduğu için tarih boyunca suç sayılmış ve cezalandırılmıştır. Yalnız burada çok önemli bir ayrıma gitmek lazım. Fuhuş ile cinsel istismarın yakından uzaktan hiçbir alakası yok. Fuhuş bir meslektir ve cinsel köleliktir. Cinsel istismar ise rızası kabul edilmeyen çocuklar dâhil yetişkinlerin rıza dışı cinsel birleşmeye zorlanması veya istismar dediğimiz okşama, saldırı gibi cinsel içerikli hareketlerde bulunmadır. Evet, son zamanlarda özellikle cinsel istismar olaylarının arttığı bir gerçek. Bu olaylar bizim sosyolojik bir anlayışımızdan mı kaynaklanıyor yoksa tatmin edilmemiş bir toplum yapısından mı kaynaklanıyor? Bunların sosyolojik olarak ceza hukuku açısından araştırılmasında yarar var. Tabii birde önceden beri var mıydı yoksa şimdi birden bire mi arttı? Bunlar öyle konjektör olarak birden bire artacak suçlar tipinde değil. İnsan yapısını ilgilendiren, terbiyesini ilgilendiren, aldığı eğitimi ilgilendiren çok çeşitli sosyolojik kurumsal depresyonlarla izah etmek mümkün. Eğer bugün arttı dersek olaya günlük bakıyoruz demektir. Bu doğru değil.”

ÇOK AĞIR CEZALAR OLDUĞUNU ANLATAMADIK
Çok ağır cezaların olduğunu topluma anlatamadıklarını belirten Babaoğlu, şu anda toplum içerisinde ben değil o damgalansın algısının geliştiğini kaydetti. Babaoğlu, “Eskiden istismar suçlarına karşı 6 ay gibi kısa bir süre ceza veriliyordu. Bugün ise gerçekten toplumun bilmediği yâda iyi anlatmadığımız şekilde çok önemli cezalar veriyoruz. Yani bir parmağınızı karşı cinsin vücuduna dürtseniz dahi 2,5-3 yıl ceza veriliyor. Bu cezalar 3 yıldan başlıyor, 20 yıla kadar çıkabiliyor. Belki de bunu topluma iyi anlatamadık. Yani cinsel istismarın çok önemli bir suç olduğunu, çok ağır cezalar olduğunu anlatamadık. Bunun birde yansımasına bakalım. Bugüne kadar ayıp sayılan haysiyet düşüklüğü şeklinde yorumlanan ve ‘Ben zarar gördüm. Toplum içinde dışlanırım” tarzında bir çekingenlikle ve az ceza verilmesi nedeniyle şikâyet edilmeme durumu vardı. Ama bugün cezalar artınca herkes hakkını arar diye bir değerlendirme yapmanın da faydası olduğu kanaatindeyim. Madem büyük bir ceza veriliyor cezasını çeksin ve toplum içerisinde ben değil o damgalansın algısı gelişti” şeklinde konuştu.

HAYATIN İÇİNDE OLAN HİÇBİR ŞEY AYIP VE GÜNAH DEĞİLDİR
“Hayatın içinde olan hiçbir şey ayıp ve günah değildir” diyen Babaoğlu, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Almanya’dan öğretmen bir misafirim geldi. Bu cinsellik konusu geçtiğinde bana, “Ağabey Almanya’da cinsellik öğrencilere anlatılıyor ve öğretiliyor” dedi ve benim yerime asıl can alıcı cümleyi ilave etti: “Hayatın içinde olan hiçbir şey ayıp ve günah değildir” dedi. Bu hayatımızın içerisinde var. Öyleyse gence, yaşlıya, çocuğa eğitimin bir parçası olarak bunu anlatmalıyız ve suç olduğunu da çok iyi bir şekilde öğretmeliyiz. Bunu bizim eksiğimiz olarak görüyorum.”

SONUÇLARI TARTIŞMAK SUÇLARIN AZALMASINI SAĞLAMAZ
Sonuçları tartışmanın suçları azaltmayacağından söz eden Babaoğlu, “Diğer taraftan verilen cezalar gerçekten yeterli. Belli bir zaman sonra da sanatta tiyatroda veya çok daha farklı alanlarda farkındalık oluşturulmalı. Topluma bunun bir suç değil, aşağılık bir suç olduğunu kabul ettirmeli ve öğretmeliyiz. Öğretmeden sadece sonuçları tartışmak başta işlenen suçların azalmasını sağlamaz. Mutlak surette biz buna bir eğitim desteği sağlamalıyız. Hadım konusuna gelince, Hadım etmeyi bizim halkımız hayvanlardan bilir. Hadım etme bir kişinin cinsel isteğini tamamen yok etmek demektir. Bu yöntem dünyanın birçok ülkesinde kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediyor. Ben hadım cezasının gelmesine karşıyım. Neden karşıyım? Cezalandırma özgürlüğe yönelik bir şeydir. Sizin özgürlüğünüzü kısıtlıyorum, alıyorum. Sizin toplum içerisinde özgür dolaşmanız, insanlarla oturup kalkmanız aynı ortamı paylaşmanız topluma zararlıdır diyorum ve sizi alıyorum cezaevine koyuyorum. Bu özgürlüğe yönelik bir davranıştır. Hadım etmek bedensel bütünlüğe yönelik bir davranıştır. Yani insanların bedensel fonksiyonlarının ortadan kaldırılması doğru değil. Bu hırsızın elini kesmek gibi bir şeydir. Bu ceza hukukunun kabul etmediği yöntemlerdir. Bence cezanın çeşitlendirilmesi doğru değildir. Biz etkin bir uygulama yaparsak toplumu aydınlatırsak sonuç alacağımız kanaatindeyim. Cezaların yasaların konjektör olarak yapılması yanlıştır. Ceza devamlı, sistemli, genel ve eşit kurallara göre yapılmalı. Konjektör daimi kitleleri daha öç almaya yönelik daha intikamcı daha sert hak edilmeyen cezalara doğru yönlendirir. Diğer toplumsal kurumlarda da bu böyledir” diye konuştu.

Haber: Emre AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz