75- Şehîd Evliya Efendi kimdir? Harp başlamadan önceki faaliyetleri hangileridir?

Cevap: Nüfus kayıt örneğine göre 1880’de Maraş’ta dünyaya gelen Evliyâ Efendi, Maraş’ın Acemli Mahallesinden ve Evliyâzâdeler ailesindendir. Asıl adı İbrahim olup, babası devlet memurudur. Maraş’ta mevcut mekteplerde tahsilini tamamladıktan sonra, İstanbul’da Evkâf mektebinden mezun olur ve 1912’de Maraş Evkâf memurluğunda vazifeye başlar. 1914’de Andırın’dan Yaycıoğullarının kızı Şerife Hanımla evlenir ve bu evlilikten bir erkek, bir kız evladı dünyaya gelir.

Mondros’tan sonra Maraş’ın işgale uğraması ile İbrahim Evliyâ Efendi de şehrin istiklâli için çalışma yapan kişilerden birisi haline gelir. Arslan Bey’in Maraş’a gelmesiyle birlikte onunla ilk temas kuranlardan ve birlikte hareket edenlerden olur. Onun, kayıtlara geçen ilk mühim hamlesi Bayrak Hadisesi sırasındadır. Ulu Cami’de toplanan kalabalığın içine giren ve bomba atacağı düşünülen Ermeni’yi soğukkanlılıkla yakalayarak, Çarşıbaşı Karakolu’na götürmesiyle çıkması muhtemel bir arbedenin de önüne geçer.

Ardından şehrin İstiklâli için kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ve Heyet-i Merkeziyesinin kurucularından birisi ve 4 nolu Acemli mıntıkasının da reisi olur. Çetelerinin eğitimini gerçekleştirir. Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Nizâmzâmesini esas alarak, Maraş’taki cemiyetin nizamnâmesi hazırlar. Çukuroba Camii’ne bomba atılmasından sonra bir protesto metni hazırlayarak, Acemli Camii’nde toplanan 447 kişinin bu metne imza koymasını sağlar.

Harpten kısa süre önce General Keret’in kaleyi işgal etme girişimine çeteleriyle engel olduğu gibi, hükümeti işgale gelen Binbaşı Morbiyo’yu da tercüman vasıtasıyla; “bu herife söyleyin! Bizim memleketimizde kendilerine değil hükümet dairesinde bir oda, bir karış bile verecek yerimiz yok” diyerek sert bir şekilde geri çevirmiş ve ardından da herhangi bir silahlı işgale engel olmak için Kızılkabırlık’ta siper kazdırarak, oraya nöbetçi çeteler yerleştirmişti.

Son olarak harbin patladığı gün kışlaya giden heyete karşı çıkmış, bu saatten sonra kesinlikle gidilmesinin tehlikeli olduğunu ve gidilmemesi gerektiğini söyleyerek, Arslan Bey ve Süleyman Zülkadiroğlu ile birlikte hükümet dairesinde beklemeyi tercih etmiştir.

76- Şehîd Evliyâ Efendi’nin harp harekâtı ne şekil gerçekleşmiştir?

Cevap: Evliyâ Efendi, Arslan Bey’in iradesiyle Batı Cephesindeki harekâtı bizzat sevk ve idare etmiştir. Genel olarak, savunma için mahallelerde tutulan çeteler dışındaki kuvvetleri topyekûn kullanarak düşman mevkilerine karşı ani baskınları ve süpürme harekâtlarını strateji olarak benimsemiştir. Büyük bir hızla ve başarı ile uyguladığı bu harekâtlar neticesi 10 gün içerisinde Batı cephesini tümüyle düşmandan temizlemeyi başararak, şehrin yarısını kurtarmış ve tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır.

Evliyâ Efendi, harp harekâtını mahallesi Acemli’den başlatarak, burada önemli bir Ermeni lideri olan Avedis Seferian ve birkaç yüz kişilik kuvvetini konaklarıyla beraber imhâ etme başarısını göstermiştir. Bu harekât sırasında, yani daha harbin başında kendi evi de tüm eşyalarıyla birlikte Ermeniler tarafından yakılır ve yangın mahalleye yayılır.

Daha sonraki günlerde Şekerdere Kilisesi ve Şekerdere Ermeni konakları, Şekerdere Fransız Karakolu, Kalealtı Kilisesi, kalenin doğu tarafındaki Ermeni mıntıkaları, Kulağıkurtlu Mahallesi, Zımmiyân Mahallesi, Abarabaşı Kuyumcu Sokağı, Kanlıdere’nin kışla istikâmeti, Bahtiyar Yokuşu’nda Dikiş Yurdu ve Tekke Kilisesi gibi düşman mahalle ve mevkilerini düşürerek imhâ etmeyi başardı. Bu başarıları sırasında efsaneleşti, köy ve ilçelerden gelen bir kısım katılımlarla mevcudu iyice büyüyerek en büyük çete kuvveti durumuna geldi. Zaferlerinde kendi şahsi meziyetlerinin yanı sıra, Batı Cephesindeki kuvvetleri bölmeyerek, tek elde hareket etmesinin büyük katkısı oldu.

Daha sonraki günlerde çarşıya doğru yönelen Evliyâ Efendi; Kırklar Kilisesi, Yukarı Bedesten, Şıhmatlı Hanı, Yılankıran Hanı, Meyhane Çarşısı’nı düşmandan temizleyerek, Arasa Çayı’nın batısında düşman varlığını sona erdirmiş olur. Düşman Aşağı Bedesten ve içindeki Taşhan’a çekilir.

77- Evliyâ Efendi ne zaman, nerede ve nasıl şehîd düşmüştür?

Cevap: Evliyâ Efendi, Batı Cephesi’nde muazzam başarılar kazanırken, Doğu Cephesinde istenilen başarının bir türlü elde edilememiş olması ve düşman kuvvetlerinin özellikle Şıh Mahallesini düşürmeye çalışarak cephesini birleştirmek istemesi, büyük bir tehdit oluşturuyordu. Düşman bir taraftan da Hatuniye’den başlattığı harekâtla çarşıya doğru yayılarak, Arasa Hanı ile birleşmeye çalışıyor ve çarşıda da yangınlar çıkarıyordu. Bu süreçte Şıh (Turan) Mahallesinin düşmesi durumunda düşman kuvvetlerinin birleşmesi, büyük bir tehlike doğurabilirdi.

Batı Cephesinin Evliyâ Efendinin büyük muvaffakiyetleri neticesinde rahatlamış olması, bu bölge için yeni bir harp stratejisini zorunlu kılar. Arslan Bey başkanlığında gerçekleşen planlama neticesinde; çarşı tarafında yapılacak harekâtla buradaki düşman temizlendikten sonra kuzeydoğuya, Şıh Mahallesine yönelinecek ve Divanlı kuvvetleri de yine güneye doğru Şıh Mahallesine yönelerek iki taraftan düşman tazyik altına alınıp, Şıh Mahallesi kurtarılacaktı. Bu harekâtın başarılmasından sonraki hedef, düşmanın ana karargâhı kışla idi. Çarşıdaki harekâtı yönetme vazifesi Evliyâ Efendi’ye verilir.

Harekâtın yapılacağı gün Evliyâ Efendi’nin pek rahatının olmaması üzerine, çeteleri sevk ve idare etme işini Arslan Bey üstlenmeye kalkar. Ancak Arslan Bey’i riske atmayı göze alamayan Evliyâ Efendi yaklaşık 200 kişilik bir çete grubunun başında olarak harekâtı başlatır. Hedef Bedesten ve Taşhan’dır.

Kısa süreli çatışmadan sonra Bedesten’de tutunamayacağını anlayan düşman, burayı boşaltarak Taşhan’a çekilir ve savunmaya başlar. Ancak Taşhan’da da kuşatmanın tazyikine dayanamayan düşman, Evliyâ Efendi’ye suikast yapmak için son bir hamleye başvurur. Taşhan’da yaralı bir sömürge Müslüman askerinin Arapça yardım istemesi ve Arapça’ya vakıf olan Evliyâ Efendi’nin onu kurtarmak için hamle yapması, Ermenilere bekledikleri fırsatı verir. Ayağa kalkarak açığa çıkan Evliyâ Efendi, Taşhan’ın mazgallarından açılan yaylım ateşi sonucu yanındaki Çeçen Şahin ve Hafız Ökkeş’le birlikte oracıkta şehîd olur (4 Şubat 1920). Cenazesi büyük bir kalabalıkla Acemli Camii avlusuna defnedilir.

78- Şehîd Evliyâ Efendi’nin Maraş İstiklâl Harbindeki yer ve önemi nedir?

Cevap: Evliyâ Efendi, hem harp öncesi faaliyetleri ve teşkilatlanmadaki gayret ve fedakârlıkları ile hem de harp esnasındaki zaferleriyle Maraş İstiklâl Harbi’nin dev isimlerinden birisi olmuştur. Arslan Bey ve Ali Sezai Efendi’den sonra bu mücadelenin en büyük ismi olup, harp meydanının da en büyük kahramanı ve şehididir. Harpten önce kalenin işgaline engel olarak, bu çok stratejik bölgeyi düşmana kaptırmamış olması ve harbin ilk iki haftasında fırtına gibi esip, şehrin batı yakasını kurtararak, mücadeleye ivme kazandırmış olmasıyla, harbin kazanılmasındaki en mühim şahsiyetlerden birisi olmuştur.

Evliyâ Efendi’nin Taşhan’daki şehadetinden sonra yeri doldurulamamış ve çetelerinin dağılmasıyla elde edilmiş bir kısım yerler geri kaybedilmiştir. Bu durum kışlaya yapılması planlanan harekâtın da iptal edilmesine yol açmıştır. Kısa süre sonra Albay Norman’ın gelip Mercimek Tepe’yi kolayca işgal etmesiyle; şehrin hem kışla, hem de Mercimek Tepe yönünden karşılıklı top ateşiyle yıkılmasının engellenememiş olması, hep onun yokluğunu hissettirmiştir. Tabir yerindeyse harbin son 1 haftalık en sancılı dönemini, Arslan Bey tek başına sırtlanmak zorunda kalmıştır. Kendinin şehadetiyle sonuçlanan Taşhan Harekâtı’nı rahatsızlığı sebebiyle Arslan Bey’in bizzat üstlenip, karargâhın idaresini Evliyâ Efendi’ye bırakmak istemesi, zaten Arslan Bey için onun ne ifade ettiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu sebeple, Arslan Bey’in, kendisine bir şey olması durumunda mücadelenin liderliğini Evliyâ Efendi’ye emanet etmekte tereddüt etmeyeceği aşikârdı.

Harpten sonra Maraşlının onun aziz hatırasını unutmaması, mezar taşlarındaki ifadeler ve oğlu Hasan Fehmi’nin çocukluğunda, “Evliyâ Efendi’nin teberriği, gadanı alayım” şeklinde sevgi gösterilerine muhatap olması, onun Maraş İstiklâl Harbi’ndeki yer ve önemini en bariz bir şekilde ortaya koyan hakikatlerdendir.