Düzenlediği programlarla gündemdeki konuların dini boyutlarını gözler önüne seren Kahramanmaraş İl Müftülüğü, bu kez ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadınları bir araya getirerek, gündemlerine ‘kadın’ların sorunlarını taşıdı. Bu kapsamda Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde “Adalet ve Hakkaniyet bağlamında kadın” konulu panel düzenlendi. Kadınların yoğun ilgi gösterdiği panele İl Müftü Yardımcısı Süleyman Yavuz’da katıldı. Yavuz’un konuşmasının ardından, panele geçildi. Panelin moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Ayşe Farsakoğlu Eroğlu yaptı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Feyza Betül Köse, Kahramanmaraş Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Gözde Cerit ile Kahramanmaraş İl Müftülüğü Vaizesi ve Aile ve Dini Rehberlik Bürosu İl Koordinatörü Songül Haktan da panele konuşmacı olarak katıldı.

MAALESEF KADINA ŞİDDET TÜRKİYE’NİN GERÇEĞİ OLDU”

Panel öncesi selamla konuşması yapan İl Müftü Yardımcısı Süleyman Yavuz, kadınlara şiddet haberlerini gördüklerinde utandıklarını söyledi. Kadına şiddetin Türkiye’nin bir gerçeği olduğuna dikkat çeken Yavuz, “Bende 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nüzü kutluyorum. Her akşam haberleri açtığımızda şiddet haberleriyle dolu bir televizyon programı veya haber izlemekten gerçekten artık haya ediyoruz, utanıyoruz. Ama maalesef bu Türkiye’mizin bir gerçeği oldu. Böyle bir günde Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunu teşvik ediyor, bu vesile ile de Kahramanmaraş İl Müftülüğü olarak böyle bir program yapmaktan gerçekten yerinde olduğunu düşünüyorum. Biz Müslümanlar, “Cennet annelerin ayağı altındadır” sözüyle bu durumun öyle olduğuna inanıyoruz. Annelerimiz baş tacımızdır. Bu dine inanan insanların bu konulara daha hassas olmaları gerçekten son derece önemli. Bu programımızın da İnşallah sorumluluklarımızı öğrenme açısından, onları yerine getirme açısından değerli bilgiler vereceklerdir” dedi.

KADININ OLUŞUMUNU KÖKLÜ BİR İNKILAP GİBİ GÖRMEK”

Yavuz’un konuşmasının ardından panelin moderatörü Yrd. Doç. Dr. Ayşe Farsakoğlu Eroğlu, paneli başlattı. Konuşmasında kadının oluşumunu köklü bir inkılap olarak görmenin tarihi bir gerçeğin ifadesi olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Yahudi erkeklerinin, kadını erkek için yaratılmış mahluk sayan Hristiyani düşünceyi hatırladığımız zaman ‘Oku ilahi’ emriyle başlayan son ilahi davete ilk evet cevabını vermiş ve maddi manevi bütün varlığıyla ona sahip çıkmış kimsenin hepimizin bildiği üzere bu Hz. Hatice’dir. İslam uğruna şehit düşen ilk Müslüman’ın ki yine bildiğimiz üzere bu Sümeyye’dir. Kadın oluşu vakıasını köklü bir inkılap olarak görmek muhakkak ki tarihi bir gerçeğin ifadesi olur. Bu eş ve ortak olmak, bir elmanın iki yarısı gibi değil, yap bozda bir bütünü oluşturan iki parça gibi girintileri, çıkıntıları yani birbirlerinden farklı yanlarıyla birbirine geçmiş ve birbirlerini bütünleyen bir niteliğe sahiptir. Çok manidar, bir elmanın iki yarısı gibi değil, hakikaten bir yap bozun birbirini tamamlayan parçası gibidir kadın ve erkek. Allah-u teala öyle güzel bir şekilde yaratmış ki, birinde daha az bıraktığı kısımları diğerine daha fazla vererek her iki cinsi tamamlamıştır ki kainatta, temeli, nüvesi aile ile teşkil edilen huzur dolu sağlıklı ve bütüncül bir yaşam olsun diye” şeklinde konuştu.

KADINA ŞİDDET GÖSTEREN TOPLUMDA PARMAKLA GÖSTERİLEN...”

Eroğlu daha sonra sözü Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Feyza Betül Köse’ye verdi. ‘Asr-ı Saadet’te kadın ve aile’ konusunda bilgiler veren Köse, kadına şiddet gösteren bireyin toplumun diğer kesimlerine de şiddet göstereceğini belirtere, “İslam’ın kadına verdiği değer ve haklardan müstakil bir başlık altında bahsetmeyeceğimi belirtmek isterim. Zira bu tür şeyleri çok duydunuz ve hatta artık bunları ezberlediniz. Ve bunlar bu salondan dışarıya çıktığınızda sizin için bir bilgiden öte bir şey ifade etmeyecektir. Mesela önceden miras hakkı yoktu, bunlar çok önemlidir fakat miras hakkı, şahitlik hakkı vesaire gibi şeyleri çokça duyduğunuz için ben daha çok, günlük hayatımızı bu bilgiyi dayanarak düzenlemediğimiz için ben Asr-ı Saadet’te kadın ve aileyi bugüne harmanlayarak anlatacağım. Kadın konusunda meselenin kökenlerine inmek gerektiği kanaatindeyim ve bu kökenlerine indiğimiz takdirde de aslında kadın konusundan ziyade insana değer verme, insanı var sayma ve birey kabul etme sorunun olduğunu görüyorum. Yani eğer biz buna sadece kadın açısından bakarsak meselenin çözümünde hiçbir ilerleme kaydedemeyeceğiz. Kadını aşağılayan, kadına şiddet uygulayan insanların, erkeklerin yada farklı canlılara çok nazik, çok kibar davrandıklarını söyleyebilir miyiz. Yada bunları toplumda parmakla gösterilen örnek bireyler olduğunu ifade edebilir miyiz? Genellikle kadına yönelik olan bu olumsuz tutumu gerçekleştirmek isteyen insanların erkeklere de, komşusuna da, arkadaşına da yönelttiğini görürüz. Yani burada aslında insanların genelindeki bu ahlaki çözülmeyi düzeltmek gerekir ki, bunun sonrasında da kadına yönelik tavırlar da değişecektir. Yani sadece kadınla ilgili bir meselenin olmadığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

KADINLARIN SORUNLARINI ERKEKLERİN BAKIŞINA GÖRE DEĞERLENDİRİYORUZ”

Kadınların sorunlarını erkeklerin kendilerine olan bakış açısıyla değerlendirmek zorunda kaldıklarına dikkat çeken Köse, “Biz kadınları ve kadınların sorunlarını erkeklerin bize bakış açısıyla öğrenmek ve değerlendirmek zorunda kalmaktayız. Bir erkeğin bir kadını, onun duygu dünyasını nasıl anlayabileceğini artık size bırakıyorum. Hiçbir mesleği olmayan kadınların dahi bu konuda yapacağı çok şeyler var. Evde oturan kadın dahi bu süreçlere katılabilir. Ümmetin bu kadar fazla sorunu varken, bizim dünyada savaş olmayan, esir Müslüman coğrafyası yokken savaşın olmadığı yerlere Batı bütün gücüyle hakimken, ekonomik sorunlar, işsizlik, terör gibi birçok sorun varken, bu kadar işin arasında maalesef bu ümmetin önderleri veya kanaat önderleri tek bir gündem maddesinin kadın olduğunu, kadının yerini sorgulamak ve ona bir rol biçmek olduğunu görüyoruz. Bütün bu sorunların temelinde kadınlar ve kadının meselesini çözdüğümüzde bütün bu sorunların tamamı bir anda çözülecekmiş gibi bu kanaat önderlerinin burada canhıraş bir şekilde bu konuya yüklendiğini de görmekteyiz” açıklamalarında bulundu.

SİZİN EN HAYIRLINIZ KADINLARINI DÖVMEYENLERDİR”

Hz. Peygamber’in ‘Sizin en hayırlınız kadınlarını dövmeyenlerdir’ uyarılarını örnek gösteren Köse, “Kuran-ı Kerim diyor ki önce onlara nasihat edin, devam ediyorlarsa yataklarını ayırın. Devam ediyorlar işte o zaman bunların hepsini yaptığınız ve bir sonuç alamadıysanız dövmeyi o günün toplumunun yaşantısı ve örfü içerisinde sadece tavsiye ediyor, emretmiyor. Emretmiş olsaydı, Hz. Peygamber’in bu emrinden kaçınması mümkün olmazdı. Peki Hz. Peygamber ne yapıyor? O ise her seferinde sahabeleri uyarıyor hanımlarını dövmemeleri için. Çünkü toplumda cahiliye döneminden itibaren yerleşik bir örf var. Bu toplum örfü ve alışkanlıkları gereği kadınları döven bir toplum. Ama Hz. Peygamber bizi sürekli bunun önüne geçebilmek için, ‘Sizin en hayırlınız kadınlarını dövmeyenlerdir’ uyarılarıyla sürekli toplumun alışkanlığının önüne geçmeye çalışmıştır” dedi.

Köse’nin konuşmasının ardından ise Kahramanmaraş Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısı Gözde Cerit, “Ailenin inşasında kadının rolü” konusunu, Kahramanmaraş İl Müftülüğü Vaizesi ve Aile ve Dini Rehberlik Bürosu İl Koordinatörü Songül Haktan ise Aile ve Dini Rehberlik Bürosu’nun tanıtımı ve faaliyetlerini anlattı.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz