Suyun sihirbazı, tarımın efendisi, üretimin padişahı olan Kahramanmaraş, nesilden nesile destansı mücadelesi ile de milletin gönlünde taht kuruyor. Nüfus bakımından Türkiye 18’incisi ihracat ve ekonomi bakımından Türkiye 16’ıncısı olan şehir, bir çok medeniyete de ev sahipliği yaptı. Şu anda kamulaştırması sürdürülen Germenicia antik kentinin, Roma İmparatorluğu döneminde Maraş şehrinin adı Roma generali Caligula'nın onuruna Germenicia veya Germenika olarak değiştirildiği biliniyor.

MARAŞ’IN TARİHİ İSE ŞÖYLE

Muhabirimizin TÜİK sitesinde seçilmiş göstergelerle Kahramanmaraş çalışmasından derlediği habere göre Kahramanmaraş’ın tarihi şöyle: “

TARİH

Hititler M.Ö. 2000-1200 yılları arasında Anadolu'da hâkimiyet sürdükleri dönemde Maraş bölgesinde de egemen olmuşlardır. Hititler döneminde bu şehrin adına Maraj ve Markasi denilmektedir. Bu dönemde Maraş bölgesinin Elbistan, Pazarcık ve Türkoğlu ilçeleri sınırları içinde birçok yerleşim merkezinin olduğu görülmektedir. Elbistan'ın Karahöyük harabelerinde yapılan kazılarda Hititlerin hüküm sürdüğü bu alanda Asur ticaret kolonilerine ait çanak, çömlek, tunç ve kemik buluntuları ele geçirilmiş, Hititlere ait anıtsal yapılara rastlanmıştır.

Hitit İmparatorluğu dağılınca onun yerine kurulan Genç Hitit devletlerinden Gurgum şehir devleti Maraş bölgesine hâkim olmuştur. Asur kaynaklarına göre bu devletin başkenti Markasi'dir.

ASURLULAR

M.Ö. VIII. yy. sonlarında Asur krallarından II.Sargon zamanında (M.Ö.721-705) Gurgum şehir devleti yıkılmış ve Maraş bölgesi Asurlulara bağlanmıştır. Asurlular döneminde şehir bir ara Urartuların yönetimine geçmiştir. Yine iki Türk kavmi olan Kimmerler ve İskitler Anadolu istilâları sırasında Maraş'ı da ele geçirmişlerdir. Asurlular zamanında Maraş, ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle önemini korumuştur. Kapadokya-Mezopotamya ticareti Maraş üzerinden sağlanmıştır.

PERS DÖNEMİ

M.Ö.612 yılında Med devletinin kralı Keyaksases, güney komşusu Babillerin de yardımı ile Asur başkenti Ninova'yı alarak ve bütün Asur ülkesinin kalelerini yağmalayarak bu devlete son verdi. Bir süre sonra da Güneybatı İran'da Ahameniş soyundan gelen II.Kiros, Medleri ortadan kaldırarak İran'da Pers İmparatorluğu'nu kurdu (M.Ö.550). Anadolu'yu istilaya başlayan II. Kiros, Lidya kralını mağlup ederek diğer Anadolu şehirleri gibi Maraş'ı da topraklarına kattı. Pers kralı I. Darius zamanında Anadolu’daki istila edilmiş şehirler idari bölümlere ayrıldı. Maraş şehri de Kapadokya Satraplığı'nın (Eyalet) sınırları içinde kaldı.

Perslere bağlı Kapadokya Satraplığı hâkimiyetinde kalan Maraş şehri M.Ö.333 yılında İskender İmparatorluğu'na bağlandı. Makedonya İmparatoru Büyük İskender M.Ö.333 yılında Pers İmparatoru III.Darius'uIssos'da (Ayas-İskenderun) yenerek bu devleti yıktı ve Maraş'ı da ele geçirdi. Böylece Maraş şehri Helenizm uygarlığına bağlandı. M.Ö.323'de Büyük İskender ölünce Makedonya İmparatorluğu, onun generalleri arasında paylaşıldı ve Maraş şehri de İskender'in generallerinden Selefkus'un payına düştü. Suriye'yi içine alan Asya krallığı topraklarından sayılan Maraş, bir süre sonra Kapadokya Krallığı'na yeniden bağlandı.

M.Ö.192 yılında Romalılar, Anadolu'ya girerek Toroslara kadar Batı ve İç Anadolu'yu Selefkusların elinden alarak kendilerine bağladılar. M.Ö.64 yılına kadar Selefkuslara bağlı kalan Maraş, bu krallığın merkezi Antakya'nın Romalılar tarafından alınmasıyla bu devletin eline geçti. Maraş'ı Roma'ya bağlayan komutan Pompeius'tu.

ROMA DÖNEMİ

Roma İmparatorluğu döneminde Maraş şehrinin adı Roma generali Caligula'nın onuruna Germenicia veya Germenika olarak değiştirildi. Roma İmparatorluğu döneminde oldukça gelişen Maraş, Doğu Torosların üzerindeki geçitlerden biri olması nedeniyle önemli bir ticaret merkezi oldu. Bu yol o dönemde Kayseri-Göksun üzerinden Maraş'ı ve Orta Anadolu ile Suriye'yi birbirine bağlıyordu. Roma İmparatorluğu M.S.395 yılında doğu ve batı olmak üzere ikiye bölündü. Balkanlar, Anadolu, Suriye ve Mısır'ı da içine alan Bizans İmparatorluğu'na geçen Maraş şehri bu dönemde de önemini koruyarak Germanika adıyla anıldı. Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde Maraş toprakları Bizans-Sasani çatışmalarına sahne oldu. 605-611 yılları arasında Sasanilerin elinde kalan kent tekrar Bizans'ın eline geçti. M.S.634 yılından itibaren Müslüman Araplar Suriye'yi Bizans'ın elinden almaya başladıkları dönemde Maraş'a kadar sık sık akınlarda bulundular. Şehir Bizans ve Müslümanlar arasında birkaç kez el değiştirdi. M.S. VII. yüzyılın ortalarından itibaren X. yüzyılın ortalarına kadar Müslümanların idaresinde kalan Maraş, Kuzey Suriye'de kurulan Hamdanoğulları Beyliği'nin zayıflamasından sonra 962 yılında Bizans İmparatorluğu'nun eline geçti. Türkler tarafından fethedilinceye kadar Hıristiyanların elinde kaldı. Bizans İmparatorluğu döneminde, İmparator III. Leon'un Maraş doğumlu olması nedeniyle şehre Krallar Şehri adı da verildi.

BOZOK TÜRKMENLERİ

M.S. XIII.yüzyıl sonlarında Halep ile Antep arasındaki bölgeye yerleşen Bozok Türkmenleri, Memluk fetihleri arkasından Antep'ten Elbistan'a kadar uzanan bölgeleri ele geçirdiler. Mısır ve Suriye'ye sahip Memluk Sultanı En-Nâsır Muhammed b.Kalavun, ülkesinin Suriye sınırları güvenliğini sağlamak amacıyla Dulkadirlilerden Zeyneddin Karaca Bey'e hilât ve hediyeler vererek onun Elbistan naipliğine atadı (1337). Böylece Dulkadir Beyliği kurulmuş oldu.

Yaklaşık 180 yıl devam eden Dulkadiroğulları Beyliği, Osmanlıların, Anadolu'da sınırlarına kattıkları son beyliktir. Dulkadiroğulları Beyliği; Kırşehir-Bozok-Kayseri-Pınarbaşı, Elbistan, Harput-Maraş Kadirli-Antep gibi geniş bir alanda Dulkadiroğulları hâkimiyet sürmüştür. Sözü edilen bu şehirlerde Dulkadiroğullarından kalma birçok camii, kale, medrese, mescit, vs. eserlere rastlanmaktadır.

YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ

Yavuz Sultan Selim 1514 yılında kazanılan Çaldıran zaferinden sonra Dulkadir Beyliğini ortadan kaldırmak için harekete geçti. 13 Haziran 1515'te Göksun yakınlarında Turna Dağında Osmanlılar ile Dulkadirliler arasında yapılan savaşta Alaüddevle Bey yenilerek dört oğlu ile birlikte idam edildi. Böylece Dulkadiroğulları Beyliği fiilen sona erdi.

Dulkadiroğulları döneminde Maraş ve Elbistan, beyliğin önemli merkezlerindendi. Bu yüzden bu iki şehirde önemli siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmeler oldu. Ancak Maraş ve Elbistan, Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra diğer Anadolu şehirlerinden biri haline geldi ve eski stratejik önemini kaybetti.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI

1914 yılında Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na katılarak genel seferberlik ilan etti. Osmanlı Devleti'nin düşmanları olan İtilâf Devletlerinden İngiliz, Fransız ve Rusların kışkırtmaları ile Osmanlı ülkesinin birçok yerinde Ermeni isyanları ortaya çıktı. Birinci Dünya Harbi’nin sonlarına doğru müttefiklerin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesini imzaladı. Bu antlaşmaya göre, Anadolu'nun birçok yeri gibi Maraş da işgal altına girdi. Maraş, önce İngiliz kuvvetleri tarafından 23 Şubat 1919 da işgal edildi. Daha sonra İngilizlerle Fransızlar arasında yapılan anlaşma sonucunda Suriye ile Adana, Maraş, Urfa, Antep ve Antakya yöreleri Fransız işgaline bırakıldı. 21 Ocak 1920 tarihinde kurtuluş savaşının başlaması ile birlikte, kadın-erkek, çoluk-çocuk her yaştan Maraşlının tüm yokluklara rağmen 22 gün 22 gece büyük özveri ile sürdürdüğü savaş neticesinde, 12 Şubat 1920 tarihinde şehir Fransız işgalinden kurtuldu. Kurtuluş savaşımızın ilk zaferi olarak tarihe geçen bu mücadele daha sonra ülkenin diğer şehir ve yörelerine de örnek olması bakımından son derece önemlidir. 12 Şubat 1920 günü şehrin düşmandan temizlenmiş olması ve zafere ulaşılması nedeniyle bayram yapıldı. O günden beri her yıl Maraşlı 12 Şubat gününü büyük bir heyecan içinde, o günleri yâd ederek kutlamaya devam etmektedir”

Haber: Mustafa Kılınç

Editör: Mahmut Beyaz