Tüm toplumlara has bir durum mudur bilinmez. Ancak bizim toplumumuzda ekonomik göstergeler ile siyasi eğilimlerin doğru orantılı olduğu su götürmez bir gerçek.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü son koalisyon hükümeti olan 57. Hükümeti, bir çoğumuz hatırlar. 18 Nisan 1999'da genel ve yerel seçimlerin bir arada yapılması kararlaştırıldı. Ülke o güne kadar Bülent Ecevit'in azınlık hükümetiyle yönetiliyordu.

Yapılan yerel ve genel seçimlerden birinci çıkan Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit'in başkanlığında kurulan hükümetin diğer ortakları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'dı.

O ünlü 21 Şubat’da Başbakan Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında yaşanan anayasa kitabını fırlatma olayları ile başlayan, bilahare dövizin katlandığı, esnafların yazar kasa fırlattığı, bankaların battığı bir sonucu getirmiş, bu kötü ekonomik tablo neticesi ülke seçimlere gitmiştir.

Sabah ülkeyi yöneten 3 parti de, çıkan seçim sonuçlarına göre baraj altında kalmış, adeta üçü birden sandığa gömülmüştü. Sebep, fakirleşen halk, kötü ekonomi.

Efendim buralara neden geldik, yada neden bu kadar gerilere gittik.

Bu 57. Hükümet Türkiye Cumhuriyetinin son koalisyon hükümeti idi. 2002 yılından itibaren ülkeyi Cumhurbaşkanımız liderliğinde mevcut hükümet yönetmekte. Hükümete karşı yıllardan beri süregelmiş eleştiriler var. Demokrasi, hukuk sistemi, insan hakları, eşitlik, özgürlük, kavga politikası, ayrıştırıcı politika uygulaması, Avrupa Birliği ve devletleri ile kurulan kötü ilişkiler, ülke ekseninin batıdan doğuya kaydırılması gibi.

Birkaç zamandır, halk nezdinde mevcut hükümetin ekonomik politikaları üzerine pek çok eleştiriler kulağa çalınır oldu. Bir poşet mevzuudur günlerdir sosyal medyanın dilinde. Vatandaşın cebini yakan elektrik faturaları, otoyol ve köprülere uygulanan yüzde 45’lik zam oranları. Çoğalan işsizlik, eriyen maaşlar… İnsanlar daha çok konuşur, daha çok şikayet eder oldu.

Hele birde son günlerde sosyal medyada yapılan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için yapılan anketleri görünce insan demeden edemiyor.;

Demek ki demokratik değerler insanların çok da umurunda değil. Karın doyurmuyor, olsa da olur olmasa da.

Yeter ki sen insanların cebine dokunma!