Aktif deprem bölgesi içerisinde yer alan Türkiye’de fay hatlarının geçiş güzergâhında bulunan Kahramanmaraş çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öncülüğünde Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı’nın ise koordinesinde yürütülen çalışmalar kapsamında Kahramanmaraş’ta İl Afet Risk Azaltma Planı Tanıtım Toplantısı gerçekleştirildi. AFAD İl Müdürlüğü’nde düzenlenen toplantıda ODTÜ Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Meltem Şenol Balaban ile AFAD Müdürü Aslan Mehmet Coşkun afet riskinin azaltılmasıyla ilgili sunum yaparken, AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun ve TBMM İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç, birer konuşma yaptı.

Diğer protokol konuşmalarının ardından kürsüye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem anında yapılması gerekenleri anlatıp, yapılan yanlışlara da dikkati çekti. Soylu, olası bir deprem anında insanların araçlara ilgi göstermesiyle yolların tıkanacağını, böylelikle arama kurtarma ve ambulansların olay yerlerine ulaşamaz hale geleceğini, o yüzden olası bir deprem anında herkesin daha sakin olup araçlara ilgi göstermemesi gerektiğini dile getirdi.

“AFAD'I BİR AKREDİTASYON MERKEZİ HALİNE GETİRDİK”
Soylu, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “17 Ağustos 1999 depreminin acı sonuçlarının bir daha olmaması için bir dizi etkinlik planladık ve bu acı olaydan, afetlerle ilgili geleceğe ait kalıcı bir sonuç üretmeyi hedefledik. Allah'a şükürler olsun belki telefonlarınızı çok meşgul ettik ama tüm cep telefonlarınıza 5 adet mesaj gönderdik. Afet anında neler yapabileceğimizi anlattık. Depremlerde görüyoruz herkes bir yerlerde, destek olmaya çalışıyoruz. Ama AFAD'ı bir akreditasyon merkezi haline getirdik. Büyük onur duyuyorum, Lübnan'da büyük bir patlama oldu. İlk el uzatan kurum, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla AFAD oldu. Küresel anlamda çok güzel. Elbette ki Türkiye'nin afetlere hazırlık noktasında kaybedecek bir saniyesi bile yoktur ve en küçük bir fırsatı dahi değerlendirmek durumundadır. Önemli deprem ve doğal afet tecrübelerimiz, buna ait acılarımız var. Bir yandan, özellikle Karadeniz’de sel felaketlerine maruz kalıyoruz, bir yandan artan bir fay hareketliliğimiz var, diğer yandan doğu ve güneydoğu illerimizde çığ olayları yaşıyoruz. Elbette ki bunların hiçbirisi sır veya yeni keşifler değildir. Hepimizin bildiği ve bizlere acılar yaşatan gerçeklerdir. Bu konuda dünyada da benzer bir artış var. Farklı coğrafyalarda, farklı afetler sebebiyle can ve mal kayıpları artmaktadır.

“TÜRKİYE'DEKİ YAKLAŞIMIN TEMELİNDE AFET RİSKİNİ AZALTMA ANLAYIŞI VAR”
Hem uluslararası arenada, hem de Türkiye'deki yaklaşımın temelinde afet riskini azaltma anlayışı var. Çünkü afet yönetiminde meseleye bakış şudur, bir yerde afet tehlikesi olabilir, doğal afet bölgesi olabilir ama o yerle ilgili risk azaltma çalışmaları yapılırsa, afetin vereceği zararlardan korunmak ve böylece afeti bir doğa olayına dönüştürmek mümkün olabilir. İşte bugün bu toplantıda kamuoyuyla paylaşmak istediğimiz mesaj ve yerleştirmek istediğimiz anlayış budur. Defalarca bunları söyleyeceğiz ve ısrarcı olacağız.

“AFAD 5 KITADA 60 ÜLKEYE YARDIM ELİ UZATAN BİR KURULUŞTUR”
Türkiye’de esas itibarıyla afetlere bakışımızı değiştiren hadise, hiç şüphesiz 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük Marmara depremidir. Türkiye o hadiseden sonra, afet yönetimini bir süreç olarak ele almış, afet öncesi hazırlık, afet anı müdahale ve afet sonrası iyileştirme şeklindeki üç aşamada, afet süreçlerini yönetme üzerine bir anlayışa evrilmiştir. Bu anlayış doğrultusunda kurumsal yapılanmasına da ağırlık vermiş, özellikle AFAD başkanlığımız eliyle hem ciddi bir kapasite oluşturmuş, hem de stratejik bir yaklaşım ortaya koymuştur. Bugün gelinen noktada AFAD başkanlığımız, 5 kıtada 60 ülkeye yardım eli uzatabilen, içeride toplam 5 bin 820 personeli, 81 il, 11 birlik müdürlüğü, 26 ana lojistik, 56 destek deposu olan, 85 bin çadır, 207 bin yatak, 198 bin battaniye, 18 bin mutfak seti depolarında mevcut bulunan, afet yönetim karar destek sistemi AYDES gibi dijital altyapıları, Avrupa'nın ikinci büyük deprem gözlem istasyon ağı gibi teknik yapıları olan, sadece 2019 yılında 3 bin 724 olaya müdahale etmiş devasa bir yapıdır. AFAD logosunu bugün Yemen'de de görebilirsiniz, Suriye'de de görebilirsiniz, Etiyopya'da, Somali'de veya Afganistan'da görebilirsiniz. Hatta Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde de görebilirsiniz. Sadece logosunu da görmezsiniz, onun sebebiyle Türkiye için dua eden, 'Bu ay-yıldızlı bayraktan, onun milletinden ve onun liderinden Allah razı olsun' diye dua eden mazlum insanlar görebilirsiniz.

“AFET BİLİNCİYLE İLGİLİ ÖNEMLİ PROJELER ORTAYA KOYDUK”
Bugün trafik güvenliğinde uygulama politika belgemiz var. Göç yönetiminde uyum strateji belgemiz var. Keza uyuşturucu ile mücadelede, asayişte, buna benzer strateji belgelerimiz var. Aynı şekilde afet yönetiminde de çatı belgesi olarak 'Türkiye Afet Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı' adını verdiğimiz bir planımız var. Bunun altında afet öncesini planlayan ve bugün Kahramanmaraş ayağının tanıtımında bulunduğumuz, kısa adı TARAP olan, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı var. Yine aynı stratejinin altında, kısa adı TAMP olan, Türkiye Afet Müdahale Planı var ve bu planın faydalarını, kurumlar arası koordinasyona ve saha sonuçlarına nasıl etki ettiğini, bizzat Elazığ ve Bingöl-Karlıova depremlerinde müşahede ettik. Bir üçüncü ayak olarak da deprem sonrası iyileştirme safhasını düzenlemeyi amaçlayan ve kısa adı TASİP olan, Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planımız var. Stratejinin yanı sıra toplumda afet bilincinin yükseltilmesine dönük çalışmalarımızda da önemli projeler ortaya koyduk."

AFETE HAZIR TÜRKİYE PROJESİ'YLE 13 MİLYON KİŞİYE ULAŞTIK”
Afete Hazır Türkiye Projesi'yle 13 milyon kişiye ulaştık. İstanbul'da 3 bin, Türkiye genelinde ise 18 bin 130 adet toplanma alanı belirledik ve bugün herkes e-Devlet üzerinden kendisine en yakın toplanma alanını, TC kimlik numarasıyla sorgulayabilmektedir. Burada bir şey söylemek istiyorum. Siyaseten bazı şeyleri eleştirebiliriz, eksik arayabiliriz. Maalesef siyasi hayatta 'Bu adam bunu iyi yaptı' denmiyor. İyi değil ama kural gibi olmuş. Geçen gün inşaat mühendisi odası temsilcisi anlatıyor, insan üzülüyor. Hadi siyaset bunu bilerek bilmeyerek veya teşvik etmek için yapabilir ama sana ne oluyor ya? Diyor ki, 'İstanbul'da toplanma alanı yok. O toplanma alanına zaten insanların konaklaması mümkün değil' diyor. Adını koymuşuz zaten, toplanma alanı. Biz bunları tespit ediyoruz. Bunlar dokunulmaz demiyoruz, burada yerel yönetimlerle beraber toplanma alanlarını belirleyip alanı oluşturuyoruz. Bu bazen boş bir alan, bazen bir park oluyor. Bunlar da e-Devlet üzerinden ilan ediliyor. Eğer bunu eleştirmek için eleştiren bir inşaat mühendisleri odası yöneticisine ben bunu anlatacaksam, hakikaten alfabeden başlamak lazım."

“RİSK RAPORLARI OLUŞTURMALIYIZ”
1999 depreminde Avcılar'da hasar gören 98 binanın yüzde 40'ı, 90'lı yıllarda inşa edilmiştir. Ayrıca yine Avcılar'da, deprem anında hemen yıkılan binaların yüzde 48'i de, yine 90'lı yıllarda inşa edilen binalardır. 2011 yılındaki Van depreminde, İpekyolu ilçesinde ağır hasar gören binaların da yüzde 62'si 90'lı yıllarda yapılanlardır. Benzer şekilde bu yıl ocak ayındaki Elazığ depreminde zarar gören Mustafapaşa, Rüstempaşa, İcadiye, Sarayatik ve Sürsürü mahallelerinde, verileri incelenen ağır hasarlı 47 binanın yüzde 60'ı, yine 1990 döneminde inşa edilmiştir. Kaldı ki 90 öncesi dönemde yapılan binalarda da hasar alma oranı, hiç de öyle azımsanacak gibi değildir. Dolayısıyla, bu ve benzeri kriterlere göre şehirlerimizin hem yapı stoku bakımından, hem de fay hattı ve diğer değişkenler bakımından risk raporlarını oluşturmalı ve buradan bize düşen görev ve sorumlulukları, hızlıca yerine getirebilmeliyiz. Kimse kusura bakmasın, ben lafımı ağızda ezen biri değilim. Arabalarımızı yenilemek için gayret ettiğimiz kadar, binalarımızı yenilemek için gayret etmezsek, doğru davranmış olmayız. Ben hayata basit bakarım. Arabayı yenilemek için tartışıyor muyuz, tartışıyoruz. Ama evlerimizin de buna ihtiyacının olduğunu unutmamalıyız.

“KAHRAMANMARAŞ TANITIMIN İLK AYAĞI”
Vatandaş olarak da bir afet yönetim politikasına sahip olmalıyız. Bugün tanıtımını yaptığımız Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı, işte böyle bir anlayışın ilk adımıdır. İlk adımlar önemlidir, güzel bir söz var, 'Her büyük yürüyüş bir ilk adımla başlar.' Tanıtımını yaptığımız bu plan, titiz bir çalışmayla detaylı şekilde hazırlanmış bir yol haritasıdır. Yereldeki riskleri tespit eden ve bir riskleri azaltmaya yönelik hedef ve eylemleri tanımlayan bir plandır. Sadece bir kez hazırlanarak rapor haline getirilecek bir belge değildir. Canlı, dinamik bir çalışmadır. Düzenli aralıklarla yenilenecektir. Türkiye Afet Risk azaltma Planı, bu şekilde il planlarının birleşiminden meydana gelecektir. Ancak il planları da ulusal düzeydeki planın esaslarına göre oluşturulacaktır."

AFET RİSKLERİNİ AZALTMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu ise konuşmalarında şunları söyledi: “AFAD olarak kurulduğumuz günden beri sadece kriz yönetimini değil aynı zamanda risk yönetimine de çok emek sarf etmeye ve bunun farkındalığını oluşturmaya çalışıyoruz. Türkiye kaynaklarıyla sadece afetlerde yaraları sarmayı değil, afetleri önlemeyi ve afet risklerini azaltmaya çalışıyoruz. Türkiye Afet Risklerini Azaltma Planı’nın hayata geçmesi ve bunun parçası olan İl Risk Azaltma Planlarının uygulamaya geçirilmesiyle afet sonrası faaliyetlere duyulan ihtiyaçlar azaltılacak böylece daha dirençli şehirler daha güvenli yaşam alanları oluşturulacak, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmaya da katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz. Bu planlar ile ulusal ve yerel düzeyde risklerin azaltılması konusunda ne yapılması lazım? Nasıl yapılması lazım? Ne zaman yapılması lazım? Bunun kim tarafından yapılması lazım? Sorularının cevaplarını arıyoruz. Onların cevaplarını oluşturmaya çalışıyoruz.

“HER İLİN KENDİ RİSKİNE GÖRE ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ”
Her iki plan ile 3 temel amacı hedefliyoruz. Önceliklere göre risk azaltma faaliyetlerinin oluşturulmasını hedefliyoruz. Türkiye Afet Müdahale Planı’nda daha genel bir yaklaşım ortaya koyuyoruz ancak illere göre senaryolar farklılaşa biliyor. Ancak risk azaltma planı biraz daha farklı. Tam bir terzi işi. Her ilin kendi riskine göre çalışmalar yapıyoruz. Bu nedenle özellikle İl Risk Azaltma Planlarında o ile özel risk azaltma faaliyetlerinin belirlenmesi, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması amacıyla çalışmalar yürüttük. Biz ancak kurumlar arası koordinasyonla afetleri yönetebiliriz.

“PLAN RİSKLERİN AZALTILMASINA CİDDİ KATKILAR SAĞLAYACAK”
Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun, “İl Afet Risk Azaltma Planı şehrimizin afet risklerinin azaltmasına çok ciddi katkılar sağlayacaktır. Valiliğimizin bu süreçte en önemli görevi plan kapsamındaki eylemlerin takipçisi olmak uygulamada ortaya çıkabilecek engellerin ortadan kaldırılmasını sağlayarak yaşanabilecek aksaklıkların önüne geçmektir. Kahramanmaraş ilimizde hazırlanan İRAP Planının hazırlanmasında emeği geçen bütün kamu kurum ve kuruluşlarımıza, Sivil Toplum Kuruluşlarımıza, AFAD Başkanlığımıza ve AFAD İl Müdürlüğü personelimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

“BU ÜLKE DÜNKÜ ÜLKE DEĞİL”
TBMM İçişleri Komisyon Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, şöyle konuştu: “AFAD gerçekten ülkemizin, şehrimizin üzerinde çalışılması gereken en önemli konularından en önemli sorunlarından bir tanesi. Bu ülke dünkü ülke değil. Bu devlet dünkü devlet değil. Ben 30 yılı aşkın bir süre mülki idare amirliği görevlerinde bulundum. 8 yıl mülki müfettişliği yaptım. Görev yaptığım süreler boyunca AFAD ile ilgili devletin ne tür kaynaklarının olduğunu çok iyi yaşayan bir insanım. 8 yıl boyunca il ve ilçelerde İl Afet Planlarını denetledik. Sivil Savunma Birliklerini denetledik. İlginçtir 99 depreminde Silifke’de ilçe kaymakamlığı teftişindeydim.  Deprem oldu. Malum görüntüler yaşandı. Ülke başbakanı dünyayla irtibat kuramadı. Tam bu acıların üzerine bende Silifke’de Sivil Savunma Planlarını denetlemekle görevliydim. O zaman dedim ki şimdiki yazdıklarımdan farklı olarak başka bir rapor yazayım. Bu raporlar bu planlar kâğıt üstünde oluşturulan kurumlar birlikler çok güzel ama bunları denetlemenin de çok anlamı olmadığından teftiş yapılmasına gerek görülmemiştir diye rapor yazacaktım. Ama yazmadım. Bu acının üzerine böyle bir rapor yazmak istemedim. Ama bugün Türkiye’nin bir AFAD Kurumu var. Dinamik bir yapıya sahip olan devlet bütçesinden kaynak kullanan bir AFAD var. Gurur duymamak mümkün değil.”

Haber: Abdulsamet İspir

Editör: Mahmut Beyaz