İddiaya göre, çalıştığı şirkette sabah 08.00 mesaisine yarım saat geç kalan akşam da mesaisinden 15 dakika erken çıkan işçi tazminatsız şekilde kovuldu. Soluğu İş Mahkemesi'nde alan işçi, depo işçisi olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin açık ve kesin bir ifade olmadan sona erdirildiğini dile getirdi. Mahkeme, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız nedenle feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve yasal sonuçlarına karar verilmesini talep etti. Davalı işveren ise davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini, davacının mazeretsiz olarak işe hiç gelmediğini yahut geç geldiğini veya görev yerini terk ettiğini, fesih işleminin usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini, davacının iş sözleşmesinin haklı ve geçerli nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istedi.

"FESİH ÖLÇÜLÜ OLMAMIŞTIR"
Mahkeme; davalı işverenin yapmış olduğu fesih işleminde feshin son çare olma ilkesine uyulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetti. Gerekçeli kararda; davacının 08.00'de başlayan vardiyaya 08.35 ve 09.00'da işbaşı yapması eylemlerinin iş akdi feshini gerektirir ağırlıkta olmadığı, davalı işverence bu eylemler nedeniyle işleyişin ne şekilde olumsuz etkilendiği hususunun ispatlanamadığı, fesih işleminin ölçülü olmadığı belirtildi. Kararı davacı işçi temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

"İŞE ZAMANINDA GELECEKTİ”
Yargıtay kararında, işçinin işe geç gelip erken çıktığına dair tutanak tutulduğuna dikkat çekti. Davacının savunma vermediği ve davacıya bu nedenle 2 günlük ücretten kesme cezası ve ihtar verildiği, davacının belirtilenlerin doğru olmadığına ilişkin savunma verdiği hatırlatıldı. Kararda; "Davacıya ihtar verildiği, iki gün işe geç geldiği belirtilerek (08.00-16.00 vardiyasına 08.35 ve 09.00'da geldiği) tutanak tutulduğu, davacının savunma vermediği, 17.10.2016 tarihli ihtarname ile davacının iş akdinin feshedildiği anlaşılmıştır. Davalı iş yerinin özelliği ve yapılan işin gereği kesintisiz çalışılması gereken işyerinde mazeretsiz devamsızlıklar yaparak olumsuzluklara yol açan davacının iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığı anlaşılmakla davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. İş Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi'nin kabul yönündeki kararı bozularak ortadan kaldırılmıştır. Feshin geçerli nedene dayandığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir" denildi.

“FESİH SON ÇARE OLMALI VE ÖLÇÜLÜ OLMALIDIR”
Konuyla ilgili bilgi veren Avukat Emine Nalçacı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararını incelediğimizde; uyuşmazlığın feshin geçerli bir fesih olup olmadığı noktasında toplandığını görüyoruz. İşe daima geç kalan, işin düzen ve disiplinini bozan işçinin, iş akdinin feshedilmesini Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi hukuka aykırı yani işçiyi haklı bulmuştur. Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi somut olayda, tutanakları dosyadaki delilleri ve belgeleri de inceleyerek işverenin geçerli feshe dayandığına, işçinin düzenli olarak işe geç kalma eyleminin işyeri düzenini bozduğuna karar vermiştir. Yargıtay’ın bu kararında önemle üzerinde durulması gereken hususlar şunlardır: Fesih son çare olmalı ve ölçülü olmalıdır. İş Kanunumuz iş akdinin devamını amaçlayan düzenlemeler içermektedir, bu kapsamda fesih son çare olmalıdır. İşçi ve işveren açısından feshin ölçülü olması benimsenmiştir, aksi halde fesih haksız fesih olacaktır ve maddi sonuçları ona göre takdir edilecektir.

“GEÇERLİ VE HAKSIZ FESHİN SONUÇLARI İŞÇİ VE İŞVEREN AÇISINDAN BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”
İş Kanunun 18. maddesi feshin geçerli nedene dayanması başlığını taşımaktadır. İlgili maddede geçerli feshin ne olduğu açıklanmış, örnekler de verilmiş ve aynı maddede feshin geçerli nedenle yapılmamasının sonuçları da ifade edilmiştir. Geçerli feshin sonuçları ile haksız feshin sonuçları hukuki anlamda işçi ve işveren açısından büyük önem arz etmektedir.

MAZERETSİZ DEVAMSIZLIK
Yargıtay kararına konu somut olayın detaylarını incelediğimizde; işçi işe zamanında gelmemekte, zamanında işe başlamamakta ve işveren bu durumu usulüne uygun tutanakla ispatlamaktadır. Bu durum çok kez tekrarlanmıştır ve işçi geçerli mazeret sunmamaktadır. Ayrıca işe daima geç kalan işçinin iş akdi feshedilmeden evvel kendisine savunması için süre verilmiş, işe geç kalma eylemine devam eden işçinin ücretinden kesinti yapılmıştır. Ancak işçi, hala işe geç kalma eylemine devam etmiş ve zamanında işe gelmemiştir. Yargıtay bunun işyerindeki genel düzeni ve disiplini bozduğu, mazeretsiz devamsızlığın işyerinde olumsuzluğa yol açtığı gerekçesi ile işvereni haklı bularak feshi geçerli fesih kabul etmiştir.

SON ÇARE FESİH
Kararda; işverenin son çare olarak feshe başvurduğunu, evvelce iş akdinin devamı için çeşitli çareler denediğini, işçiyi uyardığını, ücret kesme cezası verdiğini, işçinin eylemleri sebebiyle tutanak tutarak işçiye savunma için süre verdiğini göz ardı etmemeliyiz. Aksi halde, her olayda işe zamanında gelmeyen işçinin iş akdini fesheden işveren haklıdır, geçerli fesihtir demek büyük bir yanılgı olur. Her somut olay özellikleri ile etraflıca incelenmelidir. Yargıtayın ilke kararlarında da sıklıkla vurgulandığı gibi önemli olan feshin ölçülü olması ve feshin son çare olması ilkesinden uzaklaşılmamasıdır, işyerinde olumsuzluğa yol açan, işyerinin düzen ve disiplinini bozan eylemler işverenin tüm önlemelerine rağmen işçiden kaynaklı sebeplerle ortadan kaldırılamıyorsa, başka çare kalmamış ise fesih geçerli fesih olacaktır.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz