Değerli okurlarım bu hafta Ramazan bayramını kutlamaktayız… Öncelikle bayramınızı kutlar, bayramın evlerimizde ve ülkemizde huzur içerisinde geçmesini dilerim…

Anadolu’nun ulularından mutasavvıf ve şair Hacı Bayram-ı Veli, ne güzel söylemiş:

“Bayramî imdi Bayramî imdi / Bayram edersin yâr ile şimdi”

İmdi; artık, şimdi, o halde anlamına gelmektedir…

Şimdi dostlar ile bayram etme günündeyiz. Şimdi bayramı huzur içerisinde kutlamalıyız…

Bayram

Bayram millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günlerdir…  Bazen özel olarak kutlanan günlere de bayram denilmekte. Bayram gibi, bayram yeri gibi deyimleri insanlarımız çok sık kullanmaktadır…

Bilge insanlar, öğüt vericiler bayramda asil bir davranış olarak kırgınlıkları sonlandırılmasını tavsiye etmekteler. Bunlara canı gönülde katılıyorum. Ama bu tavsiyeleri akraba ve arkadaşlar ile sınırlı tutmayalım daha da genişletelim derim…

Yar ile…

Yâr; dost, arkadaş anlamında olmakla birlikte daha geniş olarak sevilen ve sevgili olarak ta açıklanmaktadır... Zaten arkadaş da birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her birine denilmektedir…

Bayramlarda daha geniş bakalım çevremize. İnsan sevgisini kalplerimizin taa derinlerine kadar yerleştirmeye çalışalım. Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 – 1975) ne güzel söylemiş: 

Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar

İnsan sevgisini merkeze alan bir anlayışı bayram vesilesi ile yaymaya gayret edelim. Bunu başarabiliriz! Çünkü yeryüzüne bayram indi şu günlerde…

Yaşanmış bayramlar…

Anadolu insanı bu sevgi iklimini kurmayı başarmıştır. Küçüklüğüm farklı etnik ve mezhepten insanların yaşandığı bir ortamda geçti… Rahmetli dedelerimin ikisi de dini bütün insanlardı… O zamanlar kalacak yer sorunu olduğunda evlerinde bu farklı insanları ve çocuklarını eğitim hayatında uzun süre misafir etmişlerdi. Memlekete gittiğimde dedenizin evinde kalarak okula devam ettim diye anlatanlara rastlarım…

Merhum babam ilkokul mezunu, annem ise Latince Alfabesi ile okuyup yazamazdı… Annem özellikler cuma ve bayram günleri (Bazen her gün) Kuranı Kerimi Arapçasından okurdu… Ama bayram günleri temizlik, hediyeleşme, ziyaret adabını kısaca bu insanlar bayramı saygı ve sevgi içerisinde nasıl kutlanacağını yaşayarak bize gösterdiler…

Bu insanlar dertli ve bir kültürü yaşatmayan çalışan insanlardan öğüt almışlardı.  Derd ü gam ile doluydu gönülleri…

Ve dahi “Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm / Yanmada derman buldu bu gönlüm” diye bilmişlerdi…

Şimdilerde şehirler daha da gelişti, insanlar daha fazla eğitim aldı, zenginlik arttı, daha lüks evlerde yaşanmaya başladı… Ama sevgi ikliminde aynı seviyeyi yakalayabildik mi?

Diyeceksiniz ki modern zamanlar…

Modern zamanlar

Modern zamanlar bizi insanlığımızdan uzaklaştıracaksa buna hep birden itiraz etmeliyiz. 

Bu noktada Martin Lings’i anmamak mümkün mü?   

Martin Lings’in "Ey insanlar! Modern dünya size insanlığınızı, erdemlerinizi kaybettirmesin. Semavî âlem içinizde, arayın bulacaksınız, kapıyı vurun, açılacaktır."

Belki de “Yirminci Yüzyılda Bir Veli” kitabını yazan Martin Lings gibi bu bayramda haykırmalıyız: "Ey insanlar! Modern dünya size insanlığınızı kaybettirmesin.”

Modern dünyaya bir cevap olarak alperence (derviş) bir duruş sergilemeliyiz… Yani çilekeşliği benimsemiş; alçak gönüllü ve hoş görülü kimse olmayı insanlıktan uzaklaştıran “meta” anlayışına tercih edebilmeliyiz…

Belki de bunun tam zamanı… Çünkü şimdi bayram, şimdi yeryüzüne bayram indi…

Son söz: Yâr ile bayram kılınmayan gönüller huzur bulamaz…