Yaklaşık üç ay önce kilo kaybı ve baş dönmesi nedeniyle babası Felek Topal tarafından hastaneye kaldırılan 24 yaşındaki Bekir Topal, tedavi gördüğü özel hastanede hayatını kaybetti. Baba Felek Topal’ın iddialarına göre genç Bekir’in hastalığının ne olduğunu gittiği hiçbir doktor teşhis edemedi. İlk başta gittikleri doktorun Bekir’e vertigo teşhisi koyduğunu, sonrasında gittiği başka bir doktorun da vertigo hastalığının görülmediğini söylediğini anlatan Baba Topal, beyin doktorunun ise kanser veya iyi huylu kist olabileceğini ifade ettiğini söyledi. Bekir’in bir kez daha rahatsızlanması üzerine kaldırıldığı hastanede doktorun kalp kapakçığında iltihaplanma teşhisi koyduğunu, tedavi sonrası ise Bekir’in iyileştiğini söyleyen baba Topal, tekrar ağrılarının başlaması üzerine Bekir’i hastaneye kaldırdıklarını söyledi. Bu kez ise doktorun Bekir’in tahlillerinde kalp kapakçığında pıhtılaşma görüldüğünü söylediğini aktaran Baba Topal, oğlunun yoğun bakımdayken vefat ettiğini ve ölüm sebebinin bilinmediğini iddia etti. Oğlunun ölüm sebebini öğrenmek isteyen Baba Topal, Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

BİR DOKTOR KANSER DEDİ, DİĞERİ DEĞİL DEDİ”

Yaklaşık üç ay önce oğlu Bekir’i kilo kaybı ve baş dönmesi nedeniyle doktora götürdüklerini belirten Felek Topal, tedavi için gittikleri bir doktorun Bekir’e kanser teşhisi koyduğunu, diğer bir doktorun ise kanser olmadığını söylediğini anlattı. Baba Topal, “Yaklaşık üç ay önce oğlumun kilo kaybı nedeniyle doktora gittik. Ufak tefek baş dönmesi olmuştu. İlk gittiğimiz doktor vertigo teşhisi koydu. 15 gün boyunca vertigo ilaçlarını kullandı, çocukta fazla bir değişiklik olmadı. Değişiklik olmayınca özel bir hastanede farklı bir doktora götürdük. Eşim götürmüştü, doktor oğlumu muayene etmiş, ‘bu çocukta vertigo filan yok, bu ilaçları kullanmasın’ demiş. Basit bir sinüzit var oğlunuzda diyerek yollamış. Bu baş dönmesi için de beyin doktoruna sevk etmiş. Beyin doktoruna gittik, emar istediler, emarları çekildi, bakıldı temiz dediler. Göğüs ağrıları başladı, göğüs doktoruna gittik. Doktor kanser veya iyi huylu kist olabilir demiş. Bizi Kalp ve Damar Hastalıkları Bölümü’ne sevk etti, oraya da gittik, ‘bir başka doktor kanser dedi’ dedik. Doktor da, ‘nasıl olur, bir doktor bir filme bakarak kanser teşhisi koyamaz, koysa bile bunu hastaya söyleyemez. Birden fazla doktora gösterin, bir doktorun dediğini ciddiye almayın’ dedi. Öyle deyince biz oradan çıktık Devlet Hastanesi’nde öğretim görevlisi olan bir doktora gittik. Doktor filmlere baktı, ‘çocuğunuzda kanser değil, kist bile yok. Sonuçları gayet temiz’ dedi. Diğer doktor da aynı filmlere bakarak kanser teşhisi koymuştu. Aynı filme bakıyorsunuz, nasıl olur bu diye sordum. Bu sefer doktor da tereddütte kaldı, inceleme yaptı, araştırma yaptı, iki üç defa çocuğumu kontrol etti. Sonra dudağının içinde kahverengi çizgiler vardı, ondan parça aldılar bir de pet istediler. PET de her şey ortaya çıkar dediler. Sonuçlara bakıyor temiz diyor ama tereddütte kaldı adam, hastaneye yatıralım demiştik. 15 gün PET sonuçları bekledik, PET sonuçlarına da baktı doktor yine temiz dedi. Ne yapalım peki hocam, bu çocuğu nereye götürelim dedik. Gastrolojiye götürün dedi, oraya götürdük orası da çocuğunuz temiz, hastalığı yok dedi” ifadelerini kullandı.

KALP KAPAKÇIĞINDA İLTİHAPLANMA TEŞHİSİ KOYDULAR”

Götürdükleri özel bir hastanede doktorun Bekir’e kalp kapakçığında iltihaplanma teşhisi koyduğunu dile getiren Topal, “Bu götürdüğümüz özel hastanenin yan kuruluşuna bir gün acile götürdük. O hastaneden doktorunu aradılar, tahlillerini filan istediler. Burada kalp kapakçığında iltihaplanma teşhisiyle yoğun bakıma aldılar çocuğu, ‘bir gün yoğun bakımda kalsın, bir gün de serviste yatırırız taburcu ederiz, korkacak bir şey yok’ dediler. Bir gün yoğun bakımda, bir gün de serviste yattı, ondan sonra taburcu edildi oğlum. 15 gün boyunca ilaç tedavisi devam etti, kontrole gittik temiz dediler, oğlunuz iyileşti dediler. Çocuk da gerçekten o ara düzelmişti, yemek yemeye içmeye başlamıştı, kilo alıyordu. Hatta balık tutmaya bile gidiyorduk. Sıkıntı yok gibiydi, yaklaşık bir ay geçti aradan, çocukta tekrar göğüs ağrısı başladı. 15 Ekim sabahı okula götürdüm, bir saat dersi vardı, dönüşte gelirken de hastaneye uğradık. Baba göğsüm ağrımaya başladı, bir doktorumuza gidelim dedi. Teşhis koyduğu için o doktorunu sevmişti, ona gittik. Üzerimde para yoktu, hazırlıksız geldiğim için acilden giriş yaptık, doktora sonuçlarını gönderdik. Temiz diye haber geldi, serum bağladılar biraz rahatladı. Kendisi de serum alınca rahatladı” dedi.

BİR GÜN SONRA YAPILAN TAHLİLLERDE PIHTILAŞMA ÇIKTI”

Bekir’in tekrar rahatsızlaşması nedeniyle hastaneye kaldırdıklarını belirten Baba Topal, bir gün önce yapılan tahlil sonuçlarının temiz olduğunu fakat ertesi gün yapılan tahlillerde ise kalp kapakçığında pıhtılaşma görüldüğünü söyledi. Baba Topal sözlerine şu şekilde devam etti, “Eve geldik, o günün akşamı saat 8-9 civarında çocuk gene ağrımaya başladı dedi. Özel hastaneler çok kalabalıktı, sıra beklemeyelim dedik Devlet Hastanesi’ne gittik, tansiyonu düşmüş. Doktora, ‘kalp kapağında iltihaplanma teşhisi koyulmuştu tedavi oldu bu çocuk, aynı belirtiler tekrar başladı’ dedim. Tekrar baktı, üşütmüş olabilir dedi. Tansiyonunu 10.6’ya yükselttiler, taburcu ettiler bizi. Gece eve geldik, sabah erken saatlerde oğlum yine göğüs ağrısıyla uyandı. Eve en yakın olan hastaneye hemen götürdüm. Oradan doktoruyla görüştüler hemen tahlillerini doktora gönderdiler. Doktor buraya getirin demiş, tekrar o hastaneye getirdik. Doktor, ‘dün bu çocukta bir şey yoktu, bugün pıhtılaşma başlamış, böyle bir şey olamaz, imkansız. Dün baktığımız tahliller temizdi, bugün de sıvılaşma başlamış. Korkacak bir şey yok ama bunu tetikleyen bir şey olması gerekli’ dedi. Birilerini aradı, servise yatıralım dedi, rahatlasın yarın taburcu ederiz dedi.”

YETİŞ OĞLUMUZU GÖTÜRÜYORLAR”

Diğer çocuklarını eve bırakmak için hastaneden ayrıldığını dönüşte ise serviste oğlunu bulamadığını belirten Felek Topal, “Servise aldılar, saat 11 civarındaydı, çalıştığım fabrika yanmıştı, işten çıkış vermişlerdi, İŞKUR’a gidip geliyordum. Tekrar hastaneye geldim, eşimi filan eve götüreyim, başında ben beklerim dedim. Oğlumda annem dursun baba dedi. Bende çocuklarımı, yeğenlerimi aldım eve geldim. Yemek yedim oturuyordum, telefon geldi yetiş oğlumuzu götürüyorlar dedi. Hemen arabaya bindim hastaneye geldim, servise baktım serviste yoktu. Hastamız nerede dedim, yoğun bakıma aldılar dedi” şeklinde konuştu.

YANIMDAYKEN OĞLUMUN KALBİ DURDU”

Oğlu Bekir’i yoğun bakımda gördüğü esnada Bekir’in kalbinin durduğunu anlatan Baba Topal, “Oğlunuzun şekeri düşmüş, hemen vişne suyu alın gelin dediler. Oğlum yoğun bakımda benden vişne suyu istiyorlar. Ben çocuğu görmediğim için olayın ciddiyetinin farkında değilim. Gittim vişne suyu aldım geldim, oradakilere verdim. Görebilir miyim oğlumu dedim, birazdan göreceksiniz dediler. Durumu nasıl diye sordum, yukardakinden iyi dediler, yukarıda nasıl olduğunu bilmiyorum. Yoğun bakıma girdim, çocuğum böyle kasılmış, gözleri bembeyaz. Elini tuttum, kalbi durdu, makini da durdu. İçeri bir dakika girdim, benim yanımdayken oğlumun kalbi durdu. Çocuğumu öyle görünce dünyam yıkıldı, bir tane bayan da tutun bunu dışarı atın dedi. Beni boş verin çocuğun kalbi durdu, çocuğa müdahale edin ben çıkarım dedim. Dışarı çıktım, görevli hala bağırıyor, niye kolundan tutup dışarı atmıyorsunuz diye. Çok sinirlendim, gözümün önünde benim çocuğum ölmüş, döndüm, ‘var mı bu hastanede bir babayiğit kolumdan tutup da dışarı atacak. Ben zaten dışarı çıkıyordum, niye benle uğraşıyorsun ki. Çocuğum burada vefat ederse hesabını sana sorarım’ dedim ve çıktım. Çıktık dışarı yarım saat 45 dakika sonra doktoru geldi, saat geçmiyor zaten orada yıl gibi geliyor. Doktor dışarı çıktı, oğlumun neyi var diye sordum. Bilmiyorum kalbi durmuş çalıştırdım dedi, ben inanmıyorum sana dedim. Girin bakın dedi, ben dayanamam dedim, yakınımızı içeriye gönderdik baktı geldi, ‘yaşıyor abi makinaya bağlamışlar’ dedi. Doktor, ‘bu çocuğun kalbinin durmasını gerektirecek hiçbir şey yok, kalbi seninkinden benimkinden sağlam’ dedi” açıklamalarında bulundu.

HASTAYI KAYBETTİK, NE YAPMAM GEREKİYORSA YAPTIM...”

Doktorun Bekir’in kalbinin durması için bir sebep olmadığını söylediğini dile getiren Topal, “Doktora siz bilmiyorsanız başka bir hastaneye götürelim dedik, “makinadan çıkarırsak hastayı kaybederiz, sabah 9’a kadar burada müşaade altında kalacak’ dedi. Çocuğumuz için iyi olan neyse ona kabulüz dedik. Gece 11-12 gibi hastanenin önünde volta atıyorduk, bir doktora çocuğumun durumu nasıl hocam diye sordum. Çocuğunun iki defa kalbi durdu, her şeye hazırlıklı ol dedi. Nasıl olur hocam dedim, hani kalbinin durması gereken hiçbir şey yoktu dedim. Ben cerrahım, o benim alanım değil dedi, çekti gitti. Bu nasıl iştir ya, benim oğlum ölüyordu arkasını döndü gitti. Dışarı çıktım, bir baktım ki bizim çocuğun doktoru koşturarak içeri girdi saat 2 gibi. Doğru servise çıktı, biz de yoğun bakıma çıktık. Saat 3 gibi çıktı, ‘hastayı kaybettik, ben bu çocuğun kalbi durduktan sonra ne yapmam gerekiyorsa elimden gelen her şeyi yaptım’ dedi. Ama hastalığının ya da kalbinin durmasının ne olduğunu bilmiyorlar” dedi.

OĞLUM CAN ÇEKİŞİRKEN VİŞNE SUYU İSTEDİLER”

“Yoğun bakımda benimle resmen dalga geçtiler, oğlum can çekişirken benden vişne suyu istediler” diyen Baba Topal, “Doktor benden 45 dakika sonra hastanın başına geliyor. Ertesi gün ben otopsi istemiştim, eşim o acıyla razı olmadı, ‘ben çocuğumu parçalattırmam’ dedi. Aradan bir kaç gün geçince, ‘ben bununla yaşayamam, çocuğumun neden öldüğünü ben bilmek istiyorum’ dedi. Sonrasında ise savcılığa gittik, hem hastaneye hem çalışanlara hem de doktora suç duyurusunda bulunduk. Kimin ihmali varsa bilmiyoruz, bu belirsizlikle de yaşamak istemiyoruz. Ortaya çıksın diye savcılığa suç duyurusunda bulunduk, savcılıkta araştırma ve inceleme yapılıyordur, bekliyoruz” ifadeleri kullandı.

ÖLÜM BELGESİNDE ÖLÜM NEDENİ YAZMIYOR”

Hastanenin verdiği ölüm belgesinde de Bekir’in ölüm nedeninin yazmadığına dikkat çeken Topal, “Ben ne hastanenin, ne çalışanların ne de doktorun günahını almak istemiyoruz ama ihmali olan varsa mutlaka adalet tarafından cezalandırılacaktır. Eğer yoksa da elimizden bir şey gelmiyor, çocuğumuzun ölüm sebebini öğrenmek istiyoruz. Oğlum 24 yaşında vefat etti, niye öldü bilmiyorum, insan bununla çok zor yaşar. Çocuğum evde fenalaşsa yetişemeyip vefat etseydi belki bu kadar üzülmeyecektik ama özel bir hastanenin servisinde yatarken ölmesi bizi çok üzdü. Bunun aydınlatılması için kanuni yollardan haklarımızı arayacağız” şeklinde konuştu.

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz