Bu ülkede doğup büyümek ve hizmet etmek için koca bir 18 sene. Tabi bundan öncesi de var, bu ülke için yazmak ve yazdıkları için içerde kalmak başkalarının niteliğinde ceza almak...

Kim için? Ne için? Ceza almak, zor zamanlardan kurtulup yazmanın ve ülke toplumunun refah seviyesinin bu duruma gelmesini sağlamak için çıkılan AKşam sabah demeden DEVAM edilen bu yolda yine yeniden seçilen ve bu ülke için, bu vatan için seçilmiş olmak.

18 yaşına gelene kadar yol yapmak, havalimanı-alanı yapmak, uzun uzadıya gidilen yolları tünel ile kısaltmak, yeni üniversiteler ve hastaneler yapmak, yerli silahlar ile yerli SİHA-İHA’lar yapmak hizmet değilmiş bu ülkenin at gözlüklülerine!

Özgür ülke değilmişiz, “18 yaşındaki” Bizi özgür yaptı; Tesettür takmak isteyen takıyor istemeyen takmıyor ve tesettür takan istediği üniversiteye de gidebiliyor. Yine isteyen istediği doktora, hastaneye gidiyor ilacını rahatlıkla alıyor. Tüp, gaz, ekmek ve birçok şeyi KUYRUĞA bile girmeden kolaylıkla alabiliyor...

Bilmeden konuştular onla konuştu bunla konuştu dediler “Sizler gibi gidip içerde olanı suçlu olanı ziyaret etmediler!” Kimileri konuşur, kimileri harcar, kimileri de hem boş konuşur hem de fuzuli harcar.

***

10 Ocak, zaman ve mekan tanımayan, büyük bir özveri ve fedakarlık isteyen, yeri geldiğinde sevdiklerinden, ailesinden çalan meşakkatli ve yıpratıcı bir mesleği icra eden gazetecilerin, maalesef bir gün de olsa hatıra geldiği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla meslek büyüklerimizin görüşlerini aldığımız bu röportajda, öncelikle 10 Ocak gününün nasıl Çalışan Gazeteciler Günü olduğunu anlatmak istedik.  4 Ocak 1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarına önemli iyileştirmeler getiren ve sosyal haklarını güvence altına alan 212 sayılı yasanın kabul edilmesi ve 10 Ocak 1961 günü Resmi Gazetede yayınlanması üzerine 9 gazete sahibi (Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah), yasayı protesto etmek için 3 gün süresince gazeteleri yayımlamama kararı aldılar. 10 Ocak 1961 sabahı, gazetelerini ellerine alan okuyucular, “Gazetemizi 3 Gün Kapatıyoruz” başlığıyla ve altında da dokuz gazete patronunun ortak bildirisi ile karşılaştılar. Babıâli’de ‘Dokuz Patron Olayı’ olarak anılan bu gelişme karşısında, gazetecilerde 10 Ocak 1961 günü haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla, İstanbul Gazeteciler Sendikası binası önünde toplanarak, valiliğe kadar yürüdüler. Gazeteciler Sendikası da aynı gün yaptığı toplantıda, patronların üç günlük boykotları süresinde, ‘Basın’ adlı bir gazete yayınlama kararı alarak, 11, 12, 13 Ocak 1961 tarihlerinde kendi gazetelerini çıkardılar. İşte o tarihten sonra 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlandı. Sonrasında ise 12 Mart 1971 askeri müdahalesinden sonra çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak tarihi, “Bayram” olmaktan çıkarıldı ve “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılmaya başlandı.

Bu anlamlı ve önemli günde, her türlü saygıyı ve takdiri fazlasıyla hak eden Kahramanmaraş’ın basın emekçilerinin görüşlerini, hem geleceğe taşımak hem de genç gazetecilerin ders almasını sağlamak amacıyla derledik. Bu vesileyle görevi başında hayatını kaybeden, mesleğe yıllarını verip ebediyete intikal eden basın emekçilerimizi rahmetle anıyor, haber peşinde koşan tüm gazetecilerimizin de gününü kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.